“Theodor Herzl 1860’da Budapeşte’de doğar.1878’de Hukuk fakultesine kaydını yaptırır.1884′ Hukuk doktorasını tamamlar. 1891’den 1895’e kadar Neue Freie Presse Gazetesi’nin Paris muhabiri olarak çalışır ve “Dreyfus” Davasında muhabir olarak bulunur. Bu olaya tanık olduktan sonra, Yahudi meselesinin ancak anavatanında çözülebileceğine inanır” İşte bu projesini, düşüncelerini anlatmak için altmış beş sayfalık bir makale yazar ve bu makaleyi Rothschildlere gönderir bu çalışma 1896’da yayımlanan” Yahudi Devlet Kitabı’nın taslağını oluşturur.-Yahudi Devleti Kitabı’nın Theodor Herzl için yazılmış bölümünden bir kesit…
BİRİNCİ BÖLÜM
YAHUDİ MESELESİ
Birinci bölüm Yahudiler için “ Nerede sayıları dikkat çekici düzeyde çoğalıyorsa o düzeyde gördükleri zulüm de o oranda artıyor” görüşü ile başlıyor. Bu görüşü ve kitabın her satırını kitabın yazıldığı tarihi (1896) ve Avrupa devletlerinin Yahudiliğe ve Yahudilere karşı o güne kadarki tutumunu göz önünde bulundurarak okumak gerekir.
Theodor Herlz’in İsrail Devleti kitabı henüz İsrail devleti kurulmadan elli küsur yıl önce basıldı. Gelecekte olacak olanları, bu kadar sistemli ve net biçimde ele alışı beni en çok heyecanlandıran ve ilgimi çeken kısım, Antisemitizmden bu kadar sık bahsetmesidir. T. Herlz sanki olacakları öngörüyor ve Holocaust’u haber veriyordu. Theodor Herzl hukukçu, gazeteci ve Siyonist bir Yahudi, ilk Siyonist T.Herlz değildi tabii. Ancak bugün Yahudi devleti, Siyonizm’den bahsedildiğinde ilk akla gelen isim T.Heriz’dir.,Bu da onun ne kadar ileri görüşlü olduğunun göstergesidir.
Theodor Herlz Yahudi meselesini insanlık meselesi olarak görüyor. Yahudileri bir ulus olarak kabul ediyor. Her fırsatta Antisemitizmin altını çiziyor, Yahudi karşıtlığını; dini, siyas ve ekonomik olarak üç başlıkta inceliyor. Dini düşmanlığının daha çok eskilerde kaldığını; modern Antisemitizmi daha çok siyasi ve ekonomik olarak değerlendirilmesi gerektiğinden bahsediyor.
Herlz ortaçağ Avrupasını’da gözlem altında gettolarda yaşayan Yahudiler için” Yahudiler burada burjuvya (orta sınıf) dönüştürüldüler.” diyor. Yaşadığı çağda ise; “kanunda önceki eşitlikler pratik olarak ölü bir mektuba dönüştüğü için, Yahudiler orduda hem özel hem de kamu kuruluşlarında yüksek mevkide bulunmaktan men edildiler. Ayrıca İş hayatlarında. tecrit ile karşılaştklarından söz ediyor. Rusya’da Yahudi köylerinden daha fazla vergi alındığını, Romanya’da Yahudilerin sebepsiz yere katledildiğini, Almanya ve Avusturya’da üzerilerinde terörizm alıştırmaları yapıldığını belirtiyor ve Berlin’de “Judan Raus (yahudi dışarı)” sloganlarını örnek olarak gösteriyordu.
Yahudi meselesinin çözümünü, kurulacak bir Yahudi devletinde görüyordu. Yahudi meselesini ulusal bir mesele hatta insanlık meselesi olarak görüyor, bunun için de uluslararası alanda çözüm istiyordu “Yahudi meselesi, ulusal bir meseledir ve bu sorunu gidermek için büyük milletler tarafından düzenlenmiş bir konsey tarafından tartışılarak, bir dünya meselesi haline dönüştürülmesi gerekir” diyordu. İsrail devletinin kuruluşuna baktığımızda uluslararası ortamın ne kadar aktif rol aldığını görebiliriz. T.Herlz’in elli iki yıl önce bahsettiği gibi, programladığı şekilde olmuştur. BM’nin, İsrail devletinin kurulması için aktif olmasının temelinde Herlz’in Siyonizm görüşlerinin etkisi inkâr edilemez.
Theodor Herlz; öncelikle Yahudilerin organize edilmesi ve örgütlenmesi için bir Yahudi derneği ve Yahudi şirketinin kurulmasını düşünüyordu. Yahudi derneği; “siyaset ve bilimin ilgi alanlarında çalışacak ki Yahudi şirketi daha sonra uygulamaya geçebilsin” tasarlamış olduğu Yahudi şirketi ise “Dağılmış olan Yahudilerin iş alanlarının tasfiye temsilcisi olup daha sonra yeni ülkede ticareti temsil edecek” Yahudi derneği ve şirketi hakkındaki tasarı ve düşünceleri bir sonraki bölümde daha geniş ele alınacak.
Yahudi Devleti kitabında T.Herlz Yahudiler için iki coğrafya düşünmüştü Arjantin ve Filistin. Arjantin için ılımlı, yaşama elverişli ve geniş tanımlamasını yapıyordu ancak Filistin için:
“Filistin herzaman hatırlayacağımız tarihi evimiz” diyordu. Filistin konusu ve planlanan İsrail devleti için kitaptan aktarmak istediğim bir diğer önemli kesit:
“Eğer Sultan Hazretleri bize Filistin’i verseydi, biz Türkiye’nin bütün maliyesini yeni baştan düzenleme görevini üstlenebilirdik. Biz Türkiye’de Asya’dan gelen barbarlığa karşı koyan bir sınır karakolu, bir kale oluşturabilirdik .Biz varlığımızın garantisini verecek bütün bir Avrupa ile ilişki halinde kalacak tarafsız bir devlet olarak kalmalıyız” Herlz, Sultanı ikna edemdi ancak programdan vazgeçmediği kesin ve elli iki yıl önce göz koyduğu ve İsrailoğullarının vatanı gördüğü Filistin için yeni yollar aranacaktı. Kurulacak İsrail devletinin her zaman Avrupa ile arası iyi olacak, iyi ilişkiler geliştirilecekti. Bunun analizini yapabilen Harlz’in bir diğer gizemi bugün bile İsrail devletinin değişmeyen politikalarını daha İsrail kurulmadan ve kendisi hiçbir zaman göremeyeceği İsrail devletinin politikalarını yazmış olması…
Yahudi Devleti kitabı öncelikle Yahudilerin içerisinde bulunduğu durumdan bahsediyor, Avrupa devletlerinin Yahudiliğe karşı ezici ve eşitsiz tutumundan, Yahudilerin asimile olacağından bahsediyor yani bir Yahudi meselesi olduğunu kesinlikle kabul ettirmek istiyordu. T.Helz, ikinci olarak Yahudi sorunun nasıl çözüleceğinden bahsediliyor ve çözümü Yahudi Devletinin kurulmasında buluyordu. Eğer Yahudi devleti kurulmazsa yükselen Antisemitizmin doğuracağı sonuçlardan bahsediliyor ve; “Devrimci partilerin emrinde birer memur olarak devrimci birer proleter haline geleceğiz” diyordu. Yahudilerin, egemenliği altında yaşadığı devletlere beslediği düşmanlığın temelini ise baskıda görüyordu “Zulüm baskıcı olana karşı düşmanlık oluşturuyor ve bizim düşmanlığımız baskıyı şiddetlendirecek” T Herlz’e göre; “ Çevremizi kuşatan ırklar sadece iki neslin yaşayacağı süre içinde bizi rahat bıraksaydı belki de onların arasına karışıp kaybolabilirdik” Yahudiler hiçbir zaman rahat bırakılmıyordu.
Henüz Nazi Almanya’sının olmadığı dehşet bir soykırımın başlamadığı zamanda, T.Herlz, Antisemitizm’in ulaşacağı boyutları kestirebiliyordu. “Biz zulüm yaşadığımız yer olan bu mekânlardan göç ettik ve yeni göç ettiğimiz yerlerde zulüm kavramının varlığına neden olduk, bu her ülkede yaşanan bir vakıa haline geldi ve kalıcı bir yapıya dönüştü. Hatta bu onların, örneğin Fransa gibi en uygar ülkelerin birinde bile, Yahudi meselesinin siyasi düzlemde çözüme kavuşuncaya değin sürdü. Bahtsız Yahudiler şimdi Anti-semitizmin tohumlarını İngiltere’ye taşıdı ve çok yakın zamanda da onu Amerika ile tanıştırdı.” Theodor Herzl ve diğer Siyonistlerin Yahudi devletinin kurulması gerektiği tezlerini savunurken en çok başvurdukları gerekçe antisemitizmdir…
İkinci bölüm ve üçüncü bölüm
Yahudi şirketi ve Yerel gruplar
Thedor Herlz; Yahudi devleti idealini “plan” diye isimlendirdiği projelerinde anlatıyordu bunun için kafasında bir Yahudi Derneği ve Yahudi Şirketi tasarlamıştı Yahudi şirketini tanımlarken “kısmen büyük bir toprak alımı şirketinin model alınarak tarif edilebilir” diyordu. Bu bölümde kitabı ilginç kılan öngörülerden birini daha okuyabilirsiniz Siyonizm’in Yahudi devleti idealinden yıllar önce nasıl tasarlanıp ve birebir hayata geçirildiğini göreceğiz. Bu bölümde gayrimenkullerin satın alınması, binalar, işçilerin konutları, vasıfsız işçiler vb başlıklardan oluşuyor, benim en çok dikkatimi çeken kısım Herlz’in olabildiğince ayrıntılı şekillendirdiği programında tam bir toplum mühendisi edası ile hiçbir ayrıntıyı atlamadan olacak olanları ve yapılması gerekenleri sıralamış olmasıdır.
Kitabın tamamı okununca görülecektir ki Siyonist Yahudiler en çok sermayelerine güveniyorlardı. Güçlerinin farkında olarak ne yapacaklarını iyi biliyorlardı. Ama nasıl yapılması gerektiğini düşünüyorlardı. Yahudi sermayesinin daha güçlü hale getirilmesi ve arttırması için üç aşamalı bir plânı öngörüyorlardı: 1)Büyük bankalar aracılığı ile, 2)küçük ve özel bankalar aracılığı ile 3)Halkın desteği ile. Sermayeyi arttırmak için düşünülen üç başlığa baktığımızda iki başlığın bankacılık sistemi ile doğrudan ilgili olduğu net olarak görülecektir. Son başlık olan halkın desteği kısmı ise, Yahudileri organize etmeyi ve örgütlemeyi öngörüyordu. Herlz’e göre bir zengin Yahudi mutlaka ama mutlaka Siyonist düşünceye hizmet etmek zorundaydı ve “ Büyük Yahudi finansçılarımızın kredisi, ulusal ülkünün hizmetinde olması gerekiyor” diyordu.
Yahudi Devleti kitabındaki toplum mühendisliğinden biraz daha bahsedecek olursam, bu kitapta insanların kaç saat çalışacağından, tembellere yapılacak yaptırımlara kadar(ıslah evine gönderilmeleri gerektiği, vasıfsız işçilere uygulanacak) programa kadar herşey belirlenmiş öyle ki, kadının görevleri dahi belirtilmiş kadınların en büyük görevi çocuk doğurmak ve yetiştirmek olarak düşünülmüş, eğer bir kadın çalışıyorsa ve hamileyse kesinlikle hamile iken çalıştırılmayacak, çocuğunu büyütmesi için de hertürlü ihtiyacı karşılanacaktı, Herlz çalışan kadınların çocuklarının sağlıksız olabileceğinden, bağışıklık sisteminin çok sağlam olmayacağından bahsediyor, daha önce belirttiğim gibi bir toplum mühendisliği edası ile bir devlet ve bir ulus yaratılıyor, hiç bir ayrıntı göz ardı edilmiyordu.
Theodor Herlz göre Yahudiler’in en önemli iki varlığı nüfus artışı ile sermayeleridir. Dikkat edilirse Yahudileri örgütlemek, organize etmek içinde bir dernek ve şirket fikri vardır ve bahsedilen şirket normal bir şirket değildir. Bu şirket toplumu dizayn edecek konularda ve kurulacak devlet için gereken toprağın temin edilmesinde düşünülüyor. Yaşam şekline ve oluşturulacak düzende çok ciddi rol üstleniyor. Yahudi devleti önündeki bir diğer sorun göç meselesidir, insanlar ve özellikle zengin ve rahatı yerinde olan “soydaşlar” nasıl yeni ülkeye getirilecek? Göç için “büyük bir hareket, heyecan uyandırması kaçınılmaz, derin ve güçlü duygular olmadan gerçekleşemez” ifadesini kullanıyor ayrıca Yahudi kültürü ile ilgili “ Bizi yuvalarımıza bağlayan eski elbiseler ve eski hatıralar vardır. Beşiklerimiz vardır, mezarlarımız vardır ve Yahudi kalbinin tek başına nasıl mezarlara bağlı olduğunu biliriz. Kutsal mezarlarımızı terk etmeliyiz ve bence bu terk etme bize herhangi bir acıdan daha pahallıya mal olacak. Ama terk etmeliyiz” sözlerinden bu göçün, terk edişin zor olacağından bahsediyor bir bakıma Avrupa’daki Anti-Semitik düşünceler T. Herlz’in bahsettiği derin ve güçlü duygulara kapılmada Yahudiler için etken olabilir. İkinci olarak Yahudi devletinin Arjantin yerine Filistin’de tasarlanmasının bu heyecanı yaratma çabası olarak düşünebiliriz.
Dördüncü Bölüm
Yahudi derneği ve Yahudi Devleti
Thedor Herlz bu bölümde siyaset bilimi ile ilgileniyor ve net bir şekilde anlatamadığı bir teori ortaya sürüyor, Rousseau’nun “devlet bir sözleşmeden oluşur.” teorisine eleştiri getiriyor. Rousseau: “Sözleşmenin koşullar anlaşmanın doğasıyla öylesine belirlenmiştir ki, en küçük bir değişiklik bunları geçersiz ve etkisiz kılar; öyle ki, belki hiçbir zaman dile getirilmemiş olmalarına karşın bu koşullar her yanda aynıdırlar, her yanda üstü örtülü biçimde kabul edilmiş ve tanınmışlardır” T. Herlz toplumsal sözleşmeyi “koşulları üstü örtülü biçimde kabul edilmiş ama değiştirilememiş” görüşü açısından bir kurumun iskeletinden ve çatısından önce var olup olmadığını yönetimin modern biçimleri ile ilgili olarak alakasız buluyor, sadece pratik anlamda yeni devletin oluşumu için önemli buluyor. Rasyonellik teorisini bir devletin oluşumunu haklı çıkarmada yeterli buluyor ancak devletin temel meşrutiyetine değinildiğinde rasyonallik teorisini görmezden geliyor.
Yahudi derneğinden bahsedilirken “dahili olarak, yani Yahudi halkıyla kendi ilişkisi içinde dernek önce bütün gerekli kurumları oluşturacak ve daha sonra kalkınacak Yahudi devletinin kamu kuruluşlarının dışındaki çekirdek olacak” şeklinde bir görevler yüklenir ve kendi deyimi ile “ Dernek hazırlanan bir devlet olarak kabul ettirilmek zorundadır” yani Herlz ülküsü olan Yahudi devletini pratiğe dönüştürmek için izlenecek adımları belirliyor. Vatan toprağını elde etmek için gerekli çabanın yerleşilecek toprağı çok iyi tanımaktan geçtiğini belirtiyor Herlz bu bağlamda Derneğin, şirketin ve yerel grupların temsilcilerini belirlenecek toprağa göndermeyi ve ülkenin bütün doğal kaynaklarını tam bir bilimsel araştırmasını, sıkı bir şekilde merkezileşmiş yönetimin organizasyonu ve toprağın paylaşımı konularını incelenmesi istiyor.
Thedor Herlz’in bir devlet için Demokratik monarşi veya aristokratik cumhuriyeti en iyi yönetim şekli olarak uygun buluyor. Devletin korunması ile ilgili olarak en yakın ilişkide bulduğu yöneticileri aristokratlar olarak görüyor. Demokrasi hakkında düşüncesini ise “Ulusları şuan limitsiz demokrasi için uygun bulmuyorum” şeklinde açıklıyor.
***
Benim elimdeki Teheodor Herlz’in YAHUDİ DEVLETİ adlı kitabı 176 sayfa, ATAÇ yayınların 2014 tarihli basımı , Sedat Demir’in çok güzel yazdığı bir Önsöz ile başlıyor, dört bölümden oluşuyor. Kitap Siyonizm’in fikri temellerini merak edenler için çok önemli, ayrıca Yahudiliğin siyasi düşüncesinin temeli açısından bir kaynak özelliği taşıyor, bir teorinin pratik hayat ile ne kadar uyuşabileceği açısından müthiş bir örnek.
Theodor Herlz henüz İsrail devleti kurulmadan elli iki yıl önce kurulacak YAHUDİ devletini yazmıştı tarihin akışı içinde ciddiyetini ispat etmiş bu kitabın bugün dahi İsrail devletini merak edenler için çok önemli bir kaynak niteliğindedir, günümüz İsrail devletinin şehirleşme politikasını, İsrail devleti ile Teokrasi ilişkisini, çok sıkı bir güvenlik ülkesi oluşunu, ekonomiye verdiği önemi, çalışmaya verdiği önemi, bilim ile alakasını, doğurganlığa verdiği önemi, sosyal yaşantısını kısacası Siyonizme inanmış bir Yahudi’nin hayatında oluşan kültürü ve değerlerini merak edenler için çok önemli bir eser. Eğer Siyonizmi merak ediyorsanız veya İsrail çalışıyorsanız mutlaka okumalısınız…
Mehmet Ali Yurttaşer