Türkiye’de hangi taşı kaldırsan altından Amerika çıkıyor…
Ülkemize kurulan tüm tertiplerde, kumpaslarda onun parmağı var…
ABD ahtapot gibi, kolları, bacakları, gövdesi ile vatanımızı sarmıştır, vatanımızın içerisindedir, siyasetimize yön vermektedir…
Bombalı katliamlarda, PKK kalkışmasında, şeriatçı yapılanma ve terör örgütlerinin sevk ve idaresinde o vardır…
Ortadoğu’da o vardır…
Amerika, Türkiye’yi etnik ve dinsel temelde bölüp, parçalamak için PKK’ya ve Fethullah Gülen cemaatine ve öteki terör örgütlerine her çeşit parasal destek ve yardımı esirgememektedir…
ABD, PKK’yı bu nedenle “Kara gücü” olarak seçmiştir…
O, 1950’lerden bu yana gerici, bölücü feodal unsurları bu nedenle desteklemektedir… Ağalar, beyler, tarikat – cemaat liderleri, İslamcı vakıflar onun DOĞAL MÜTTEFİKLERİDİRLER…
İşte bu yüzden ABD, hiçbir uygar ülkede bulunmayan bu çağdışı artıkları gözü gibi korur, varlıklarını sürdürmesini sağlar…
Hedef, bu gerici, bölücü unsurlarla işbirliği yaparak, Ortadoğu’da BOP planını uygulama alanına koymak, bölgenin denetimini ele geçirmek, giderek zengin petrol yataklarına konmaktır…
Bu paylaşımda AB de etkin rol oynamaktadır. Irak’ın işgalinde, Libya’nın parçalanmasında, Suriye’de iç savaşın çıkmasında ABD emperyalizminin öncülüğünde İngiltere ve NATO da aktif rol üstlenmişti…
Bu emperyalist saldırıların kökeni Truman doktrinine dayanır…
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman, Sovyetlerin “komünizm tehdidi” altındaki devletlere bu plan dâhilinde mali ve askeri yardım yapacağını açıklayarak, ülkemize 1947’de ilk adımını atmıştı…
Bir girdi, pir girdi…
Demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük perdesinin arkasına sığınarak, etnik, dinsel farklılıkları ön plana çıkardı, insanları birbirine kırdırdı…
Komşuları, milletleri birbirine düşman etti…
Medya, basın ve yayın yoluyla halkların kültürünü yozlaştırıp, direnme gücünü yok etti… Ayrıca kendisine bağımlı, genetiği bozuk bir aydın türü, hainler çetesi yarattı… Onları maşa olarak kullandı… Elini ateşten uzak tuttu…
Günümüzde yapılmaya çalışılan “TÜRKSÜZ”, “Milliyetsiz” Yeni Anayasada işte bu aydınların büyük rolü vardır…
Onlar, vatanı bölmek, parçalamak ve giderek “Federatif” bir yapıya ulaşmak için kolları sıvamış durumdadırlar şimdi. Bu konuda iktidarı ile muhalefeti ile bir bütünlük sergilemektedirler…
Bu genetiği değiştirilmiş aydınlar ve ağababaları Amerika özgürlük, özerklik, insan hakları bahanesine sığınarak ulus devlet, ulusal devlet, Türk Milleti kavramlarına karşı çıkmaktadırlar. Çünkü ulus devlet küresel emperyalizmin yerleşmesine, sömürüsüne en büyük engeldir…
Çünkü “ulus devlet” antiemperyalisttir. Küresel emperyalizme, çokuluslu şirketlere karşıdır…
Tam bağımsızlık yanlısıdır, Atamızın deyişi ile “İstiklal-i Tam” yanlısıdır…
Eğer milletçe aydınlığa, huzura, uygarlığa kavuşmak istiyorsak, her şeyden önce, ilk iş olarak, ABD emperyalizminden kurtulmamız gerekir…
İlerlemek, gelişebilmek, uygarlığa ulaşabilmek için her şeyden önce, ilk iş olarak, ABD egemenliğine son vermek gerekir…
Atatürk’ün başladığı, başlattığı ama eksik kalan devrimci hareketi, Kemalist devrimi tamamlamak gerekir… Feodal kalıntıların, ortaçağ artıklarının kökünü bir toprak reformu ile temizlemek gerekir…
Önümüzde, bizi bekleyen en acil görev ise ülkemizi “Federal İslam Cumhuriyetine” götüren gerici, bölücü Anayasa oluşumuna karşı çıkmaktır… Milli Anayasa için sıkı bir mücadele vermektir…
İkinci görev, ABD – AB emperyalizminin şekillendirdiği Batı’ya bağlı dış politikadan vatanımızı kurtarıp, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Mazlum Milletlerle Dayanışma” politikasına geri dönerek, Çin, Rusya, Hindistan, İran, Irak, Suriye… yani Avrasya cephesinde yer almaktır…
Üçüncü görev, Laik toplumun tüm kurallarını işleterek, tarikatları, cemaatleri, vakıfları, tekkeleri kapatıp, “DİN İLE DÜNYA İŞLERİNİ” birbirinden ayırmaktır… Eskiden beri yanlış bilindiği, yanlış söylendiği gibi “Din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak” değil…
Dördüncü görev, devletçilik ve Ulusal Sanayi politikasına yeniden dönüp, üretim ekonomisini canlandırmak, Milli Ekonomi ve Milli Devleti kurmaktır…
Beşinci görev PKK teröristlerine karşı başlatılan mücadeleyi Kandil’de sonlandırıp, tüm “UYUŞTURUCU BARONLARINI” adalet huzuruna çıkarmak, MİLLİ BÜTÜNLÜĞÜ sağlamaktır…
İşte bütün bu savaşımlardan sonra ancak ülkemiz, ATA’mızın hedeflediği “Çağdaş uygarlık düzeyi”ne ulaşacaktır…
(alieralp37@gmail.com)