ORTADOĞU DOSYASI : Orta Doğu Jeopolitiği ve Türkiye

KAYNAK : Stratejik Düşünce Enstitüsü - image001 7

KAYNAK : Stratejik Düşünce Enstitüsü

İlk Dünya Savaşı ile Osmanlı Devleti yıkılınca küresel denge ve düzen temelden sarsıldı. Üç kıta yedi denizde 20 milyon km2 de 6 asır hükümran olmuş, Orta Doğu, Afrika, Uzak Doğu, Balkanlar, Kafkaslarda medeniyet inşa etmiş ve güç haritası belirlemiş İstanbul, Anadolu merkezli bir imparatorluğun dağılması yeryüzü haritasını kaosa sürükledi. Galip devletler İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya, Osmanlı coğrafyasını paramparça ederek paylaştılar. Sykes-Picot haritası üzerinde örtülü bir anlaşmayla bir bölge ve dünya düzeni kurdular. Bu emperyalist bir sömürge düzeniydi. Osmanlı coğrafyasında 40’ın üzerinde devletçikler kurdular. Sömürge valileri, vesayet bekçileri, kukla-piyon emirler, krallar, despot monarşiler üzerinden işgal ve sömürü düzenlerini inşa ettiler. İşgalle, kanla, baskıyla, talanla, esaretle sömürdükleri ülkelerden kazandıkları kirli sermayenin gücüyle teknolojik üstünlük ve haram bir refaha ulaştılar. BM, AGİT, Dünya Bankası, IMF, NATO gibi uluslararası kurum ve kuruluşlarla, küresel sistemi, yani hegemonyal sömürü düzenini güçlendirerek tahkim ve idama ettirdiler.

Müslüman halklara ve coğrafyaya hâkim olan Osmanlının ilgası, Müslümanların birliğini, vahdetini temsil eden Hilafetin ortadan kaldırılmasıyla rehbersiz ve başsız kalan Müslümanlar yüzyıldır uzun bir fetret dönemi yaşadılar.

Kurulan bu dünya düzenine razı olunması, isyan edilmemesi için Müslüman ülkeler terör, iç çatışma, savaş, kriz, kaos ve her türlü gayri insani baskılarla sindirildi ve terbiye edildiler. Müslüman ülkeler kendilerini savunamaz, ülkelerini yönetemez, karınlarını doyuramaz bir acziyete, mağlubiyete ve sefalete mahkûm edildiler.

II. Dünya Savaşı ile bu dünya statükosu ve sömürge düzeni revizyona tabi tutuldu. ABD’nin de etkin olduğu güncellemeler ve kısmi güç değişimleri ile günümüze kadar geldi.

Küresel ve bölgesel statükoya her itiraz ve başkaldırı şiddetle, kanla, darbe ve katliamlarla bastırıldı.

En son 6 yıl önce Tunus, Mısır, Libya, Yemen’de başlayan, Suriye’de devam eden, bütün Orta Doğu ve İslam coğrafyasını etkileyen demokrasi, özgürlük, hak arayışları ile ortaya çıkan Arap Baharı Mısır’da darbeyle, Libya, Yemen ve Suriye’de iç savaşla boğuldu. Suriye başta olmak üzere bütün bölge bu kalkışmanın bedellerini elan ödüyor. Suriye’de küresel sistemin muhafızı Esad rejimi kendi Müslüman halkının 350 binini katletti. 12 milyon insan evinden, yerinden, yurdundan oldu. 5 yıldır devam eden iç savaş ülkeyi harap etti. İşgalci güçlerin, terör gruplarının elinde emperyalist güç mücadelelerinin yaşandığı savaş arenasına çevrildi.

Sykes-Picot düzeni, II. Dünya Savaşı’nda iki kutuplu NATO-Varşova dünya dengesiyle revize edildi. 1990’da Sovyetlerin dağılmasıyla tek kutuplu ABD merkezli Batı eksenli uluslararası sistem konsolide oldu. Afganistan, Irak işgalleri ve Ukrayna, Gürcistan açılımlarıyla soğuk savaşın zaferinin sonuçlarını tahsil etmeye çalışan ABD ve Batı’nın nefesi tükendi. Küresel güç dengeleri ve uluslararası sistem hızla değişirken hiç bir devlet değil sistemi, yakın çevresini bile tek başına şekillendirme imkânına sahip değil artık.

Bu gün ABD, Dünya’da da Orta Doğu’da da tek aktör değil. Pasifiği, Akdeniz’i, Körfez’i ve Orta Doğu’yu birlikte yönetmeye gücü yetmiyor. Avrupa kendi problemlerini çözemiyor. “Batı ittifakı” tek başına Irak-Suriye krizlerini ve İran-Rusya etkilerini bertaraf etmeye yetmiyor.

Rusya; Gürcistan, Kırım ve Ukrayna’dan sonra Suriye’ye de saldırarak tarihi egosunu tatmin ediyor. Çin henüz Orta Doğu’ya gelemiyor. Dünya küresel güçlerin “gücünden” çok sorunlarına tanıklık ediyor. Orta Doğu’da ciddi bir stratejik boşluk var. Bölgede mutlak egemen bir güç yok. Küresel rekabetin odaklandığı Suriye, Doğu Akdeniz, Irak ve Orta Doğu’da “it izi kurt izine karışmış.” Kimin kiminle ittifak kuracağı, işbirliği yapacağı veya çalışacağı belirsiz. Anlık değişen ortaklık ve ilişkiler yaşanıyor. Stratejik belirsizlik ve boşluk, güç yetirememe had safhada. Bütün bunlar yeni sistemin ve statükonun kurulma sancıları. Kurulmuş ortaklıklar bozulurken, yeni ittifaklar kurulurken haritalar, enerji kaynakları ve zenginlik alanları stratejik kaygıları tırmandırıyor.

Orta Doğu jeopolitiğinin en stratejik bölgesinde yer alan Türkiye bu ittifak değişimlerinin coğrafyasında her ülke ve grupla sorunlar yaşıyor. Bu kaçınılmaz bir sonuç. Aynı zamanda yeni dönemdeki bu ittifakların biçimini, niteliğini, hem de etkinliğini belirleyecek en önemli oyunculardan birinin Türkiye olduğunu da gösteriyor.

Dün ABD Irak’ta çok etkinken, İran ve Suriye ile iyi ilişkileri olan Türkiye’nin AB ilişkileri donmuş, İsrail’le arası açılmış, Rusya ile yakınlaşmış ve Kürt Çözüm Süreci başlamıştı.

Bugün AB ile ilişkiler canlanmış, Kıbrıs’ta çözüm umutları artmış, Rusya, İran, Irak ve Suriye ile çatışma hali var ve Kürt açılımı donmuş halde.

Bu hal bölge jeopolitiğinin konjonktürel ve yukarıda izah edilen değişimlerinin Türkiye’ye yansımalarıdır.

Atlantik ve Pasifikten sonra Akdeniz’de, Orta Doğu’da bir güç temerküzünün şekillendiği gözlenmektedir. Yeni Orta Doğu projesi, Arap Baharı’nın kışa döndürülmesi nihayet özellikle Irak ve Suriye’de ülkeler, terör örgütleri ve değişik grupların kıyasıya mücadele verdiği bir dünya savaşının prototipi yaşanıyor. Ateşi bazen Afrika, bazen Avrupa, bazen Türkiye ve ABD’de parlayan Orta Doğu, Suriye odaklı gerilim tüm dünyayı yakacak potansiyelini her gün güçlendiriyor. Sıcak çatışmalar, bombalamalar, terör saldırıları, göçmen akını küresel bir kriz olarak büyüyor. III. Dünya Savaşı’nın çoktan başladığını söyleyen analistler çoğalıyor. “Bu dünya böyle gitmez”, “dünya 5’ten büyüktür” küresel itirazları barışla olmayacaksa savaşla yeni bir dünya düzeninin çağrısı ve mesajı olarak yorumlanabilir mi?

Yeni Türkiye

Küresel güç dengeleri değişirken, dünya statükosu sarsılırken Türkiye’de değişimden ve yenilenmeden nasibini alıyor. Yeni Türkiye vizyonu adım adım şekilleniyor. Küresel statükonun belirlediği vesayet düzeni yıkıldı. Eski Türkiye’nin kodları yenileniyor. Dışa bağımlı, güdümlü yapı, kurum, kural ve politikalar değişiyor. Bağımsız, yerli, öze dönük, kendi değer ve menfaatlerini önceleyen, milli irade kaynaklı yeni rejim her yıl daha güçleniyor. 21. yüzyıl Türkiye’sini oluşturma vizyonu stratejik bir hedeftir artık. Medeniyet coğrafyasını birleştirme ve dayanışma mücadelesi, yeni bir güç haritası inşa etme çabası Yeni Türkiye vizyonudur.

NATO, Batı, ABD, AB merkezli uluslararası dünya düzenini sorgulayan Türkiye daha adil, demokratik ve barış içinde bir dünya düzenini talep ediyor. Blok baskılarından uzak, bağımsız politika ve ülke çıkarlarına odaklı stratejileri geliştirme, kendi oyununu kurma Türkiye’nin yeni güç vizyonu, İslam dünyası, Türk dünyası, medeniyet coğrafyası önceliği artık.

İslam dünyası ile İslam İşbirliği Teşkilatı ve devletten devlete ilişkilerle ortak güvenlik, ortak istihbarat yapılanmalarını kurmaya çalışırken, askeri üs ve savunma sanayindeki dayanışmalarını da güçlendiriyor. 1,7 milyar Müslümanın yaşamsal beklentilerine cevap verecek mekanizmalar ve ortak akıl oluşturuluyor. Başta Azerbaycan olmak üzere Türk dünyası ise enerji, güvenlik, ticaret ve siyasi alanda stratejik düzeyde yakınlaşmalar var.

Türkiye’nin gelecekte siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak kurucu roller üstlenebilecek potansiyeli var. İşte tamda bunun için Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılmak isteniyor. Türkiye bu iç ve dış kuşatma ve işgal hamlesine direnecek, bu kuşatmayı yaracaktır. İki cepheli savaşı Türkiye kazanacak, bölgesel gücünü, küresel rolünü artıracak, Yeni Türkiye vizyonu ile tarihi misyonunu tamamlayacaktır.

KAYNAK : Stratejik Düşünce Enstitüsü - image001 7

Yorumlar

  1. Mustafa Aslan Aksungur avatarı
    Mustafa Aslan Aksungur

    Mustafa Aslan Aksungur Şub 12, 2016 at 21:04
    net) Ekler11 Şub (1 gün önce)
    İLGİLİ SİTE LİNKİ : http://yasamdanyanayiz.com ÖZEL BÜRO NOTU : İçinde “Barış…

    Mustafa Aksungur
    11 Şub (1 gün önce)

    Alıcı: ozel-buro-isti.

    Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar

    Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok.No: 2/44

    ANTALYA

    0 535 445 55 11 maslanaksungur@gmail.com

    71

    DİNDİRİN BU KANI! I.

    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

    Güzel Türkiye’mizin Yüksek makamlarında: (Diyelim ki, 4000) Makam Sahibi var. Bunların çevresinde bunlara DALKAVUKLUK yapmak icin Dört dönen DÖRT MİLYONU AŞKIN ÇIKAR DALKAVUĞUUZ APORT beklemetedirler. Bu İTLERİN Payları, bekledikleri kemik kırıntları önlerine atılmazsa, sahiplerini bile DALAMAYA kalkışırlar. Bunları böylece blelim..!
    Şunu da bilelim ki bu Yüksek Makam sahiplerimizin hiç birisi, CUMHURBAŞKANIMIZ bile olsalar, bu dalkavuklardan güç almadan, onları maşa olarak kullanmadan İNSANLIĞA AYKIRI İŞLEVLER İÇİN “OLUR!” veremezler; imza koyamazlar! Maçaları sıkmaz!

    Maşasız meşe koru tutulmaz! Tutmaya kalkışanın Elleri yanar.

