Yarım asrı geçkin süredir müttefikimiz ve güya dostumuz olan ABD, Türkiye’nin terör örgütü saydığı PYD’yi stratejik ortak kabul eder ve Kilis’te ABD füzeleri ele geçirilir.
En çok güvendiğimiz asırlık müttefikimiz Almanya, aleyhimize olmak üzere Ermeni iddialarını kanunlaştırır.
Üstelik işin içinde kendisi de olduğu halde.
5 asır önce Alman İmparatoru Şarlken’in elinden kurtarıp, ekonomik ayrıcalıklar tanıdığımız Fransa, Ermeni soykırımını inkârı suç sayar.
Kendisi AB’den çıkmak için referandum yapmaya hazırlanan İngiltere, “Türkiye AB’ye ancak 3000 yılında üye olabilir” der.
E, geriye ne kaldı kardeşim.
Yarım asırdır AB kapısında beklemek hiç mi gururunuza dokunmuyor sizin?
Türk Milleti bu kadar onursuz mudur?
Dolayısıyla; Batı bloğundan kopmanın tam sırasıdır Türkiye için.
Bu kopuş, elbette batıya tümden sırt çevirmek şeklinde anlaşılmamalıdır.
Demek istediğimiz, batı emperyalizmine karşı bir başkaldırı hareketidir sadece.
Batının, bize patronluk taslamasına son vermek, karşılıklı menfaat esasına dayanan eşit ve seviyeli ilişkiler kurmanın şart olduğunu söylüyoruz sadece.
Batıya düşman olmayalım, ancak dost olarak da kabul etmeyelim.
Çünkü ülkeler arasında ebedi dostluklar ve ebedi düşmanlıklar olmaz.
Ülkeler arasındaki ilişkiler milli çıkarlar esas alınarak kurulur veya bozulur.
Kanaatimizce; öncelikle İncirliği müttefik uçaklarına kapatmamız gerekiyor.
ABD uçakları İncirlik’ten kalkıyor ve bizim terör örgütü olarak ilan ettiğimiz PYD’ye yardıma gidiyor.
Bu ne büyük saçmalıktır, bu ne büyük aymazlıktır!
İncirlikten sonra Küreciği derhal kapatmak gerekiyor.
Bu istasyon kimi kime karşı koruyor, bir bilen varsa beri gelsin lütfen!
Bunlar da yetmez; Diyarbakır’da konuşlu bulunan ve sözüm ona “Arama-Kurtarma Birliği” adı altında faaliyette bulunan 500 Amerikan askeri de derhal kovulmalıdır ülkeden!
Nihayetinde NATO’dan çıkmayı da ciddi ciddi düşünmek gerekiyor artık.
Çünkü bu NATO, bizim için hiç bir halta yaramıyor!
Herhangi bir saldırı halinde bizi koruyacağı filan da yok bu örgütün!
Tam aksine bizi hamal gibi kullanıyor bu NATO.
Bir taraftan AB’ye ve ABD’ye mecbur değiliz diye gürlemek, bir taraftan da başka ittifak arayışlarına girmemek biraz ahmaklık gibi gözüküyor.
Bize kalırsa Türkiye, en başta bölgemizin iki büyük ülkesi olan Rusya ve İran ile olan ilişkilerini derhal düzeltmek zorundadır.
Bunun için, düşürülen uçak sebebiyle eğer özür dilemek gerekiyorsa münasip bir dille bu özür dilenmelidir!
Madem “İsrail bizden özür diledi” diyerek neredeyse sevinçten göbek atacaksınız, siz de gidin Rusya’dan dileyin aynı özrü olsun bitsin artık.
Çarlık Rusyası döneminde olsaydık Rus orduları, şimdiye kadar Osmanlı topraklarına çoktan girmişti Kafkasya ve Balkanlar üzerinden.
Bu sebeple Rusya şu anda medeni bir şekilde özür bekliyor Türkiye’den.
O özrü dileyin olsun bitsin.
Boş yere efelenmenin, iç kamuoyunu ve oy tabanınızı etkilemekten başka hiç bir işe yaramadığını görün artık.
Neticede biz sadece kendisinden özür dilenecek, ancak hiç bir şekilde özür dilemeyecek güç ve kudrette bir ülke değiliz.
Herkes cürmü kadar yer yakar bu evrende.
Bunu da görmek gerekiyor.
Reel politik ve çıkarlarımız, özrü gerektiriyorsa, bu özrü dilemekte hiçbir sakınca görmüyorum ben.
Bu dünyada özür dileyen ve dilemesi gereken tek ülke de biz değiliz.
dünya devleti olan ABD Başkanları, Vietnam’dan, Japonya’dan ve Küba’dan özür dileyebiliyorsa ya da özür anlamına gelecek şekilde bu ülkelere resmi ziyaretler yapabiliyorsa, aynısını biz de yapabilmeliyiz.
Demek oluyor ki; devletler arası ilişkilerde bu tür şeyler de olabiliyormuş.
Rusya’dan özür dilemek ikili ilişkileri düzeltecekse, hiç durmayın yapın bunu.
Çünkü Akdeniz’deki otel sahipleri müşterisizlikten kan ağlıyor!
Rusya’ya olan ihracatımız bıçak gibi kesildi!
Doğalgaza olan ihtiyacımız sebebiyle, ithalatı kesemediğimize göre Rusya ile olan ticaretin aleyhimize sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.
Bir taraftan “NOTA vermeyi müzik notası vermek olarak mı anlıyorsunuz” diyerek gücünüzün farkında olduğunuzu izhar edeceksiniz, bir taraftan da Rusya’dan özür dilememek için sözüm ona efelik yapacaksınız.
Hadi canım siz de.
Unutmayın; “El öpmekle dudak aşınmaz” der bir Türk ata sözü.
Bir diğeri de “Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı diyeceksin” şeklindedir.
Yapacak bir başka işimiz daha var aslında; Türk Dünyası uzun süredir ihmal edilmektedir.
Bence, uzun süredir ilişkilerimiz kopuk olan Türkiye’den sonra en kalabalık nüfusa sahip bulunan Özbekistan ile ikili ilişkiler kurmanın tam zamanıdır.
İslam Kerimov yönetiminin Türkiye’ye cephe almasının en önemli sebeplerinden birisi, bildiğim kadarıyla Özbekistan Muhalefet lideri Muhammed Salih’in Türkiye’de ağırlanması, bir başka sebebi de galiba FTÖ tarafından bu ülkede açılan sözüm ona Türk okullarıydı.
Her iki sebep de ortadan kalktığına göre; İslam Kerimov yönetimiyle iyi ilişkiler kurmamak için hiç bir sebep yok sayılır.
Buyurun Özbekistan sizi bekliyor efendiler…
Yazıları posta kutunda oku