NECDET BULUZ
Şurası kesin:
Terör örgütü PKK, devletin kararlılığı ve verilen mücadele sonunda şehirlerde yenilgiye uğradı. Daha önce kazılan hendek ve dehliz savaşlarını da kaybetti. Bu mücadelede terör örgütünün çok büyük kayıp verdiğini de TSK’nin açıklamalarından anlıyoruz. Aynı şekilde PKK’nın “yıkılamaz, girilmez” dediği kalelerin de yerle bir edilmesini büyük bir başarı olarak değerlendiriyoruz.
Bir önemli ayrıntı daha:
PKK, artık eskiden olduğu gibi yöre halkının tam desteğini alamıyor. Güneydoğu’daki Kürt halkı ve aşiretler artık PKK’ya karşı güvenlik güçlerimizin yanında yer aldılar. Terör örgütünün doğu ve Güneydoğu illerinde yürüttüğü gerek “çukur siyaseti” gerekse baskı ve yıldırma politikalarından bıkan bölge halkı, bir taraftan yeni katılımları engellerken diğer taratan da kaçırılan çocuklarını örgütün elinden kurtarmaya çalışıyor.
İstihbarat verilerine göre, 18 yaş altı kırsala katılım 2014’te 336, 2015’te 254 olarak kayıtlara geçti. Bu yılın 5 ayında ise 12 gencin terör örgütüne katıldığı belirlendi. Bu tabloda da görüldüğü gibi örgüte katılımlar neredeyse durma noktasında bulunuyor.
Örgüte katılımların da durma noktasına geldiği görülüyor.
PKK’nın üst yapılanması olan KCK’nın tepe yöneticilerinden oluşan ekip 3-8 Mayıs günleri arasında bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda örgütün Türkiye’ye yönelik saldırıları artırma kararı aldığı öğrenildi. Mayıs ayının gelmesi ile birlikte kış şartlarının değiştiği ve Kandil’den Türkiye’ye daha fazla PKK’lı gönderme olanağının arttığını belirten terör örgütü yöneticileri, bu yeni takviyelerle birlikte kırda ve şehirlerde, özellikle de metropollerde büyük eylemlerin planlanması gerektiğini dile getirdiler.
Peki, PKK’ya operasyonların başlatılmasından sonra katılımlar neden durma noktasına geldi? Bu konunun yanıtını güvenlik analistlerinden Abdullah Ağar şu sözleri ile değerlendiriyor:
“Terör örgütü bir sıvı gibidir, çatlak bulursa sızıp toplumu etkilemeye çalışır. Terörle ne kadar kararlı mücadele edilirse ve toplum bunu ne kadar benimserse o oranda örgüte katılımların azalır. Son operasyonlar devletin kararlılığını göstermesi açısından önemlidir. Terör örgütünün bugüne kadar halkın kanını emmiştir. Bölgedeki vatandaşları bir taraftan katlederken, diğer taraftan da içine gizlenerek faaliyetlerini sürdürmeye çalışmıştır. Örgüt bunun için zaman zaman yöntem değişikliğine gitmek durumunda kalmıştır. Örgüt her kesim ve aşiretten kandırarak kendi safına çektiği gençleri güvenlik güçlerinin karşısına çıkartmıştır. Bunların çoğunun da ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yöre halkı ve aşiretler de bunu gördü. Devlet gücünü ve kararlılığını ortaya koyduğunda terör örgütüne katılımlar azalıyor. Halkı kazanan, mücadeleyi de kazanır.”
Güneydoğu’daki güvenlik güçlerimizce gerçekleştirilen operasyonlarda yöre halkının kazanılmış olması da önemli bir aşamadır, hiçbir zaman küçümsenemez.
Şimdi öyle görünüyor ki, PKK terörü ile mücadelede yeni bir sayfa açılacak.
Örgütün büyük kentlerde bombalı saldırılar gerçekleştirme kararının alınmasından sonra özellikle bu konuda istihbarat daha önemli hale gelecektir. Çünkü kanlı terör örgütü boş durmayacak ve kan akıtmaya devam edecek.
Burada özellikle ve de altını çizerek şu noktaya da değinmeden geçemeyeceğiz:
PKK’ya halk desteği azaldı ama küresel güçlerin bu örgüte desteğinin sürebileceğini düşünüyoruz. Yıllardır dış güçlerce desteklenen ve bunların maşası haline gelen bu terör örgütüne küresel güçlerin desteğinin bugünkü ortamda kesilmesi de beklenmemelidir.
Özellikle Rusya ve Ermenistan’ın örgüte olan desteği sürecektir.
Daha önce konu ile yazdığımız bir yazıda güvenlik güçlerimizin PKK ile yaptığı mücadeleyi sahada kazandığına dikkat çekmiş, bunun sadece sahada kazanılması ile sonuçlanamayacağına vurgu yapmıştık. Bizi yönetenlerin, özellikle örgüt üzerindeki dış güçlerin desteğini sona erdirmesi konusunda da yoğun çaba göstermesi gerekiyor.
Dış güçlerin desteği olmazsa, bir terör örgütünün 35 yıldır bu koşullar altında ayakta kalabilmesi mümkün olabilir miydi? Bugün bile hala gözümüzün içine baka baka bu terör örgütüne arka çıkan, destek veren ülkelerin var olduğunu görmekteyiz.
Kaldı ki, örgütün mali kaynaklarının da tamamen kesilmesi kaçınılmazdır. Özellikle uyuşturucu trafiğinin sonlandırılması ile örgütün soluk borusunun kesilebileceği görüşündeyiz.
Bu kadar silah, mühimmat, araç ve gereçlerin sağlanması, örgütün rahatça hareket edebilmesi, her türlü ihtiyaç ve giderlerinin karşılanması neyle oluyor? Tüm bunların da mercek altına yatırılması ve enine boyuna hesap edilerek bu kaynakların kökünden kesilmesi konusunda da kararlılık sergilenmesi gerekiyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet..buluz