    HIRSIZLIĞA + YOLSUZLUĞA + PETROL KAÇAKÇILIĞINA … vd. vd. Akla gelen tüm yolsuzluklara, aykırılıklara cesaret edemez olurlar! İmza atamazlar!

    Durum böyle olunca da, YETMİŞ YILDIR yaşadığımız tüm kanunsuz eylemler, usturayla kesilmişçesine şirrrp diye kesilir. Yüce Türk HALKI da, topluca hepimiz BİRDEN rahat bir nefes alırız. İşimize gider, işimizden gelir, işimizi kotarır İNSANCA, İNSAN gibi yaşarız..!
    İşte o zaman, gerek bilerek, gerekse bilmeksizin, ruhumuz bile duymaksızın SÖMÜRÜLEN BİZLER VE DE O (74) MİLYON İNSANIMIZDAN hiç birimiz, kanımızı o yetkili Makam sahibi sömürgenlerimize içirtmeyiz, sömürtmeyiz..!

    Hoş, zaten o sömürgen sınıf temsilcilerinin, makam sahiplerinin hiç birisi de sömürmeyi gündemine almak şööyle dursun, akıllarından bile getiremez olurlar ol zamanlar…

    SÖMÜRÜLEN Bu 74 milyon insan, (İçinde ben de varım.) Uyanmak, bir yumruk olmak zorundayız… Gelin uyanalım..!
    Bir elde beş parmak var. Parmaklarımızı ayrı ayrı tuttuğumuz zaman avucumuzda su bile eğleşmez. Hiç bir maddeyi tutamayız! Onları birleştirdik miydi, her hakkımızı alır, her şeyi avucumuzla tutar, avucumuzun ortasında buluruz..!
    Eee, öyleyse: Eyy o özel çıkarcılar dışındaki 74 milyon HALK İNSANI!

    Gelin 74 yıldır yattığımız bu “Eshab-ı Kehef Uykusundan” uyanalım artık! Şu DÖRT MİLYONCUK ÇIKARCILAR GÜRUHUNU, ÇIKAR DALKAVUKLARINMIZI, eğer istersek tükürüğümüzle boğarız..!

    Gelin isteyelim, BOĞALIM, YOK EDELİM DALKAVUK GÜRUHUNU..!

    m.a.a.

    ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM..! Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için senin yardımına ihtiyacım var.

    Hemen şimdi 30 saniyeni ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız? İşte linki:

    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

    Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci- Araştırmac-

    Yazar. Memurevler Mah Tonguç Cd 205 Sok No 2/44

    ANTALYA

    Tel: 0535 445 55 11 maslanaksungur@gmil.com

    72

    DİNDİRİN BU KANI! II.

    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

    “-Söz, özü dışa yansıtan bir dış-bükey aynadır!” Diye başlarsam söze ve de:

    “Bilimin dalkavuğu olamaz! Gel bil ki insanlık için Bilgenin dalkavuğu, cehlin (Bilmezin) dalkavuğundan bin bir-iki kez daha yıkıcıdır; bin-üçyüz beş kez daha tehlikeli olur!” Diye sürdürürsem sözlerimi; acab’ola ki, sizler ne buyurursunuz benim bu yadsınamaz “doğrularıma…”

    Sizlerin ne buyuracağınızı pek bilemem kuşkusuz ben… Ama sizlere şunu arz edeyim ki:

    “Tek başına da kalsan, doğru bildiğin yolda yürü ya Mustafa!” Diyor beyin kıvrımlarıma sığamayan aklım bana…

    Düşünüverelim biyol, bir ülkede normal yargı kurumları varken, bunlar görevlerini hiç bir etki altında kalmadan, düpedüz, onurluca yapıp dururlarken, onlarla yetinmeyen, o ülkeye “Özel Mahkemeler” kurulmasına ve bu Mahkemelere: “Özel Yargıçlar + Özel Savcılar” atanmasına, özel yetkilerle donatılmalarına “Parmak Olur”u vermek ne demektir..? Hem de Millet Adına…

    Ben buna: “Halk Düşmanlığıdır + Diktatör Dalkavukluğudur!” diyorum. Yanılmışsam Eger, adını sizler koyunuz lütfen de, ben de öğreneyim. Yanlışımı görrsem yanlışımdan döneyim.

    “Yanlışlarından dönmek gibi yüce erdem olamaz..!” Demiş büyüklerimiz.

    Bu: “Özel Yasaları” öneren kişilere, kurumlara, bu istemi yasalaştıran Meclise, yürürlüğe koyan yetkili makamlara, hele hele bu yetkili katlara DALKAVUKLUK yapan, yandaş parmakçı kaldıraç makinalarına…

    “Kavakta nar biter mi?” diyen her üst görevlisinin önünde eğmeç gibi eğilerek:

    “Hem de kafam gibi gibi biteeer Âmirim, Bakanım.. Başbakanım..Cumhurbaşkanım..!” Diyen yetki ve oy sahibi sözde “Bilge”lerin yıkımını, hangi “Bilmez”in kazması, küreği, dinamidi, beyni, yüreği, gücü, teni, teri… hatta, hatta, o kutsal denilen “Oyu” ve onun arkadan gelecek olan “Soyu” düzeltebilir acaba..?

    Bunun doğru yanıtını bulmak için şu bizim: 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına bir bakıvermemiz yeter de artar bile…

    Bir ülkeye en büyük kötülüğü yapan, o ülkenin “Diktatörü” değildir Dostlarım; o diktatöre diktatörlük yolunu açan, çevresinde kümelenmiş olan kişiliği paçavralaşmış “Çıkar Dalkavuklarıdır. Çıkar Güruhlarıdırlar! Bunlar Milletin vekilleri değil, ÇIKARLARININ Tutsaklı vekilleridirler!”

    Düşünün biyol: Çevresindeki dalkavukları olmasa, 17 ve 25 Aralık olayları, böylesine sessizce örtülebilir miydi şu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, ve de dışında? Örtülmek şöyle dursun, “Cumhurbaşkanlığı makamı ile Ödüllendirilebilirler miydi? Onu isteyen kahramanlar?

    “Akıl için yol birdir!” demiş atalarımız. Akllarımızı başımızdan hiç bir RÜŞVET ayıramasın lütfen…

    Yaptığı her yolsuzluğa, her kanunsuzluğa:

    “Pek güzel yapıyorsunuz Başkanım, Başbakanım, Yan bakanım, Dik çakanım!” diyen dalkavukları olmasa, yasaları çiğneye çiğneye kim, nasıl Cumhurbaşkanlığı Makamına, tereyağından kıl çeker gibi bu denli kolaylıkla çemrenip çıkabilirdi ki?

    Ben, onu-bunu bilmem; bildiğim bir şey varsa, o da: Her Ulusun, yok olmamak için yok etmesi gereken en başta gelen baş “DÜŞMANI”: O Ulusun başına çöreklenen “Diktatörü” değildir. O Diktatöre o makamı açan, Dikatörün çevresinde dört dolanan Çıkar Dalkavukları Güruhudur. Halkımızın ve ülkemizin selameti için en başta gelen görevimiz: Bu güruhları yok etmek DALKAVUKLUĞU ortadan kaldırmaktır.

    Yüce Türk Halkları adına, her Halk severin, her İnsan severin “Birincil Görevi”:

    DİKTATÖRÜNÜ yok etmek değildir! O diktatöre cesaret veren, destek olan, DALKAVUKLUK yapan Dalkavuklar sürüsünü, Derintilerini yok etme-kutsal görevidir…

    Eyy Yüce Türk Halkı: Buyurun Kutsal Görev için iş-başına..!

    İşimiz, Diktatörlerimizi yok etme savaşımı değildir. Diktatörlere Cür’et, Cesaret ve Yetki veren DALKAVUKLAR kümesini yok etme savaşımıdır..!

