IŞİD’i Türkiye’nin iç sorunu yapma çabaları

Bölgede bir IŞİD gerçekliği var, ama daha da ötesi müthiş bir “IŞİD'leştirme” gerçekliği bulunmaktadır. Bu yönüyle IŞİD, adeta şimşekleri üzerine çeken paratoner işlevi görmekte, yöneldiği ya da yöneltildiği her alana adeta yıldırım düşmektedir. - image001 1

IŞİD bahanesiyle Ortadoğu ve Akdeniz, bir yandan asker ve cephane yığınağı haline getirilirken diğer yandan da uçaklar için hangar alanına çevrilmiş durumdadır.

Bölgede bir IŞİD gerçekliği var, ama daha da ötesi müthiş bir “IŞİD’leştirme” gerçekliği bulunmaktadır. Bu yönüyle IŞİD, adeta şimşekleri üzerine çeken paratoner işlevi görmekte, yöneldiği ya da yöneltildiği her alana adeta yıldırım düşmektedir.

Nasıl çıktığı belli olsa da, nasıl bu denli geliştiği hala tartışma konusu olan IŞİD, bölgesel istikrarsızlığı esas alan güçler için adeta nimet vazifesi icra etmektedir. Güç odakları, kimilerine IŞİD’e katkı sunma iddiası üzerinden müdahale ederken, kimilerine de IŞİD’le mücadeleye yeterli desteği vermediği iddialarıyla bir şekilde müdahalede bulunmaktadır.

Türkiye’de bir dizi bombalı eylemin son halkası İstanbul Sultanahmet’te icra edildi. Hemen akabinde “IŞİD’le mücadele kararlılığı” vurguları havada uçuşurken, temelde Irak-Suriye merkezli olan IŞİD, giderek Türkiye’nin de ciddi sorunlarından birisine dönüştüğünü herhalde fark ediyorsunuzdur.

İyi de bu duruma nasıl gelindi? Bu sorun neden Türkiye’nin de öncelikli sorunları arasına sığdırıldı?

Aslına bakılırsa IŞİD, her ne kadar Türkiye’yi bir transit geçiş alanı olarak kullanıyorduysa da, temelde Türkiye üzerine plan, proje veya iddiaları olan bir özelliğe sahip değildi. Türkiye elbette kendi topraklarını örgütün geçiş güzergahı olmaktan kurtarması hakkı vardı, ama çok da gerekli değilken aniden IŞİD’e karşı koalisyona katılmayı kabul etmesi, düzenlenen hava saldırılarına eşlik edip topraklarını hava saldırılarına açması, ister istemez bir girdaba sürüklenme olasılığının kapısını da aralaması anlamına gelmekteydi.

Türkiye’nin aslında koalisyona katılmamak için epeyce direndiğini biliyoruz. Ancak PKK/PYD üzerinden sıkıştırılması, koalisyona katılmaya mecbur bırakma politikasının bir gereğiydi. Türkiye direndikçe “IŞİD’leştirme” propagandasına maruz bırakıldı. Neticede koalisyona katılarak kendisi de “IŞİD’le mücadelenin” ortakları arasına giriverdi. Elbette bu durumun bir faturası da olacaktı. Neticede IŞİD elemanlarının eylemlilik sürecine girmeleri, Türkiye’nin koalisyona katılmasına verilen bir yanıt idi.

Burada dikkatlerden kaçmayan bir husus daha var. Son süreçte IŞİD, Türkiye’nin bir diğer önemli iç meselesi haline dönüştürülürken, bunu başaran kesimlerin bir başka “iç mesele” olan ve eylem biçimleriyle IŞİD’i artık aratmayan PKK’yi görmezden gelmeleri, hatta desteklemeleri, bu noktada Türkiye’ye kurdukları ikinci bir tuzak olarak belirmektedir. Önce PKK’yi koz olarak kullanıp Türkiye’yi IŞİD’le yaka paça olmaya teşvik ettiler, Türkiye buna yanaşınca koz olarak kullandıkları PKK’den de vazgeçmediler.

Bu durum, deyim yerindeyse çifte kazık durumundayken, Türkiye’nin IŞİD’e yönelik artan sert söylemleri, genişleyen operasyonlar, tutuklamalar, baş gösteren IŞİD sorununu daha da büyütmeye aday gibi durmaktadır.

Şöyle ilginç bir durum da yaşanıyor;

Türkiye, IŞİD’leştirmeyi dayatan ortaklarını memnun edip IŞİD’le bir ilişkisinin olmadığını ispat etmek için her yolu denerken, ortaklarından da PKK’ye karşı benzer tavırlar beklemekte ve hergün sitemini yükseltmektedir.

Oysa ortakları, her ne kadar IŞİD’e karşı harekete geçmek için PKK’yi bir koz olarak kullandılarsa da, neticede PKK’ye yönelik Türkiye’nin beklentilerini karşılamaya yanaşmış değiller.

Bu durum ister istemez şunu akıllara getiriyor;

Suriye politikasında Türkiye’yi kazıklayan ortakları, IŞİD konusunda da kazıklamış görünüyorlar.

IŞİD’e karşı yükselen üst düzey tepkilerin yoğunluğuna bakılırsa, ya Türkiye IŞİD’le aldatıldığının farkına varabilmiş değil, ya da başka bir alternatif bulamayacak kadar çaresiz durumdadır.

Bu durum bu şekilde devam ederse, temelde bir Ortadoğu sorunu olan IŞİD’in giderek bir Türkiye sorununa dönüşmesi kaçınılmaz görünüyor. Buna bir de eylem biçimleriyle IŞİD’leşen PKK’yi de ekleyin.

HÜSEYİN SAĞLAM / DOĞRUHABER/ANALİZ

Bölgede bir IŞİD gerçekliği var, ama daha da ötesi müthiş bir “IŞİD'leştirme” gerçekliği bulunmaktadır. Bu yönüyle IŞİD, adeta şimşekleri üzerine çeken paratoner işlevi görmekte, yöneldiği ya da yöneltildiği her alana adeta yıldırım düşmektedir. - image001 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir