Ortadoğu ve Türkiye emperyalistlerin, şeriatçıların oyun alanına döndü…
Ortadoğu ve Türkiye’de uluslararası bir senaryo sahneleniyor. Bir paylaşım senaryosu…
Egemenlik, güç gösterileri yapılıyor…
ABD, Rusya, İsrail ve Avrupa, bölgeyi çıkarlarına göre düzenleme mücadelesi veriyor.
BOP planı ve uluslararası güçlerin hedeflediği emperyalist programlar hayata geçirilmeye çalışılıyor. PKK, PYD, IŞİD ve öteki dinci çeteler ise oyunun figüranları…
Krallar, kabile reisleri, liderler koltuklarını koruma, yerlerini sağlamlaştırma savaşımı içerisindeler…
Arabistan, Katar, Türkiye küresel emperyalizmin ileri karakolları… Suriye’ye karşı müttefik konumundalar… Ortaçağ uzantısı dinci, ırkçı çeteleri destekliyorlar…
Kanlı mezhep savaşları tüm şiddetiyle sürüyor…
Arabistan perişan bir durumda…
Bocalıyor…
Çünkü halk, şeriat yasalarına, haksızlığa, hukuksuzluğa, rüşvete ve petrol gelirlerine dayalı, görkemli bir yaşam süren Suudi Hanedanına karşı kalkışma belirtileri gösteriyor… Sistem sallanıyor…
Ayrıca bir de ülke içerisinde hanedanlık, yer kapma, krallık mücadelesi var… Arabistan bu nedenle, halkının ilgisini başka yönlere çekmek için Ortadoğu’da savaş çıkarma peşinde… Kendisiyle birlikte ABD’yi ve Türkiye’yi de Suriye’ye karşı bir “Kara savaşı”na sürüklemek için elinden geleni yapıyor… Amerika’ya karşı tüm ekonomik yaptırımlarını ve tehditlerini ortaya dökmüş durumda… 1 trilyon dolarını ABD bankalarından çektiği söyleniyor… Bu ABD için bir yıkım…
Savaş kışkırtıcılığı yapan Suudi Arabistan, uçaklarını İncirlik’e gönderdi ve önümüzdeki aylarda da Türkiye ile birlikte Suriye’ye saldıracağı söyleniyor…
İşte yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı, kısa bir aradan sonra ülkemizde yine bombalar patlamaya, şehitler verilmeye başlandı. Hem de patlama Ankara’nın kalbinde gerçekleştirildi. Güvenlik açısından çok titizlikle korunan bir bölgede, sinek bile uçurulmayan bir bölgede…
Hava Kuvvetleri komutanlığına yakın bir yerde, TBMM’nin yanı başında, Genelkurmaya 300 metre mesafede… Yani Ankara’nın göbeğinde…
Bu bir tehdit, bir uyarı… Bir gözdağı saldırısı…
Bu kez, Türk Silahlı Kuvvetleri hedefte… Bombalı saldırı, askeri servis araçları kırmızı ışıkta beklerken, saat 18.37 sıralarında gerçekleşti…
28 vatandaşımızı kaybettik, 61 yaralı var…
Vatandaşların kimseye güveni kalmadı artık. Türkiye panik halinde. Türkiye geleceğinden, canından, malından emin değil. Her an bir bombalı bir araç saldırısı, her an bir canlı bomba ile karşı karşıya gelip, hayatını kaybedebilir…
Türkiye’nin başkentinde bir güvenlik ve istihbarat zafiyeti olduğu kesin. MİT görevini hakkıyla yapmamaktadır. Sadece AKP iktidarına hizmet veren, onun işlerine koşan, Cumhurbaşkanına hakaret edenleri izleyen bir yan kuruluş gibi çalışmaktadır. Tekrarlıyorum: Bu büyük bir güvenlik zaafıdır… Yıllardan beri bu türden siyasal cinayetler işlenmekte ama önlem alınmamaktadır…
Bu kez hedef, Türkiye Cumhuriyetidir. Hedef, PKK ile savaşan, PYD’yi terörist ilan eden TSK gücüdür.
Bu saldırı çok açık ve kesindir ki bir yabancı kuruluşun desteğinde gerçekleştirilmiştir. Bir iki kıçı kırık terör örgütünün yapacağı bir iş değildir bu… ABD, İngiliz, İsrail istihbarat ajanlarının ülkemizde cirit attığı bir ortamda böyle bir sonuç, elbette çok doğaldır…
Çünkü PYD’yi “Müttefik” ilan eden ABD ve onun yandaşları İsrail, İngiltere de PKK’nın ve onun Suriye kolu PYD’nin içine düştüğü zor durumdan rahatsızlık duymaktaydı.
Küresel emperyalizm Türkiye’ye bir tehdit ve uyarı atışı yapmıştır… Bu bir şantajdır. “Bak ben istersem senin kalbine de girebilirim, ayağını denk al, emirlerime uy” diyor.
Amaç, Ortadoğu’nun karışması.
Amaç, Türkiye’yi Suriye bataklığına çekmek… Rusya ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmek, kapıştırmak…
Sözün özü savaş kapımızda…
Türkiye kendisini her an anlamsız ve hedefsiz bir ateş çemberinin merkezinde bulabilir… AKP’nin ve onun tek adamının başından beri yanlış bir çizgide yürüttüğü Suriye politikası Türkiye’nin başına büyük belalar açabilir…
Sonunda olan yine gariban halk çocuklarına olur… Analar ağlar… Ocaklara ateş düşer…
Bu Ortadoğu bataklığından, terör ortamından çıkışın bir tek yolu vardır: ABD – AB emperyalizmine ve terör örgütlerine karşı Suriye, Irak, İran, Rusya gibi ülkelerle dostluk, karşılıklı anlayış ve yardımlaşma temelinde iyi komşuluk ilişkileri kurmak… Antiemperyalist bir dış politika izlemek…
Bu ateş çemberinden tek başına ne Suriye, ne Irak, ne de İran çıkabilir…
Ortadoğu’da Müslüman kardeşlerin, şeriatçı ortaçağ terör örgütlerinin desteklenmesi, bu olayların artarak devam etmesinden başka bir işe yarmayacaktır…
Türkiye, emperyalistlerle birlikte hareket etmekten vazgeçmelidir…
Ülkenin bölünmemesi, parçalanmaması için elinden gelen tüm çabayı göstermeli, PKK, PYD ve şeriatçı terör örgütleri ile sonuna dek hiç ödün vermeden mücadelesini sürdürmelidir.
Bunun yolu ise milli vatan cephesinde birleşmekten geçer…
Sağ – sol demeden, PKK şakşakçılığı yapmadan, antiemperyalist cephede birleşmekten geçer…
Zaman milli bütünlük zamanıdır…
Zaman, anayasa değişiklikleri ile vakit geçirme, birilerine diktatörlük yolu açmak için başkanlık sistemi oluşturma zamanı değildir…
Bir yanıt yazın