BM Güvenlik Konseyi’nin, Cenevre Bildirisi ile Viyana toplantılarında alınan kararları teyid etmesi ile Suriye’de siyasi diyalog sürecinin başlaması ve ülke genelinde ateşkes ilan edilmesi süreci ilerliyor.
Şu sırada Ocak sonlarında Cenevre’de BM gözetiminde Suriye hükümeti ile muhalefet temsilcileri arasında yapılacak görüşmelerin son hazırlıkları yapılıyor.
*
Rusya, görüşmelere katılacak muhalif taraflar listesinde eksiklik olduğunu, görüşmelerde teröristlere hiçbir şekilde yer verilmemesine dikkat çekiyor.
Suriye muhalefeti, Cenevre’de yapılması planlanan barış görüşmeleri için 25 Ocak tarihinin gerçekçi olmadığını savunuyor.
Özgür Suriye Ordusu ile 33 silahlı örgüt, BM anlaşmasıyla kabul edilen insani yardımların yapılmaması halinde Cenevre müzakerelerini tanımayacaklarını duyuruyor!
*
Suriye ise krize siyasi çözüm sağlama ve halkın acılarına son verme yönünde ilerlemenin sağlandığı her defasında,
ABD,Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere kimi tarafların kasıtlı bir şekilde bu çabaları engellemek ve Suriye hükümetini suçlamak için asılsız hamleler başlattıklarına dikkat çekiyor.
Bu ülke rejimlerinin Cenevre’de yapılması beklenen görüşmelerden yana olmadıklarını belirtiyor.
*
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov Suriye krizi çözüm yollarını görüşmek üzere 20 Ocak’ta İsviçre/ Zürih’te bir araya gelmeye hazırlanmaktadır.
Gündemi uluslararası destek grubu üyelerinin daha fazla koordinasyon ve inceleme fırsatı bulamadığı için mevcut terör örgütleri listesinin hazırlanmasında eksik kalışları,
ABD ve Rusya arasında temel görüş farklılıklarının oluşturması bekleniyor.
*
ABD’nin ajandasında ilk sırayı Rusya’nın Suriye müdahalesini dış politikası açısından bir dönüm noktası olarak kabul edişi alıyor.
Son 15 yılda Rusya’nın, iç ve dış politika hedeflerine ulaşmak için askeri güç kullanımını arttırdığına, 1999’da Çeçenistan, 2008 Gürcistan, 2014’te Ukrayna’nın işgaline dikkat çekiliyor.
Suriye hamlesi ise Rusya’nın gittikçe agresifleşen dış politikasınını bir sonraki mantıklı adımı olarak kabul ediliyor.
*
Ancak Rusya’nın Suriye’ye yönelik müdahalesinin öncekilerden farklı olduğunun altı çiziliyor.
Rusya; Çeçenistan, Gürcistan ve Ukrayna’daki askeri harekâtlarının çoğu ülke tarafından kınanacağını hesaplamıştı,
Şimdi Suriye’de radikal terörle mücadele etmesi perspektifinde uluslararası toplumdan destek görüyor, deniliyor…
*
Üstelik Rusya’nın müdahalesi, ABD’nin bölgede yıllardır sürdürdüğü jeopolitik yapının darmadağın olmasına neden olmuştur.
Oysa bu karmaşa, ABD’nin bölgesel sisteminin askerî, sınaî ve malî merkezi rolünde stratejik ve daimî müttefiki olan İsrail’i,
İran’ın Şii hilaliyle yayılma olasılığı ise bir diğer müttefiki Suudi Arabistan’ı derinden etkiliyor.
*
O yüzden Rusya’nın uluslararası toplumdan destek alması ile İsrail’in ve Suudi Arabistan’ın Ortadoğu’daki güç dengesindeki konumlarının zayıflama potansiyeli ABD’yi derin sıkıntılara sürüklüyor.
Bu noktada ABD Suriye Kriziyle ilgili Cenevre’de yapılacak görüşmelere bir dizi taleple hazırlanıyor.
Rusya’nın teröre karşı verilen küresel mücadelenin bir ortağı olabileceğini,
Bu işbirliğinin kendisi, Avrupa Birliği ve diğer ülkeler tarafından memnuniyetle karşılanacağını,
Ancak uzun vadeli işbirliği hedefine ulaşabilmek için öncelikle Rusya’nın kısa vadeli birçok sorunu çözmesinin şart olduğunu ileri sürüyor…
*
ABD, Rusya’nın Suriye’ye müdahalede bulunduğu ilk sıralarda doğrudan İŞİD hedeflerini bombaladığını,
Bir süre sonra ABD koalisyonu tarafından desteklenen iç savaşın üçüncü taraflarını bertaraf etmeye yöneldiğini,
Bu suretle Rusya’nın, uluslararası toplumu B.Esad ile İŞİD arasında ehvenişer olanı seçmeye yönelik bir strateji yürüttüğünü savunuyor.
*
Rusya’nın,Suriye muhalefet güçlerini bombalamayı bırakıp IŞİD ile savaşması isteniyor.
Ah! Rusya, Suriye rejimini yeniden değerlendirebilse, Esad’ın IŞİD davasına daha fazla gönüllü kazandırmaktan başka işe yaramayacağı görecektir,
O yüzden Esad’ın iktidarda kalmaması gerçeğini benimseyecektir, deniliyor.
*
ABD,Suriye rejiminin askeri operasyonlarının kurbanlarının ziyadesiyle siviller oluşuna dikkat çekiyor.
Yaşam hakkı adına uluslararası toplumun kredisini almayı hedefliyor ve Rusya’nın Esad’ın sivilleri öldürmesine son vermesi için rejim üzerinde baskı kurmasını istiyor.
Bundan hareketle Washington, Rusya tarafından IŞİD’e destek vermekle suçlanmaktan da rahatsızdır.
Yalan iddialarda bulunan ve kendisini düşman gibi gösteren bir ülke ile güç birliğine girilemeyeceğine dikkat çekiyor.
*
Bunlarla birlikte Suriye krizinde faydalı bir ortak olabilmek için Rusya’nın Ukrayna konusunda ABD’den ödün beklemeyi bırakmasının şart olduğunu,
Suriye ve Ukrayna arasında bir bağlantı kurmanın işe yaramayacağını da öngörüyor.
Uluslararası toplumun Rusya’yı Suriye’de özgür ve adil seçimlerle neticelenecek siyasi bir geçiş süreci için ciddi tutum sergilemesi yönünde sıkıştırmasını istiyor.
Ancak ABD’nin bu durumda, IŞİD’in alt edilmesi için Rusya ile işbirliğine gitmeye çalışması; ancak bunu yaparken, başarısızlığın yaratacağı sonuçları da ciddi şekilde dikkate alması gerektiği öne sürülüyor.
O yüzden ABD, Rusya ile başarılı bir işbirliği ihtimalinin zayıf olduğunu göz önüne alıyor.
*
Rusya ise halâ “Esad’lı Siyasi Çözüm”ü destekliyor.
Suriye de savaş suçları işleyerek hukuku ihlâl eden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin ve destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmelerini,
Söz konusu suçların esaslı bir biçimde kategorize edilmesini,
Bunun hem hukukun üstünlüğü, hem de savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesindeki öneminden hareketle,
“Lâik, Birleşik, Bağımsız” yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu bileşkeden çıkarılmasını,
Bu sistematik hukukun, BM’de yeni bir dünya statüsünün oluşmasına yol açmasını talep ediyor.
*
Sonuçta Suriye İç Savaşının Siyasi Çözümü çabalarının tarafların kemikleşmiş öngörüleri çerçevesinde siyasi blokaja uğradığı anlaşılıyor.
Ocak ayı sonlarında yapılacak Cenevre görüşmelerinin Cenevre I-II’ nin başarısızlığını yaşayacağından söz ediliyor.
Ama Başkanlık seçimleri arefesinde olması nedeniyle ABD, etliyi-sütlüyü ellemeden bu şizofrenik durumu sürdürür görünmek zorundadır.
Bu süreçte Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplumun reddedemeyeceği kimi ahlakî, hukukî ve siyasî tezleri blokajı belki ortadan kaldırabilir.
ABD’ye kalsa bölgenin Erdoğan halifeliğinde İŞİD’e bağlanması, ne de güzel bir sonuçtur!
16.1.2016
Bir yanıt yazın