Çok büyük değişimlerin arefesindeyiz.
Hem ülkemiz hemde dünyada büyük değişimlerin olacağı bir süreçten geçiyoruz. Ve her gün, bu değişimlerin neler olabileceği ve nasıl sonuçlar ve kimler eliyle yapılacağına dair yeni ip uçları ve emareler beliriyor.
Özellikle ortoğu coğrafyasında olacak olan bu değişimlerden Türkiye’nin etkilenmemesi düşünülemez. Zira Türkiye, sahip olduğu jeopolitik konum ve tarihi birikimleriyle bu değişimlerin nerdeyse tam göbeğinde bir ülke.
Hem Suriye konusu, hem yeniden şekillenen ortadoğu coğrafyası, hemde Türkiye’nin kendi içerisindeki sorunları bu değişikliklerin, büyük ve çaplı olacağı sonucuna vardırıyor.
Öncelikle Türkiye’de ciddi değişimlerin olacağını söyleyebiliriz. Hem yurt içinde, hemde yurtdışında yaşanan olaylar ve hadiseler bunun ciddi ve köklü olacağını gösteriyor.
Şimdi bu değişimlerin en büyüğü, 13 yıldır iktidarda olan Erdoğan döneminin kapanacak olmasıdır.
Evet, Türkiye’de Erdoğan dönemi kapanıyor.
Erdoğan, şartların sonucunda ortaya çıkmış ve Dilipak’ın itirafıyla anladığımız gibi bir projedir. Türkiye’de Refah Partisi’yle yükselişe geçen muhafazakar trendin kullanılarak, Türkiye’de yapılmak istenen değişimlerin kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmesi adına hazırlanan bir projedir.
Türkiye’nin, siyaseten ve ekonomik olarak bir çıkmaza giridiği dönemde hazırlanmış ve Türkiye’nin başına geçirilmiş olan AKP ve Erdoğan projesi, miladını doldurdu ve tedavülden kaldırılıyor.
Bunun işaretleri.
1- Bülent Arınç’ın açıklamaları
Özellikle açıklamaların ardından AKP’nin önemli görevlerde vazife almış isimlerinin buna desteğinden anlayabiliriz.
Daha önce dediğim gibi Arınç, bu açıklamaları asla kendi şahsı adına yapmamıştır. Bunu bir hareketin sözcüsü olarak yapmıştır.
Arınç’ın açıklamalarında Erdoğan ve AKP hükümetinin ayrımı ve olan olumsuzlukların büyük ölçüde sorumlusunun Erdoğan olduğunu söylemesi, Erdoğan’ın tasfiyesi meselesinde Davutoğlu ve Hükümetinde olacağının anlıyoruz.
Özellikle çözüm süreci konusunda Arınç’ın, çok açık olarak yeni bir sürecin başlaması gerektiği ve bunun hükümetin ve meclisin kontrolünde olması gerektiğini vurgulaması çok önemlidir.
Ayrıca Erdoğan’ın kapatmaya çalıştığı HDP’nin, Arınç tarafından sahip çıkılarak güçlendirilmesi gerektiğinin söylenmesi, Erdoğan’a karşı çok ciddi bir hamledir.
Zira HDP’nin güçlendirilmesi demek bir bakıma, Erdoğan’ın başkanlık hayallerinede darbedir. Bu darbeyi daha belirgin şekilde bu gün Numan Kurtulmuş, “anayasa için başkanlığın ilk şart değil” diyerek vurmuştur.
Evet Arınç’ın şimdilik sözcülüğünü yaptığı Davutoğlu ekibi ile Erdoğan ekibi arasında ciddi bir savaş başlıyor. Ve bu konuda Davutoğlu ekibi dış dünyanın desteğini almış durumda.
Bu konuda ordununda Erdoğan ve yaptıklarından rahatsız olduğunu biliyoruz. Özellikle çözüm süreci konusunda Erdoğan’ın PKK’ya verdiği tavizler ve göz yummalar, ordu içerisinde ciddi rahatsızlıklara sebep oldu.
Her gün gelen şehit haberleri ve hükümet-Erdoğan arasında çözüm süreci konusundaki görüş farklılıkları ordunun moralini çok bozuyor.
Bugün sitemizde yer alan Diyarbakır’da çatışmalara giren askerlerin ve özel harekatın bu halden rahatsızığı bunun ciddi sorun olduğunu gösteriyor.
2- Suudların Erdoğan’ı satması
Erdoğan’ın en büyük ortağı ve finansörü olan Suudlar Erdoğan’ın bundan sonra Türkiye’de bir etkinliğinin olamayacağını gördü ve sattığını düşünüyorum.
Bu günlerle, yol arkadaşlarını satarak gelen Erdoğan için acı bir tecrübe olacaktır bu.
Peki bunu nerden anlıyoruz ve Suudlar Erdoğan’ı neden sattılar.?
Bunun en büyük işaretini Davutoğlu’nun Suudi Arabistan’a kabulundeki tavır ve olaylardan anlayabiliriz.
Öncelikle Davutoğlu ve Genelkurmay başkanı Akar’ın aynı anda Suudi Arabistan’da olmasını ben tesadufi olmadığını düşünüyorum.
İkincisi, Suudların Kabe gibi bir yerde, Davutoğlu’na adeta miting yapıyor havasında halkı selamlamasınıda tesadufi olduğunu düşünmüyorum. Bunun bir mesaj ve planlı olarak yapılıdğını düşünüyorum.
Erdoğan’ın Arap dünyasında en popüler olduğu zamanlarda bile böyle bir olayı yaşamaması ve onca Kabe ziyaretlerinden, bu seviyede reklamının yapılmaması bana bu düşünceye varmama sebep oluyor.
Peki Suudlar neden Erdoğan’ı sattı.
Bunun bir kaç sebebi olduğu kanaatindeyim.
Öncelikle Suudlar, Mısır konusunda Sisi’ye destek verirken, Sisi’ye karşı sert tutum içerisnde olan Erdoğan’ın, Sisi’den özür dilemesine rağmen üzerini çizdiklerini düşünüyorum.
Zira Mısır arap dünyasında çok önemli bir ülkedir. Ve Mısır konusunda Erdoğan’ın Sisi’den özrünün yeterli olmayacağı ve Erdoğan’a karşı arap dünyasında başlayan ve gittikçe artan antipatinin bunda etlkiliği olduğunu düşünüyorum.
İkincisi, Erdoğan’ın tüm kirli işlerinde ortağı olan Suudlar, Erdoğan’ı satması karşılığında kendilerini bu işlerden temzileme sözü aldıklarını ve bunun karşılığında, yıllardır IŞİD’i besleyen silahların nakliye işini yapan ortaklarını sattıklarını düşünüyorum.
Zira bu mesele, Rusya’nın bastırmasıyla mutlaka bir gün patlak verecek ve bu kabak birilerinin başına patlayacaktır. Bu gören Suudlar kendilerini sağlama aldılar.
Üçüncüsü, İran ile nerdeyse çatışmanın eşiğine gelen Suudlar, İran’a tüm gizli şeylerini kaptıran Erdoğan’ın, İran konusunda yapılacak mücadelede etkili olamayacağını düşünüyor. Zira zaafları ve sırları İran’ın elinde olan bir Erdoğan, İran’a karşı sert ve ciddi duruşlar sergileyemeyecektir. Bu nedenle, bu konuda daha temiz kalmış olan, şimdilik Davutoğlu olarak görülen kesimi tercih etmiştir.
3- İran tehlikesine karşı istikrarlı Türkiye ihtiyacı.
Özellikle İrana karşı ambargonun kalkmasından sonra artan İran gücü ve Suriye konusunda Rusya ile ortak hareket eden İran’a karşı batı istikrarlı bir Türkiye ihtiyacı olduğunu gördü.
Ve bu istikrarın önündeki en büyük engel olan Erdoğan’ın tasfiyesine karar verildi. Zira bundan sonra Erdoğan’ın içinde olacağı hiç bir oluşumda Türkiye istikrarı kazanamaz.
Halkın yüzde ellisi tarafından nefret edilen bir kişinin olduğu bir denklemde, ülkenin huzur ve sükunete ve güce kavuşamayacağı ortadadır. Bu nedenle, bu istikrar ve gücün önünde en büyük engel olan Erdoğan’ın bu denklemden çıkarılması gerekiyor.
İşte Davutoğlu ve ekibi, Erdoğan’ın bu denklemden çıkarılmasını yapacak ekip olarak batı tarafından desteklendiğini düşünüyorum.
Suriye konusunda Batının etkili olması ve Suriye’yi İran-Rusya-Çin bloğuna bırakılmaması için, kendi içinde istikrara kavuşmuş, demokratik bir Türkiye ihtiyacı vardır.
Bununda adı başkanlık olan ama tam bir diktatörlük hayalleri kuran Erdoğan ile olmayacağını bilen batı, Erdoğan’ı tasfiye ediyor.
4- Erdoğan’a cemaati bitirme işini veren Ergenekon, Erdoğan’ın bunu yapamayacağını gördü ve ipini çekiyor.
Yaptığı hukuksuz işlerin örtülmesi karşılığında Cemaati bitrme işini alan Erdoğan’ın, bu işi yapamayacağını gören Ergenekon ve Perinçek ekibi, Erdoğan’ın kendi eliyle yaptığı kanunlari ve HSYK’yı kullanarak Erdoğan’ın fişini çekmeye hazırlandığını söyleyebiliriz.
Yakında bazı davalarda,özellikle MIT tırları davası İran casusluğu davalarında
tahliye haberleri ve bazı AKP’lilerin isimlerinin olduğu davalar açılırsa şaşırmayın.
Bununla birlikte, Dilipak’ın yaptığı kaset şantajınıda hatırınızda tutun.
Bu ipi çekme konusunda sır küpü Fidan ve ekibininde etkili olacağını düşünüyorum.
Tüm bu sebeplerden dolayı pasifize edilecek olan Erdoğan’ın çok şansının olduğunu düşünmüyorum.
Ve bu tasfiyenin aynı zamanda, Erdoğan etrafındaki İran yapılanmasınında tasfiyesi olacağına inanıyorum.