NECDET BULUZ
Son yıllarda et fiyatlarındaki artışın önüne geçebilmek için Hükümet, et ithal etme kararı verdi. Kesilmiş ve donmuş et ithalatını da Et ve Süt Kurumu gerçekleştirecek. Bu konudaki çalışmaların sona erdiği ve düğmeye basıldığı söyleniyor.
Geçmiş yıllardan anımsıyoruz, daha önce de et fiyatlarında yükseliş olunca et ithalatına yönelmişiz. Tonlarca et ithalatını gerçekleştirip, reyonları zenginleştirmişiz. Ancak, bunun bir çözüm olmadığını da gördük. Bugün de Et ve Süt Kurumu yine kesilmiş, donmuş et ithal edecek ve bunu dağıtacak. Peki, bu et fiyatlarına etki eder mi, fiyatlar düşer mi, çözüm gelir mi?
Geçmişte bu konularda çok yazdık, çok uyardık. “İthal et sorunu çözmez. Suni olarak bir miktar et fiyatları düşer ama kısa zaman sonra eski tas eski hamam yine durum aynı olur” demiştik. Bugün de aynı görüşteyiz.
Kaldı ki, et konusunda köklü çözüme ulaşılmadıkça kaçakçılık ve hile de artmaya devam edecektir.
Türkiye’de yıllardır et üretiminin artmaması yanlış tarım politikalarından kaynaklanıyor. Hükümet olanlar, bu politikalarını geliştirmiyor, zaman zaman ithal etle önlem almaya çalışıyorlar ama bugüne kadar bunda da başarılı olunamadı. İthal et konusunun artık çözüm olmadığı, üretimi artıracak önlemlerin ortaya konması gerektiği anlaşılmalıdır.
Millet olarak ithal et yemiyoruz. İthal edilen et fiyatları da öyle bütçeleri rahatlatacak derecede ucuza satılmıyor. Yine yerli et tercih ediliyor. Bunlar da ithal eti çözüm olmaktan çıkarıyor.
Hükümetin besicilik ve et politikasını değiştirmesi gerekmektedir. İthal et yerine, Türkiye’de üretimi artırıcı önlemleri alıp, besiciliğin kalkındırılmasının önüne açmalıdır. Bunun için de yapılması gerekenler neyse bunlar biliniyor, bunların yerine getirilmesi gerekiyor.
Konu ile ilgili olarak üniversitelerden, tarım sektörü temsilcilerinden, üreticilerden mutlaka görüşler alınmalı, toplantılar düzenlenmeli, üretimi artıracak konular üzerinde çalışmalara başlanmalıdır. Çözüm, üretimin artırılmasındadır, bunu kesin olarak milletçe unutmamalıyız.
Besicilerle bir araya geldiğimizde bize yansıtılanları sizlerle paylaşalım:
Bilindiği gibi besiciliği teşvik etmek amacı ile yemdeki KDV yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmişti. Ancak, yeme gelen zamlar yine artış sağladı ve yem fiyatları eskisinden de pahalı hale geldi. Hayvan yeminin ana girdilerinden kepek KDV dahil 475 TL.’ye satılıyordu, şimdi KDV dahil 520 TL. ye yükselmiş. Pamuk küspesinin tonu 815 liradan 881 liraya, arpanın tonu 685 liradan 725 liraya, mısırın fiyatı 650 liradan 700 liraya, ayçiçeği küspesinin tonu 635 liradan 675 liraya yükselmiş.
İşin bir başka boyutu da yem sürekli olarak ithal ediliyor. Dolardaki kur artışı yem fiyatlarını da etkilediğinden sürekli zamlanıyor. Bu da hiç kuşkusuz besicileri sıkıntıya sokuyor. Hükümetin bu konuda da kalıcı bir çözüm üretmesi gerekiyor. Çünkü besicilerin en önemli sorunu yem fiyatlarındaki yükseliş olarak görülmektedir.
Burada asıl düşündürücü olan, besicilerin hayvanlarını yemlerle beslemeleri olayıdır. Çünkü dikkat edilecek olursa hayvancılığı öne çıkan ülkelerde hayvanlar çayır ve meralarda besleniyor. Bu da girdilerdeki fiyatın düşmesine neden oluyor. Bunun yanında hayvanın etinde de kalite artıyor.
Terör olayları öncesi Doğu ve Güneydoğu’da çayırlar ve meralar çoktu. Hayvancılık ta gelişmişti. Şimdi, terör nedeni ile köyler ve meralar boşaldı, hayvancılık ise “yok” denilecek düzeye indi. Bölgede beslenen hayvanların önemli bölümü kesilerek Türkiye’deki et ihtiyacını karşılayabiliyordu. Şimdi ise iş tersine döndü. Bölgede beslenen hayvanlar bölge ihtiyacını bile karşılayamıyor.
Besiciler, bu fiyatlarla hayvanlarını besliyor, satıyor. Bunların yanında diğer girdiler de var. Bu girdilerdeki artış hayvan fiyatlarına yansıyor. Bu anlayış içinde et fiyatlarında düşüş beklenebilir mi? Her zaman olduğu gibi bu günlerde de işin kolayına kaçıyoruz. İthal et ederek soruna çözüm getirmeye çalışıyoruz. İthal et konusu bu kez sınırlı üreticiyi daha da sıkıntıya sokacak. Besiciler için burada iki alternatif var:
1.- Besiciler girdi fiyatlarındaki artış çerçevesinde et fiyatlarını artıracaktır ki, bu et fiyatlarındaki tırmanışın sürmesi demektir. Bugün et fiyatlarındaki yükselişin ana nedeni işte budur.
2.- Ya da besiciler “zarar ediyoruz” gerekçesi ile ellerindeki hayvanları kesimhaneye gönderecek. Bu da giderek azalmakta olan büyükbaş hayvanların daha da azalması demek anlamına gelecektir. Et ithalatının başlaması ile besicilerin ellerindeki hayvanları kesimhaneye göndermeye başlaması ve büyükbaş hayvan sayısının azalması daha da tehlikeli bir durumu ortaya koyuyor.
Özetle, Hükümetin Et ve Süt Kurumu kanalı ile kesilmiş ve donmuş et ithal etmesi et sorununa çözüm olmaktan uzak kalacaktır. Geçmişte zaten bunu denedik ve çözüm olmadığını gördük.
Doğru olan üretimin artmasıdır.
Üretimin artması yolunda kalıcı, akılcı adımların atılması, büyükbaş hayvancılığın teşvik edilmesi ve çoğaltılması kaçınılmazdır. Yıllardır bunu söylüyoruz ve çözümün de et ithalatından ziyade üretimin artırılması olduğunun doğru olacağını söylüyoruz. Bugün yine bu görüşte olduğumuzun altını çizelim.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz