SA2469/SD378: Sonsuz Ark’ta Vatansever-Mücahit Bir Kıbrıslı:
“Türkiye’nin bütün enerjisini teröre ve küresel saldırılara karşı mücadeleye ayırdığı bu dönemde, Kıbrıs’a bakmaya zaman bulamayan gözlerimize, bize Kıbrıs’taki her şeyi anlatan yazıları ile Kıbrıs’ı takip etmemizi sağladığı için Ata Bey’e teşekkür borçluyuz.”
ata atun ile ilgili görsel sonucu
Kimileri için yazmak bir geçim kaynağıdır ya da ideolojik bir görev, yükselme, güç elde etme; kimileri için de anlatılmayanları anlatarak insanlara asıl olanı, gerçek olanı duyurma çabası adına, haklı bir dava adına herhangi bir kişisel kaygı gütmeden kullanabildiği en etkili araçtır. Tek motivasyonu davası olan insanları hep takdir ettim, onlara sempati ile baktım. Çünkü bu bir karakter temsilidir, bir duruştur ve öldükten sonra tebessümle, hayır dua ile anılacak katışıksız bir hatıradır. Prof. Dr Ata Atun böyle bir isimdir Sonsuz Ark için.
Sonsuz Ark ailesine – Aile tabiri Ata Bey’e aittir- katılması için 13 Mayıs 2015’te yaptığımız yazışmalardan sonra, 13 Mayıs 2015 Çarşamba günü “41 YıldırBüyüyemeyen Yavru” ilk yazısını yayınladık Ata Bey’in. İnşaallah yarın 118. yazısını yayına alacağım.
28. Konuk yazarımız , kısa bir özgeçmiş istediğimde çok mütevazi birkaç cümle yazıp göndermişti:
“Kıbrıslı Türk olan yazarımız, Kıbrıs, Yakın Doğu Üniversitesinde Profesör unvanı ile Mühendislik Fakültesinde görev yapmaktadır. Kıbrıs konusunda uzman olup, 2004 yılında BM gözetiminde gerçekleştirilen Kıbrıs görüşmelerine görüşmeci olarak katılmıştır. 1974 Mutlu Barış Harekatına Mücahit (*)olarak katılan yazarımız, 1976 yılında çok genç yaşta Magosa Milletvekili seçilmiş, 2000 yılında Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın, 2004 yılında Başbakan yardımcısı Serdar Denktaş’ın ve 2010 yılında da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun politik danışmanlık görevlerine getirilmiştir.”
Oysa kendi kişisel sitesinde çok daha zengin bir özgeçmişin ayrıntıları vardır. (Merak eden dostlar, tıklayıp okuyabilir) Türkiye’deki muadilleri gibi hayatın tadını çıkarmak için onlarca nedeni olan Ata Bey’in davası için sürekli yazması ve karşılığında maddi bir beklenti içerisinde olmaması beni hep duygulandırmıştır.
Ki; yayına hazırlarken okuduğum tüm yazılarında neredeyse 200 yıldır kanayan bir bilinç eksikliğinin tam karşısında duran bir yazı savaşçısı gördüğümü söyleyebilirim. Yayınladığım tüm yazılarının altına da imzamı atabilirim. Çünkü; bir varoluş kavgası verdiğimiz bu dönemde, aramızdan bir kısım insanın dinî, millî değerlerimize karşı bir yerde konumlandığını ve bize karşı amansız bir mücadele verdiğini görüyor ve bu anlamda bir karşı mücadele içerisinde olduğumuzu biliyorum.
Ata Bey, uzun yıllar boyunca Kıbrıslı Türkler’in Türkiye’ye bakışına şahit olmuş ve buna mukabil, Türkiye’nin de Kıbrıslı Türklere bakışındaki ‘yavru’ şefkatini izlemiş bir bilge gözüne sahip. Bugün yazıp çizdikleri bir anlamda kasıtlı olarak, bilişsel bir düzlemde Türkiye’den ‘anavatan’dan koparılmak istenen Kıbrıs Türk Halkı’nın bütünden kopmaması, dinî ve millî değerlerini koruması adına büyük ve saygıdeğer bir çabanın ürünü.
Türkiye’nin bütün enerjisini teröre ve küresel saldırılara karşı mücadeleye ayırdığı bu dönemde, Kıbrıs’a bakmaya zaman bulamayan gözlerimize, bize Kıbrıs’taki her şeyi anlatan yazıları ile Kıbrıs’ı takip etmemizi sağladığı için Ata Bey’e teşekkür borçluyuz.
Üniversite yıllarımda Kıbrıslı Türkler’den arkadaşlarımın hemen tamamının nasıl olup da ‘solcu’ ve ‘dine karşı’ olduğunu hiçbir zaman anlayamamıştım. Oysa 1974’ten önce yaşanan rum katliamlarının tek sebebi onların Türk ve Müslüman olmalarıydı. Üniversitedeki arkadaşlarımın aileleri Rum katliamlarının da mağduru idiler ve buna karşılık hem millî hem de dinî değerlere karşı duyarsızdılar.
Hemen her Cuma gününü küçük ve tarihi Kıbrıs camilerini gezerek, orada namaz kılarak geçiren Ata Bey’in bu hususta söylediklerinin bence anlamı çok büyüktü.
Eli Öpülesi Yaşlılarımız -Kıbıs Türk Halkı’nın Dini İnaçları-15 Haziran 2015, başlıklı yazısında bu durumu şöyle anlatmıştı:
“En önemlisi de, Kıbrıs Türk Halkı olarak dini inançlarımızın çok zayıflamış veya zaman içinde bilinçli olarak zayıflatılmış olması.
Gerçekte İslamiyet, kuşaktan kuşağa hepimize aktarılmış kişisel ve toplumsal hayatımızı kuşatan inanç ve yaşam kurallarıyla bizlere, ruhî hayatımızı tatmin edecek, maddî hayatımızı düzenleyecek mükemmel bir yaşam sunmasına rağmen, toplum olarak bilinçsiz bir şekilde bizler veya da bilinçli olarak başkaları tarafından İslamiyet’ten uzaklaştırılmışız. Ki, sonucunu hep birlikte görüyoruz.
Mutlu olmayan, elindeki ile yetinmeyen, maddiyatın esiri olmuş, çalışmayan, üretmeyen, kendimizden başka hep başkalarını suçlamaya alışmış ve en önemlisi de aile bağları zayıflamış, insanoğlunu ait olduğu topluma ve insanlığa yararlı bir insan yapmayı içinde barındıran dinimizden uzaklaşmış bir hale düşmüşüz. Belki de bizleri zayıflatmak, parçalamak ve ulusal bütünlüğümüzü yıkmak için bilinçli bir şekilde bu hale düşürülmüşüz…
Kıbrıs Türk Toplumu olarak yıkılışın ayak seslerini duyuyorum adeta…”
Uzun süredir durmuş bulunan Kıbrıs müzakerelerinin İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması gibi ABD için hayati olabilecek bir konu yüzünden yeniden başlaması, yangından mal kaçırırcasına Rum yararına bir çıkar anlaşmasına dönüşmesin diye yüzlerce yazı yazdı Ata Bey, 150 yıllık Kıbrıs’a su götürme rüyasının gerçekleştiği 2015’te, Anadolu Suyu’nun stratejik ve hayati önemini anlattı; hem Kıbrıs’taki basiretsiz Türklere, hem anavatandaki bilgisiz Türklere hem de tam şovenist Rumlara karşı yazarak Mücahit olmaya devam etti.
Sonsuz Ark olarak ’a emekleri için teşekkür ediyor, kendisine, yazarımız olan eşi Yurdagül Hanımefendi’ye ve çocuklarına sağlıklı bir hayat diliyoruz.
Seçkin Deniz, 09.02.2016, Sonsuz Ark, Eleştiri
Seçkin Deniz Yazıları
Takip et: @Seckin_Deniz
(*)Mücahitlik hizmetini, Mağusa Sancağı, 1ci Tabur Servis bölüğünde, takım komutanı olarak 1970–1973 yılları arasında yapmış olup, 1974 Barış harekâtına Havan Takım Komutanı olarak katılmıştır.
Bir yanıt yazın