Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) karşıt görüşlü öğrenciler arasında geçtiğimiz hafta yaşanan hadise, farklı medya gruplarınca farklı şekilde lanse edildi. Yandaş ve dinci medya olarak adlandırılan medya organları, hadiseyi “Namaz kılan öğrencilere saldırdılar” ve “Secdede linç girişimi” gibi çarpıcı manşetlerle verirken, muhalif medya, bunun ODTÜ’de yapılacak rektör seçimlerine müdahale etmek amacıyla kurulmuş bir tezgah ve kumpas olduğunu ön plana çıkardı.
Dinci sitelerden birisi, 24 Aralık günü şu şekilde haberleştirilmiş olayı: “Önceki gün… Namaz kıldıkları sırada etrafları sarılan öğrenciler, sopalarla acımasızca darp edildi. Kütüphane binasına sığınan öğrenciler, burada da linç edilmek istendi. Öğrenci görünümlü terör yandaşlarının tepkisi üzerine mescit yapımının durdurulduğu Hazırlık Bölümü’nde 7-8 öğrenci, önceki gün fakülte yakınında bulunan basketbol sahasına seccadelerini sererek namazlarını kılmak zorunda kalmıştı. Namazlarını kılmaya çalışan öğrencilerin etrafı, bir anda 30-40 kişilik PKK’lı ve sol örgüt üyesi öğrenciler tarafından sarıldı. Militanlar, namaz kılarken önlerinde dolaştıkları öğrencileri aralarına alıp acımasızca darp etti..”
Aynı yönde yayın yapan internet sitelerinden bir başkası ise 22 Aralık günü saat 17.55’te şöyle haberleştirmiş olayı: “Anarşist tavırlarla gündeme gelen ODTÜ’nün bazı öğrencileri bu kez mescitte namaz kılan öğrencilere saldırdı. Olay, Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)’nün kampüsünde kütüphane mescidinde meydana geldi. Bir grup öğrenci ellerindeki sopa ve benzeri cisimlerle mescitte namaz kılan öğrencilere saldırdı…Mescitten çıkmak isteyen öğrenciler ise darp edildi. Sabah namazı ile başlayan olaylar gün içersine kadar devam etti. Saldırı anını ise gruptan bazı öğrenciler telefonları ile kaydetti…”
Bizde Kargalar Kahvaltısını Yapmadan Okula Gidilmez!
Olayın vukuu tarihine ve olayın cereyan şekline dikkat edin lütfen. Hadise 22 Aralık Salı günü, yani Cuma namazı gibi toplu kılınan namazların olmadığı, dolayısıyla cami ve mescitlerin nispeten kalabalık olmadığı bir tarihte ve namaz kılan öğrencilerin basketbol sahası gibi açık bir alanda ve herkesin ortasında namaz kılmaya kalkışmaları üzerine yaşanıyor. Üstelik ikinci internet sitesinin verdiği haber eğer doğruysa, hadisenin fitili aynı günün Sabah namazında ateşleniyor.
Ankara’da Sabah Namazı’nın vaktinin şu günlerde saat 05.30-07.03 arası olduğunu düşünürsek; demek ki; o mescitler günün her saati ibadete açık ve üstelik namaz kılan öğrenciler de ODTÜ yurtlarında kalan öğrencilerdir. Normal şartlarda, evlerde kalan ODTÜ öğrencilerinin o saatte, yani Sabah Namazı’nın vakti olan 05.30-07.03 saatleri arasında, halk tabiriyle söyleyecek olursak kargalar kahvaltısını yapmadan okula gelmeleri mantıklı görünmüyor! Çünkü o saatler Ankara, henüz zifiri karanlıktır! Eğer özel bir maksatla, mesela söz konusu hadiseyi çıkarma niyetleri bulunmuyorsa!
ODTÜ Camii Şerifi
İnternette yapılacak küçük bir araştırmada bile, ODTÜ’de irili ufaklı tam 5 adet mescidin bulunduğu, bunlardan birisinin ise içinde Cuma Namazları da kılınabilecek biçimde, yani Camii hükmünde olduğu anlaşılabilmektedir. İçlerinde cami çapında olanın cemaat kapasitesinin ne olduğunu şahsen bilmiyorum ama CHP lideri Kılıçdaroğlu 29 Aralık 2015 tarihli grup konuşmasında bu caminin kapasitesinin 2000 (ikibin) kişi olduğunu ifade etmiştir.
2000 rakamı, sadece caminin değil, 5 adet mescidin toplam kapasitesi olsa bile bu rakam, öğrenci, akademisyen ve üniversite çalışanları olarak yaklaşık 30.000 kişinin bulunduğu (bkz. bir kampüs alanı için oldukça yeterlidir. Zira bu 30.000 kişinin tamamı aynı anda kampüs içinde bulunmadıkları gibi, bunların tamamı namaz kılıyor da değildir ve bunların en az yarısı da bayan olmalıdır! Bunların özürlü olanları namaz kılamadıkları gibi, bayanlar için mesela “Cuma Namazı” gibi toplu namazlar farz da değildir! Dolayısıyla; bayanlar, erkekle gibi toplu namazlar için camiye ihtiyaç duymazlar.
Çankaya İlçe Müftülüğünün internet sitesinde Çankaya’da toplam 211 caminin bulunduğu belirtilmekte ve ODTÜ Camii de bu rakamın içinde görünmektedir. Adı geçen müftülüğün sitesinde yapılan alfabetik sıralamaya göre ODTÜ Camii 144. sıradadır.
Çankaya İlçe Müftülüğü’nden aldığım özel bilgiye göre; ODTÜ Camii’nde Diyanet’in kadrolu imam-hatibi görev yapmaktadır. “Kurum Camii” statüsünde olduğu için söz konusu camide sadece Öğle-İkindi ve Akşam namazları ile Cuma ve Bayram namazları kılınmaktadır. Yani gece saatlerine denk gelen Yatsı ve Sabah Namazları kılınmamaktadır. Demek oluyor ki; ODTÜ Camii, ancak mesai saatleri içinde ve gündüzleri ibadete açıktır. Cami yine “Kurum Camii” statüsünde olduğu için müezzini yoktur! Yetkililer, camimin fiziki yapısı ve cemaat kapasitesi hakkında tam bir bilgi sahibi olmadıklarını beyan etmişlerdir (Adı geçen camiin İmam-Hatibi N.Ş. ise bilgi vermekten kaçınmıştır. 30 Aralık günü öğle saatlerinde açmış olduğum telefona dönüş yapacağını söylediği halde an itibarıyla henüz dönüş yapmamıştır).
Böyle olunca; ODTÜ’de bulunan ve sayılarının 5 olduğu belirtilen toplu namaz kılma alanları oldukça yeterlidir. Anadolu’da bu kapasitede toplu namaz kılma alanları olan kaç üniversite bulunuyor doğrusu pek merak ediyorum. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde bile bu çapta bir cami bulunmuyor. İlahiyat Fakültesi hocaları ve öğrencileri, halen fakülte binasının giriş katlarından birisinde ancak topluca namaz kılabilmektedirler.
Provokasyon!
Yukarıdaki bilgilerin ışığında şimdi gelelim provokasyon konusuna: Evet ortada bir provokasyon var gibi gözüküyor. Ancak bu provokasyon denildiği gibi PKK’lı militanlardan veya solcu anarşist gruplardan değil, direk orada toplam 2000 kapasiteli 5 adet mescit dururken, basketbol sahası gibi açık bir alanda toplu namaz kılmaya kalkışan gençlerden geliyor! Madem kütüphanenin bulunduğu yerdeki mescit tamirat sebebiyle kapalı, siz de kalkın diğer dört mescitten birisine gidin toplu namaz kılmak için efendiler!
Ancak sizin niyetinizin namaz kılmak değil, düpedüz provokasyon ve gösteriş olduğu o kadar açık ki! Oysa sizin bu niyetle kıldığınız namaz, namaz bile olmaz. Bakın Allah sizin için ne diyor kitabında “Fakat veyl o namaz kılanlara ki, Namazlarında yanılmaktadırlar. Onlar ki, gösteriş yaparlar.”(Ma’un Suresi/4-6)
Kanaatimizce; orada namaz kılan gençlere saldırdığı söylenen kişiler kadar, orada o saatte namaz kılan kişiler de iyi araştırılmalıdır. İnternet sitesinin haberine göre; olayların fitili Sabah Namazı’nda ateşlendiğine ve Çankaya Müftülüğü “ODTÜ’deki camide Yatsı ve Sabah namazları kılınmıyor” şeklinde bilgiler verdiğine göre (ancak o saatlerde en azından cami statüsündeki mescit açık da olabilir); o saatte orada namaz kılanlar veya namaz kılmadıkları halde namaz kılanlara destek verenler kimlerdi, nereden gelmişlerdi, ne zaman gelmişlerdi, ODTÜ öğrencisi ve çalışanları mıydı, yoksa yabancılar mıydı iyi araştırılmalıdır.
Aksi takdirde, olayı PKK militanlarının veya solcu anarşist grupların namaz kılanlara saldırısı şeklinde niteleyip kapatmak, bu ülkeye, bu millete ayrıca İslam Dini’ne ve Müslümanlara yapılmış en büyük kötülüktür. Doğuda ve Güneydoğu’da güvenlik güçlerimiz, kelle koltukta terör örgütüyle mücadele verirken, bu adamların Ankara’nın göbeğinde ve Türkiye’nin en güzide ve dünyada yüz akı olan kurumlarından birisinde durduk yerde olay çıkarmaları, affedilir bir şey değildir. Hele hele sûnî ve tam anlamıyla tezgâh olduğu izlenimi veren ve kumpas kokusu yayan bu olayı siyaset malzemesi yapmak ve artık iyiden iyiye siyasi gelenek haline getirilen bu tür yapay olaylar üzerinden politik çıkar elde etmeye çalışmak, tam anlamıyla milletin birliğine ve dirliğine yapılmış bir kasıttır.
Nerede Bu Caminin Minaresi?
Tahmin edilebileceği gibi; ODTÜ Camii; geleneksel camii mimarisine göre değil, kampüsteki diğer yapıların mimarisiyle ahenk teşkil edecek biçimde inşa edilmiştir. Camiyi yerinde görmüş değilim ama birçok kere ODTÜ kampüsüne gidip geldiğimden biliyorum; gözüme minareye benzer bir yapı ilişmiş değildir. Anlaşılan ODTÜ Camii’nde minare bulunmuyor. Bu durum, belki de söz konusu yapıların, cami olarak değil, küçük çaplı mescitler olarak planlanmasından kaynaklanıyor olabilir.
Diyeceğim odur ki; maksat ODTÜ’de namaz kılan öğrencilere saldırı yapıldı diyerek ODTÜ’yü ele geçirmek ve bunun nişanesi olarak da kampüs içine minareleri de bulunan bir camii yapmak ise; bilinsin ki bu yol, iyi bir yol değildir. Adı üstünde ODTÜ bir teknik üniversitedir ve daha çok mühendislik fakülteleriyle ve pozitif bilim yanıyla ünlüdür. Böyle bir Üniversiteye minareleri de olan bir cami yapmak, ne kadar münasiptir, onu da okuyucularımın idrak ve izanlarına bırakıyorum.
Bence Türkiye, bir an önce cami ve din üzerinden yapılan siyaset sarmalından kurtulmak zorundadır. Bırakın ODTÜ’deki camide minaresiz oluversin kardeşim. Hz. Peygamber döneminde yapılan camilerde minare mi vardı sanki? Bırakın minareyi, kubbesi bile yoktu bu yapıların. Çamurla örülmüş dört duvarın üzerine hurma dallarından ve yapraklarından örtülmüş bir çatı, hurma kütüğünden yapılmış bir minber, işte size cami!
Emin olun ki; bu ülkede bir cami enflasyonu vardır ve gösteriş için camiler yapılmaktadır. Bu da düpedüz israftır, israfsa haramdır! Yılbaşının kutlanacağı şu günlerde din adamlarımız yılbaşıyla ve hindilerle uğraşacaklarına, kafayı bu tür işlerle yorsalar sanırım daha doğru ve faydalı bir iş yapmış olurlar.
Paralel Yapı Operasyonları ve ODTÜ!
Meşhur siyasilerden birisi; “Buradan YÖK’e sesleniyorum. ODTÜ’nün kontenjanlarını arttır, Anadolu evlatları bu üniversiteye girebilsinler. Oraya sadece elit, tuzu kuru, kaymak tabakanın çocukları gelmiş, böyle bir kültür oluşmuş, bu kültürü güya kendilerince bozmak istemiyorlar ama bunun yolu ve yöntemi, oradaki kontenjanların arttırılmasıdır” şeklinde bir açıklama yapmış. Bir diğeri de “Cizre’ye girdiğimiz gibi, ODTÜ’ye de gireriz” demiş.
Öncelikle belirteyim ki; ben Anadolu’da aile reisinin vaktiyle çobanlık yaparak ailesinin geçimini sağladığı bir ailenin çocuğuyum. İmam-Hatipliyim. Üstelik bu siyasilerin almış oldukları aylık maaşın 1/10’u kadar emekli maaşı alan bir emekli işçiyim. Yani ne tuzu kuru bir adamım, ne de yiyecek tabak tabak kaymaklarım vardır benim.
Buna karşın benim kızım da ODTÜ öğrencisidir ve bileğinin hakkıyla ve zekâsıyla kazanmıştır ODTÜ’yü.
Fıkra bu ya; iki âmâ oturmuşlar dolma yiyorlarmış. Birisi diğerine demiş ki; “Lütfen dolmaları çift çift yeme!”. Diğeri “nereden biliyorsun dolmaları çift çift yediğimi?” deyince cevap vermiş uyarıyı yapan âmâ; “Ben öyle yapıyorum da!”
Yani demek ki; ODTÜ’yü toplumun kaymak tabakasının çocuklarının devam ettiği okul zannedenler, kendileri sürekli kaymak yedikleri için herkesi kaymak yiyor sanıyorlar. Bence, bu adamlar, kaymak tabakaya mensup çocukları ODTÜ’de değil, gitsinler BİLKENT gibi özel üniversitelerde babalarının parasıyla okuyan öğrenciler arasında arasınlar. Eminim ki; karşılarına yine kendi çocukları çıkacaktır. Çünkü bildiğim kadarıyla; ODTÜ’ye siyasi görüşlerine göre değil, diğer bütün T.C. üniversiteleri gibi ÖSS’de almış oldukları puanlara göre öğrenci alıyorlar. Bu sebeple “Cizre’ye girdikleri gibi ODTÜ’ye de gireceklerini” söyleyen siyasiye “ODTÜ’ye topla tüfekle değil, sınavla girilir” diyen sosyal medya müdavimi, son derece güzel bir cevap vermiş aslında.
ODTÜ’de militan yetişiyormuş; laf! ODTÜ’de militan olanlar, zaten o alt yapı ile geliyorlar ODTÜ’ye. Zeka seviyesi yüksek olan kişiler ise farklı düşünürler. Eğer siz, farklı düşünen herkesi “militan”, “terörist” veya “anarşist” olarak ilan ederseniz, evet; ODTÜ’de bu tür anarşistlerden çok sayıda vardır. Efendim; ODTÜ’de PKK militanları da varmış. Varsa tutun enselerinden atın içeri kardeşim. Uyduruk davalarla koca koca generalleri ve amiralleri tutuklayıp yıllarca zindanlarda çürüten güç, ODTÜ’de üstlendiği söylenen kıçı kırık birkaç öğrenciyi mi tutuklayıp içeri atamayacak sanıyorsunuz siz. Ancak maksat başka efendiler, vallahi başka.
Burada bir ayrıntıyı da görmezden gelmeyelim; Gülen Cemaati’nin, uzun yıllardır dershanelerinde özel olarak yetiştirdikleri başarılı öğrencileri, özellikle ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ gibi Türkiye’nin kalburüstü üniversitelerine yönlendirdiği yaygın bir iddiadır. Hele hele bu cemaat tarafından ÖSS sınavlarında usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddiaların havada uçuştuğunu hesaba kattığımızda insanın bu tür iddialara inanmaması için hiçbir sebep bulunmuyor ortada. Eğer maksat, Paralel Yapı’ya yönelik olarak yürütülen operasyonları ODTÜ’ya kaydırmak ve bu yapının ODTÜ ayağını çökertmek ise, bakınız bunu ben de anlayışla karşılarım. Ancak tek şartımız var, lütfen bu yapı ile mücadele ederken, ODTÜ’yü sıradanlaştırmayın, ODTÜ’nün kurumsal kimliğine zarar vermeyin, onu taşra üniversitelerinden birisi durumuna düşürmeyin ve bu yapıya mensup herkesi düşman bellemeden, asıl suçlulara yönelin.
Siyasetin, din, cami ve ibadet üzerinden yapılmadığı, eğitim kurumlarımızın siyasete alet edilmediği güzel bir yıl geçirmeniz dileğiyle, yeni yılınız kutlu olsun…