Aleksandr Dugin’den önemli açıklamalar

 
 
Rusya’nın dış politikasına yön veren jeopolitika uzmanlarından Aleksandr Dugin, İran’ın başkenti Tahran’da Ulusal Kanal’ın sorularını yanıtladı. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Adnan Türkkan ve Ulusal Kanal Tahran Temsilcisi Yakup Aslan’a gelişmeleri değerlendiren Dugin, uçak krizinden Suudi Arabistan’la ortak operasyon iddialarına, PYD’den Cenevre görüşmelerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.

| Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi iki ülke arasındaki ilişkileri ne yönde etkiledi?
Rus uçağının düşürülmesi ve Rus askerinin ölümü Türk-Rus ilişkilerine büyük darbe indirdi. Bu, Rus halkı ve Rusya cumhurbaşkanı tarafından Erdoğan’ın ihaneti olarak algılandı. Rusya ve Türkiye arasında ortak ulusal çıkarlara ve ekonomik projelere dayalı iyi ilişkiler geliştirilmişti.

Daha kısa bir süre önce Erdoğan Suriye’nin kuzeyinde birlikte hareket etmeyi önermiş, Putin de bu işbirliği planını neredeyse kabul etmişti. Ancak bunun hemen ardından o trajik olay gerçekleşti. Sanıyorum Erdoğan bu suçu işlemeye mecburdu, çünkü başka güçler tarafından Türk-Rus ilişkilerini yıpratmak ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmek amacıyla kullanılıyordu. Bu, Rusya’nın siyasetine ve stratejisine yabancı bir durum. Biz Rusya’da Türk devletini ve halkını Erdoğan rejiminden ayırıyoruz artık. Türkiye içindeki Batı yanlısı, Amerikancı güçlere (Gülen cemaati ve diğer gruplara) ve rejimin Yeni Osmanlıcı politikalarına karşıyız. Şu anda mesele oldukça kritik. Erdoğan böyle bir durumda Türk ordusunu Suriye’ye müdahaleye zorlarsa bu Türkiye’nin sonu, çöküşü anlamına gelecektir.

‘TÜRKİYE, RUSYA İLE BİRLİKTE HAREKET ETMELİ’
Çünkü Türkiye toprak bütünlüğünü ancak Rusya’yla birlikte hareket ederek koruyabilir, Kürt sorununu ancak bu şekilde aşabilir. Rusya asla Kürt sorununa müdahil olmamış; olmak da istememiştir. Burada bütün suç kişisel olarak Erdoğan’ın ve ülkedeki Amerikancı, NATO yanlısı güçlerindir. Ben burada Kemalist geleneğe bir ihanet görüyorum. Kemalist rejim Rusya’yla birlik olmuş, ittifak yapmıştır. Türkiye’deki birtakım odakların bu mirasa ihaneti Türkiye’nin sonu anlamına gelmektedir. Çünkü modern Türkiye Kemalist miras olmadan, Atatürk’ün jeopolitik ve politik mirası olmadan hayatta kalamaz. Sözde İslamcılık yaparak, Batıcı, liberal, laik, çağdaş bir Türkiye olamaz. Türk halkı bu durumdan ötürü Rusya’yı suçlamamalı; Rusya’nın burada hiçbir kabahati yok. Türk halkı asıl Kemalizm’e ihanet edenleri suçlamalı.

‘TÜRKİYE SURİYE’YE GİRERSE SONU OLUR’
| Rusya’nın Suriye’deki varlığı ABD’yi, AKP’yi ve Suudi Arabistan’ı rahatsız etti. Suriye’ye müdahale, kara harekatı konuşuluyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Benim görüşüme göre Suudi Arabistan ya da Türkiye Suriye’ye girerse bu, iki ülkenin de sonu olur. Çünkü bu durum ABD’nin Rusya’yla karşı karşıya gelmesi anlamına gelecektir. Ancak ABD, Suudi Arabistan’ı ve Türkiye’yi kullanır, sonra da çöküşlerini izler, yardıma falan gelmez. Tıpkı Ukrayna’da yaptığı gibi. Tıpkı Kiev ordusunu Donbass’ta, Kırım’da yenilgiden kurtarmadığı gibi… Bence Ukrayna’da cuntanın başına gelenler dikkatle incelenmeli ve bu durumdan dersler çıkarılmalı. ABD kuklalarını kullanır sonra da onlara ihanet eder.

‘BÖLGE ÜLKELERİ TARTIŞSIN’
| İsrail Adalet Bakanı İran ve Türkiye arasında bir Kürt devleti kurulmasından bahsediyor. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
ABD ve İsrail bir Kürt devletini destekliyorsa ben o devlete hayır derim! Filistinlilerin kendi devletini kurmasına izin vermeyen İsrail, Kürt devletinde ısrar ediyor! Bu çifte standarttır. Bu Kürt devleti ABD ve İsrail tarafından destekleniyorsa ona karşı çıkmalıyız. Ben şunu öneriyorum: Rusya, Türkiye, İran ve Suriye’nin, Irak’ın meşru hükümetleri oturup Kürtlerin kaderini tartışsınlar. Bunun konuşulması, üzerine düşünülmesi lazım. Belki Çin bile davet edilebilir. Kürt sorunu çok kutuplu, demokratik bir yaklaşımla çözülebilir; yıkıcı, kanlı, entrikalı Amerikan, İsrail planlarıyla değil.

| Cenevre’ye PYD’nin katılması konusunda Rusya neden bu kadar ısrarcı davrandı? Türkiye PYD’yi terör örgütü olarak kabul ediyor, ABD ise bu örgüte destek veriyor…

Şunu anlamanız lazım: Uçağımızın düşürülmesi ve pilotumuzun öldürülmesinin ardından Rusya, Türkiye’deki yönetimi düşman olarak görüyor. Türk devletini değil, iktidarı düşman olarak görüyor. Biz bu ayrımı yapıyoruz ancak durum çok hassas olduğu için ayrım yapmak zorlaşabiliyor. Ben bu durumda Kürtlerin (konferansa) katılımının taraftarı değilim, bunun doğru olduğunu düşünmüyorum ancak Rusya, Erdoğan’a karşı hamle yapıyor.

Erdoğan’ın Rusya’ya ve Putin’e karşı işlediği suçtan sonra Türkiye, Rusya’nın başka türlü davranmasını bekleyemez. Bu bir çeşit yanıt niteliğindedir.
Sorunlarımızı barışçıl yollardan çözelim. Çünkü Rusya ve Türkiye arasındaki barış, iki ülkenin de kurtuluşunun tek yoludur. Rusya’yla barış yapan Türkiye ilerler, Rusya’yla savaşan Türkiye düşüşe geçer. Bu Rusya için de geçerli. Rusya da Türkiye’yle barışa ve ittifaka muhtaç. Ancak Erdoğan’la ya da Batıcı, İslamcı bir Türkiye’yle değil! Gerçek Türkiye’yle, Kemalist Türkiye’yle. Erdoğan’ın Türkiyesi gerçek Türkiye değil. O, Türkiye’yi öldürüyor, mahvediyor

 
| Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi iki ülke arasındaki ilişkileri ne yönde etkiledi?Rus uçağının düşürülmesi ve Rus askerinin ölümü Türk-Rus ilişkilerine büyük darbe indirdi. Bu, Rus halkı ve Rusya cumhurbaşkanı tarafından Erdoğan’ın ihaneti olarak algılandı. Rusya ve Türkiye arasında ortak ulusal çıkarlara ve ekonomik projelere dayalı iyi ilişkiler geliştirilmişti. - RTS2SBWM 870

Yorumlar

  1. Mustafa Aslan Aksungur avatarı
    Mustafa Aslan Aksungur

    Mustafa Aksungur

    22:55 (22 saat önce)

    Alıcı: ozel-buro-isti.

    Mustafa Aslan AKSUNGUR/Eğitimci-Araştırmacı-Yazar.

    Memurevleri Mah. Tonguç Cad. 205 Sok. No: 2/44

    ANTALYA

    [email protected]

    Saygın Kültür Elçilerimizle Bir Merhabalaşma:

    1928 yılında, bir Halk çocuğu olarak Ermenek’in Uğurlu köyünde doğmuşum. ANTALYA’da oturuyorum.

    Cumhuriyetin şanslı kuşaklarındanız: Eskişehir-Çifteler Köy Enstitüsünün, 1944/ 45 Ders-yılı çıkışlısıyım. Eğitimci – Araştırmacı – Yazarım.

    Bugüne değin yayımlatabildiğim (7) Yedi kitabım oldu. Zaman ayırıp ta kitaplarımın arka kapak yazılarını okuma külfetine katlanabilenleriniz olursa eğer, kitaplarımın içerikleri hakkında bir değerlendirme ölçütü (fikir) sunabilirler o kapak yazıları Sizlere…

    Her kitabımdan biner aded bastırmıştım. Yarıya yakınını “Bağış olarak imzaladığım” halde depomuzda halen satılmadık 700 – 800’lere yakın kitaplarımız duruyor.

    Yayıma hazır halde, “Gelinlik kız çeyizi gibice” bekleşen 25 – 30 kitaplık emeklerim de Dosyalarında, hemen bugünden yarına İnsanlığa sunulmaya hazır halde Nöbetteler… / Bekleşiyorlar..!

    Acı gerçekliğimiz o ki, şu 2016’lı yıllarda ülkemizdeki okumaya, kitaba, kültür yapıtlarına duyulan ilgi ve sevgi, sıfırın altında, yüzde doksan dokuz düzeylerinde geziniyor.

    SEKSEN SEKİZ yaşımdan sonra, paracıl hiç bir beklentim olamaz; yoktur!

    Tek amacım: Türkiye ve dünya kültürüne Katkılarda bulunacağına inandığım bu YAPITLARIMIN İNSANLIĞA Kazandırılması istemimdir…

    Halkımızın deyimiyle: İşte geldik gidiyoruz! Kuşkusuz ki şu yaşanılası dünyamıza bırakabildiğimiz yapıtlarımızla yaşayacağız, yaşaya-bilirsek kuşkusuz…

    Üç-beş bin yıl öncelerinin BİLGELERİ bugün bile yanımızdalar. O ölümsüz yapıtlarıyla insanlığa “Yol-Yöntem”gösteriyorlar…

    Üç-beş yüz yıl öncelerinin Bilgeleri, Sanatçıları da yine o özgün Yapıtlarıyla aramızdalar; dipdiri yaşıyorlar. Kendileriyle birlikte “JULIETLER, KLEOPATRALAR” sunuyorlar Tüm İnsanlığa…

    “Ne verirsek ellerimizle, beyinlerimizle o gidiyor bizlerle!” diyor; Saygılar, sevgiler sunuyorum Saygın Kültür Erlerimize ve Kültür Elçilerimize… m.a. a.

    _________________________________________________________________________________________

    Mustafa Aslan AKSUNGUR/Eğitimci-Araştırmacı-Yazar.

    Memurevleri Mah. Tonguç Cad. 205 Sok. No: 2/44

    ANTALYA

    [email protected]

    71

    DİNDİRELİM BU KANI ARTI: / I.

    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

    Güzel Türkiye’mizin Yüksek makamlarında: (Diyelim ki, 4000) Makam Sahibi var. Bunların çevresinde bunlara DALKAVUKLUK yapmak icin Dört dönen DÖRT MİLYONU AŞKIN ÇIKAR DALKAVUĞUUZ, Av Köpeği gibi APORT beklemetedirler. Bu İTLERİN bekledikleri kemik kırıntları, Pay olarak önlerine atılmazsa, Sahiplerini bile Isırmaya DALAMAYA kalkışırlar. Bunları böylece blelim..!
    Bu sapamaladan sonar şunu da bilelim ki bu Yüksek Makam sahiplerimizin hiç birisi, CUMHURBAŞKANLIĞIIMIZ Köşküne de çıkıp otursalar, bu dalkavuklardan güç almadan, onları maşa olarak kullanmadan İNSANLIĞA AYKIRI İŞLEVLER İÇİN “OLUR!” veremezler; imza koyamazlar! Maçaları sıkmaz!

    Maşasız meşe koru tutulmaz! Tutmaya kalkışanın Elleri yanar.

    HIRSIZLIĞA + YOLSUZLUĞA + GEMİ KAFİLELERİYLE PETROL KAÇAKÇILIĞINA… vd. vd. Daha Akla gelen-gelmeyen tüm yolsuzluklara, aykırılıklara cesaret edemez olurlar! İmza atamazlar!

    Durum böyle olunca da, YETMİŞ YILDIR yaşadığımız tüm kanunsuz eylemler, usturayla kesilmişçesine şirrrp diye kesilir. Yüce Türk HALKI da, topluca hepimiz BİRDEN rahat bir nefes alırız. Bir “Ohhh!” Çeker; İşimize gider, işimizden geliriz. İşimizi kotarır İNSAN gibi yaşar, İNSANCA yaratırız..!
    İşte o zaman, gerek bilerek, gerekse bilmeksizin, ruhumuz dahi duymaksızın SÖMÜRÜLEN BİZLER VE DE O (74) MİLYON İNSANIMIZDAN hiç birimiz, kanımızı o yetkili Makam sahibi sömürgenlerimize içirtmeyiz, sömürtmeyiz..!

    Hoş, zaten o zaman, o sömürgen sınıf temsilcilerinin, o makam sahiplerinin hiç birisi de sömürmeyi gündemine almak şööyle dursun, akıllarından bile getiremez olurlar…

    SÖMÜRÜLEN Bu 74 Milyon İnsan, (İçinde ben de varım.) Uyanmak, birbirimizi uyandrmak, tek yumruk olmak zorundayız… Buyurun İNSANCA Yaşamak Ülküsüne..!
    Bir elde beş parmak var. Parmaklarımızı ayrı ayrı tuttuğumuz zaman avucumuzda su bile eğleşmez. Hiç bir maddeyi tutamayız!
    Gel bil ki Onları birleştirdik miydi biyol, HAKLARIMIZI avucumuzla tutar, alırı; Her hakkımızı, avucumuzun ortasında buluruz..!
    Eee, öyleyse:

    “-Eyy o özel çıkarcılar dışındaki 74 milyon HALK İNSANIMIZ!

    Gelin 74 yıldır yattığımız bu “Eshab-ı Kehef Uykusundan” uyanalım artık! Eğer istersek, Şu DÖRT MİLYONCUK ÇIKARCILAR GÜRUHUNU, ÇIKAR DALKAVUKLARINMIZI biz, tükürüğümüzle boğarız..!

    Gelin isteyelim, BOĞALIM, YOK EDELİM OL DALKAVUKLAR GÜRUHUNU..!

    m.a. a.

    _____________________________________________________

    “-ÇIKARCI DALKAVUK DERİNTLERİNİ (GÜRUHUNU) YOK EDELİM!”

    KAMPANYASINI BAŞLATMIŞ BULUNUYORUM.

    ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI BUKAMPANYAYA ÇAĞIRIYORUM!

    İÇİMİZDEKİ DÖRT MİLYONU BİLE BULMAYAN BU “ÇIKARCI DALKAVUK DERİNTİLERİNİ” YOK ETMEDEN, ÖMÜR-UZUNUNA SÖMÜRÜLMEKTEN KURTULAMAYIZ..!

    Kampanyayı “Etkinliğe ve Eyleme” geçire-bilmek için sizlerin yardımlarınıza gereksinimim var.

    Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu “İlişimi” imzalar mısınız lütfen?
    Buyurn, İşte Linki:
    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

    Mustafa Aksungur

    m.a.a.

    Mustafa Aslan AKSUNGUR/Eğitimci-Araştırmacı-Yazar.

    Memurevleri Mah. Tonguç Cad. 205 Sok. No: 2/44

    ANTALYA

    [email protected]

    72

    DİNDİRELİM BU KANI ARTIK: / II.

    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

    “-Söz, özü dışa yansıtan bir dış-bükey aynadır!”

    Diye başlarsam söze ve de:

    “Bilimin dalkavuğu olamaz! Gel bil ki insanlık için Bilgenin dalkavuğu, cehlin (Bilmezin) dalkavuğundan bin bir-iki kez daha yıkıcıdır; bin-üçyüz beş kez daha tehlikeli olur!”

    Diye sürdürürsem sözlerimi; acab’ola ki, sizler ne buyurursunuz benim bu yadsınamaz “DOĞRU” LARIMA…

    Sizlerin ne buyuracağınızı pek bilemem kuşkusuz ben… Ama sizlere şunu arz edeyim ki:

    “Tek başına da kalsan, doğru bildiğin yoldan şaşma! Yürü ya Mustafa!” Diyor beyin kıvrımlarıma sığamayan aklım bana…

    Düşünüverelim biyol, bir ülkede normal yargı kurumları varken, bunlar görevlerini hiç bir etki altında kalmadan, düpedüz, onurluca yapıp dururlarken, onlarla yetinmeyen, o ülkeye “Özel Mahkemeler” kurulmasına ve bu Mahkemelere: “Özel Yargıçlar + Özel Savcılar” atanmasına, özel yetkilerle donatılmalarına “Parmak Olur”u vermek ne demektir..? Hem de Millet Adına…

    Ben buna:

    “Halk Düşmanlığıdır + Diktatör Dalkavukluğudur!” diyorum. Yanılmışsam Eger, adını sizler koyunuz lütfen de, ben de öğreneyim. Yanlışımı görrsem yanlışımdan döneyim.

    “Yanlışlarından dönmek gibi yüce erdem olamaz..!” Demiş büyüklerimiz…

    Bu: “Özel Yasaları” öneren kişilere, kurumlara, bu istemi yasalaştıran Meclise, yürürlüğe koyan yetkili makamlara, hele hele bu yetkili katlara DALKAVUKLUK yapan, yandaş, parmak kaldırıcı kaldıraç makinalarına…

    “Kavakta nar biter mi?” diyen her üst görevlisinin önünde eğmeç gibi eğilerek:

    “Hem de kafam gibi gibi biteeer Âmirim, Bakanım.. Başbakanım..Cumhurbaşkanım..!”

    Diyen yetki ve oy sahibi sözde “Bilge”lerin yıkımını, hangi “Bilmezimiz”in kazması, küreği, dinamidi, beyni, yüreği, gücü, teni, teri… hatta, hatta, o kutsal denilen “Oyu” ve onun arkadan gelecek olan “Soyu” düzeltebilir acaba..?

    Bunun doğru yanıtını bulmak için şu bizim: 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına bir bakıvermemiz yeter de artar bile…

    Bir ülkeye en büyük kötülüğü yapan, o ülkenin “Diktatörü” değildir Dostlarım!

    O diktatöre diktatörlük yolunu açan, çevresinde kümelenmiş olan kişiliği paçavralaşmış “Çıkar Dalkavuklarıdır. Çıkarcı İNSAN DERLTİLERİ”dir. Insane Güruhlarıdırlar! Bunlar Milletin vekilleri değil, ÇIKARLARININ Tutsaklı vekilleridirler!”

    Düşünün biyol: Çevresindeki dalkavukları olmasa, 17 ve 25 Aralık olayları, böylesine sessizce örtülebilir miydi şu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, ve de dışında?

    Örtülmek şöyle dursun, “Cumhurbaşkanlığı makamı ile Ödüllendirile-bilirler miydi?” Aralık olaylardan sorumlu bulunan kahramanlar..!?

    “Akıl için yol birdir!” demiş atalarımız. Akllarımızı başımızdan hiç bir RÜŞVET ayıramasın lütfen…

    Yaptığı her yolsuzluğa, her kanunsuzluğa:

    “Pek güzel yapıyorsunuz Başkanım, Başbakanım, Yan bakanım, Dik çakanım!” diyen dalkavukları olmasa ülkemizde, yasaları çiğneye çiğneye kim, nasıl Cumhurbaşkanlığı Makamına, tereyağından kıl çeker gibi bu denli kolaylıkla çemrenip çıkabilirdi ki? Öylesiler o kutsal makama, bizlerin “DUYARSIZ VURDUM-DUYMAZLIKLARIMIZ çıkarabilir “ yalnızca…

    Ben, onu-bunu bilmem; bildiğim bir şey varsa, o da: Her Ulusun, yok olmamak için yok etmesi gereken en başta gelen “BAŞ-DÜŞMANI”: O Ulusun başına çöreklenen “Diktatörü” değildir. O Diktatöre o makamı açan,Dikatörün çevresinde dört dönen Çıkar Dalkavukları Güruhudur. Halkımızın ve ülkemizin selameti için en başta gelen görevimiz: Bu İnsan Derintilerini yok etmek, DALKAVUKLUĞU ortadan kaldırmak görevidir..!

    Yüce Türk Halkları adına, her Halk severimizin, her İnsan severimizin “Birincil Görevimiz”:

    DİKTATÖRÜMÜZÜ yok etmek değildir! O diktatöre, O cesaretİ veren, destek olan, DALKAVUKLUK yapanDalkavuklar sürüsünün, Derintilerini yok etmek “Kutsal- Görevi”dir…

    Eyy Yüce Türk Halkı: Buyurun Kutsal Görev için iş-başına..!

    İşimiz, Diktatörlerimizi yok etme savaşımı değildir. Diktatörlere Cür’et, Cesaret ve Yetki veren DALKAVUKLAR kümesini yok etme savaşımıdır..!

    Şu son iki binli yıllar içinde öylesine de çoğaldılar ki bu dalkavuk derintileri, affedersiniz: Halkımızın o dopra deyimiyle:

    “*ikimizi sallasak, kesinkes bir dalkavuğumuzun kıçına dokunur!” Oldu…

    İşte bu kesimine çoğalttık bu çıkar dalkavukları srsünü şu sahipsiz Ülkemizde…

    Bu Dalkavuklarımızı yok etmediğimiz sürece, Ulusçak, tümden “Yok Olma” sorunuyla karşı- karşıya kalacağımızı bilmemiz ve gerekenleri yapmak için bu konuyu bilincimizden hiç çıkarmamamız gerekir..!

    “-Bilenin bilmeyene borcu vardır” demiş Atalarmz. Benden söylemesi. Ötesini Yüce Türk Halkımızın beyni, vicdanı ve “OY!”Ları bilecek artık… m.a. a.

    “-ÇIKARCI DALKAVUK DERİNTLERİNİ (GÜRUHUNU) YOK EDELİM!”

    KAMPANYASINI BAŞLATMIŞ BULUNUYORUM.

    ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI KAMPANYAYA ÇAĞIRIYORUM!

    İÇİMİZDEKİ DÖRT MİLYONU BİLE BULMAYAN BU “ÇIKARCI DALKAVUK DERİNTİLERİNİ” YOK ETMEDEN, ÖMÜR-UZUNUNA SÖMÜRÜLMEKTEN KURTULAMAYIZ..!

    Kampanyayı “Etkinliğe ve Eyleme” geçire-bilmek için sizlerin yardımlarınıza gereksinimim var.

    Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu “İlişimi” imzalar mısınız LÜTFEN?
    Buyurn, İşte Linki:
    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

    Mustafa Aksungur

    ____________________________________________________

    Mustafa Aslan AKSUNGUR/Eğitimci-Araştırmacı-Yazar.

    Memurevleri Mah. Tonguç Cad. 205 Sok. No: 2/44

    ANTALYA

    [email protected]

    73
    DİNDİRİİM BU KANI ARTIK: / III.
    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

    Oturdukları “MAKAM KOLTUKLARININ” verdiği yetkileri kötüye kullanan; ÇIKAR SAĞLAMAK icin Milletin başında boza pişiren Milletvekilleri… Bakanlar… Başbakanlart… Cumhurbaşknları ve yetkili makam sahipleri! Sizleredir sözüm:
    Verdiğiniz keyfi kararlarınızdan ve yasadışı emirlerinizden ötürü, tüyü bitmedik yetim-yetameden tutun da, tüm 77 milyonTürk Halkına karşı iliklerinize dek günahlı, iliklerinize dek sorumlusunuz…
    Şunun şurasında, en uzun yaşayan insan, 60, 70 yıl, haydi bilemedin, 100 yıl yaşıyor. Eee, düşünüverelim biyol, değer mi şu YÜZ YILLIK bir çıkar saltanatı için kıyamete kadar o ateşli CEHENNEM BALÇIĞININ batağınıp kıvranmaya..?

    Valiler, Kaymakamlar, Yargıçlar, Savcılar, Kumandanlar, Amirler, Memurlar ve digerleri..!
    Amirlerinin emirlerine uyarak ya da rüşvet alarak yasadışı işler yapan tüm yetki sahipleri, sizler de en AZ sizleri atayan makam sahipleri kadar kanlı, kirli bir GÜNAH BALÇIĞININ Çıkmazına gömülür, GÜNAH ÇAMURUNDAdebelenir durursunuz… Unutmayın ki: “Yerin üstü varsa, altı da vardır!” Demiş Atalarımız. Yasadışı emirlerde amir, memur, üst alt diye bir özür tanınmaz.
    Bu dekicik anımsatmalardan sonar, gelelim şimdi de 2016 Türkiye’sinin barış içindeyken verdiği savaş telafetine:
    88 YAŞINDAYIM. Bir TC. Vatandaşıyım. İnanın içtenliğime, Televzyon açmaya, Haber dinlemeye, Gazette okmaya korkar oldum. Gün geçmiyor ki Iki, üç, beş Mehmetçiğimizi şehit vermemiş olalım. Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi geçti nerdeyse teröre verdiğimiz kurbanlarımızın sayıları…
    Ateş düştüğü yeri yakar. O şehit analarının, o şehit babalarının, o şehit bacılarının, o şehit yakınlarının yüreklerini yakmaya şu bizim DEVLET SORUMLARIMIZIN ne hakları var Allah aşkna..?
    Böylesi kanlı ölüm acılarını yaşayan Halk İnsanları:
    “-İlâhi senin de başına gelsin de, en kıymetlilerinin canında bul..!” Diye SORUMLULARA ilenir dururlar…
    Bizim gani gönüllü yüce HALKIMIZ buna bile gönül indirmiyor.
    Anlayın artık..! Dindirin bu kanı..!
    m.a.a.

    “-ÇIKARCI DALKAVUK DERİNTLERİNİ (GÜRUHUNU) YOK EDELİM!”

    KAMPANYASINI BAŞLATMIŞ BULUNUYORUM.

    ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI KAMPANYAYA ÇAĞIRIYORUM!

    İÇİMİZDEKİ DÖRT MİLYONU BİLE BULMAYAN BU “ÇIKARCI DALKAVUK DERİNTİLERİNİ” YOK ETMEDEN, ÖMÜR-UZUNUNA SÖMÜRÜLMEKTEN KURTULAMAYIZ..!

    Kampanyayı “Etkinliğe-Yetkinliğe-Eyleme” Yükselte-bilmek için sizlerin yardımlarınıza gereksinimimiz var.

    Hemen şimdi, 30 saniyenizi ayırarak bu “İlişimi” imzalar mısınız LÜTFEN?
    Buyurn, İşte Linki:
    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

    Mustafa Aksungur

    =====================================================

    Mustafa Aslan AKSUNGUR/Eğitimci-Araştırmacı-Yazar.

    Memurevleri Mah. Tonguç Cad. 205 Sok. No: 2/44

    ANTALYA

    [email protected]

    GÜNLÜK DEFTERLER:

    “GÜNLÜK DEFTERLER”imin Dökümü:
    20 Ekim 1977 gününden, 12 Ocak 2015/ Pazartesi gününe kadar oluşturduğum ikinci grup (*) “GÜNLÜK DEFTER”lerimin dökümünü buracıkta sunuyorum.

    Yaşım (88) seksen Sekiz. Dünyada eşi pek görülmeyen bu el yazısı “Kültür Yapıtlarımın İnsanlığa kazandırılması için, pek az ömrüm kaldı. Yetkili… Yetkisiz… bu hazineye sahip çıkacak bir Kültür Eri’nin Elini + Girişkinliğini bekliyor bu emeklerim…

    Kamu İnsanlığa Saygılarımla…

    m.a.a.

    ________________________________

    *) 1962’den 1971- 12 Martına dek yazdığım Birinci grup, “GÜNLÜK DEFTER”lerim, 12 Mart faşist darbecileri eliyle, askeri cemselere yükletilip götürüldü. O günden bugüne geri verilmedi.

    22 / 1.065

    EĞİTİMİN GÜCÜ VE GÜÇLÜ YIKIMI:

    Ben, bir Eğitimci, Araştırmacı, Yazarım. “EĞİTİMCİ” yanım, ötekilere göre biraz daha ağırca basar.
    Burada, eğitimin “yanlış anlaşıldığını” demesek bile, EKSİK anlaşıldığını söylemeyi ve bizleri bu eksikliğe götüren yanlışlığı açıklamayı bir Eğitimcilik Görevi sayıyorum. Zira Milletleri ve Toplumları batıran da EĞİTİMDİR, yükselten de…
    Eğitim konusundaki eksikliğimiz bir ile de kalmıyor; çoklaşıyor. Bu çokluğu gözden ırak tuttuğumuz zaman öylesine çocuklaşırız ki, sanki Eğitim salt çocuklara özgü bir dal imiş gibi yorumlamalara girer, kendi büyüklüğümüzü küçültürüz. Bu büyüklük hastalığıyla Eğitimi salt çocuklara ve gençlere özgü bir erdem sanırız ve öyle sayarız. Onların, Akar yaşamda iyi yerlere, yüksek makamlara çıkarılmalarını sağlamak için gerekli BİLGİ ve Beceri ile donatmayı yeterli sayarız.
    Doğal yapımız o ki, neyi nasıl sayarsak onu öyle yapmakla koşullanır, onu öyle yapmaya yelteniriz. Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurumuzdan da olduğumuzu aklımızdan bile geçirmeyiz…
    “-Eğitim, aguşuna aldığı insan denilen şerefli yaratığın beynini ve tüm varlığını öylesine güçlü bir YAPTIRIM gücü ile donatır ki: 77 Milyon İnsanın emeğini ve ekmeğini ÇALMANIN, kendisi için bir Erdem, bir Zenginleşmek olduğuna inandırır kahramanını. Başı saptırmaya(*) değmedikçe de, huylu huyundan, hırsız hırsızlığından vazgeçmez.[(*) Saptırma: Toprak mezarlarda, ölünün üstüne toprak dolmaması için mezarla ölü arasına söykenen tahtalara saptırma denir. Müslüman İnanışına göre son talkından sonra ölü yerinden sıçrayıp doğrulmak isterken kafası bu saptırma tahtalarına dokunurmuş. O zaman ölü:
    “-Eyvaaah! Biz bu dünyadaki ömrümüzü tamamlamışız demek kiii.” der, ölüme yeniden dönermiş.]
    Notlarını yazmışım.
    2002 yılında:
    “-Her şey Türkiye için! + İlkeli Siyaset!” Sloganları ile Halkın önüne çıkan AKP. Hemen ilk iktidara gelip devlet dizginlerini özel keyfinin eline alınca:
    “-Her şey Özel çıkarlarımız için! + İlkemiz: İlk seçimlerde gemiler dolusu servetler edinmek, sonraki seçimlerde ‘Karunlaşmak’!” biçiminde yenilemiştir.
    Eğitimin güçlü elleri, Genel YAPICILIKTA gösterdiği ustalığını bu kez de aynı güçle kişicil-özel YIKICILIKTA uygulamaya geçirmiştir.
    m.a.a.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir