Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan paralel yapıyla mücadele konusunda,
“Bunların operasyonel kabiliyeti son dönemde yaptığımız mücadeleyle kırıldı.
Ama kurumsal yapılar ve alanlarda gizli güçleri duruyor.
Nasıl bir düzenleme ile bunları tamamen tasfiye edilebiliriz diye çalışıyoruz” diyor.
*
Öte yanda Irak ve Suriye’de hilafet devleti kurmak amacıyla karşı eylemler yapan,
Yasadışı silahlı ve Sünnî cihatçı örgüt IŞİD, Türkiye’yi hem içeriden hem dışarıdan vurmaktadır.
Kilis’e roket saldırılarında bulunuyor, Karkamış saldırısını Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan saldırı izliyor…
*
Kilis’e yapılan saldırılar, AKP’nin bu bölgeyi boşaltarak İŞİD örgütünü PKK’ya karşı kullanmak üzere askeri bir alan mı oluşturuluyor sorusunu akla getiriyor.
Diğerleri ise doğrudan doğruya AKP iktidarını hedef alan bir karakter sergiliyor.
IŞİD giderek bir Türkiye gerçeği haline geliyor…
*
ABD, 11 Eylül 2001 sonrasında konvansiyonel savaş gücü ile ülkeleri işgal etmenin başarı sağlamadığını, meşruiyet sorunu yaşandığını, işgalde ölen askerleri nedeniyle tepkilere uğradığını tesbit etmiştir.
O yüzden Soğuk Savaş döneminde girişilen kontrgerilla faaliyetlerine,müdahale edilen ülkelerde işbirlikçiler bulmak ve özel operasyonlar yapacak kontrgerilla birliklerinin kurulmasına yeniden ağırlık vermiştir.
*
Bu sırada ABD’de İslam’ın siyasal sistem dışına itilmiş olması halinin birçok İslam ülkesinde toplumsal istikrarı sağlamadığı, ülke dinamiklerini tükettiği fikri gelişmiş,
Türkiye ve İslam ülkelerinde ise Irak, Afganistan, Filistin gibi birçok İslam ülkesinin çeşitli işgallere ve saldırılara maruz kalması,
İslam’ın mamur beldelerinin çiğnenerek binlerce masum Müslüman’ın katledilmesi,
Terör kaynaklı olayların artması ve bir dizi olumsuz gelişmelerin yaşanması,
Sosyolojik olarak İttihad-ı İslâm fikrini gündeme taşımıştır.
*
Bu noktada AKP iktidar olmuş ve Türkiye kontrgerillası;
Birincisi; Bediüzzaman’ın İttihad-ı İslam’ın şartları arasında gösterdiği İslam milliyetini esas almak akımı,
İkincisi; Yeni Osmanlı Devleti’nin önderliğinde birleşecek Müslüman ülkelerin çağdaş medeniyet seviyesinde geri kalmışlıktan ve yabancı ülkelerin hâkimiyetinden kurtulabileceğini öngören akım,
Bileşkesinde, Afganistan savaşından başlayarak ABD’nin gerek gördüğü her ülkede, uluslararası hukuku hiçe sayarak yapacağı özel operasyonlar için uluslararası kontrgerilla sistemine entegre edilmiştir.
*
Türkiye kontrgerillasında,
Fethullah Gülen, Cumhuriyet devletinin İstihbarat ve Emniyet kurumlarında, Milli Görüş Hareketinde ve çoğu BBP’li sivil faşist hareketin irili ufaklı radikal grupları ayağında yer alırken,
AKP iktidarının bir nüvesi de F.Gülen hareketiyle yakın ilişkide kontrgerilla organizasyonuna ortak olmuştur.
*
İttihad-ı İslam çerçevesinde paralel yapı, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla İslam dünyasını alâkadar eden problemlerin çözümüne müştereken katkıda bulunmak:
İlgi alanlarındaki gelişmeleri ve kriz bölgelerini izlemek:
Gelişen durum ve değişimlere göre üye kuruluşların katılımını sağlayarak ortak tavır belirlemek:
Projeler geliştirmek ve icap eden inisiyatifi almak benzeri,
İslam dünyası sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini ve koordinasyonu geliştirmiştir.
Bu amaçla, 2005’te, AKP ve F.Gülen paralel yapısı İstanbul’da 40 İslam ülkesinden 300’ü aşkın sivil toplum kuruluşunun katılımıyla bir konferans düzenlenmiştir.
Bugün bu kuruluşlar Başbakanlığa bağlı Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı’nda (TİKA) temsil ediliyor.
TİKA şemsiyesi altında çok sayıda İslâmcı sivil toplum örgütü Arap Baharının gelişmesini teminen Tunus’ta, Libya, Mısır’da, Suriye’de isyan hareketini yürüten İslâmcı örgütlere, rejimlere hem yurt içinde hem yurt dışında stratejik, taktik ve lojistik hizmetler sunmuştur.
*
Ne ki, bir süre sonra ABD, Mısır’da Muhammed Mursi ile Müslüman Kardeşler iktidarının icraatlarında İslamcılığın demokrasi ile bir ilgisinin olmadığını:
İslamcılığın ülke ekonomilerini rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutamayacağını:
İslami Cihad’ın İslamcı taasubun bir sonucu olduğunu:
Bu yüzden İsrail’in güvenliğinin beklemede kaldığını:
Cihad örgütlerinin uluslararası tehdit haline geldiğini:
İslamcı terör örgütlerinin ortadan kaldırılması gereğini görmüştür.
Esad rejiminin direnişi ve Rojava olayları da ABD’nin Suriye planlarını revize etmesine yol açarken,
Bölgesel egemenlik stratejisi Sünni İslamcı güçler aleyhine revize edilmiş,AKP’nin hayali suya düşmüştür!
ABD, IŞİD’i düşman ilan ederken, Suriye’deki müttefiklerini ve Türkiye’yi de bu yeni çizgiye angaje olmaya çağırmıştır.
*
Halbuki o AKP, Suriye iç savaşını yıllar içinde dallanıp budaklanan kontrgerilla ağlarını harekete geçirerek çıkarmıştı.
AKP’nin Suriye iç savaşını çıkarmak için gösterdiği büyük çabanın arkasında,
Mısır’dan sonra Suriye’de de iktidara gelecek bir Sünni İslamcı hükümetle birlik oluşturmak ve Türkiye’de kurulacak yeni Osmanlı neoliberal İslam devletinin güvenliğini sağlama hayali bulunuyordu…
*
Halbuki AKP, köhne hayali peşinde IŞİD’le arasında kontrgerilla ilişkisi kurmuştu.
İŞİD,Türkiye bağlamında bir ayağı Fethullah Gülen’e, diğeri Recep Tayyip Erdoğan güçlerine dayanan bir kontrgerilla örgütüdür.
ABD’nin Türkiye’den İŞİD’i tasfiye etmesini istemesi, bu noktada Türkiye kontrgerillasının uluslararası kontrgerilla zincirindeki ilişkiler ağından tasfiyesi demektir.
O yüzden IŞİD, AKP için zorunlu düşman haline gelmiştir ve Erdoğan IŞİD’le bağları kademe kademe tasfiye ediyor.
*
Fakat IŞİD’in Fethullah Gülen’e dayanan diğer ayağı bu ilişkinin kolay kolay tasfiye olmayacağını gösteriyor.
Milli değil NATO ordusu TSK’dan sonra, İslamcı güçlerin mesela İŞİD’in oluşturduğu kontrgerillasıyla Türkiye’nin caydırıcı gücü tükeniyor.
İşte Türkiye kontrgerillası birbiriyle savaşıyor ve son mevzi de yok oluyor…
*
Padişahım sen çok yaşa!
9.5.2016
Bir yanıt yazın