NECDET BULUZ
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türk vatandaşlarına vize işlemlerinde daha sıkı bir kontrol işlemi başlattığını daha önce yapılan açıklamalardan biliyoruz. Son günlerde Çin’e giden Türk vatandaşlarının da pasaport kontrollerinde sıkıntı yaşamaya başladıkları haberleri yoğunlaşmaya başladı.
Türkiye-Çin ilişkilerinin daha da gelişmeye doğru gidilen yolda, böylesine sıkıntıların yaşanması “Türkiye-Çin ilişkileri geriliyor mu?” sorusunu akıllara getiriyor. Ancak, Çinli yetkililer yaptıkları açıklamalarda tam tersi görüş yansıtıyor.
Geçenlerde Milliyet Gazetesi’nde Güneri Cıvaoğlu, Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) ve Türk-Çin Dostluk Derneği Başkanı Kemal Baytaş’ın geçen hafta verdiği davette Çin’in Türkiye Büyükelçisi Yu Honyang’un Türkiye’ye hayranlık duyduklarını, Çin’den gelen turist sayısının da yakında 1,5 milyona çıkabileceğini söylediğini köşesine taşıdı. Büyükelçinin 2 ülke arasında 2010 yılında “stratejik işbirliğinin kurulmasından” bu yana, ikili ilişkilerin istikrarlı olarak ilerlediği kanısında olduğunu da yazdı.
Büyükelçi konuşmasında “Turizm ve kültürel ilişkiler, halklar arası dostluğun temel taşları, altyapısıdır” demiş. Ülkesinin Türkiye ile olan ilişkileri daha da geliştirme yönünde çalışmalar yaptığını söylemiş.
Peki, o zaman ortaya çıkan sorun nereden kaynaklanıyor?
“Çin’de Yaşayan Türkler” adına bize gönderilen yazıda yaşanan bu sorunların nereden kaynaklandığı anlatılıyor. Yaşanan sıkıntıların nedenine değiniliyor. Bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedik:
“Son zamanlarda Çine giriş ve çıkışlarda birçok arkadaşımdan duyduğum ve benimde iki kez başıma gelen pasaport kontrolü sırasında yaşanan olağan dışı uygulamalara dair, Özellikle de yetkililerinde konudan haberdar olması amacı ile bir yazı yazmak istedim.
1-Çin’in Türk Pasaportlarına karşı bildiğimiz ilk hassasiyeti eskiden kullandığımız mavi pasaportların kolay kopyalanması ile başlıyor.
2-Mavi pasaportların değiştirilmesi ile bir nebze rahatlamışken haberlerde ara ara duyduğumuz, turistik kafileler halinde Uygurları ülkeden çıkaran şebekenin yakalanması sonrası ilk ciddi sıkıntıların başlaması
3-Arap baharı sonrası yaşanan ayaklanmalar sonrası Çin in Xinjiang bölgesinde bu gibi olaylar yaşanmaması için extra önlemler alması ve dolayısı ile Çine gelen Türklere dikkat etmeye başlaması,
4-Suriye İç savaşına cihatçı olarak katılmak isteyen Uygurlar nedeni ile sahte pasaport ile çıkış yapmak isteyen Uygurları engellemek için başlatılan ayrıntılı kontrol.
5-Türkiye’de Twitter ve Facebook üzerinden yayınlanan ve infiale neden olan resimler sonrası Türkiye’ye turistik amaçlı gelen Çinlilerin tartaklanması ve dövülmesi sonrası Çin tarafının karşılık olarak vizeler konusunda zorluk çıkarmaya başlaması
6-Türkiye’nin önce alacaz deyip sonra vazgeçtiği füze ihalesi
7-Son olarak Rusya ile yaşanan uçak krizi neticesinde, Rusya’nın çok yakın müttefiki olan Çin’in Türk vatandaşlarına önce Turistik vizeyi kaldırması ve vize başvurularını zorlaştırması sonrasında ise Çine giriş ve çıkışta bir nevi eziyet etme ve psikolojik olarak baskı uygulamaya başlaması.
Tüm bu gelişmelere ek olarak Çini diğer ülkelerden ayıran diğer özellikleri kısaca özetlemek gerekirse, Çin 10 bin yıllık geçmişi olan, ve şuana kadar ayakta kalabilen tek imparatorluktur, köklü devlet geleneği ve milliyetçi yapıya sahip bir ülke olması hasebiyle hangi tarihte yapılırsa yapılsın kendisi aleyhinde olan hiçbir hareketi unutmaz ve görünüşte ilişkileriniz iyi olsa dahi bir şekilde önceki olumsuz olayları hep hafızasında tutar ve rövanşı en acı şekilde almaya çalışır. Unutmayalım ki tarihteki ilk ve en iyi savaş sanatı ve taktikleri kitabının yazarı olan Sun Tzu Çinlidir ve milattan önce 600 yılında yazılmasına rağmen hala en çok okunan kitaplar arasında yerini korumaktadır.
Bunlar haricinde Çin son 30 yılda gösterdiği muazzam büyüme ve zenginleşme ile hiç kimseye muhtaç olmayan ve kimsenin yaptırım uygulayamayacağı bir ülke, bunun bilincinde olduğu içinde dev Amerikan ve Avrupa devletlerine ve firmalarına istediği şekilde kafa tutabiliyor.
Kaldı ki toplam dış ticaret hacmi 4 Trilyon dolardan fazla olan Çin’in, Türkiye ile olan dış ticaret hacmi yalnızca 30 Milyar dolardır yani devede kulak bile değil, o yüzden Çine mali olarak hiçbir yaptırım uygulayamayız, Şuan gördüğümüz tabloya göre Çin Türkiye’yi gözden çıkarmış şekilde hareket ediyor, tüm bunlar ışığında yetkili devlet büyüklerimizin yukarıda anlattığımız etkenleri göz önünde bulundurarak, sınır kapılarında ve vize alım esnasında yaşanan zorlukları engellemek için her ülkeye yaptıkları standart protesto yöntemleri dışında yeni ve Çin’e özel bir taktik uygulamasını temenni ediyoruz.”
Biz, daha önce yazdığımız yazılarda Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin her geçen yıl daha da artmakta olduğunu, bunda Çinli yetkililerin önemli rol oynadığına değinmiştik. Siyasi, ekonomik, kültürel ve turizm alanındaki gelişmelerin de iki ülke lehine olduğunu belirtmiştik.
Hatta Çin’de görüştüğümüz yetkililer, Türkiye’nin bölgede kendileri için çok önemli konumda bir ülke olduğunu, Türkiye’nin dostluğunun önemine dikkat ettiklerini bize her ortamda söylemişlerdir.
Ancak, gelen haberler, orta çıkan sıkıntılar iki ülke arasında bir krizin yaşanabileceğini gösteriyor. Bunun önlenmesinde iki tarafın da gereken önlemleri alması gerektiğini düşünüyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz