Bir Ülkede Yobazlar İş Başındaysa, O Ülkede Taciz De Olur, Tecavüz De, Ölüm De…

IMG_1819

Bir ülkenin yol göstericileri, yani kılavuzları yobazlardan, gericilerden, cahillerden oluşuyorsa o ülkede tacizler de olur, tecavüzler de, ölümler de…

Bu gericiler sürüsü, beslediler PKK’yı, IŞİD’i, EL NUSRA’yı, ÖSO’yu…

Silahlandırdılar…

Eğitimini, yaralıların bakımını üstlendiler… Lojistik destek sağladılar… Kentleri silah, bomba deposu haline getirenleri görmezden geldiler… Sıkışınca da onları terörist ilan ettiler…

Yaptıkları tüm destekler, yardımlar, şimdi ülkemize bomba, kan, gözyaşı, ölüm olarak geri dönüyor…

Besle kargayı, oysun gözünü…

Ülke mezbahaya döndü…

Beslediler, desteklediler bilim dışı, akıl dışı insanları, vakıfları, dernekleri, cemaatleri… Ağzı olan konuştu… Bunlar, “6 yaşındaki çocuklar evlenebilir” dediler…

Bunlar, 6 yaşındaki bebeleri babası, dedesi yerindeki adamların koynuna verdiler…

Bunlar, “Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder” dediler…

Bunlar, “Kadın, toplu yerlerde kahkaha atmamalı” dediler…

Bunlar, “Hamile kadınlar sokağa çıkmamalı, tahrik edici oluyor” dediler…

AKP’li bir yetkili buyurdu ki (!) :

“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır…”

Bir Vatandaş sordu bir ulemaya (!) :

“Banyoda çıplak yıkanılır mı?” (!!!)

Prof. Dr. Ulema (!) yanıt verdi:

“Çırılçıplak yıkanmak mekruh (İğrenç, tiksindirici) görülmüştür. Çünkü o halde olmak iyi değildir” yanıtını vererek şunları söyledi: “Peki ne yapacak? Göbeğinin altından şortunu çıkarmadan yıkanacak. Son anda onu çıkarıp durulanacak…”

Neymiş efendim, yıkanırken melekler bizi seyredermiş, ayıp olurmuş… Ayrıca Diyanetin bir soruya verdiği yanıt da bardağı taşıran son damla oldu:

Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı fetva hattına yöneltilen “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşür mü” sorusuna, “Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” ve “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz…

Bütün bu saçmalıkların sonunda olan oldu… Sevgili yurdumuz tacizcilerin, tecavüzcülerin cenneti haline geldi… Fuhuş sektörü altın çağını yaşadı… Kadınlar bedenlerini satıp geçimlerini sağladılar…

Küçücük kız çocukları, oğlanlar seks canavarlarının saldırısına uğradılar… Sapıkların hedefi haline geldiler.

Gruplar halinde oğlan çocuklarına tecavüz olayları yaşandı Ülkemizde. Üstelik bu işleri yapanlar da ya imam ya vakıf din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni, ya da Kuran dersi öğretmeniydi.

Karaman’da meydana gelen tecavüz olayında tam 45 öğrenci saldırıya uğramış ve bunlardan 10 çocuk adli tıp raporu alarak bu tecavüzü belgelemişti. Sonradan 35 öğrenci velisinin şikâyetlerini geri aldığı söylenmişti…

Bu çirkin olay, AKP yöneticilerinin ve devlet adamlarının gözbebeği Ensar Vakfında ortaya çıkmıştı.

“Karaman’daki tecavüz skandalı ile adı gündeme gelen Ensar Vakfı RTE/AKP iktidarıyla yıldızı parlatılan vakıflardan biri… Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV’inin de kardeş vakfı. Ensar Vakfı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kollanıyor ve maddi manevi de destekleniyor. Çünkü kurucuları arasında Belediye Başkanı Kadir Topbaş da var.”  (Gazeteport, 13 Mart 2016)

Ayrıca, 2009 yılında Ensar Vakfı’na ABD Ankara Büyükelçiliği 129 bin 400 dolar yardımda bulunmuştu. Dönemin Başbakan yardımcısı Hayati Yazıcı soru önergesine verdiği yanıtta bu bağışı doğrulamıştı…

Ama dinciler, Karaman’da meydana gelen bu tecavüz olayının “münferit” (tek) olduğunu savundular ve Hürriyet köşe yazarı Ahmet hakan da şu sözlerle onların yanında yer aldı:

“Bu olay üzerine Ensar Vakfı’na yüklenmek, Ensar Vakfı’na vurmak, Ensar Vakfı’nın kapatılmasını istemek, Ensar Vakfı’nı hedefe koymak doğru mu?”

Evet, biz de buradan yanıt veriyoruz ki “Bu olay üzerine Ensar Vakfına yüklenmek, Ensar Vakfının kapatılmasını istemek, Ensar Vakfını hedefe koymak” doğrudur…

Çünkü din eğitimcileri arasında bu türden olaylar bir kez değil, iki kez değil onlarca kez gerçekleşti ve çoğu da örtbas edildi…

Biz burada cezaları kesinleşmiş olanlardan birkaçını maddeler halinde sıralayalım şimdi:

  • Çorum Ensar Vakfı eski Şube Başkanı Zekai İşler 15 yaşındaki E.Y.’ye cinsel istismarda bulunmuştu. Olay, savcılığa yapılan şikâyetle gün ışığına çıktı. Ne var ki yasaya göre en az 15 yıl hapis cezası alması gereken Şube Başkanı “İyi halden” 4 yıl sekiz ayla cezalandırılmıştı… Her nedense bizim yargıçlar bu tür sapıklara karşı hayli yufka yürekli davranışlar sergiliyorlar ve hemen yasayı “İYİ HAL” gerekçesine dayandırarak, en alt ceza seviyesinden uygulamaya sokuyorlar…

 

  • Zonguldak’ta bir imam, kızıyla birlikte ders çalışmak için evine gelen komşu kızına tecavüz etmiş, 16,5 yıl hapis cezası almıştı…

 

  • Erzurum’da bir imam ve erkek kardeşi, kendi kız kardeşine tecavüz ederek hamile bırakmıştı. Mahkemesi devam etmektedir…

 

  • Gerze’de kurduğu İslamcı Gençlik İlim ve Hikmet Derneği (GİHDER) Başkanı Rafet Ermiş, dernekte verdikleri Kuran kursuna gelen 4 erkek çocuğuna tecavüz ve cinsel taciz suçlamalarıyla Sinop Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Ermiş, 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Başta söylediğimiz sözü bir kez daha yineleyelim:

Bir ülkenin yol göstericileri, yani kılavuzları yobazlardan, gericilerden, cahillerden oluşuyorsa o ülkede tacizler de olur, tecavüzler de, ölümler de…

Daha önce ülkemizde bu türden, yoğun iğrenç sapıklıklar yaşanmadı ve bu durum AKP’nin iktidar olduğu dönemde uygulanan çağ dışı eğitim politikası sonucunda çığ gibi büyüyerek arttı.

 Bu tecavüzler, tacizler tamamen yanlış ekonomik, kültürel, sosyal yönlendirmelere bağlı bir olgudur…

Ve bu sorun, ancak, AKP iktidarının sonlandırılması ile çözümlenebilir…

([email protected])

 

Bir ülkenin yol göstericileri, yani kılavuzları yobazlardan, gericilerden, cahillerden oluşuyorsa o ülkede tacizler de olur, tecavüzler de, ölümler de… - IMG 1819

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir