Nasuh Mahruki
Tayyip Erdoğan’ın da, AKP’de suça bulaşmış kadroların da, AKP’nin ayrımcı politikalarından nemalanan yandaşların da, bilaistisna hepsinden sorumlu oldukları memleketteki onca sıkıntıya, onca yanlışa, her gün gelen şehitlere, büyük şehirlerimizde katliam yapan canlı bombalara, dış politikadaki korkunç hatalara, her gün yaşadığımız çevre, doğa ve kültür katliamlarına, en temel insan hak ve özgürlükleri ihlallerine rağmen, bütün bunların çözümünü, içine başkanlık sokuşturulmuş, Türk’ün adı çıkarılmış yeni Anayasa’da görmeleri utanç vericidir ve hepimizi aptal yerine koymaktır…
14 yıl boyunca hiç kimseye ve hiçbir yere hesap vermeden, hukuka ve ahlaka uysun uymasın canlarının istediği her şeyi sorumsuzca yapabilen, tüm devlet kurumları üzerinde neredeyse mutlak hakimiyet kuran bir iktidarın, memleketteki tüm yanlışlar için, FETÖ gibi, paralel gibi, PKK gibi, HDP, CHP gibi, ATA’mızın en büyük armağanı Cumhuriyet’in ve parlamenter sistemin yetersizliği gibi hep başkalarını suçlaması ve sorumluluk üstlenmemesi geri kalmış Afrika ülkelerinde bile olmaz…
* * *
Bugün Türkiye dinciliğin, mezhepçiliğin, etnik ayrımcılığın, akıl almaz rüşvetlerin, birdenbire olağanüstü zenginleşmelerin, hırsızlığın, yolsuzluğun, yalanların, hukuksuzlukların, yandaş medyalarla algı yönetimlerinin hüküm sürdüğü bir ülke haline dö-nüştü. Türkiye artık mutsuz insanlar ülkesi. Toplumun büyük bir bölümü daha önce hiç olmadığı kadar gelecek kaygısı ve endişe yaşıyor. Toplumsal barışımız artık büyük tehlike altında. Ülkenin güneydoğusunda hayat artık durdu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez yüzbinlerce insan evini, alıştığı hayatı terk etmek zorunda kaldı…
Bütün bunlara rağmen eğer Tayyip Erdoğan başkan olursa, yolsuzlukların hesabı sorulamaz, hırsızlar cezalandırılamaz, hainlerin dersi verilemez. Ülke daha beter dincileşir, bağnazlaşır, cahilleşir ve AKP’nin çok tehlikeli bir şekilde kullandığı etnik ve mezhepsel ayrımcılık yüzünden ne yazık ki bölünebilir bile. Yalanlarla, algılarımızı yönetmelerle hatta artan zorbalıkla ve şiddetle dolu bir hayata mahkum oluruz. Böyle bir Türkiye, hiçbirimizin isteyebileceği bir Türkiye olamaz…
AKP’nin mevcut durumunu koruması veya güçlenmesi; oğluyla paraları sıfırlayanların, baba-oğul rüşvet yiyenlerin, yolsuzluğu ve rüşveti alışkanlık haline getirip milletin orasına koyanların, Atatürk düşmanlarının, güzelim Türkiye’mizi dincileştirerek ve bağnazlaştırarak çağdaş dünyanın gerisine savuranların ve daha saymakla bitmeyecek yüzlerce suçu ve kötülüğü işleyenlerin yargılanamaması ve üzerimizdeki baskılarının artarak devam etmesi demektir. Her demokratik protesto hakkımızda biber gazıyla haşerat gibi zehirlenmeye, polisin orantısız şiddetiyle düşmanmışız gibi dayak yemeye, sakatlanmaya hatta ölmeye devam etmek demektir…
* * *
Teröristleri, canlı bombaları izlemesi, yakalaması, durdurması gerekirken, cumhurbaşkanına hakaret etti diye lise ögrencilerinin sosyal medya hesaplarını bile takip eden, 40 yıllık gazetecilere bile hakaret gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezası veren, tüm istihbarat gücünü, hepimizi düşünce suçuyla yıldırmak için kullananlar bunca ölüm, dehşet ve acı karşısında bile ‘güvenlik zafiyeti yok’ diyebiliyorlar. Hesabını veremeyecekleri her olaydan sonra interneti yavaşlatan, sosyal medyayı kapatan, saldırıyla ilgili yayın yasağı getiren sorumsuz sorumlularla memleketin hiçbir meselesi çözülemez…
Halkını benden ve benden olmayan diye ayıran, bitaraf olan bertaraf olur diye tehdit eden, defalarca yalan söyleyen biri başkan olamaz. Şuursuz taleplerine itiraz eden halkını, kendi iktidarında 2 katından fazlaya çıkardığı polise dövdüren, korkutmaya, yıldırmaya çalışan, güzelim Türkiye’mizi bir polis devletine çeviren, ülkede korku kültürünü hakim kılmaya çalışan, yetmezmiş gibi bir de korumalarıyla sokakta adam döven biri başkan olamaz. Halkının bir kesiminin dini ve mezhepsel tercihlerini önemsemeyen, kendi daracık dünya görüşünü tüm halkına zorla dayatmaya çalışan, kendi uygun bulmadığı her şeyi halkına da yasaklamaya uğraşan biri başkan olamaz. Oğluyla rüşvet ve paraları sıfırlama konuşmaları çıkan biri aklanmadan başkan olamaz…
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir yurttaşını asil Türk Milleti’nin bir parçası gören Andımızı kaldıran, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’leri sildiren, Atatürk’ümüzü ve milli bayramlarımızı anmamızı engellemek için her türlü zorluğu çıkaran, Anadolu’nun en güzel ozanı Yunus Emre’nin Bana Seni Gerek Seni şiirini, bayrağı en güzel anlatan Bayrak şiirini, bilimin en büyük keşfi Evrim’i ders kitaplarından çıkartan, medyada beğenmediği haberleri yayından kaldıran, beğenmediği gazetecileri işten attıran, beğenmediği her şeyi sansürlemeye çalışan biri başkan olamaz…
Türkiye’mizin imajını, demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi konularda yerlerde süründüren, yurt dışı diplomatik ziyaretlerde bile korumalarını protestoculara saldırtan, Taliban liderinin, daha doğrusu herhangi birinin dizinin dibinde oturmayı kendine yakıştıran biri asil Türk Milleti’ne başkanlık yapamaz…
Hani olmaz ya, bence mümkün değil ama kazayla olursa da herkes bilsin ki, Tayyip Erdoğan benim başkanım olamaz…