NECDET BULUZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Birliği (AB) ile daha önce yapılan vize muafiyeti ve mültecilerin geri dönüşünün önünün açılması anlaşması karşısındaki sert tavrı ve açıklamaları AB ile iplerin yeniden gerilmesine neden oldu. Bu da hiç kuşkusuz AB’ye vizesiz girme işinin suya düştüğü anlamına gelmektedir.
Cumhurbaşkanı, (AB) ülkelerini teröre destek vermekle suçluyor. “Brüksel’de PKK’nın çadır kurmasına göz yumanlarla terör konusunda aynı düşünceye sahip olmamız mümkün değildir” diyor. Adı geçen ülkelerin “ikiyüzlü” davrandıklarını vurguluyor. “Gidin kiminle neyi anlaşacaksanız anlaşın, siz kendi yolunuza, biz kendi yolumuza” diye de ekliyor.
Biz, zaten baştan bu yana AB’ye güvenilmemesi gerektiğini savunanlardanız. Her zaman da bu ilkeleri hemen her konuda “ikiyüzlü davranmakla” suçlamışızdır.
Ancak, bunlar yeni değil ki.
(AB) ile yapılan anlaşmada adı geçen ülkeler bizim yerine getirmemiz gereken kriterlerin olacağını, bunların yerine getirilmesi halinde de vizesiz Avrupa kapılarının açılacağını söylemişlerdi. Başbakan Davutoğlu ile de bu anlaşma yapılmıştı.
Şimdi ne olacak?
Sözü edilen kriterler için “terörle mücadele Yasası” ile “yolsuzluk, rüşvet ve şeffaflık” konusu da yer alıyor. Sorun sadece terörle mücadele konusu değil. Kaldı ki, bu kriterde AB “Terörle mücadele etmeyin, teröristlere dokunmayın” da demiyor. “Terörle mücadele adı altında herkesi aynı torbaya doldurmayın, bu konularda daha duyarlı davranın” demeye getiriyor. “Terörle Mücadele Yasası”nın kapsamının bu nedenle değiştirilmesi gerektiği isteniliyor.
Konuyu sadece bu yasayla sınırlandırmamak gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (AB)’ye restin arkasında asıl “yolsuzluk, rüşvet ve şeffaflık” kriterinin var olduğu iddia ediliyor. Bu konuyu da Yarına Bakış Gazetesi’nde Zülfikar Doğan bakınız nasıl değerlendirmiş, sizlerle paylaşalım:
“Bence, yerine getirilmesi istenen 5 taahhütten en önemlisi, yolsuzluk-rüşvet ve şeffaflıkta, AB’ye uyum sözünün tutulması! Terörle mücadele üzerinden rest, güncel koşullarda, şehit cenazeleri ve kamuoyu hassasiyeti nedeniyle, işin algı boyutu! AB ile ipler koparılacaksa, asıl “Yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık taahhüdünü yerine getirmemek” için koparılacak. Terörle mücadelede, AB hukukuna uyum talebi, kopuşun bahanesi olacak. Bir de “terör, terörist, terör bağlantılı” ithamıyla sindirme ve tasfiye bu kadar kolayken? Pek dillendirilmeyen, ama asıl Davutoğlu’nun gidişini hazırlayan sorun da buydu zaten. Akçeli işlerdeki, büyük ihalelerdeki, kamu harcamalarındaki kılı kırk yaran titizliği. Kul hakkı, yetim hakkı, Allah korkusu hassasiyetinin çevreye verdiği rahatsızlık!”
Şimdi, (AB) yapılan anlaşmanın bozulabileceğini düşünüyor. Bu konuda da alternatif çalışmalara başlanıldı. Bu konudaki çalışmalarda neler yapılıyor, nasıl önlemler alınacak bu gelişmelere de bakalım:
‘Bild’ gazetesinde yer alan bir habere göre, Avrupa Birliği (AB) liderleri Türkiye ile imzalanan mülteci anlaşmasının iptal edilme ihtimali karşısında alternatif çözümleri görüşüyorlar. Gazetenin güvenilir kaynaklara dayanarak yayınladığı haberde, ‘Türkiye’nin sınırlarını yeniden mültecilerin Avrupa’ya geçişine açması durumunda Yunan adalarında mülteci kayıt merkezleri kurulmasının düşünüldüğü’ belirtiliyor. Bir bakanın gazeteye verdiği bilgilere göre, bu durumda mültecilerin kayıtları adalarda yapılacak ve adalara yapılan feribot seferleri kaldırılacak. Mülteciler adalardan ayrılamayacak ve iltica başvurusu ret edilenler ülkelerine geri gönderilecek.
Haberde devamla Türkiye’ye yapılan mali yardımın kesileceği ve bu paranın Yunanistan’a verileceği belirtiliyor. Alman Hıristiyan Demokrat Birlik partisi milletvekili ve dış politika sözcüsü Karl-George Wellmann, ‘Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan uymadığı takdirde anlaşmanın geçersiz olacağını’ söyledi. Wellmann aynı gazeteye yaptığı açıklamada, “Her halükarda tedbirli olmak zorundayız. Avrupa Birliği’nin dış sınırları korunmalı, iltica işlemleri anakarada değil, adalarda yapılmalı ve kaçak göçmenler geri gönderilmeli”, dedi.
Türk vatandaşlarına Avrupa Birliği ülkeleri için uygulanan vize mecburiyetinin kaldırılmasını öngören ve geri kabul anlaşmasının önemli bir şartını oluşturan terörle mücadele yasasının değiştirilmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ret edilmişti.
Bu noktada ortaya çıkan tabloya da bakalım:
Eğer (AB) ile yapılan anlaşma bozulacaksa, sığınmacılar ve geri dönüş konusunda nasıl bir tutum sergileyeceğiz bu da açık biçimde ortaya konulmalıdır. Bu durum (AB) ile iplerin tamamen kopması anlamına da gelmiş olmayacak mı?
“Ya hep, ya hiç” yüzünden AB ile ilişkilerimiz sonlanacak mı?
Yetkililerin en azından bu konularda kamuoyunu rahatlatacak açıklamalar yapması gerektiğini düşünüyoruz.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın