NECDET BULUZ
Türkiye’deki 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları operasyonlarının kilit ismi olan ve tutuklandıktan 40 gün sonra tahliye edilen İranlı iş adamı Reza Zarrab (Rıza Sarraf) ABD’nin Miami eyaletinde “İran yaptırımlarını baypas ederek ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama” suçlamalarından New York savcısı Preet Bharara tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldu.
Şimdi yargılanma başlayacak. Ne olup bittiğini burada izleyip öğreneceğiz. Savcının elindeki iddianamenin Türkiye’yi ve kimleri, hangi kurumları kapsayıp kapsamayacağını bilemiyoruz. Ancak, yapılan açıklamalar, iddianamenin kapsamı bu işin Türkiye’de büyük yankılar uyandırabilecek boyutlara taşınabileceğini gösteriyor.
Bunu nereden mi tahmin ediyoruz?
İddianamede sanıklara ayrılan bölümde Zarrab ve diğer iki kişinin isimleri açıkça yer alırken, ayrıca bir not da düşülmüş durumda. Bu notta, “Bilinen veya bilinmeyen diğer kişiler” ifadesi yer alıyor. İddianamede şüpheliler bölümüne böyle bir ifade konulması, davanın genişletilme ihtimalinin de var olabileceğini gösteriyor. Zarrab’ın ilişkileri araştırıldıkça, ilerde Türk vatandaşı başka zanlıların da davaya şüpheli olarak dahil edilmesi mümkün olabilir.
Zarrab, iki ortağı ve diğer suç ortakları hakkında hazırlanan 21 sayfalık iddianamede, kara para aklama ve dolandırıcılık yoluyla ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların ihlal edildiği iddiası var. Finans işlemleri kayıtları ve e-postalara dayanan iddianamede, Türkiye’de kurulu olan Royal Holding A.Ş., Durak Döviz, Asi Kıymetli Madenler Turizm ve ECB Kuyumculuk ile Suudi Arabistan’dan Gunes General Trading LLC, Al Nafees Exchange ve Royal Emerald Investments aracılığıyla bu suçların işlendiği belirtiliyor.
İddianamenin pek çok yerinde işlenen bu suçların Türkiye’de kurulmuş şirketler üzerinden yapıldığına dair iddiaların bulunması bu soruşturmanın uçunun Türkiye’ye de dayanacağını gösteriyor.
Eğer gelişmeler bu yönde olur, Reza Zarrab “itirafçı” olarak konuşursa, Türkiye’deki 17/25 Aralık yolsuzluk iddiaları uluslararası boyut kazanabilir. Böyle bir gelişmenin de olabileceğinin mesajları veriliyor.
Basın toplantısında açıklama yapan bir FBI yetkilisinin, “Reza’nın tutuklanması, suç ortaklarına mesajımızdır” sözleri işin uçunun Türkiye’deki bazı isimlere dokunabileceğini de gösteriyor.
Aslına Zarrab’ın tutuklanmasının 17/25 Aralık soruşturmasıyla bir ilgisi bulunmuyor. Reza Zarrab Amerikan ambargosunun delinmesi suçlamasıyla tutuklandı. Ancak Zarrab’ın şirketlerinin hesapları incelenirken ortaya kimlerin isimleri çıkar bunu şu an için bilemiyoruz. Bilebildiğimiz Zarrab’ın bundan sonra işinin bir hayli zor olabileceği yönündedir.
İddianame hazırlandıktan sonra Reza Zarrab’ın yargılanmama ihtimalin olmadığı açıkça biliniyor. Ancak yargılama iki şekilde olabilir; Ya Zarrab duruşmada hakim önüne çıkar, ya da ABD yargısıyla “anlaşma” yolunu seçer. ABD’de “Plea Bargain” adı verilen bir pazarlık sistemi var. Suç ortaklarını açıklayan sanığın cezası indiriliyor.
Eğer duruşmaya çıkarılırsa, savcının iddiaları ve Reza Zarrab’ın savunmasının ardından suçlu olup olmadığına jüri karar verir. Cezasının ne olacağını da hakim belirler. Eğer ABD yargısıyla “anlaşma” yolunu seçerse, savcılığın öngördüğü 75 yıllık hapis cezasında indirime gidilir, Zarrab da “itirafçı” olur.
Bu noktada kafalardaki soru şu:
Reza Zarrab, tutuklama talebi ile aranıyordu. Bile bile Amerika’ya niye gitti?
Ortada bir iddia var:
Bir FBI ajanı ile görüşen Zarrab’ın tutuklanacağını bilerek Amerika’ya gittiği ve burada tutuklandığı söyleniyor. Bütün bu detaylar, Zarrab’ın uzun zamandır Amerikalılar tarafından izlendiği gerçeğini de ortaya koyuyor.
Eğer FBI ajanı ile Zarrab’ın Türkiye’de “itirafçı” olması konusunda görüşüp ikna edildiği iddiaları doğru ise, Zarrab duruşma başladığında bülbül gibi ötecek demektir.
Zarrab’ın Amerika’da tutuklanıp, cezaevine konulması üzerine Türkiye’deki bazı kurum, kuruluş ve kişilerde çok büyük rahatsızlıkların olduğunu da gözlemliyoruz.
Çünkü, İddianamede Reza Zarrab’a ait şirketler isim isim yer almış durumda. Bunlar arasında Türkiye’de kurulmuş şirketler de var. Dolayısıyla savcı, Türkiye’deki şirketlerin de kara para aklama, dolandırıcılık ve ambargo delme iddialarına nasıl dahil olduğunu ayrıntısıyla araştıracaktır.
Bu çerçevede Türk makamlarından da bilgi isteyecektir. Dava ilerledikçe Türkiye’deki şirketlerin ya da kişilerin, sürece nasıl dahil olduklarına ilişkin ipuçları da ortaya çıkacaktır. Bu çerçevede, 17-25 Aralık’ta Reza Zarrab’ın Türkiye’de yaptığı işler konusunda dönemin hükümeti ile girdiği ilişkilerin de mercek altına alınması mümkün olabilir.
Yargılama başlamadan, soruşturmanın uçunu görmeden fazla bir değerlendirme yapmak yanıltıcı olabilir. Biz, bu nedenle Reza Zarrab ile ilgi olarak bu yazımızda bu kadarla sınırlı kalmak istiyoruz. İlerleyen zaman içinde hiç kuşkusuz yazacaklarımız, değerlendirmelerimiz ve yorumlarımız olacaktır.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz