Suriye’de “şeytan üçgeni…”

NECDET BULUZ

Artık şu gerçeği görmeliyiz:
Suriye’deki gelişmelerde en büyük müttefikimiz Amerika ve can düşmanımız Rusya birlikte hareket ediyor. Adeta müttefik gibiler. PKK’nın devamı olarak gördüğümüz PYD’ ye tam destek veriyorlar. Esad’ın ayakta kalabilmesi için de güçlerini birleştirdiler.
Suriye sınırının 877 kilometrelik tamamına yakını IŞİD kontrolü altında bulunuyor. Carablus’tan Batı’ya doğru 110 kilometrelik IŞİT kontrolündeki hattın PYD’ ye değil, Suriyeli muhaliflerin kontrolüne geçmesi için uyguladığımız politika da Amerika’nın umursamaz tutumu yüzünden suya düşmüş oldu.
Şimdi bu hattın kaderini Amerika ile Rusya birlikte çizecekler.
Nereden bakacak olursak olalım, dış politikada her yerden büyük darbe yiyoruz. Hiçbir isteğimiz de yerine gelmiyor. Bölgede PYD büyük güç kazanıyor. Bizim tüm kırmızı çizgilerimiz de şu anda alt-üst olmuş durumda. Tüm bu gelişmeler karşısında hiçbir şey yapamıyoruz, sadece kınama ile geçiştiriyoruz.
Şimdi yeni bir iddia var:
PKK’nın saldırılarını arkasında Amerika’nın olduğu ve bunun bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığı ifade ediliyor.
Kuzey Suriye’de sahte Rakka operasyonunu durduran, Felluce fiyaskosunu gizleyen, Türkiye’nin DAEŞ’e karşı birlikte operasyon yapalım önerisine kulak tıkayan Amerika PKK/ PYD devleti için PYD kontrolündeki bölgeleri birleştirme amacıyla harekete geçtiği ifade ediliyor.
Aynı iddialar arasında Washington’un Ankara’yı baskılamak amacıyla bir yandan Bağdat yönetimine Türkiye aleyhine açıklamalar yaptırttığı bir yandan da PKK’yı TSK’nın Kuzey Irak’taki 4 üs bölgelerine yönlendirdiği söyleniyor. Amerika İsrail’e destek olacak şekilde planladığı PKK/PYD devletini gerçekleştirmek için hem Şam yönetimiyle hem de DAEŞ’le mücadeleyi ikinci plana atıp Rusya’yla anlaşmaya vardığı da vurgulanıyor.
Görebildiğimiz kadarı ile bölgedeki şekillenme Amerika-Rusya işbirliği ile gerçekleşiyor. Türkiye, hiçbir konuda işin içinde bulunmuyor. Oldu-bittiler karşısında da hiçbir şey yapamıyoruz.
YeniBirlik Gazetesi’nde konu ile ilgili olarak yansıtılan bilgiler ve iddiaların bir bölümünde bakınız neler deniliyor:
“PKK’nın Irak’taki Türk askeri üslerine saldırmasının arkasındaki sır perdesi aydınlanmaya başladı. Ankara’ya ulaşan bilgiler militanları Kanimasi üs bölgesine yönlendiren ve saldırıyı koordine eden merkezin ABD olduğu görüşünü doğrular mahiyette. PKK örgütünün taktik ve stratejik yö- nelişlerini değerlendiren önemli bir kaynağın değerlendirmesi şöyle: ‘ PKK’nın Türkiye içinde sıkışmış durumda olması yanıltmasın. Bunun ABD oyununda fazla önemi yok. Washington için önemli olan PKK’nın ayakta durup Ankara’nın başını ağrıtma kabiliyetini koruması. Örgütün lider kadrosunun gözü ABD’nin uzattığı havuçta.. Cemil Bayık en kötü ihtimal ABD oturma müsaadesi verir, üzerimizdeki terör örgütü damgasını kaldırma sözü verdiler, dediğine göre Washington’un PKK’yla artık arada PYD olmaksızın doğrudan ilişki kurduğu anlaşılıyor..’ PKK militanlarının 29 Mayıs’ta piyade üsteğmen Mehmet Düzenli’nin şehit düşmesine yol açan Kanimasi saldırısı örgütün bölgedeki Türk askeri üslerine ilk saldırısı olduğu bildirilirken olayı dünyaya Amerika’nın Sesi Radyosu duyurdu. Radyo saldırıdan sonra Türk savaş uçaklarının bölgeyi bombaladığını da duyurdu. 1995 yılında kurulan esas olarak istihbarat ve gözetleme amaçlı kullanılan Türk askeri üs bölgelerine yönelik PKK tarafından ilk kez ger- çekleştirilen saldırıyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada ’Irak’ın kuzeyinde 1995 senesinde kurulan Kanimasi üs bölgesinde bölücü terör örgütü mensuplarıyla çatışmaya girildiği ve bu çatışmada bir üsteğmenin şehit düştüğü’ belirtilirken Amerika’nın Sesi Radyosu Kürtçe servisi verdiği habere PKK’lı teröristlerin saldırıda keskin nişancı tüfeği Kanas’ı kullandıklarını ekledi.. Kuzey Irak’ta 1995 yılında Kürt guruplarının arasındaki çatışmayı önlemek için Kaniması, Begova, Bamerni ve Şeladze’de Türk askeri üsleri kurulmuş ve buralarda yaklaşık 2 bin askerin görevlendirilmişti. Mesut Barzani’nin lideri olduğu Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP) ile Irak eski Devlet Başkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki çatışmaları önlemek amacıyla, onların isteği üzerine 1995’te Kuzey Irak’ta kurulan Türk askeri üsleri, PKK’ya yönelik operasyonel faaliyetlerden ziyade, izleme ve gözetleme görevini yürütüyor. Kanimasi’deki Türk askerinin üstünün bir tarafında Türkiye, sınırı diğer yanında ise Metina dağları bulunuyor.”
Dikkat edilecek olursa, bizi içeride PKK terör örgütü ile silahlı mücadele içinde bırakıp, güvenlik güçlerimizi yoruyor, kaynaklarımızı eritiyorlar. IŞİD tehlikesi ile de sindirmeye çalışıyorlar. Dikkatlerimizi dağıtmak için de sürekli gündem değiştirip, bizi oyalıyorlar. Suriye’de ve bölgedeki oluşumları da daha rahat bir konumda yerine getirmeye çalışıyorlar. Bütün bunları görmeliyiz.
Zaten, dış destek olmasa, PKK gibi bir terör örgütünün 35 yıldır bu şekilde ayakta kalabilmesi mümkün olabilir miydi? Bu kadar güç, para ve silah bu yardımlar olmaksızın sağlanabilir mi?
Şimdi ise bölgede iki süper güç ile karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Bu konuma bizi sürükleyen nedenleri de masaya yatırıp enine boyuna incelemek ve nerede yanlışlar yaptığımızı bulup, yeni politikalar üretmek durumundayız.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz

NECDET BULUZ - woman 1007603 1280

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir