SUR-SUR/UÇ-SUR/İYE
HÜSEYİN MÜMTAZ
Ses uyumunun ufak son ekler aracılığı ile gösterdiği farklılıklara sakın aldanmayın.
Derdimiz hepsinde aynıdır, müşterektir ve gırtlağımıza kadar meselenin içine batmışızdır.
Şimdi soru şu; “müşterek düşman” kim?
El cevap IŞİD yahut DAEŞ, yahut ISIL, ISIS her neyse.. Esat’ın önce ESED, sonra yine ESAT olduğu gibi gece görülen rüyanın tefsirine göre o gün takacağımız, taktığımız isim değişiveriyor.
Peki, birden ortaya çıkıveren bu “müşterek düşmana” karşı kimler, nerede işbirliği yapıyor?
Taş çatlasa bir araya gelemeyecek olan Amerika-Almanya (İncirlik) ile Rusya (Lazkiye) ve İngiltere ile Fransa (Agrotur, Dikelya) Ortadoğu’da bu İslâmî terör örgütüne karşı koalisyon kurdular.
Yoksa bu “beş benzemez”in zoraki evliliği için IŞİD bilerek ve isteyerek mi yaratıldı?
Nerede planlandı? Nasıl oldu, neden oldu?
Amerika ilk körfez savaşından beri zaten buradaydı, 4 parçalı Kürt Devleti’nin Irak parçasının kurulmasına, İncirlik’ten kalkan 36’ıncı Paralel uçaklarıyla önayak oldu; ama değişen ne oldu da Rusya, Almanya ve Fransa da Ortadoğu’da içtima ettiler?
GOP-BOP aynen devam mı ediyor?
“Arap Baharı”, bölgedeki Arap olmayan ülkelere de nasıl, ne oluyor da bulaşıyor? Mevsim itibariyle yaygın olan bir tür H1N1 gribi mi?
“Arap olmayan ülkeler”in bünyelerinin bu salgına karşı zâtından aşılı/bağışık olmaları lâzım değil mi?
Peki IŞİD’e karşı bu savaşta, Türkiye’nin de bölgesel konumu yüzünden doğal ortak olduğu koalisyon güçlerinin en büyük müttefiki kim?
PKK…
Rusya’nın Ankara’daki Büyükelçisi Andrey Karlov, “Kürdistan Bölgesi’ne silah sevkiyatını merkez Irak yönetiminin isteği ve rızası üzerine yaptık. Suriye ve Irak’taki çalışmalarımız o ülkelerin hükümetleri ile mutabık kılınarak yapılıyor” dedikten sonra PKK’yı terör örgütü olarak tanımadıklarına işaret ederek; “Türkiye’nin uluslararası terörizm sorunları ile ilgili endişelerini anlıyoruz. Fakat PKK ve PYD ne Rusya ne de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından terör örgütü olarak tanınmamakta” ifadelerini kullanıyor.
PYD/YPG, PKK’nın Suriye kolu ise demek ki Suriye Kürtlerine de silah yardımı yapıyor Rusya..
Amerika da sütten çıkmış ak kaşık değil..
PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan YPG, beş yıla yakın zamandır süren savaşta adeta paramparça olan ülkenin kuzeyinde etki alanını giderek genişletiyor. 910 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırının Cizre’nin karşısından Fırat Nehri’ne kadar olan yaklaşık 500 kilometrelik kısmını elinde tutan YPG, 2015 yılında kontrolündeki toprakları yüzde 186 artırdı. Örgüt, son attığı adımla Türkiye’nin bölgedeki “kırmızı çizgilerine” ağır darbe vuruyor.
Son olarak YPG’nin en güçlü unsur olduğu Süryani ve Arap birliklerin de destek verdiği Demokratik Suriye Güçleri, Fırat Nehri üzerinde Teşrin Barajı’nı dinci terör örgütü IŞİD’in elinden aldı. Böylece Ankara’nın “Fırat’ın batısına geçmelerine izin vermeyiz” çıkışına rağmen, YPG militanları nehrin karşı yakasına adım atmış oldu. YPG sözcüsü Talal Selo, barajın ele geçirilmesiyle IŞİD’in kalesi Rakka’ya açılan ana ikmal yolunun da kesildiğini söyledi. Baraj, Kobani’nin güneyinde, Rakka’nın Münbiç ve Cerablus’a açılan yollarının arasında bulunuyor.
Operasyon başladığından beri ABD’nin hava operasyonlarının desteğiyle ilerlediklerini belirten Selo, “Koalisyon uçakları önceki operasyonlara da buna da katıldı, gelecekte düzenleneceklere de katılacak. Stratejik bir ortaklığımız var, onlar hava koruması sağlıyor, biz kara gücü“ dedi.
Yâni neymiş; Kürtler Fırat’ın batısına Amerika’nın desteği ile geçmişler, Amerika hava operasyonları ile destek vermiş, Amerika Kürtlerin stratejik ortağı imiş.
Eş zamanlı olarak açıklama yapan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver de, ABD Özel Kuvvetleri ve IKBY Güvenlik Ajansı’na bağlı anti terör timlerinin, IŞİD’in elinde tuttuğu Kerkük’ün Havice ilçesine ortaklaşa hava operasyonu yaptığını duyuruyor.
Yâni Kıymetli okuyucu/Sayın seyirci; Irak ve Suriye’de Amerika ve Rusya Kürtler, PKK/PYD/YPG ile “stratejik ortak”. Her ikisi de bu “terör örgütlerine”; IŞİD’e karşı silah, malzeme, cephane ve eğitim desteği veriyor.
Irak’ta ilk Körfez savaşından beri kurulmuş olan ilk parçasına Kürdistan’ın, Suriye’deki ikinci parçası da eklenmek üzere..
Fakat aynı anda SUR ve SURUÇ’ta, güneydoğunun birçok il ve ilçesinde, mahallesinde Türkiye; Amerika ve Rusya’nın işbirliği yaptığı, silah-cephane-malzeme-eğitim desteği verdiği bu Kürt terör örgütlerine karşı ülkenin bölünmemesi savaşı veriyor.
Amerika ve Rusya; Irak ve Suriye’de Kürdistan’ın iki parçasını kuruyor; Türkiye üçüncü parçanın kurulmaması savaşı veriyor..
Bu nasıl ortaklık, nasıl müttefiklik, bu nasıl NATO?
10 gün içinde Obama Türk birliklerini Başika’dan geri çektiriyor..
İncirlik-Diyarbakır üslerinde müttefikiz ama Musul/Başika’da ve Kerkük/Havice’de değiliz,
Suudiler “Müslüman Gücü” kuruyorlar, Arap Birliği Türkiye’yi eleştiriyor.
Müslüman İran, Müslüman Arabistan ile karşı karşıya, kanlı bıçaklı..
“Müslüman terör örgütü”ne karşı Amerika-Rusya-İngiltere-Almanya-Fransa yek vücut.
Türkiye de onların yanında..
Ama onların izin verdiği kadar/ölçüde.. (Musul-Fırat’ın batısı)
Arap Birliği bile Türkiye’ye karşı..
Peki İran/Arabistan anlaşmazlığında (Şii-Sünni olarak tercüme edin bunu) Türkiye kimin yanında yer almalı?
Yer almalı mı?
Kimin eli kimin cebinde bu coğrafyada?
Bir cepte kaç el birden var?
Sur, Sur/uç, Sur/iye..
Bu ne benzerlik?6 Ocak 2016
57’İNCİ ALAY HER YERDE/HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın