OECD’nin Büyümeye Geçiş 2016 (Going for Growth 2016) raporu yayınlandı. Raporda, Türkiye’nin hala en gelişmiş OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında, OECD ülkelerinin en düşüğü olan hem görece düşük verimlilik düzeyi ve hem düşük istihdam oranını yansıtacak şekilde en büyük gelir uçurumuna sahip ülke olduğu belirtildi. OECD, Hindistan, Japonya ve Türkiye gibi ülkelerin önemli politik zorluklar ve ivme kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu bildirdi. Ülkeleri zorlukları ve güçlü olduklar yönler açısından sekiz gruba ayıran OECD Türkiye’nin bulunduğu sekizinci grupta, Brezilya, Kolombiya, Endonezya, Hindistan ve Güney Afrika’yı inceledi. Bu grubun “Ana Zorlukları” ; “Emekte yüksek kayıt dışılık, altyapı kısıtlılıkları ve düşük eğitim kazanımı” oldu. “Güçlü Yönleri” ise “Gelişmiş ülkelere yetişmek için geniş imkân ve yüksek nüfus artışı” olarak tanımlandı. Raporda şöyle denildi:
Zorlayıcı darboğazlar
“Grup 8: Yüksek kayıt dışı emek ve altyapı darboğazlarına sahip yükselen piyasa ekonomileri (Türkiye, Brezilya, Kolombiya, Hindistan, Endonezya ve Güney Afrika) Bu son grubu, güçlü orta vadeli büyümenin sürdürülmesi için geniş erimli bir yapısal darboğazın üzerine gitme gereksinimi bulunan yükselen piyasa ekonomileri oluşturmaktadır. En zorlayıcı darboğazlar arasında emekte yüksek kayıt dışılık ve genç işsizliği, kamusal altyapıda ciddi kısıtlılıklar ve düşük eğitim kazanımıdır.” Raporda, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) asgari ücrette yüzde 30 artışın, hükümet ilk yıl boyunca ekstra maruz kalınacak maliyetin bir bölümünü paylaşacak olsa bile firmalar için bir zorluk oluşturacağını bildirdi.
Kaygı verici
Büyümenin evrim geçiren doğası ve genişliğiyle gelişmiş ve yükselen ekonomilerin karşılaştıkları zorlukların kapsayıcılığı karşısında raporda belgelenen yapısal reformların yavaşlamasını “son derece kaygı verici” olarak değerlendiren OECD şöyle devam etti: “Sürdürülebilir ve eşit büyümeyi restore etmek için reform adımlarının hızlandırılması gerekse de reform adımları 2011-12’den bu yana sürekli biçimde azaldı. Kimi ülkeler önemli çabalar gerçekleştirse de birçoğu çok az eylemde bulundu ve hırslı reform programları olan Hindistan, Japonya ve Türkiye gibi ülkeler önemli politik zorluklar ve ivme kaybı riskiyle karşı karşıya. Reform çabalarının artırılmasına yönelik G20 eylem planında ilerlemeler gerçekleştirildi ancak birçoğunun tamamen uygulanması gerekiyor.”
Cari işlem açığı ve 10 ülke
OECD raporunda, “Gini katsayısı ve göreli yoksulluk oranı bileşimiyle ölçülen, en yüksek gelir eşitsizliğine sahip 10 OECD ülkesi şöyle: Meksika, Şili, Türkiye, ABD, İsrail, Japonya, Yunanistan, İspanya, Avustralya ve Portekiz” denildi. En fazla dış açık veren 10 ülkeyi de cari işlemler açığı (2010-2014 ortalaması) ve dış borç (GSYH’ya oranı) bileşimiyle sıralayan OECD bu ülkeleri de “Yunanistan, Türkiye , Portekiz , Polonya, Yeni Zelanda, Avustralya, İspanya, Letonya, Kolombiya ve Slovak Cumhuriyeti” olarak ilan etti. En yüksek fazla veren ülkeler ise Norveç, İsviçre, Hollanda, İsveç, Almanya, Danimarka, Lüksemburg, Kore, Rusya Federasyonu ve Slovenya oldu. OECD Türkiye’ye önceki “Büyümeye Geçiş” raporlarında şu tavsiyelerde bulunulduğunu hatırlattı: Daha fazla otonomi ve öğrenci başına kaynak yoluyla her düzeyde eğitim başarısını iyileştirip, böylece daha büyük performans hesap verilebilirlik dönüşü elde ederek; okul öncesi eğitimi geliştirerek ve mesleki eğitim ve hayat boyu eğitimi iş âlemiyle işbirliği içinde güçlendirerek okullar ve üniversiteler arasındaki büyük kalıcı kalite uçurumunu azaltmak.
İşte AKP’nin yarattığı adaletsizlik
AKP hükümetleri döneminde zengin daha zengin oldu. AKP iktidarının sürdürdüğü 2002 yılından bu yana Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim ile geri kalan yüzde 99 arasındaki makas da açıldı. New York merkezli Research Instute of Turkey’in yayımladığı rapor, AKP’nin seçim meydanlarında vurguladığı 12 yıllık ekonomik istikrarın en çok zenginlere yaradığını ortaya koydu. Türkiye’de 2014’te büyümenin zayıflamasına rağmen en zengin kesimin toplam servetten aldığı pay yükselmeye devam etti. 2013’te yüzde 4 büyüyen Türkiye ekonomisi 2014’te hükümetin hedefinin altında yüzde 2.9 büyüyebilmişti. Buna rağmen Türkiye’nin en zengin yüzde 1’i, 2013’te toplam servetten yüzde 52.3 pay alırken, 2014’te bu pay yüzde 54.3’e çıktı. Özetle Türkiye’nin toplam servet birikiminin yarısından fazlası en zengin yüzde 1’e gitti. Research Instute of Turkey raporuna göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de Türkiye’deki en zengin yüzde 1’lik nüfus toplam servetin yüzde 39.4’üne sahipken ülkenin geri kalan yüzde 99’luk kesimi Türkiye’deki toplam zenginliğin yüzde 60.6’sını elinde bulunduruyordu. Türkiye’nin toplam servet birikimi 1 milyar 61 milyon dolar ile dünya toplamının yalnızca 0.4’ü. Buna göre GSYH bazında dünya toplamının yaklaşık yüzde 1.4’üne denk gelen Türkiye, sermaye ve servet birikimi açısından bu oranın çok gerisinde kaldı. Verilere göre 78 milyonluk Türkiye’nin toplam zenginliği ancak 5 milyon nüfuslu Singapur’a denk. Ekonomik krizden bir türlü çıkamayan 11 milyonluk Yunanistan’daki toplam servet de aşağı yukarı Türkiye’ye yakın. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana da Türkiye’nin dünyadaki toplam servetten aldığı pay yüzde 0.4’te kaldı.
Bir yanıt yazın