vizyonsuzluk, plansızlık ve iş bilmezliğe kurban gitmiş insandır.
daha önce 3 damar koroner bypass ve sonra karotis endarterektomi, üzerine de sonuç ve komplikasyonları çok şaibeli tüp mide cerrahisi geçirmiş, bütün bunların üzerine de stresli ve yoğun bir temposu olan parasal sorunu olmayan, üzerine de son derece gelişkin bir hastaneye sahip iş adamısınız.
çevreniz kriz yönetiminden, acil durum planlamasına kadar eğitim almış beyaz yakalı insanlarla dolu, sağlıktan güvenliğe bir çok sektörde sayısız şirketiniz var, üstüne bir de üniversiteniz var.
ilk başta söylediğim sağlık sorunlarınız varsa ve çok pimpirikliyseniz kapınızda ve hatta işinizin kapısında koroner müdahale ambulansı ve ekibini hazır tutarsınız. bunu yapmayı fazla buluyorsanız, ıce planlarınız yapılır (in case of emergency), hangi acil sağlık durumunda nasıl davranılacağı belli olur. rutin yerlerin dışında olan sağlık sorunları kapsam dışı olsa da en azından evinizde sabah olan bir kalp krizinde kimin hangi yolla ve nerede müdahale edeceği yazılı ve çalışılmış olur.
herhalde bu daha önceden planlanmış olsa, “evde sabah sporunda sıkıntım olursa koroner yoğun bakımı olmayan, kalp damar ameliyatları yapılmayan, memur mantığı içinde sadece poliklinik yapıp evine giden 3 adet kardiyoloğu olan beykoz devlet hastanesine giderim” demezdi rahmetli.
kendi sahibi olduğu amerikan hastanesi ve koç üniversitesi tıp fakültesi için ise bu tam bir vizyonsuzluk örneğidir. beylerbeyinden başlayıp karadenize kadar yalı, villa ve köşklerle çevrili boğaz anadolu yakası sahilinde, ayrıca bir arka plan olan vaniköy, çengelköy, kısıklı, beykoz konakları, acarkent ve benzeri lüks yerleşimlerin olduğu bölgede tek bir a sınıfı ve tam donanımlı hastane yok. oysa amerikan hastanesinin hasta popülasyonu olan varlıklı kesim büyük oranda buralarda oturuyor. girişimci de olsam, doktor da olsam patron da olsam amerikan hastanesi nereye tıp merkezi açalım dediğinde söyleyeceğim tek yer bu bölge olurdu. maalesef sağlık sektörüne ve eğitimine bu kadar karşılıksız yatırım yapmış bir iş adamı kendi vakfına ait ve üst gelir sınıfına hizmet eden hastanesine ancak ex olduktan sonra adet yerini bulsun diye, makineye bağlı olarak ve sadece açıklama kendi hastanesinde yapılsın diye 4 saat sonra getirilebiliyor. tam anlamıyla fiyasko, tam anlamıyla çok bilmiş snob beyaz yakalı hatası…
bunları okuyup ” e normal vatandaş ne yapsın?” diyen arkadaşlar için de kısa bir yanıtım olacak; çağ atlamış über sağlık sistemimizde ( önceden ssk kuyrukları, rehin kalmalar vardı biz çözdük vs vs) gösteriş olsun diye açılmış ve güya bölgelere ve ihtiyaca göre planlanmış hastanelerde allaha emanetsiniz kanıtı da mustafa koç…
doktorlar ve tıp eğitiminin içinde bulunduğu durum konusuna da başka bir fiyasko olduğunda üşenmezsem geliriz. bugün sadece çok havalı, abd eğitimli, beyaz yakalı yöneticilerin patronlarının canına mal olabilen beceriksizlikleri ve hastanelerimizin ve sistemimizin yetersizliğine dokundurdum.
bu adam ölmeden yıllar önce üniversitesinde tıp fakültesi açıp vakıf üniversitelerinde olmayan kalitede tıp eğitimi vermeyi amaçlamıştı, ama o amaç da beyaz yakalı snob iş bilmez yöneticileri ve tüccar doktor çalışanları eliyle olanlardan daha “vakıf üniversitesi tıp fakültesi” haline getirildi.
allaha emanetliğinizde değişen bir şey yok yani…