“Bu nasıl kafadır,bu nasıl fetvadır, bu nasıl fetvacıdır?” sorusunu soran sorana …
Nası da hemen anladınız? Çünkü siz de önce kendinize sonra eşe dosta hem sordunuz hem yanıtladınız hem de yorumladınız. Tüm bunların bileşkesinden çıkan sorunuz da hemen hemen şöyle oldu:
“Din Adamı sıfatıyla toplumda ahlakı yozlaştırmaya çalışan Görmez kime, kimlere hizmet ediyor?”
Yanıtını da kendi algı ve yorumunuza göre verdiniz.
O halde biz de yazımızı sürdürelim:
Okuduğu din kitabına hizmet etmeyen kendi arzu ve tutkularını topluma yaymaya çalışırken babaları tüm erkekleri tahrike sulandıran ve bunu yine din adına yaparak; günah ve haramla bir ilgisi olmadığını söyleyen böyle bir adamın dinsel kimliği elinden alınıp derhal görevinden ihraç edilmesi gerekir. Hiristiyanlıkta buna aforoz etme denir ki o kişi artık ibadethaneye bile gidip haç çıkaramaz.
Müslümanlıkta buna ne derseniz deyin din adamları içinde yanlış bilgilendirmeye giren ve topluma tahrik etme eylemleri vurgulayan böyle kişiler için hukukta bir müeyyide olmalıdır.
Yeni Anayasa mı al işte size yeni anayasa maddesi.
Artık adına baba yasa maddesi mi dersiniz bilemeyiz ama karar,terazinin kantarındadır.
Ayıp diye utanmak diye bir şey vardır.
İnsanı birazda insan yapan utanma duygusudur utanmadan arındırılmış kişiler,toplumun içinde her ağzına geleni söylemeyi seçiyorlarsa,bunun bir diğer adı da “delidir ne halt etse yeridir” diye psikolojik sorunlu biri olarak görülür.
Aklı başında olmayan her kimse kim olursa olsun,ağzına geleni söylüyorsa psikolojik hasta;
Aklı başında olan her kim olursa olsun,yine ağzına geleni söylüyorsa buna kasitli söylem denir ki;
Kime,kimlere hizmet ediyor diye düşünmek en tabii hakkımızdır.
Görmez,tüm Türk Aleminden özür dileyip derhal istifa etmelidir hele hele bunu müslümanlık adına din adına söylüyorsa tüm islam aleminden özür dilemelidir.
Ben böyle abuk subuk konuşan bir Diyanet Başkanı istemiyorum,ahlaksızlığı ahlak gibi gösteren bir din adamı olamaz..
Kendisinin akıl ve ruh sağlığı testinden geçirilip,isterik duyguları araştırılmalıdır.
Refhan İrtem
Bir yanıt yazın