13.05.2016
Selcan TAŞÇI
selcantasci@gmail.com
11.05.2016
Bir dönem “siyasal milliyetçiliğin son teorisyeni” kabul edilen, milliyetçi camiada en azından “kurumsal” alanda yere göğe sığdırılamayan şahıs gün geliyor ceketini alıp PKK terör örgütü ve terör örgütünün İmralı’daki cani başının meşruiyetini(!) topluma “hazmettirmek” üzere “Akil Adamlar”a karışıyor…
Türk Milliyetçileri adına söz söyleme “yetkisi”ne sahip en üst düzeydeki makam, kendisini söz sanatlarının efendisi sanan metin yazarının kurbanı olup “terörist”likten “militan”lığa terfi ettiriyor eli kanlı katiller sürüsünü…
Kendini Türk Milliyetçiliği’nin duruma/cümlenin gelişine göre “son” veya “tek kale”si ilan eden yapı, pabucun pahalı olduğunu anlayınca PKK’ya “terör örgütü” diyemeyen ve hatta Güneydoğu’da “devlet”in yerine ikame edilmesini “makul” bulanların “akil” fikirlerine başvuruyor “aman hocam kurtar” feryatlarıyla…
Meydan meydan “Hele bir iktidar olalım çözüm sürecinin mimarlarını da, akil adamlarını da bakın nasıl vatana ihanetle yargılıyoruz” diye efelenen siyasetçi kürsüden inip, baş köşesinde bir akil adamın oturduğu “sofra”ya kurulup, az evvel nasıl vatana ihanetle yargılayacağını anlattıklarından biri o değilmiş gibi “kakara-kikiri” muhabbet ediyor…
Ve bu harikulade “ilkeli” döneminde toplumun, siyasetin, medyanın faturası bir garip Mine Kırıkkanat‘a kesiliyor…
İlk taşı en günahsız olanınız atsın!
***
İki gündür ibretle izliyorum Kırıkkanat‘ın BirGün‘e verdiği röportaj akabinde yaşananları, yazılanları, yazıl(a)mayanları.
Kırıkkanat, 3 PKK’lı kadın teröristin öldürüldüğü Paris Suikastı’ndan yola çıkarak bir roman yazdı;
“Hiç Kimse”.
“Sosyalist” duruş sergileme iddiasıyla yayın yapan BirGün gazetesi de, sosyalizmi nasıl etnikçilikle eşitleyebildiğine hayret ettiğim Türkiye solunun kronik bozukluğu çerçevesinde anlaşılabilir bir iştahla balıklama atlayarak, Kırıkkanat’la sayfalar dolusu bir röportaj yaptı.
Röportajda, Kırıkkanat’ın “kadının PKK’daki konumlandırılma şekli”ne dair yorumlarından sonra gazetenin kendi muhabiri soruyor:
“Kadınlar mal gibi mi yani?”
“Aynen öyle” diyor Kırıkkanat da;
“PKK’nın yaptığı kadın erkek eşit propagandası son derece yanlış ve yalan…”
Bu ifadelerin yayınlanmasından sonra kıyamet koptu.
***
Anlamadığım; Kırıkkanat her şeyden önce yazdığının “kendi fikirlerine aykırı bir ortam”ı ele alan bir “roman” olduğunu vurguladığı, “teröristseviciliğe” yanaşmadığı halde nasıl oldu da Türk Milliyetçisi olduğunu iddia edenler de katıldı Kürtçü-sosyalist görünümlü liberal kanadın “vurun abalıya” kampanyasına?
Niyet okuyamam ama yıllarca Türkiye’de ana akım medyada üzerinden yürütülen “romantik devrimciler”, “kamplarda duygularını ördükleri yün çoraplara işleyen gerilla kadınlar” propagandasıyla, hem Güneydoğu’da, hem Türkiye’deki metropollerde -“üniversiteli canlı bomba” örneklerini görüyoruz işte-, hem de Avrupa’da PKK gibi vahşi, cani, dehşetengiz bir terör örgütüne sahiden de “romantik düşlerle kapılan” sayısız genç kız olduğu bir “vak’a” iken;
Kırıkkanat’ın yazdıklarının, “aslında”, bir “O işler hiç öyle sizin bildiğiniz gibi değil kızlar” ikazı işlevine de sahip olduğunu anlamamakta neden direnir bir kafa?
***
Gelelim vatansızlığı, milliyetsizliği, kimliksizliği “entelektüellik”, bölücülüğü, etnikçiliği, azınlıkçılığı “solculuk” sayan, dünyanın bütün denge ve değer yargıları değişmiş olmasına rağmen beyin hücrelerini 12 Eylül öncesinde donduran kesime.
Son tahlilde mutlular!
Çünkü Kırıkkanat’ın “faşizan(!)” söylemine sahip çıkmadı ve “PKK için kadın mal gibi” sözlerini yayınladığı için özür diledi BirGün gazetesi!
O özür metnini yazan her kimse açıklayabilir mi;
BirGün tam olarak kimden özür diledi?
Okuyucu kitlesini “sosyalist” olarak tanımlıyorsa ve “sosyalizm” etnik değil sınıf temelli, “devlet“in topluma karşı konumlanması ve üretim araçlarının aidiyetine dair tez üreten bir ekonomi/siyaset teorisiyse, “sosyalist okur” PKK terör örgütünün kadını paryalaştırdığı tespitinden neden “incinsin” ki?
“Aşağılayıcı ve onur kırıcı” diyor BirGün Kırıkkanat’ın sözleri için;
PKK’lı teröristlerin mi onurları(!) kırılmış okuyunca; mevzubahis terör örgütüne katılmış kadınlar olduğuna göre kim “üzerine alınmış” da aşağılandığını hissetmiş?
***
Her gün bu ülkenin bir yerlerinde bu ülkenin çocukları katlediliyor. Ben bu yazıyı bitirirken, Diyarbakır’da polis servis aracına yapılan bombalı saldırıda cayır cayır yanıyordu yine kim bilir hangi ocağın direkleri, fidanları, umutları!
Sadece örgütün kullandığı kadınlar değil, Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de namlunun ucundaki içler acısı hallerini gördüğümüz o bastonlu dedeler-nineler de mal, kundaktaki bebekler de mal PKK için!
“İnsan” mefhumu olmayan bir cani sürüsü!
Ve o cani sürüsünün “onuru(!)”nu, “hisleri(!)”ni bu toplumun an itibarıyla -yine- canı yanan her bir ferdinin duygularının üzerinde tutup da bunun gazetecilik olduğunu, bunun muhalefet olduğunu, bunun özgürlükçülük olduğunu, bunun insan haklarına saygı olduğunu savunmayın Allah aşkına;
Hakaret kabul ediyoruz!
Evet evet… Bu tavır, o özür de Türk Milleti’ne aidiyet hissedenler için hakaretamiz,
Kaynak: Türk Milleti’nden kim özür dileyecek peki? – Selcan TAŞÇI
Yeniçağ
Yazıları posta kutunda oku