NECDET BULUZ
Günlerdir tartışılan bir konu var:
Rakka’da IŞİD’a karşı savaşan PYD’nin silahlı gücü YPG askerlerinin içinde YPG arması taşıyan Amerikalı askerlerin de bulunduğu fotoğraflar servis edildi. Türkiye’nin PKK’nın Suriye kolu olarak gördüğü PYD/YPG’nin armasını taşıyan Amerikalılara tepkisi de sert oldu.
Ancak, burada duralım ve şunu anımsayalım:
ABD Başkanı Obama, daha önce yaptığı açıklamada “Suriye’de tek bir Amerikalı asker bile cephede olmayacaktır” demedi mi?
Dışişleri Bakanı Kerry de her açıklamasında “Biz, tek bir Amerikalı askerin bile Suriye’de ölmesini istemiyoruz” diyerek Başkan Obama’yı doğrulamadı mı?
Amerika kamuoyu bu konuda çok hassastır. Bu nedenle yönetim bu konuda gerekli her türlü önlemi alıyor. Suriye gibi birçok acımasız terör örgütünün bulunduğu bir ortamda asker bulundurmuyor.
Suriye’de bulunan 250 Amerikalı asker cephe gerisinde ve sadece stratejik konularda desteklediği gruplara danışmanlık görevi yapıyor. ABD askerleri; DSG-YPG’yi yönetmek, yönlendirmek, sevk-idare ve koordine etmek, gözlemlemek, raporlandırmak, kendi hava unsurlarına hedef tarif etmek, “Arabuluculuk” ve gerektiğinde özel ve nokta operasyonları yapmak için orada bulunuyor.
Şimdi biraz gerilere gidelim ve ABD Senatosunda geçen şu olayı anımsayalım:
Senatörler, Savunma Bakanı Carter’den yakınlarda Ortadoğu’da 3 askerini çatışmalarda kaybetmesinin hesabını sordular. Amerikalılar özellikle Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülkelerde asker kayıplarını istemiyor, buna son derece tepki gösteriyorlar.
Şimdi gelelim konumuza:
Durum böyle iken, Amerikalılar savaşın ortasında hem de IŞİD gibi son derece tehlikeli bir düşmana karşı askerlerini YPG’lilerin yanında neden cepheye sürsün?
Bir çatışmada yüzlerce kişinin öldüğü bir ortamda böyle bir riskin göze alınması mümkün mü? Biz, mümkün görmüyoruz.
O halde YPG’lilerin arasındaki bu Amerikalılar “paralı askerler” olabilir.
YeniBirlik Gazetesi’nde konunun uzmanı Abdullah Ağar, bu konuyu enine boyuna anlatmış. Biz de bu yazının son kısmını alıntı yaparak sizlerle paylaşıyoruz:
“ABD 2003 işgalinden beri bu coğrafyada Özel Güvenlik Şirketi adı altında “PARALI ASKERLERİ” yani “MİKRO MİKROP ORDULARI” çok etkin bir şekilde kullanıyor. Biz bunlardan sadece birini tanıyoruz.
Blackwater, Irak’ta (Nisour vakası gibi) masumların hayatını kaybettiği ve ABD’de ceza ve mahkumiyet almasına neden olan olaylar nedeniyle, önce “Xe Hizmetler” sonra da “Acedemia” ismini alarak yoluna devam ediyor. Yalnız, onlar bu yolda yalnız değil. Bunların yabancı olanlarının sayısı sadece Irak’ta 30 kadar. Bir de bunların taşeron olarak kullandığı kayıtlı 70 kadar yerli paramiliter şirket var. Bu şirketler safında ölen paralı askerlerin iç kamuoyunda hesabını vermek ise ABD için çok kolay. Parayı bastırdığı için, isimleri bile okunmuyor. Zaten isimlerinin anılmaması da gerekiyor.
Ve biz bu şirketleri Suriye’de ilk Ayn el-Arap’ta yani Kobani’de gördük. ABD askeri girmeden onlar oradaydılar. Orada ilk ateşle keşfi, örgütlenmeyi, operatif oyunları, teşkilatlanmayı, aparat yakalamayı, raporlamayı onlar yaptılar. Bunlar kirli savaşın bütün pisliklerini, felsefesini, oyun ve hilelerini birlikte hareket ettikleri güçlere öğretiyorlar. Sonrası malum. Karşımıza kirli savaşın kirli oyunlarını bilen kirli adamları çıkıyor. (Bakınız: PKK, YPG, DSG, Iııı (!) ve tabii Suriye ve Irak’taki diğerleri)
ABD’nin vekalet savaşında gerçek ABD askerleri, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmuyor. Sadece gerektiği yerde, gerektiği şekilde ve gerektiği zamanda sahne alıyorlar. Özel askerler aparatları, aparatlar da kendi aparatlarını kullanıyor.
Aslına bakarsanız asıl önemli olan O! Çünkü bu silah ABD’nin Rakka savaşına verdiği silah desteğini birebir ispat ediyor. O silahın adı MK-19 Otomatik Bombaatar. Sofistike, özel ve etkili bir silah. ABD menşeili bu silahın İngilizce adı MK-19 Grenade Launcher. Bir makinalı tüfek gibi 40 mm çapında bombaları 1.500 metre öteye kadar atabiliyor. Sizin anlayacağınız el bombası kadar bombacıkları 1.500 metre öteye kadar fırlatıveriyor. Vermiyorum diyordu. Sanırım yine “Vermiyorum” diyecek. Hoş, “Veriyorum” dese, hesaba çekecek olan mı var? Ve bu sofistike silah sistemi, başlarında ister ABD Özel Kuvveti, ister Mikro Mikrop Ordu, ister vekalet teröristi, bugün YPG-DSG safında boy gösteriyor. Asıl bu önem taşıyor. Daha önce YPG safında yine ABD menşeili Javelinler (son nesil güdümlü tanksavar füzesi) görmüştük. Tabii bir de Vekalet Savaşlarının; “Vekalet Silahları-Vekalet yığınakları-Vekalet Depoları” var. Gördünüz işte. SA-18 tipi son derece gelişmiş bir güdümlü uçaksavar füzesi, süper kobramızı düşürüverdi. PKK’nın eline nasıl geçiverdi acaba?
ABD, 2011 sonunda Irak’tan klasik askeri ağırlığını çekerken, Irak ordusuna Abrams tankları, ZSA’lar, Humvee’ler dahil neler neler bırakmıştı. Sonra bunlar, Işid’in Mişid’in eline geçmişti. Bunlar da PKK’nın MKK’nın eline geçer artık.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz