NECDET BULUZ
IŞİD konusu giderek daha da baş ağrıtmaya başladı. Sorunun büyüğünü şimdi biz yaşamaya başladık. Yanı başımızda bize komşu haline gelen terörist gruba karşı bugüne kadar yapılan mücadelenin pek etkili olmadığını da görmekteyiz.
Kilis’e atılan roketlerden düşen mermiler can ve mal kayıplarına neden olurken, ABD Başkanı Obama “IŞİD ile yaptığımız mücadelede şu ana kadar başarılı olamadık. Ancak, uzun vadede de olsa mücadeleyi sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından yapılan bir başka açıklamada da “Suriye’de IŞİD ile mücadelemizde bize en büyük destek bölgedeki PYD güçlerinden gelmektedir” denildi.
İşte bu noktada bir bağ kurmak istedik:
Amerika baştan bu yana PYD’yi kucaklıyor, destekliyor. Türkiye’nin “PKK neyse PYD’ de de bizim için aynısıdır, terörist gruptur” açıklamasını kabul etmiyor.
IŞİD karşısında PYD’nin bir kale gibi durduğunu ifade etmeye çalışıyor.
Şimdi biz IŞİD’in Kilis’e attığı roketlerden şikayet ediyoruz ya, burada “Görüyor musunuz IŞİD’ dan şikayet ediyorsunuz ama, PYD’yi de IŞİD karşısında başarılı bir güç olarak kabul etmiyorsunuz” demeye getirmek istiyorlar.
IŞİD’in yanı başımızdaki durumuna dikkat edin ne Amerika, ne Rusya ne de diğer müttefikleri müdahale etmiyor, sadece seyirci kalıyorlar.
Bölgedeki oluşumun karşısında yer aldığımız için adeta bizi IŞİD ile karşı karşıya bırakarak cezalandırmaya çalışıyorlar.
ABD ile Rusya IŞİD’in Kilis’e roket saldırılarından memnun görüntüsü veriyor. Böylece pes etmemizi Azez – Cerablus hattını PYD’nin kontrolüne vermeye razı olmamızı bekliyorlar.
Bu gerçekleri görmemiz gerekiyor.
IŞİD, aynı zamanda Türkiye’yi tahrik ederek, Suriye savaşının içine çekmeyi de hedefliyor. Kilis’e atılan roketlerle bir noktada Türkiye’yi test ediyor.
Konu ile ilgili olarak bize gönderilen bir mailde IŞİD’ın ne yapmaya çalıştığı maddeler halinde sıralanmış. Konumuz içinde olduğu için bu maili sizlerle paylaşmak istedik:
1- Orta, güney ve batı Suriye’deki mevzilerinin önemli bir kısmını “Rusya-İran- Hizbullah-ithal Şii milis destekli” Suriye Ordusuna kaptıran IŞİD’in operatif ve taktik alanlarda nefes almakta zorlandığı görülüyor. Özellikle Humus kırsalındaki Quryeteyn ile Palmira (Tedmur) hattını Suriye ordusuna kaptıran IŞİD için Suriye’de Rakka ve Deyrezzur’un stratejik kuşatma tehlikesi baş gösterdi. Diğer yandan Irak’ta Hit’i kaybetmesi, Mahmur’dan Geyyare’ye yapılan “Fetih” harekatı, Felluce kuşatması ve nihayet daralan alanlarıyla Musul ablukası IŞİD’i geriyor. Öte yandan Şam, Halep, Dera gibi batı-orta Suriye’de varlık üreten güçleriyle yaptığı karşılıklı geçiş ve irtibatlar çok zorlaştı. Bu alanlarda ürettiği inisiyatif ve denge, muhaliflerin Çobanbey saldırıları ile bozuldu. IŞİD buna çok kuvvetli bir saldırıyla karşılık vererek geri alsa da Çobanbey’e saldıranların Türkiye’ye yakınlığıyla bilinen Ahrar’u Şam, Feylak’u Şam, Sultan Murat ve Muhtasam Tugayları olduğunu çok iyi biliyordu.
2- Bir diğer önemli konu ise IŞİD’in varlık, moral ve refah üretmesine neden olan alanların zaman içinde Türkiye tarafından daraltılmasıdır. IŞİD varlığıyla ilgili zirve noktayı aştığından ve aşağıya doğru inişe geçtiğinden beri Türkiye’ye diş gıcırdattığı, hatta tırmalamak için zaman zaman hırslandığı görülmelidir. IŞID’in varlığıyla ilgili en önemli can damarlarından biri de çatışma alanlarına dışarıdan sağladığı akıştır. Yakın zamana kadar aylık ortalama 1000-1.100 elemanını kaybeden IŞİD, bu kayıpların büyük bir kısmını Irak ve Suriye dışından gelenlerle dengelemeyi başarmıştır. (Bütün tedbirlere rağmen geçişlerin yaklaşık beşte biri-hata 1/7, 1/8’in engellenebildiği iddia edilmekte, sınırda gerçekleşen yakalamaların ort: 100-150/ay olduğu bilinmektedir.)
Böyle olunca Türkiye sınırını, geçişleri sıktıkça IŞİD de doğal olarak misilleme ile karşılık ve mesaj vermektedir. Verilen bu mesajın sadece Başika ve Kilis ile sınırlı kalmayabileceğini öngörmek, stratejik akıl ve tedbirler açısından önem ve anlam taşır.
Sınır geçişlerinde IŞİD, Türkiye’ye sürekli adam kaptırmasına rağmen Türkiye sınırını bir şekilde kullanmak zorundadır. Gerilimin ana noktalarından biri budur.
Ayrıca IŞİD aracılar üzerinden elde ettiği kazanımlarını kaybetmemek için, Türkiye’ye yakın Suriye alanlarındaki kontrolünü kaybetmemek zorundadır. Varlığını ve mücadelesini doğrudan ilgilendiren ve etkileyen demografik, ekonomik, coğrafi, askeri kayıp ve kazanımlar Türkiye’nin sınırı sıkmasıyla doğrudan ilgilidir.
3- Türkiye’nin IŞİD’le mücadele koalisyonuna verdiği destek ve üslerini açması. Koalisyonun etkinliğinde Türkiye’nin ürettiği bu önemli rolü bırakın bilmeyi, en derinden (!) yaşayan IŞİD’in Türkiye’yi hedef tutması değil, tutmaması anormal olurdu.
Sadece İncirlik’le açıklayalım:
Zaman Hassasiyetli Hava Akınlarının (Time Sensetive Air Attack) müdahale süresi İncirlik öncesinde ortalama 3 saatti. İncirlik’in koalisyona açılması bu süreyi ortalama 15 dakikaya düşürdü. Diyarbakır için ise bu süre daha aşağılarda. Son derece esnek/hareketli bir konsept üretmiş ve mobilize terör üreterek başarı kazanmış ve hayatta kalmış IŞİD için tespit edilen sızma-sıyrılma ve eylemleri sırasında 3 saat ortalıkta gözükmeyen av/bombardıman/av-bombardıman uçaklarının 15 dakikada tepesinde bitmesi IŞİD’i fena halde sinirlendiriyor olmalı.
Sorun, IŞİD’in daha ortadan kaybolmadan gömülmesine imkan sağlayan İncirlik’in Patagonya’da olmadığını bilmesidir!
4-IŞİD’le mücadele eden güçlere “Özellikle IŞİD’in Peşşeytan dediği Peşmergelere ile Sahavat dediği Sünni milislere-Haşdiş Vatani’ye” verilen eğitim ve destekler.
5- Ve en nihayet tahrikler: Irak ve Suriye’de sopa üstüne sopa yiyen, terkisine nişadır sürülmüş beygir gibi can havliyle bir o yana bir bu yana koşturan IŞİD’i yerli yersiz tahrik etmek sanırım yapılacak en büyük hatalardan biri.
6- IŞİD’i okuyamamak…
IŞİD’in ektiği düşmanlık tohumlarını görememek…
IŞİD’in felsefesini ve kavramlarını boşa çıkartamamak…
Bir başka acı gerçek de şu: Türkiye IŞİD’le mücadeleyi Türkiye dışında yapmazsa, mücadeleyi kendi topraklarında kabullenmek gibi bir riskle karşı karşıya kalacak.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz