RAHİM ER
İstanbul Üniversitesi, Hukuk
Bölgemizde seyreden bu şiddetli deniz dalgasının daha uzunca bir süre devam edeceği ve bir çok boğulmaya yol açacağı anlaşılıyor. Çok batan olacak ve çok şey değişecektir…
Yirminci asır aklı, yirminci asır müesseseleri, yirmi birinci asır şartlarını karşılayamamakta. Yirminci asır aklı, Fransız ihtilalinden gelen maddeci akıldır. Onu besleyen de sömürgeci, muhteris ve bencil anlayış. Nerede kaldı 1789’un meşhur sloganları Hürriyet, Musavat ve Uhuvvet? Vahşi Batı’nın tutsak ettiği doğu milletleri için bunlar sadece birer yalandır. Hürriyet, eşitlik, kardeşlik diye gelip alınabilecek ne varsa alıp götürdüler.
BM/Birleşmiş Milletler, NATO/Kuzey Atlantik Paktı ve AB/Avrupa Birliği, birer yirminci asır kurumudur. Birinci Dünya Harbi, sanayileşmenin sonucudur. Motor diye bir canavar bulunmuştu. Bu canavar petrol denen karasu ile susuzluğa kanacaktı. Bu sebeple Vahşi Batı, “bir damla petrol, bir damla kan!” diyerek, bölgemiz İslâm topraklarına saldırdı. I. Dünya Harbiyle II. Dünya Harbi arasındaki dönem âdeta bir mütareke/ateşkes süresidir. Çarlık Rusyası, Osmanlı Türkiyesi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Almanya ve uzaklarda Japonya devre dışı kalmış, sahneye Çarlık Rusyası yerine SSCB/Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, İngiltere yerine ABD/Amerika Birleşik Devletleri çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğundan ise arkaya boşluk kalmıştı. İslâm âlemi artık sahipsizdi. Türkiye, İran ve bütün Orta Şark ve Kuzey Afrika Anglo-Amerikan güdümdedir.
Yeni kurulan bu dünyada imparatorluklar devri kapanmış, üniter devletler devri başlamıştı. Bir şey daha perde açmıştı, Soğuk Savaş. Ve fakat bir başka şekilde bakınca da şu bir gerçekti. Kendini müstakil zanneden üniter/millî devletler esasta vesayet altındadır. Adı konmamış müstemlekelerdir. Diğer taraftan imparatorluklar şekil değiştirmiştir. SSCB ve ABD yeni imparatorluklardır.
Yirminci asrın birinci yarısı tamamen savaş zamanıdır. Değişimler ve devlet ve müesseseler bu dönemle birlikte kan, barut, bomba, petrol ve sömürme ihtirası içinden çıkmıştır. Bu yapıda SSCB hem beklenmedik şekilde sahaya girmekle ve hem de beklenmeyen bir zamanda sahadan çekilmekle senaryoları alt-üst etti. SSCB, pusulanın diğer ucuydu. Bu ucunun kopmasıyla diğer uç ABD manyetik dalgalar etkisinde savrulur oldu.
İran, 1979 İnkılabıyla kendine mahsus bir yol haritası çizmeye çalıştı. 2016 senesine kadar ambargoya maruz kaldı. Türkiye, 3 Kasım 2002’de Öze Dönüş İnkılabı’nı başlattı. Yeni çar Putin’in iktidara gelişi de aşağı-yukarı eş zamanlıdır. Böylece bu bölgede hesap dışı olarak yeni şeyler oluyordu. Yeni Osmanlı Türkiyesi, yeni Çarlık Rusyası ve yeni Persler.
Bunlar yaşanırken ABD, yeni şartlara intibak edememiştir. BM, NATO ve AB ise zamanın gerisinde kaldı. Perdenin arkasındaysa rolünü Washington’a kaptırmayı içine hiç sindirmemiş Britanya İmparatorluğu var. Bir de Nil Nehri’nden Fırat Nehri’ne dek Benî İsrail imparatorluğu inşa etmek isteyen Tel Aviv.
Yirminci asır, olanca varlıklarıyla yirmi birinci asrın ilk çeyreğine doğru çökmekte. Takvim değişimi asıl yeni başlamakta. Gelecek vakitlerde yeni şekillenmeler ve farklı haritalar doğacağı şüphesiz. I. Dünya haritaları bitmekte. Hesaplaşma çağındayız. Yeni bir dünya kuruluyor. Bu savaş, onun sesidir. Terör saldırıları dikkatimizi dağıtmak içindir. Büyük düşünce, yerli yerince akıl ve büyük adım dengesini iyi kurmalı.
Bir yanıt yazın