AKP, 14 yılda halka “ileri demokrasi”yi anlatamadı ama 15 Mayıs Pazar günü uygulamalı olarak gösterdi.
“İleri demokrasi”de halkın iradesine yer yok.
İktidarın en önemli yönetim araçları:TOMA, polis ve biber gazıdır…
“Gezi olayları”nda kulağı üzerine yatan kesim, MHP olağanüstü kurultayı ile gerçeği görmüş olmalı..
AKP iktidarında; halkın iradesine iktidarın isteklerine uyduğu kadarına değer veriliyor.
Çerçevenin dışına çıkıldığında devreye kamu gücü giriyor:
Sanki polis ve bağımsız olmayan mahkemeler bunun için var!
Halkın gerçek iradesinin ne olduğuna onlar karar veriyor!
Aydınlık gazetesinin 13 Mayıs Cuma günlü nüshasında bir haberi birkaç kez okudum.
Mutlaka yanlış yazılmıştır diye düşündüm.
Cumartesi günü düzeltilmesini bekledim.
Pazar gününü yine bu konuya takılıydım.
Değişen bir şey olmadı.
Haber doğruydu:
İşe yeni başlayan bir muhaberin yaptığı hata değildi.
Bu kez, icra dairelerinin hukuka aykırı işlemlerini iptal etmek ve düzeltmekle görevli icra mahkemesinin işlemini icra dairesi düzeltiyordu!
Hukuk devleti bir kez daha öldü!
“İleri demokrasi”nin yargı erkinde ete kemiğe bürünüşü bu şekilde oluyordu!..
Artık Yargıtay’ın elindeki bir dosya için en alt düzeydeki mahkemeler tedbir kararı verebiliyor.
Ankara 2. İcra Mahkemesi, haklı ve yerinde olarak MHP ile ilgili verilen ve hukuka aykırı olduğu tartışmasız olduğu için kaldırılan 25. icra müdürlüğünün işlemini kaldırdı.
Burada kadarı normaldi.
Bu defa, icra müdürlüğü, icra hakimliğinin işlemini durdurdu!
İcra müdürlüğünün bu kararını, Ankara Valiliği TOMA ile infaz etti.
AKP’nin ileri demokrasi dediği buydu.
Bu yüzden, MHP’nin kurultay isteyen delegeleri kongrenin yapılacağı salona giremediler…
Kamuoyu yoklamalarına göre, tabanının en az yüzde onunu AKP’ye kaptıran MHP’nin mevcut yönetimi, bu durumdan gayet memnundur.
Hükümete yıllardır verdikleri desteğin karşılığını bu şekilde aldılar…
***
Lakin, şu andan itibaren bu hareketi durdurmak olanaksızdır!
Hatta; denebilir ki, MHP cephesinde yakılan çoban ateşi, CHP’ye de sıçrayacak!
Muharrem İnce ve arkadaşlarının başlattığı girişim bunun habercisidir.
Sırça köşkte oturan delege ağalarının keyfi bayağı kaçacak!..
“Karşı devrim”in önündeki taşları temizlemekle görevli Dersimli ve ekibinin, bugünden dizleri titremeye başladı bile.
Koltuklarını korumak için “sertleşecek”lermiş!..
Kılıçdaroğlu’nun “kan”lı cümleler kurması bu yüzden olsa gerekir.
CHP tabanı, bu tuzağa bir kez daha düşecek mi göreceğiz!
***
101 şirket, 684 şahıs ve 21 aracının Türkiye’de kazandığı paraların Panama’daki “off-shore” hesaplarına yatırıldığı ortaya çıkmış.
Milletin a..sına koyan Mehmet Cengiz ile Bilal oğlana burs bağlayan Remzi Gür gibi yandaşlar çoğunluktadır…
Milli damat Dr. Berat Albayrak’ın üst düzey yöneticiliğini yaptığı Çalık Grubu zaten işin içerisinde!
Vahşi kapitalizmin kuralıdır:Kriz dönemlerinde “sıcak para” olarak Türkiye’ye giren bu paralar, yüksek faiz alarak geldikleri yerlere dönerler…
Hükümetimiz, “cari açığı” genellikle bu şekilde kapatır.
Türkiye’yi soyan bu ekibe; Türk halkı adına övgüler dizilir, ödüller verilir…
Resmen “tefecilik” yapan bu imtiyazlı kişilerin paralarına “yabancı sermaye” adı verilmiştir.
Türkiye’yi “yabancı sermaye” için cazip hale getirmek, Türk halkına hep bir marifetmiş gibi sunuldu…
Bu duruma muhalefet bile sesini çıkartamaz!
Tam aksine durumu, bir mecburiyetmiş gibi halka anlatır.
“Yabancı sermaye” hükümet kanadından her zaman aferin alır…
Panama belgelerinde isim isim yazılı olan kapitalistler, Türkiye’de de her zaman iktidarı belirler…
Kılıçdaroğlu, emekçi kesimin desteğini alarak, iktidara gelme umudunu yitirdiği için “yabancı sermaye”nin toplantılarına katılıyor…
Onların çıkarlarını koruduğu çok bellidir:
TOBB’nin kongresinde, “Bütün yükü benim sırtıma yükleyerek demokrasi arayışı içine girmemelisiniz” diyerek yakınması (1) bu nedenledir…
TOBB’u, TÜSİAD kadar “yürekli” olmamakla suçlaması, halktan bir beklentisi olmadığının bir başka kanıtıdır…
6 milyon işsiz, 17 milyona yaklaşan yoksul halka söyleyecek sözü kalmamıştır…
Dersimlinin, sermayenin temsilcisi olduğu artık tartışma konusu bile değildir!
O, sadece sermayenin çıkarlarını korumakla görevli bir emir eridir…
Altı Ok’un vaz geçilemezi olan “Halkçılık” ve “Devletçilik” ilkelerini, yeniden yorumlayıp, değiştirmek istemesi de bu yüzden olsa gerekir.
Halkın partisi CHP, “Yeni CHP” olarak değiştirilip “yabancı sermaye”nin partisi haline getirildikten sonra, yüzde 25 bandına sıkışıp kaldı.
Y-CHP, Türk halkı için açık cezaevine dönüştürülmüştür….
Çıkmaz sokak halindedir…
Dolayısıyla, olağanüstü MHP kurultayı, tüm emekçilerin kurtuluşu için başlangıç kabul edilmelidir…
Bu nedenle MHP’nin kurultayı Türkiye’nin de kurultayıdır…
Cemil Can
DİPNOT:
(1) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/…