Sivil Toplum Örgütü: Mesleki ve Toplumsal sorunları, araştıran, inceleyen, onları bilimsel raporlar haline getiren, ayrıca devleti yönetenlerle, kendi üyeleri ve kamuoyu ile paylaşan örgütlerdir. Aynı zamanda, demokratikleşmenin ve kişi hak ve özgürlüklerinin gelişmesine, Lâik Cumhuriyete, Sosyal Hukuk Devletine, Bağımsızlığımıza ve kadın-erkek eşitliğine sahip çıkıp savunması gereken kuruluşlardır. Bunlar benim tespitlerim. Bir tespitim daha var; Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin önündeki en büyük bela, EMPERYALİZMLE İŞBİRLİĞİNE GİREN DİNCİ GERİCİLERDEN gelecektir. Bu iki tespitten sonra bu gün ülkemizin belli başlı problemlerini başlıklarıyla sıralayalım;
*İRTİCA bundan böyle iç tehdit olarak sayılmayacak. Devletin tehdit öncelikleri değiştirilecek.
*Ekonomik durum, özellikle dar gelirliler, çiftçiler, küçük esnaf için çok zor şartlarda gelişiyor. Her 4 gençten biri işsiz. Üretim durma noktasında. Sosyal barış büyük risk altında.
*Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde oynanan oyunlar, bölünme tehlikesini ciddi halde arttırıyor. Barzani’yi baş tacı yapan AKP ve BDP’ liler, Türk Ordusundan nefret ediyorlar.
*Genel Kurmay Başkanı; “ Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı, asimetrik psikolojik harekat var, tehdit altındayız” diye basın toplantısı yapıyor.
*Yargıtay Başkanı; “ Yüksek yargıda yangın var, ateş bacayı sardı, baskı altındayız” diyor.
*Kozmik Oda’da arama yapılıyor. Yandaş medya Türkiye’yi ayağa kaldırıyor, mahkeme “kanunsuz hiçbir belge yoktur” diye karar veriyor, kimseden tık yok.
*Başbakan; “Güneydoğu’da her yerden kemik fışkırıyor, kemik kuyuları var” diyor. Araştırmalar yapılıyor, Adli Tıp Kurumu açıklıyor, “bulunan kemikler hayvan kemiğidir”. Devletine İFTİRA edenlerin yüzleri kızarmıyor,utanmıyorlar. Namus iflas etmiş.
*Başbakan Yardımcısı “ağlayan kaşar” B.Arınç; Bana suikast yapıldı, adam kağıdı yuttu” diye TV’lerde göz yaşı döküyor, mahkeme herkesi serbest bırakıyor, kendi devletinden özür dileyen yok. Haysiyetler yerlerde sürünüyor.
*Medyada yasa dışı el değiştirmeler, devlet gücünü kullanarak kanunsuz servet transferleri yapılıyor. Tarikat ve cemaatlere sonsuz hoşgörü ve devlette kadrolaşma serbest, Milli Ordumuza şüphe ve saldırı.
Bunlar da benim tespitlerim. Ülkenin içinde bulunduğu durum da bu. Bu belirlemelerin doğru olmadığını iddia eden sivil toplum örgütü varsa onarla diledikleri yerde tartışmaya hazırım. Şimdi, bazı “BÜYÜK ve GÜÇLÜ” Sivil Toplum Örgütlerinin “YÜREKLİ” Başkanlarının son zamanlarda verdikleri beyanatları sizlerle paylaşmak istiyorum;
*TÜSİAD; Tüsiad yeni görev değişikliği yaptı. Eski Başkanın AKP Hükümeti tarafından perişan edilmesinden sonra, herhalde çekindiklerinden, Türkiye’nin önde gelen iş adamları görev almayı istemediler. Bu yeni yönetim kadrosu ile koskoca Tüsiad, AKP’ye “KURBAN” verildi. Ülkenin bu sıkıntılı döneminde, kamuoyuna yön verecek açıklamalar ve Lâik Cumhuriyete sahip çıkacak çalışmalar beklemek, yaz aylarında kar yağışı beklemekle eşdeğerdir.
*SENDİKALAR; AKP’ nin güdümündeki sendikalar neredeyse işçileri azarlayacak beyanatlar veriyorlar. AKP’nin vergi ve çalışma müfettişleri ile tehdit ettiği diğer sendikalarda, işçilerinin haklarını koruyor(muş) gibi yapıyorlar. Sesleri ancak kendilerinin duyacağı kadar çıkabiliyor.
*TOBB; Türk Toplumunun ileride çok şey beklediği Başkan Hisarcıklıoğlu, Başbakan Recep abisine biat ettiği günden beri sadece Türk Ordusunun Komutanlarına anlamadan, dinlemeden hakaret etmesiyle sesini duyurdu. Şimdilerde “Fıkıh” dersleri almakta, elinde 99’luk tespihiyle,sıkıntı içinde olan üyelerine “sabır duası” dağıtmaktadır. Fiyakası bozulan başkanı, Atıl AKKAN bile kurtaramaz.
*ATO; Cesur Başkan Sinan Aygün’ü her hafta yaptığı aydınlatıcı ekonomik toplantılardan ve TV konuşmalarından hatırlıyoruz. Yeri göğü titretirdi Sinen pardon Sinan Başkan. Sonra 15 gün gözaltında alındı, 2,5 Milyon Euro’su kayboldu. İş ortağı TOBB Başkanının, “dokunmayın ortağıma, generaller var gidin onları tutuklayın” diye feryat etmesiyle serbest kaldı. O günden beri ara ki Sinan Başkanı bulasın. Dün bu sessizliğini bozdu ve 1,5 yıldır ilk açıklamasını yaptı; “Türkiye bu yıl Nükleer Enerji Santralinin temelini atmalıdır, yoksa 2023 yılında enerji sıkıntısına düşeriz”. Bravo Başkan, sanki Enerji Bakanı mübarek! Sinan Başkan ya adam gibi, alıştığımız gibi konuş ya sus, ya da onurunla istifa et, paralarını saymaya devam et.
*İTO; İstanbul Ticaret Odasının Başkanı Murat Yalçıntaş, Nevzat Yalçıntaş Hocanın oğludur. Bu sebeple AKP ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin desteği ile seçildi. Ağzı baştan mühürlüdür. AKP’yi destekleyecek bir şey bulamadığından susmaktadır.
*İZTO; Ülkenin geleceği ve Lâik Cumhuriyete sahip çıkmada sınıfta kalan Ekrem Başkan, Ahmet Çalık’ı İZTO’da parlatmaya çalışmakla üstüne tüy dikti. Hedef saptırmada çok profesyonel olan Başkan son günlerde, Türkiye ile Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki sorunları çözdü, yetinmedi Sisam’la aramızda “SEVGİ ÇEMBERİ ”oluşturma çalışmalarına başladı. İzmir’de kaç işyeri kapandı, haberin var mı, Sayın Başkan? İZTO Başkanı değil, Yunanistan temsilcisi sanki.
Yukarıda saydığım, Sivil Toplum Örgütleri Başkanlarının bilmesi gereken konu şudur; Sizlerin temsil ettiğiniz üyeleriniz sizleri, seçildiğiniz makamları kendi işleriniz için kullanın, kendi akrabalarınıza hak etmedikleri on binlerce dolar maaş verin, imkan dağıtın diye seçmedi. Sizleri hem üyelerinizin ekonomik durumlarını düzeltmek hem de ülkede demokrasiye, bağımsızlığa sahip çıkın diye seçti. Başında bulunduğunuz kurumlar asırlık çınarlardır ve her birinin şanlı demokrasi geçmişi vardır. Geçmişinize sahip çıkın. Çıkmayacaksanız istifa edin. Aksi takdirde karşınızda Türk Milletini bulacaksınız. Merak ettiğim nedir biliyor musunuz? İki tane vergi memuru, üç tane polis karşısında susup, dillerini yutanlar acaba yarın normal demokratik düzene geçtiğimizde yine böyle rahat olabilecekler mi? Hiç sanmıyorum.
Sağlık ve başarı dileklerimle, 03. Ocak. 2010
Rifat Serdaroğlu
Eski Sağlık ve Devlet Bakanı
Yazıları posta kutunda oku