Osmanlının son dönemlerinde olduğu gibi, günümüzde de tüm vatan satıcıları, vatan bölücüleri, yeminli Türk düşmanları, yeni liberaller “Bulunmaz Bursa kumaşı”na dönüştüler.
Toplantılar yapıyorlar, konferanslar düzenliyorlar…
Daha yakın bir zamanda, Türkiye’ye “DEMOKRASİ GETİRMEK İÇİN !!!…” Cemaat, Y-CHP, Cumhuriyet Gazetesi ve HDP, Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Abant Platformu toplantısının 34.’sünde bir araya geldiler.
Bu toplantıda kimler yoktu ki…
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, akademisyen Baskın Oran, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici, Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç, Taraf yazarı Murat Belge, Cumhuriyet yazarı Aydın Engin, Cumhuriyet yazarı Ahmet İnsel, Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner, Adem Geveri, eski CHP milletvekili Binnaz Toprak, HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve İmam Taşçıer, HDP’li Ufuk Uras…
Nuray Mert, Şahin Alpay, Mehmet Altan, Baskın Oran, Murat Belge, Mümtazer Türköne gibi isimler bulunuyor…
PKK yandaşları, PYD sevdalıları, şeriatçılar, İkinci Cumhuriyetçiler el bebek, gül bebek şimdi…
El üstünde tutuluyorlar…
Onların bir tek amacı var, “Halklara özgürlük, özerklik, eşitlik, demokrasi” perdesinin arkasına sığınarak, Doğu ve güneydoğuyu Türkiye’den koparmak, Büyük Kürdistanı kurmak…
Yani Batı’nın Sevr’le yapamadığını, günümüzde bu yolla gerçekleştirmek, ülkeyi parçalamak…
İşte bu yüzden, ABD Başkan yardımcısı Joe Biden bile gelir gelmez, ayağının tozu ile hükümetten önce, liberal aydın ve gazetecilerle görüştü, ihanetle suçlanan akademisyen aydınların avukatlığına soyundu…
Bu arada Biden, tutuklu yargılanan Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a övgüler dizdi, eşi Dilek Dündar ve oğlu Ege Dündar ile söyleşiler yaptı…
Conrad Otel’de yapılan görüşme sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Ege Dündar şunları söyledi:
“Kısa bir konuşma oldu. Bana babamızın durumunu, iyi olup olmadığını sordu. Bana çok cesur bir babamın olduğunu söyledi. Gurur duymam gerektiğini söyledi. Gereken her şeyi yaptıklarını, basın özgürlüğü için konuşmaya devam edeceklerini söyledi. Desteğini bildirdi. Biz de ona bu inceliği gösterdiği için teşekkür ettik. Amerika’nın demokrasi modelinin basın özgürlüğüne değer verdiğini, bu değeri de bizim burada taşımaya çalıştığımızı söyledik”.
Evet, Amerika basın özgürlüğüne değer veriyor…
Ama hangi basının özgürlüğüne?
AKP, ABD, PKK ve PYD yandaşlığı yapan basının özgürlüğüne…
Türk, Türk milleti, Türk milliyetçiliği kavramlarının Anayasadan çıkarılması için canla başla çalışan basının ve aydınların özgürlüğüne…
Türk vatanının “özerklik” adı altında eyaletlere bölünmesini şiddetle isteyen basının ve aydınların özgürlüğüne…
Laiklik yasalarının çiğnenerek, tarikatlara, tekkelere özgürlük, yaşam hakkı tanıyan basının ve aydınların özgürlüğüne…
Tekkeler, tarikatlar, cemaatler, etnik gruplar hızla çoğalmalı ve birbirine girmeli ki Amerika Türkiye’de ve Ortadoğu’da dilediği at oynatsın, dilediği gibi yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan etsin…
Türkiye ve Rusya, Türkiye ve Suriye, Türkiye ve Irak bir biri ile kapışmalı ki Ortadoğu haritası yeniden çizilsin, şekillensin, ABD’nin BOP planı hayata geçsin…
Bu tarihsiz, geçmişsiz, toplama Amerikan hükümetinin bir tek hedefi vardır: Ülkesinin dev şirketlerinin, dev tekellerinin çıkarını korumak, onlara hizmet etmektir… Bu hedeften ne obama ne de Joe Biden vazgeçebilir…
PKK da, PYDD de, IŞİD de, liberal aydınlar da, Atatürk’ün posterini indirenler de, numaralı CIA milletvekilleri de bunun için vardır…
İşte bunun için ABD, Ortadoğu’da çarpışan PKK ve PYD’lilere “Benim KARA GÜCÜM” demekte ve PKK zora, dara düştüğü zaman telaşe kapılmakta, onu kurtarmak için elinden gelen gelmeyen ne varsa ortaya koymaktadır…
Ve o asla IŞİD’in yok olmasına izin vermeyecektir… Sınırlı müdahalelerle IŞİD’le savaşıyor gibi yapıp, onu korumaya, kollamaya devam edecek, yeri ve zamanı geldiğinde kullanmak üzere “YEDEK GÜÇ” olarak elinin altında bulunduracaktır…
Bugün Ülkemizde ve Ortadoğu’da büyük bir emperyalist oyun oynanmaktadır ve çorapların en büyüğü, en uzunu Türkiye’nin başına örülmektedir…
Ülkemiz çok kritik bir dönemden geçmektedir…
Diken üzerine oturmuştur…
Çünkü geçmiş dönemlerden farklı olarak günümüzde muhalefet de emperyalist odaklar tarafından teslim ve satın alınmıştır… Onlar, ülkeyi bölmek, Atatürk döneminde kaldırılan tekkelere, tarikatlara, zaviyelere serbestlik vermek için can atmaktadırlar…
Bu çabalar, çıkışlar, mücadeleler karşısında ne yazık ki yurtseverlerde henüz bir birleşme, bütünleşme, bir araya gelme çabası görülmemekte sadece eleştiri, konuşma, söyleşi ile vakit öldürmektedirler…
Umarım, çok geç olmadan, üstümüze serpilen bu ölü toprağından kurtulur, vurdumduymazlık, belirsizlik, kayıtsızlık, önemsememe çemberini kırar, ülkemizin karşı karşıya kaldığı SEVR ORTAMININ farkına varırız…
Zaman daralmaktadır… Zaman kalmamıştır…
Sevgili yurdumuz uçurumun kenarındadır…
(alieralp37@gmail.com)
Bir yanıt yazın