    Şu son iki binli yıllar içinde öylesine de çoğaldılar ki bu dalkavuk deriltileri, affedersiniz: Halkımızın o dopra deyimiyle:

    “*ikimizi sallasak, kesinkes bir dalkavuğumuzun kıçına dokunur!” Oldu… İşte bu kesimine çoğalttık bu çıkar dalkavukları srsünü şu sahipsiz Ülkemizde…

    Bu Dalkavuklarımızı yok etmediğimiz sürece, Ulusçak, tümden “Yok Olma” sorunuyla karşı- karşıya kalacağımızı bilmemiz ve gerekenleri yapmak için bu konuyu bilincimizden hiç çıkarmamamız gerekir..!

    Benden söylemesi. Ötesini Yüce Türk Halkımızın beyni, vicdanı ve “OY!”Ları bilecek artık… m.a. a.

    “-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:

    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

    ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!

    Mustafa Aksungur

    Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci-Araştırmacı-Yazar

    Memurevleri Mah.Tonguç Cad.205Sok. No: 2/44

    ANTALYA

    0 535 445 55 11 maslanaksungur@gmail.com

    73
    DİNDİRİN BU KANI: III.
    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

    Oturdukları “MAKAM KOLTUKLARININ” verdiği yetkileri kötüye kullanan; ÇIKAR SAĞLAMAK icin Milletin başında boza pişiren Milletvekilleri… Bakanlar… Başbakanlart… Cumhurbaşknları ve yetkilimakam sahipleri! Sizleredir sözüm:
    Verdiğiniz keyfi kararlarınızdan ve yasadışı emirlerinizden ötürü, tüyü bitmedik yetim-yetameden tutun da, tüm 77 milyonTürk Halkına karşı iliklerinize dek günahlı, iliklerinize dek sorumlusunuz…
    Şunun şurasında, en uzun yaşayan insan, 60, 70 yıl, haydi bilemedin, 100 yıl yaşıyor. Eee, düşünüverelim biyol, değer mi şu YÜZ YILLIK bir çıkar saltanatı için kıyamete kadar o ateşli CEHENNEM BALÇIĞININ batağınıp kıvranmaya..?

    Valiler, Kaymakamlar, Yargıçlar, Savcılar, Kumandanlar, Amirler, Memurlar ve digerleri..!
    Amirlerinin emirlerine uyarak ya da rüşvet alarak yasadışı işler yapan tüm yetki sahipleri, sizler de en AZ sizleri atayan makam sahipleri kadar kanlı, kirli bir GÜNAH BALÇIĞININ Çıkmazına gömülür, GÜNAH ÇAMURUNDA debelenir durursunuz… Unutmayın ki: “Yerin üstü varsa, altı da vardır!” Demiş Atalarımız. Yasadışı emirlerde amir, memur, üst alt diye bir özür tanınmaz.
    Bu dekicik anımsatmalardan sonar, gelelim şimdi de 2016 Türkiye’sinin barış içindeyken verdiği savaş telafetine:
    88 YAŞINDAYIM. Bir TC. Vatandaşıyım. İnanın içtenliğime, Televzyon açmaya, Haber dinlemeye, Gazette okmaya korkar oldum. Gün geçmiyor ki Iki, üç, beş Mehmetçiğimizi şehit vermemiş olalım. Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi geçti nerdeyse teröre verdiğimiz kurbanlarımızın sayıları…
    Ateş düştüğü yeri yakar. O şehit analarının, o şehit babalarının, o şehit bacılarının, o şehit yakınlarının yüreklerini yakmaya şu bizim DEVLET SORUMLARIMIZIN ne hakları var Allah aşkna..?
    Böylesi kanlı ölüm acılarını yaşayan Halk İnsanları:
    “-İlâhi senin de başına gelsin de, en kıymetlilerinin canında bul..!” Diye SORUMLULARA ilenir dururlar…
    Bizim gani gönüllü yüce HALKIMIZ bunu bile gönül indirmiyor.
    Anlayın artık..! Dindirin bu kanı..! m.a.a.

    “-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:

    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim

    ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!

    Mustafa Aksungur

    74

    DİNDİRİN BU KANI! IV

    ÇIKAR DALKAVUKLUKLARINI YOK EDELİM

  2. aira avatarı
    aira

    yazılarınızı yazar girişi yaparak gönderiniz lütfen, aksi takdirde hesabınız bloklanabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir