Kırım Türklerinin özgürlük savaşçısı Abdülcemil Kırımoğlu, Rumlar ile Rusların birbirlerine benzediğine vurgu yaparak, Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması halinde Kıbrıslı Türklerin adadaki varlığının silinebileceğini söyledi
“Mecburi Rus vatandaşı olmanızı istiyorlar, can güvenliğimiz tehlikede, evlerde arama yapıyorlar”
“KKTC üçüncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, ‘Çok iyi oldu, Kırım Rusya’nın bir parçası oldu’ demişti. Sonradan toparladı. Başka bir şey söylemek istedi herhalde. Kırımla ilgili bir şey öğrenmek isterlerse biz varız”
“Gizli polis her yerde. Evlerde yasak kitap arıyorlar. Dini kitaplar, siyasi kitaplar yasak. Liste yaptılar, 3 binden fazla kitap ismi var yasak olan…”
“Kırım Tatarları arasında 1943 doğumlu olan çok azdır, çünkü çocukların büyük çoğunluğu öldü”
“Çeçenistan savaşından sonra yetim kalan çocukları almıştım, onlar da benim çocuklarım sayılır. Kıbrıs’a onları görmeye geldim”
Bağımsızlık mücadelesinin efsane ismi Kırım Tatar Meclisi eski Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kıbrıs Türkü’ne önemli mesajlar verdi. Türkiye’nin kıymetinin bilinmesi gerektiğine vurgu yapan Kırımoğlu, “Biliyor musunuz, Kırım Türkleri arasında 1943 doğumlular yok denecek kadar azdır. O yıl doğan çocukların çoğu göç yollarında ölmüştür. Bugün yine eza içindedir Kırım Türkü… Mecburi Rus vatandaşı olmanızı istiyorlar, can güvenliği tehlikede, evlerde arama yapıyorlar. Tatarlar korku içinde. Serbest konuşma yok. Gizli polis her yerde… Evleri arıyorlar ve yasak kitap arıyorlar. Dini kitaplar, siyasi kitaplar yasak. Liste yaptılar, 3 binden fazla kitap ismi var yasak olan” dedi.
Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlüğünün kaldırılmasının vahim sonuçlara yol açabileceğine dikkat çeken Kırımoğlu,
“Müzakereleri takip ediyoruz. Burada bir anlaşma olabileceğine inanmıyorum. Çünkü Rumların şartları Türk toplumu için çok uygun değil. Türkiye’den gelenlerin gönderilmesi, Türk askerinin gitmesi, toprak tavizi gibi saçma şeyler konuşuluyor. Bu şekilde bir anlaşma doğru değil. Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması, Kırım Tatarlarının akıbetine uğratır. 1963’te neler olduğunu gördük. Türkiye askerini göndermemiş olsaydı bugün bu adada Türk kalmayacaktı. Yunanlar ile Ruslar arasında çok büyük fark yok ki…” şeklinde konuştu.
200 yıldan beri Rus bir liderle görüşen ilk Tatar lider olan ve Putin’in tüm ikna vaatlerini elinin tersiyle itmesinden ötürü Rusya’ya girişi yasaklanan Kırım Tatarlarının manevi lideri Kırım Tatar Milli Meclisi Eski Başkanı ve Ukrayna Parlamentosu Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, hayatını vakfettiği büyük mücadeleyi anlattı. Sovyetler Birliği’ne kafa tutan, Rusya Başkanı Putin’in vaatlerini elinin tersiyle iten, sürgünde başlayan hayatını, Kırım Türklerinin bir daha sürgün edilmemesine adayan “küçük dev adam” Cemil Kırımoğlu, Haberal Kıbrıslı Gazetesi’ne konuştu.
Soru: Çocukluğumuzda Kırım’ın değil, dünyanın kahramanıydınız. Hatta bir keresinde öldünüz sanılarak gıyabınızda cenaze namazı kılındığını hatırlıyorum. Aradan yıllar geçti, Kırım yeniden gündemimize oturdu. Kırım’da neler oluyor?
Kırım’da durum genel olarak çok kötü. Askerlik yaşında olanları askere alıyorlar, ancak Ukrayna Hükümeti ile aramız çok iyi. Kırım Tatarlarının otoritesi yükseldi. Çünkü parlamentoda durum karışık. Başbakan Arseni Yatsenyuk’u indirmeye çalıştılar. Başaramadılar. Ben olumlu oy vermedim. Çünkü başbakan değişirse durum daha kötü olacak. Daha kime oy vereceğini dahi bilmiyor insanlar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında da biraz soğukluk var. Cumhurbaşkanı da Başbakanı indirmeyi istedi. Bana da sordu ‘siz nasıl oy vereceksiniz’ diye. Ben Başbakana olumsuz oy vermeyeceğimizi ve sebeplerini söyledim, baskı yapmadı. ‘Siz bilirsiniz’ dedi, ama başbakan çok sevindi. Grubumuz en büyük grup… Dolayısıyla Başbakanın kaderini onlar tayin etti.
“Amacımız, vatanımıza dönmekti…”
1944 yılında insanlarımızı Orta Asya’ya sürdüler. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kırım Tatarlarının esas amacı vatanlarına dönmekti. Sürgünden sonraki iki yıl içinde Kırım Tatarlarının yaklaşık yarısı öldü. O yıllardan sonra vatanımıza dönmek için mücadele verdik. Stalin öldükten sonra 1950’lerde başladı mücadelemiz. Perestroyka zamanında müsaade almıştık. ‘Müsaade’ demeyeyim de, fazla karşı çıkmıyorlardı. Ama Ukrayna bağımsızlığını kazandıktan sonra devlet de destekledi. Şimdi yine Rus işgali, geçmiştekinden daha kötü… Öyle şartlar yarattılar ki, insanlar vatanını terk etsin.
“Gizli polis her yerde…”
Soru: Neler yapılıyor mesela?
Mecburi Rus vatandaşı olmanızı istiyorlar, en önemlisi Kırım Yarımadası bizim toprağımız olduğu halde, can güvenliğimiz tehlikede, evlerde arama yapıyorlar. Tatarlar korku içinde. Serbest konuşma yok. Gizli polis her yerde. Evleri arıyorlar ve yasak kitap arıyorlar. Dini kitaplar, siyasi kitaplar yasak. Liste yaptılar, 3 binden fazla kitap ismi var yasak olan.
Soru: Bu devirde kitapların yasaklanması inanılır gibi değil… Bulduklarında yaptırımı ne oluyor?
Onları okumak yasak. Sovyet rejiminden daha beter. Savcılığın kararı olmasa bile eve girebiliyorlar. “Biz böyle malumat aldık, evinizde yasak kitap varmış…” diye evi didik didik arıyorlar… Dini kitaplarsa, “Hizbut Tahrir” diyor, “terörist el kitabı” olarak kabul ediyorlar.
“Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Kırım Rusya’nın bir parçası oldu, iyi oldu demesine çok şaşırdım…”
KKTC Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Çok iyi oldu, Kırım Rusya’nın bir parçası oldu” demişti. Sonradan toparladı. Süleyman Demirel’in cenazesinde yanımda duruyordu. Cenazedeyiz diye sesimi çıkarmadım. Başka bir şey söylemek istedi herhalde. Kırım’la ilgili bir şey öğrenmek isterse biz varız.
Soru: Onca yıl mücadele verdiniz. Bugün baktığınızda, başladığımız yere döndük diyor musunuz?
Öyle söylemiyoruz. Halkımızı vatanına getirmeyi başardık. En azından büyük çoğunluğu getirdik. Bir gün Rusya çökecektir. Onların 2016 hesapları petrol fiyatları 60 dolardı, 50 dolara düşürdüler. 7 aylık çocuktum göç ettiğimizde… Yüzde 46’mız sürgünde öldü. Kırım Tatarları arasında 1943 doğumlu olan çok azdır, çünkü çocukların büyük çoğunluğu öldü. Perestroyka zamanında, 1989’da döndüm. Evimizi barkımızı almadık tabi. Herkes yeni evler aldı, yeni bir yaşam kurdu.
“Putin’in görüşme teklifini reddettim…”
Soru: Putin’in sizinle görüşme isteğini kabul etmediğiniz ve sonra görüştüğünüzde ise Putin’in size birçok vaatte bulunduğu doğru mu?
Tataristan ile Kırım arasında15 Ocak 2014’te işbirliği konusunda anlaşma yapacaktık. İş adamlarımızdan oluşan bir heyetle görüşme yaptık. Tataristan’ın Rus temsilcisi bana “Putin sizi davet ediyor, sizinle görüşmek istiyor” dedi. Ben Putin’in benimle neden görüşmek istediğini sordum. O da “Kırım’ın geleceği konusunda” diye cevap verdi. Temsilciye “Kırım’ın statüsü, geleceği sizi neden ilgilendiriyor, Kırım Ukrayna’nın toprağı” dedim. “Rusya Kırım Tatarlarına yardım etmek istiyor” dedi. Neyse ben görüşmeye razı gelmedim. Sonra olaylar patlak verdi, Rus askerler Kırım’a girdi. Sonra bir telefon geldi, “Putin sizinle görüşmek istiyor” dediler. Başbakan Yatsenyuk’la görüşüp, Rusların talebini söyledim. Yatsenyuk, “Siz bilirsiniz” dedi.
“Putin bana, ‘Kırım, Tatarlar için cennet olacak, Ukrayna’nın yapmadığını yapacağız’ dedi”
Putin ile görüşmeye gittim. Putin, 40-45 dakika süren konuşmamızda, “Çok memnun olacaksınız, tüm haklarınız yerine gelecek. Kırım, Tatarlar için cennet olacak. Rusya çok güçlü ülkedir. Ukrayna’nın 23 yılda yapamadığını, biz birkaç içinde yapacağız” dedi. Ben, “Evet Kırım Tatarları’nın büyük problemleri var. Bu problemlerin kaynağı da 1944 yılında başladı. Ruslar bizi sürgün etti, soykırım uyguladı. Elbette Rusya’nın büyük borcu var. Ama bize gerçekten iyilik yapmak istiyorsanız, derhal askerlerinizi bizim toprağımızdan çıkarın” cevabını verdim. Hatta “Kırım Tatarları, Rusya ile Türkiye arasında bir köprü olabilir. Daha yakın olacağız Türkiye’ye” dedi. “Ukrayna ile Türkiye arasında iyi bir köprüyüz. Başka bir köprüye gerek yok” diyerek isteğini reddettim.
“Kıbrıs’ta bir anlaşma olabileceğine inanmıyorum çünkü…”
Soru: Kıbrıs sorunuyla ilgili düşünceleriniz neler? Bu sorun çözülecek mi?
Kıbrıs’la ilgileniyoruz. Müzakereleri takip ediyoruz. Burada bir anlaşma olabileceğine inanmıyorum. Çünkü Rumların şartları Türk toplum için çok uygun değil. Türkiye’den gelenlerin gönderilmesi, Türk askerinin gitmesi, toprak tavizi gibi saçma şeyler konuşuluyor. Bu şekilde bir anlaşma doğru değil. Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması, Kırım Tatarlarının akıbetine uğratır. 1963’te neler olduğunu gördük. Türkiye askerini göndermemiş olsaydı bugün bu adada Türk kalmayacaktı. Yunanlar ile Ruslar arasında çok büyük fark yok ki… Yunanlar Kırım’ın ilhakını destekliyorlar. Burada kilise çok etkili, ama Ortodoks Kilisesi Rusya da öyle. Rumlar Annan Planı’na “hayır” dediler. Amaçları, Türklerin sayısını azaltmak, asimile etmek.
