Eshabil Üstündağ
adanams@gmail.com
10.6.2016 21:57
Not: Yazının jpg olanı da vardır En altta.
(..BİRİ RİVÂYET, BİRİ HAKÎKÂT)!
..Anlatacağım şey, “Bİri rivâyet (Çukurovada yaşanmış, veya oraya uyarlanmış), biri de hakîkât, yani bizim köyde geçen..”
Rivâyet şu;
(Önce rivâyetten başlayalım, Adana yöresi anlatılır..);
Vaktinde köyün birine Yakışıklı bir imam atanır ve ..İmam oldukça yakışıklı ve çapkındır! ..Eeee, huylu huyunu bırakmaz:) Neyse..
…gel zaman git zaman camiye yakın bir evde Genç bir kadına gönlünü kaptırıyor ve Kadın evli, bir de oğlu var 13-15 yaşlarında..
Derken bizim imam …ufak ufak asılıyor ve karıyı tavlıyor (Karı da meyilli Allah bilir) 🙂 ..Neyse. (Ben anlatanların diliyle anlatıyorum, “Karı lâfı” zorunuza gitmesin) 🙂
..Bu iş o kadar dallanıp budaklanıyor ki küçük oğlanın kulağına gidiyor ve Oğlan gözleriyle görüyor …ama bir türlü bir şey yapamıyor!:(
Derken babasına diyor… “Baba böyle böyle, Annem bizim köyün cami hocasıyla ..aşna fişne!” 🙁
Baba: Bırak oğlum, Allah onların cezasını verir..
……
…derken bu 5-10 ve oğlanın canına tak diyor! Ve “akranı ile” bir plan yapıyorlar..
Plan şu;
Hoca tam minareye akşam ezanı okumaya çıktığında arkasından bunlar da çıkacak ve gerisi aşağıda..
(Bizim buralarda genelde buğday içlerinde yetişir, yani yabani ve çiftçi tarafından hiç sevilmez, yani zararlı ot.
İsmi “deli tohum,” Ufak olur ve tam “karabiber boyutunda, şeklinde.” ..Renginde aynı! Ama YUSYUVARLAK VE DİŞİNLE KIRAMAZSIN!!! 🙁 (…ondan yarım teneke topluyorlar (teneke bir ölçü birimidir, havye derler; iki tenekeye de 1 GÜLEK! (hatırladığım 25 kilo. Yanılabilirim. Demek ki bizimkilerin topladığı tohum da 1/4 gülek.) 🙂 …Neyse..
Akşam olup hoca minareye çıkınca …gizlice iki afacan …direk arkasından… Ve HOCA EZANA BAŞLADIĞINDA; ..Yavaş yavaş ve arka arkaya (geri vites) Tohumları serpiştirmişler merdivenlere ve …gerisin geri köy dışına!.. 🙂
Ve 10 dakika sınra bir “gılılım” (zılgıt, bağırtı, çığlık kıyamet) ve “HOCA ÖLDÜÜÜ!!!”
Oğlan koşarak babasının yanına geliyor ve;
“Baba, olanları duydun mu!” …Noldu oğlum?
“Bizim hoca öldü!!!!” “Eeeeee, Ben sana demedim mi, Allah onların cezasını verir..” 🙁
..Oğlan: “Baba, işi Allah’a bıraksaydık Hoca daha anamı Çooook öperdi!”
İKİNCİ İSE BİR HAKÎKÂT VE BİZİM KÖYDE YAŞANMIŞ (Adana, Ceyhan (…) Köyü, Olay, Takribi 80 sene evvel.
Ben 40 seneden fazla zaman duymuştum, 50 yaş üstü herkes bilir). 🙂
Çocukluğumda yaşlı nineler anlatarak gülerdi ve bir şey olduğu zaman onu örnek verirdi mîzah) 🙂
Şu:
Bizim köyün imamı …yaz günü ….Minareye çıktığında …biraz duraklarmış ve “Okumadan …önce şöööyle bir etrafı kolaçan edermiş 🙂 (Köy yerinde de bilirsiniz yaz banyosu şöyle taş maş ile çevrilir ve “Sulhana” derler (Türkçe, Türkmence). Bir insanın sığabileceği kadar bir yer ve en fazla 1 metre, yani sıpar etmesi için, gizlemesi (Siper) (Avcı barınağı gibi) 🙂
Bakıyor ki hoca Bizim döne bacı (Döne diye bir genç kadın yaşarmış ve epey güzelmiş, yalnız yaşayan veya orta yaş) 🙂 Banyo yapıyor, her taraf güvenli, yani komşudan filan gözükmez) 🙂
Bir kaç gün sonra sokakta karşılaşıyor hocamız ve,
“Döne bacı, Maşallah etin de sıkı sıkıydı Bıldırcın eti gibiydi..” :) Der ve tebessüm eder...ve tabi durum anlaşılır.. 🙂
Hikâye bu.
..Şu da Hedāyesi,
↓
https://www.youtube.com/watch?v=kW1ET6HLP6Y