AFAD Başkanı, “Suriye’de 7.5-8 milyon evinden edilmiş insan var. Bunlar aynı zamanda ülkesini terk edebilecek potansiyel sığınmacı” dedi.
AFAD Başkanı Dr. Fuat Oktay, Ocak 2016 itibarıyla 2,5 milyon ”biyometrik kayıtlı” Suriyelinin Türkiye’de yaşadığını açıkladı. Sokakta yaşayan Suriyelilerle ilgili çarpıcı açıklama yapan Oktay, ”2,5 milyon Suriyeli’nin 2 milyonunun sokakta dilenci” olduğu yönünde algıya dikkat çekerek, ”sokaktaki çocuk ve kadınlara yardımın istismara” yol açacağını vurguladı.
252 KİŞİYLE BAŞLADI
Oktay, yeni barınma kamplarını açıklamak istemediklerini belirterek, ”’Şurada şu kampı yapıyoruz, burada bu kampı yapıyoruz’ şeklinde açıklamadık. Sebebi de kamp yapımı başladığı andan itibaren çok farklı bir iletişim aracı var buradaki Suriyeliler ve Suriye içerisindeki Suriyeliler arasında, biz onu gördük. Suriye’de yine yaklaşık 7,5-8 milyon potansiyel evinden edilmiş, yerinden edilmiş insan var. Yani bu, ülkesini terk edebilecek potansiyeldir aynı zamanda” dedi.
Meclis’te kurulan Mülteci Hakları Alt Komisyonu’na bilgi veren Dr. Fuat Oktay, Suriye’deki iç savaşın şiddetlenmesiyle 2011 Mayıs ayında 252 kişiyle başlayan göç dalgasının hızlanarak devam ettiğini kaydetti.
NERELERDE YAŞIYORLAR?
Oktay’ın verdiği bilgiye göre; Şanlıurfa’da 378 bin, Hatay’da 364 bin, İstanbul 357 bin, Gaziantep’te 325 bin, Adana’da 135 bin, İzmir’de 83 bin, Ankara’da 51 bin 428 Suriyeli yaşıyor. Suriyelilerin en çok tercih ettiği ilk 10 il arasında Adana, Mersin, Kilis, Mardin, Bursa ve İzmir bulunuyor.
Oktay, özetle şunları kaydetti:
RİSK OLUŞTURAN ŞEYLER 8 MİLYON POTANSİYEL: Ülkesini terk edenlerin 2,5 milyonu ülkemizde. Şimdi diğerleri de yine diğer komşu ülkelerde geriye kalan da Ürdün, Lübnan, Irak ve Mısır olmak üzere ama en yoğun olan Türkiye. Bu ‘ilave’ dediğimiz geriye kalan 8 milyon bir potansiyeldir ve illa hepsi de ülkesini terk edecek anlamında değildir ama kendi evini terk etmiş durumdadır yani kendi ülkesi içerisinde kendisi yardıma muhtaçtır. Ciddi sıkıntı halinde terk edecek ilk potansiyeldir bunlar; çok ciddi bir risktir. Türkiye’yi tehdit eden bölge, Türkiye için risk oluşturan şey var evet Halep, Hama, Humus civarı yani Azez’den başlayarak bir aşağıya doğru, güneye doğru bir şey çekerseniz o bölge ama diğer bölgelerden de zaten o bölgelere gelerek Türkiye’ye girmeye çalışan belirli bir kesim var, buna Irak dahildir.
‘SESLENİYORUZ AMA DUYULMUYORUZ’ UNİCEF’E ELEŞTİRİ: Uluslararası camiaya seslendik, sesleniyoruz, ne yazık ki yeteri kadar duyulduğumuzu ve uluslararası kuruluşların yeteri kadar ellerini taşın altına koyduklarına da inanmadığımızı ifade etmek istiyorum. Bunu kendilerini de çok açık şekilde ifade ediyoruz, UNICEF başta olmak üzere. UNICEF’in bize katkıları vardır. 33 PREFABRİK OKUL Yaklaşık 33, bu sayı değişebiliyor, devam eden okulları da bazı bazı okulları da var ama 33 prefabrik okul yapımı yani her biri bin öğrencili kapasiteli dediğimizde toplamda 33 bin sadece prefabrik okul yapılıyor olması demek Birleşmiş Milletlerin çocuklardan sorumlu bir kurumu için bu konuda yardım ediyor ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor anlamına gelmiyor.
‘SOKAKTAKİ DİLENCİLERE YARDIM ETMEYİN’ İSTİSMAR: Gördük ki bu bir sosyal problem yani açlıktan kaynaklanan, yoksulluktan kaynaklanan sadece bir olay değil aslında daha fazla kazanacağı düşüncesiyle çocukların ve kadınların da istismar edildiği bir yapı. Onun için biz hep şunu çok açık şekilde ilan ettik, dedik ki: ‘Dışarıda gördüğünüz çocuklara ve kadınlara veya dilencilere, erkeklere lütfen yardım etmeyin. Yardım ettiğiniz her bir kuruş bu çocukların veya kadınların daha fazla istismarına sebep olacaktır’. Aynı şeyi tekrarlamak istiyorum yani bu bir istismar olayı bir ihtiyaçtan kaynaklanan dilenme olayı değil.
YENİ KAMPLAR: afad olarak hep şunu yaptık aslında: Kamuoyuna hiç açıklamadık, ‘İşte, şurada şu kampı yapıyoruz, burada bu kampı yapıyoruz’ şeklinde hiç açıklamadık. Sebebi de kamp yapımı başladığı andan itibaren çok farklı bir iletişim ara cı var buradaki Suriyeliler ve Suriye içerisindeki Suriyeliler arasında, biz onu gördük. Suriye’de yine yaklaşık 7,5-8 milyon potansiyel evinden edilmiş, yerinden edilmiş insan var. Yani bu, ülkesini terk edebilecek bir potansiyeldir aynı zamanda. Şu an itibarıyla Yayladağı’nda yeni bir kamp yapımımız var ama mevcut kampın yenilenmesi şeklinde bu. Yine Hatay’da Boynuyoğun’da bir kampımız var. O da, yine mevcut kamplarda kalanların transfer edileceği yer olarak… Maraş’ta yine bir kampımız var, şu anda başlamak üzere. O da yine mevcut kampın yenilenmesi şeklinde.
KALMAK İSTEMİYORLAR
Özellikle dilenenler ve yine İstanbul özelinde medya ve kamuoyuna yansımıştı parkta kalanlar, görüntü itibarıyla da normal insani boyutta olumlu manzaralar değildi. Biz 40 bin kişilik yer ayırmıştık ilk etapta kamplarımızda, sonrasında valilikleri talimatlandırdık. ‘Hiçbir dilenciyi, hiçbir Suriyeliyi hem dışarıda görmek istemiyoruz hem parklarda görmek istemiyoruz; yeteri kadar yerimiz vardır’ şeklinde… Bunları ikna yöntemiyle götürmeye çalıştık. Götürdüklerimiz de bir şekilde kalmak istemiyorlar.
Sonuçta şunu gördük: Sayı olarak baktığımızda algıdaki kadar çok yüksek bir sayının olmadığını gördük, yani böyle sanki 2,5 milyon Suriyeli’nin 2 milyonu neredeyse sokakta dilenci, vesaire. Böyle değil sadece binler yani bin, 2 bin, maksimum 3 bin civarındaki sayının olduğunu gördük ve burada da, tamamının onların aslında Suriyeli olmadığı da yine emniyet yetkililerinden gelen §bilgiler çerçevesinde eriştiğimiz şeylerdi. (Milliyet)