Canlı – cansız bombalar patlamaya devam ediyor…
Ortadoğu’da terör bitmez… IŞİD de bitmez, PKK da…
Hele hele zulüm, şiddet, kan hiç bitmez…
Neden?
Çünkü Ortadoğu’da emperyalistler tarafından sömürülecek daha tonlarca petrol var…
Yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları var… Bir de bunun yanında kullanılmaya hazır, Ortaçağ artığı şeriatçı yaratıklar var…
Başta Amerika olmak üzere, emperyalist devletlerin petrolle işi kalmayana dek, terör de sömürü de devam edecektir…
Bu sömürüyü ve talanı sürdürebilmek için de Ortadoğu’nun denetiminin, yönetiminin tek elde toplanması gerekmektedir…
Devletler ve ilkel dinci terör örgütleri, tıpkı koyun sürüsü gibi, çobanlar tarafından yönlendirilmelidirler. Bu çoban, Amerika’dır…
Onları egemenlik altına alıp, gütmenin en kestirme yolu ise Türk’ü Kürt’e, Alevi’yi, Sünni’ye kırdırmak; aşiretleri, dinleri, mezhepleri, etnik grupları, terör örgütlerini birbiriyle savaştırmaktır…
İşte şimdi Kuzey Irak’ta, Suriye’de ve ülkemizde bu oyun oynanmaktadır…
Ne zaman ki yeni yeni buluşlar yapılır, arabalar nükleer enerji ve elektrikle çalışıp, petrole bağımlı olmaktan kurtulur, işte o zaman petrol zengini Arap ülkeleri ile ABD’nin işi biter…
Ne zaman ki yeraltında ve yerüstünde talan edilecek bir meta kalmaz, işte o zaman ABD Araplara “Ne haliniz varsa görün” der ve çekip gider…
Peki, ne zaman olacak bu iş, yani ABD, AB ve İsrail ne zaman elini, eteğini Ortadoğu’dan Çekecek? Ne zaman Arapları kendi sorunları ve kavgaları ile baş başa bırakacak?
Bu tarih, Amerikan politikacılarının belirttiğine göre 2050 ya da 2060 yıllarıdır…
Bu tarihe dek ABD, Ortadoğu’nun altını ve üstünü boşaltmaya, bölgede çarpışan dinci terör örgütlerine silah ve lojistik destek sağlamaya devam edecektir…
Nitekim o, Ankara katliamının hemen ardından PYD’ye 50 ton silah ve mühimmat göndermişti…
Onun en yakın, en sadık çoban köpeği ise PKK’dır… PKK, Amerika’nın bölge ülkelerini parçalama, bölme politikasına en büyük hizmeti yapmaktadır. Karşılığında silah, gıda ve ihtiyaç malzemesi, eğitim almaktadır…
IŞİD de ABD’nin yakın müttefiki ve maşasıdır… Ondan aldığı güç ve cesaretle, pervasızca Türkiye’ye füze saldırıları yapmakta, canlı – cansız bombalar patlatmaktadır…
ABD’nin IŞİD’e düşman olduğunu söylemesi, hava harekâtı yapması, Ortadoğu’daki dinci terör faaliyetlerini kınaması falan filan, külliyen yalandır, aldatmacadır.
IŞİD ve benzeri dinci örgütler karşısında Türkiye’nin politik tavrı da tıpkı ağababası Amerika gibidir. Siyasal İslamcı terör çeteleri ile AKP iktidarı çok yerde iyi ilişki ve dayanışma içerisindedir, komutanlar lüks otellerde ağırlanmaktadır…
ABD, AB, İsrail istese IŞİD’i bir kaşık suda boğar… Boğabilir… İstese, köküne kibrit suyu döker… Ama her ne hikmetse, dünyanın tüm gelişmiş ülkeleri toplanıp, tepesine bomba yağdırdıkça, o güçleniyor. Koca koca milletler bir avuç teröristin hakkından gelemiyor… Daha doğrusu gelmek istemiyor… Çünkü Ortadoğu’nun devletçiklere ayrılması, Kürt koridoru için onun kullanılması gerekiyor…
Gerçekleştirildiği söylenen tüm hava bombardımanlarına karşın IŞİD işte bu nedenle güçlenmeye, bölge varlıklarına ve zenginliklerine el koymaya, insanlara cehennem hayatı yaşatmaya devam ediyor…
Amerika, daha önce Afganistan, Filistin, Yemen, Yugoslavya, Sudan, Libya, Mısır, Latin Amerika’da uyguladığı etnik, dinsel kaos politikasını bu kez Suriye’de, Kuzey Irak’ta sahneye koymaktadır.
Hedef, “BÖL – YÖNET” emperyalist ilkesinin hayata geçirilmesidir…
ABD, AB ve İsrail’in Ortadoğu’dan ne zaman elini eteğini çekeceğine dair yukarıda bir tarih verdik, 2050 – 2060 yılları dedik… Bunu biz değil, bizzat Amerikan politikacıları söylüyor… Ama başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri isterse, bu tarihi çok yakınlara çekebilirler… Bu onların izleyeceği sağlıklı, bağımsız, milli dış politikalara bağlıdır…
Önce Türkiye, Suriye’ye ve komşularına karşı yeni bir dış politika belirlemeli, düşmanlık politikasını terk etmelidir…
Etnik, mezhepsel, dinci siyasetten uzaklaşmalıdır. Emperyalizmin güdümündeki siyasal İslamcı terör örgütleri ile bağlarını koparmalı, ülkemizde onlara ait bir tek büro, dernek, kuruluş bırakmamalıdır…
Bunun yanında ABD, AB, İsrail üçlüsüne karşı Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, İran bloku ile hareket etmeli, Avrasya cephesinde yerini almalıdır…
En önemlisi, “Savaş Örgütü” NATO’dan derhal çıkmalıdır… ABD’ye verilen üsler derhal kapatılmalıdır…
Ama bunların hiçbirisini AKP yapamaz, çünkü o da, IŞİD ve benzeri dinci örgütlerin nemalandığı dinci, emperyalist bataklıktan beslenmektedir. Önce bu bataklık kurutulmalıdır…
Bu bataklıktan kurutulmasının bir tek çözümü vardır, o da İkinci Kurtuluş Savaşıdır… Kuvayı Milliye örgütlenmesidir… Yeniden Erzurum, Sivas kongreleri toplanmalı, yeniden Samsun’dan yola çıkılmalıdır…
Bir yanıt yazın