NECDET BULUZ
Rusya ile gerçek anlamda büyük bir kriz yaşıyoruz. Bu krizin sıkıntılarını azaltmak için de yeni arayışlar içine girdik. Bunu doğal karşılıyoruz. Hiç kuşkusuz Türkiye’nin geleceği açısında atılacak her olumlu adımın arkasında olmamız gerekiyor.
Şimdi, Rusya’dan elde ettiğimiz bazı kayıpları İsrail’den alarak sıkıntıları asgari düzeye indirme çalışmalarının başladığını görmekteyiz. Rusya, bilindiği gibi Türkiye ile her türlü ilişkisini askıya aldı. Mal alımını durdurdu. Turist göndermeyecek. Doğalgazı kesmesinden de endişe eder hale geldik.
Daha önce İsrail yetkileri, yaptıkları açıklamalarda “İlk etapta doğalgaz konusunda bir anlaşma sağlayabiliriz “demişlerdi.
Daha önce gergin olan Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden eski konumuna getirmek için de iki ülke yetkililerinin görüşmeler yaptığı haberlerini aldık. Ancak, AK Parti tabanının tepki gösterdiği İsrail ile hangi koşullarda nasıl bir araya gelineceği ve tabanının nasıl bir tepki vereceğini şu anda bilemiyoruz.
İddia şu:
Türkiye İsrail ile başta petrol, doğalgaz, su, elektrik ve fiber optik kablo boru hattı olmak üzere bazı konularda işbirliğine girecek.
Böyle bir anlaşmanın sakıncalarına da değiniliyor.
Türkiye’nin KKTC’ne götürdüğü suyun Kıbrıs müzakerelerinin sonuçlanmasından önce İsrail’e kadar görülmesi de planlanıyor. Böylece Azeri petrolü Ceyhan üzerinden, Türkiye’nin suyu da Kıbrıs üzerinden İsrail’e gönderilmiş olacak. İsrail doğalgazı da Türkiye ve Avrupa’ya taşınmış olacak.
Böyle bir anlaşmanın Kıbrıs’taki garantörlüğümüzü ve veri güvenliğimizin tehlikeye girebileceğine de dikkat çekiliyor.
Buraya kadar her şey tamam gibi görünüyor.
Asıl sorun İsrail ile yapılacak bu anlaşmaların hangi çerçeveye oturtulmasıdır. Çünkü yazımızın başında da değindiğimiz gibi iktidar partisinin tabanı İsrail konusunda çok hassas ve tepki verebilecek bir yapıda bulunuyor. Yetkililer bunu aşabilmek için mutlaka İsrail’den bazı isteklerde bulunacaklar ve tabanlarını rahatlatacak adımların atılmasını isteyeceklerdir.
Bizim için asıl önemli olanı da vurgulayalım.
Uçak düşürülmeden önce Rusya ile olan ilişkilerimiz çok iyiydi. Son derece de samimi hava esiyordu. Uçağın düşürülmesinin ardından Türkiye-Rusya ilişkileri beklenmedik bir şekilde bozuldu. Kriz üzerine kriz yaşanıyor. Bunun sonu nereye dayanacak tahmin bile etmekte zorlanıyoruz.
Şimdi, bu krizden sonra İsrail ile olan ilişkilerimiz düzeltilecek ve daha sonra sorunlar yaşanmaya başladığında aynen Rusya’da olduğu gibi İsrail’le de ilişkilerimiz bozulduğunda sonuç ne olacak? Bugün iyi niyetle işe başlanabilir, ilerleyen zaman dilimi içinde bu ilişkilerin aynı konumda kalması sağlanabilir mi? İsrail ile de beklenmedik bir kriz yaşandığında durum bugünkünden farklı olabilir mi?
Peki, İsrail’e nasıl güveneceğiz?
Rusya’ya da güvenmiştik. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin, birbirlerine “kardeşim” diye hitap ediyordu. İsimleri ile birbirini karşılıyor ve kucaklıyordu. Sonra ne oldu?
Kaldı ki, İsrail ile olan sorunlarımız Rusya ile olan sorunlarımız gibi de olmayabilir. Bu konuda ne kadar kaygı duysak yerinde değil mi?
Daha önce yazmış ve vurgulamıştık, bugün yineleyelim:
Rusya uçağının nasıl düşürüldüğü konusunda henüz her şey ortaya çıkmadı. Karanlık eller bu uçağın düşürülmesini sağladı. Rusya ile olan ilişiklerimizi de onarılamayacak hale dönüşmesine yol açtı. Türkiye’yi İsrail’e yakınlaştırmak için böyle bir adımın atılmış olabileceği ihtimallerinin güç kazandığını da söyleyebiliriz.
Mavi Marmara olayı ile İsrail’in özür dilemesi, tazminat ödenmesi, Gazze’ye uygulanan ambargonun hafifletilmesi ya da kaldırılması girişimi AK Parti tabanını ne kadar rahatlatır? İsrail bunları yerine getirmiş olsa bile bunlar yeterli olur mu? İddia edildiği gibi böyle bir anlaşmanın Türkiye açısından getirisi ve götürüsü ne olabilir bunlar için de şu anda bir yorum yapamıyoruz.
Daha önce bizi yönetenlerin İsrail için söylediklerini anımsadığımızda böyle bir anlaşmanın tepkilerinin kolayca atlatılabileceğini sanmıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen her açıklamasında “İsrail terör devletidir, adam öldürmeyi çok iyi bilir” demiyor muydu? Şimdi ise bakıyoruz övgüler yağdırılıyor.
Demek ki dış politika da ağızdan çıkabilecek her cümleye, her kelimeye dikkat etmek gerekiyor. Günün birinde düşmanınla dost, dostunla da düşman haline gelebiliyorsun.
İsrail’in bölgede Türkiye’ye muhtaç olduğu, bizim de İsrail ile ilişkilere ihtiyacımız olduğuna vurgu yapılıyor. Bir noktada yapılması hedeflenen anlaşmaların alt yapısı hazırlanıyor.
Özetle, eğer ileride İsrail ile sorunlar yaşamaya başlarsak, bugün Rusya ile yaşanan sorunları bile arar hale gelebiliriz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın