14.5.2016
——
Cum May 13, 2016 23:29
Türk Ulusu, politik ayrılıklarla ve siyasi partiler ekseninde bölünmelerle vakit kaybetmemeli. Önümüzdeki süreç, Türk ulusunun varlık yokluk meselesinin daha güncel ve yakıcı bir sorun olarak karşımıza çıkacağı bir süreçtir.
İdari Federalizme dayanan başkanlık sistemi ile Türk Devletinin varlığına son verilmek istendiği.
Kilis’e yönelik bombalamalarla sınırları belirsiz olan hattın derinlemesine belirsizleştiği, Gri bölgelerin, Kilis üzerinden şehir merkezlerine taşınmaya çalışıldığı.
Sınır ötesindeki bölgesel iç savaşın, adım adım Türkiye’ye taşınmaya çalışıldığı.
Batılı devletlerin, bölgedeki ve Türkiye’deki temel aktörü olan bölücü terör örgütünün, eylemlerini Güneydoğu’dan Batı merkezlerine taşıdğı
Ulus Devlet / Üniter Devletin adım adım tasfiye edildiği bir süreçten geçiyoruz.
Karşımızda emperyalizm, gerici / bölücü ittifak her anlamda saldırıya geçmişken; bizlerin, ayrılık zeminini güçlendiren değil, ortak paydalarda birleştirici olan önerilerle bir araya gelmemiz şart.
Emperyalizmin “bölgesel anlamda sınırları değiştirmesi” merkezinde şekillenen Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı :
Türk ulusunun bağımsızlığı ve egemenliğini yeniden sağlamak.
Gerici/bölücü saldırıya karşı, anti emperyalist, milli olan kuvvetleri bir araya getiren.
Atatürk’ün savunduğu Türk milliyetçiliği ilkesini, yeniden kurucu ideoloji olarak ön plana çıkaran.
Emperyalizme karşı “İstiklali Tam Türkiye” amacını ilke edinmiş.
Bölücülüğe karşı toprak bütünlüğümüzü savunan, gericiliğe karşı Cumhuriyet ekseninde ilerici/ulusçu tavrı ortaya koyan.
Batıdan kumanda edilen kapitalizme karşı halkçı / toplumcu ilkeyi savunan.
Bölücü terör örgütünün eteklerine yapışan vatan zemininden yoksun sola karşı, Atatürk’ün Türk Devrimi programını bütün koşulları ile ideoloji haline getirmiş.
Türkçü fikri Yusuf Akçura, Ziya Gökalp’in sistematik hali ve bilimsel esasları ile içselleştirmiş ve Atatürk gerçekliği ile kavrayan.
İslamiyeti, Türk ulusunun inanç sistemi olarak anlayan ve onu politik iktidar biçimi olarak değil; milli kültürün bir parçası olarak kavrayan samimi Müslüman ahalinin ve milli güçlerin.
Müdafaa-i Hukuk ekseninde ve Kuvvayı Milliye anlayışı ile bir araya gelerek, ortak paydaları büyüten zeminde bir araya gelmesi zorunlu bir hal almıştır.
Geçmişte, Milli Kurtuluş Savaşı’nda, bu program denenmiş, sınanmış ve başarıya ulaşmıştır. Yeniden aynı milli bilinç ve milli ruhla bir araya gelmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Güncel Meydan
Bir yanıt yazın