“Rum Büyükelçi neden KKTC’ye gidip, Güney’e geçmediğimi sordu”
Kırım’ın ilhakından önce Kıbrıs Büyükelçisi benimle görüşmek istedi. Sekreteri bağlandı, “Bizim büyükelçi sizinle görüşmek istiyor” dedi. “Tamam da, hangi dilde konuşacağız” dedim. O da “Hangi dilde istiyorsunuz” diye sordu. “Sizin anayasanıza göre resmi iki dilinizden biri Türkçe… Türkçe konuşalım” deyince sekreter, “Bizim büyükelçimiz Türkçe bilmiyor” dedi. “O zaman bizim dilimizde konuşuruz” dedim. Onu da bilmiyormuş. Rusça konuştuk. Sekreteri Rusçadan çevirdi. Merak ettim, “Neden benimle görüşmek istiyorsunuz” dedim.
“İstanbul’a gelen birçok Kırım Türkü padişahın emriyle Kıbrıs’a gönderilmiş”
“Bizim malumatımıza göre işgal bölgesi olan Kıbrıs’ın kuzeyini 6 kez ziyaret ettiniz. AB üyesi olan, sizin ülkenizle diplomatik ilişkileri olan Rum kesimine bir kez bile gelmediniz, bunun sebebi nedir’ dedi. Ben de “Benim Rumlara karşı hiçbir düşmanlığım yok. Öte yandan bizim akrabalarımız var. Kırım Tatarları ve Kıbrıs Türkleri arasında fark yok. Bizim toprağımız Ruslar tarafından işgal edildiğinde, birçok Kırım Türkü Osmanlı toprağına göç etmeye mecbur kaldı. Bir gemi insan İstanbul’a gelmiş, oradan da padişahın emriyle Kıbrıs’a gönderilmiş. O gemide 150 aile varmış. Onların nesilleri binlerce oldu” dedim. O da “Çok enteresan, bunu hiç duymadım” dedi.
“Meclis Başkanı Siber, ‘o gemide benim de akrabalarım vardı’ dedi”
Daha önceki ziyaretimizde Meclis Başkanı Sibel Siber Hanım’la görüştüğümüzde bu hikâyeyi anlattım. “Kırımdan Kuzey Kıbrıs’a gelen soydaşlarımız vardı. Gemiyle gönderildiler” deyince o gülümsedi, “İşte o gemide benim dedelerim de vardı” dedi. Ersin Tatar’ın da dedeleri gelmiş.
“Sizin ülkenizde yabancı asker olsa nasıl bakarsınız diye sordu”
Neyse, büyükelçi, Türkiye’yi kastederek, “Sizin ülkenizde yabancı askerler olsa nasıl bakarsınız” dedi. Ben de “Siz hangi askeri kast ediyorsunuz, Yunan askeri var, İngiliz askeri var, Türk askeri var, hangisine karşısınız?” deyince sesini çıkarmadı. “Neden Annan Planı’na hayır dediniz” dedim. “Şartlar uygun değildi” cevabını verdi. Şartlar size uygun olsa Türklere uygun olmayacak! Bu planı Türkler teklif etmedi ya… BM tarafından hazırlanan plan… Güney Kıbrıs’a davet etti. “Gelirim, ama serbestçe Kuzey’e geçebilir miyim” dedim, “Serbest” dedi. Ama önce o tarafa gidip, oradan Kuzey’e gelmem lazımmış.
Soru: KKTC’ye sık sık geldiğinizi biliyoruz. Buraya sizi çeken nedir?
KKTC’de Tatar öğrenciler var. 11 öğrenci halen okuyor. Kırım- Kıbrıs hattı kuruldu. Kıbrıs’la ilgili çok güzel anıları olan 25 öğrencimiz var. Çocuklarımı görmeye geldim. Çeçenistan savaşından sonra yetim kalan çocukları almıştım, onlar da benim çocuklarım sayılır. Onları görmeye geldim.
Bir yanıt yazın