KARS KÖYLERİ BOMBALANMIŞ

KARS KÖYLERİ BOMBALANMIŞ

HÜSEYİN MÜMTAZ

Genelkurmay Başkanlığı resmi internet sitesinin ‘Önemli Yurt İçi Olaylar’ bölümünde 4 Ekim 2015 günü yapılan açıklamanın bir bölümü şöyleydi:

“……..Kars bölgesinde tespit edilen Bölücü Terör Örgütüne ait bir kısım terörist barınak, mağara ve silah mevzileri düzenlenen hava ve kara harekâtı ile imha edilmiştir…..”

harekati-ile-imha-edildi-30229998

Kalbimde ince bir tel koptu..

Kars bombalanmış.

Askerliğimin 1972-74 zaman aralığında Çıldır’da idim.

“Çıldır 9 ay kış, 3 ay bahardır. Buz tutan gölde tank yürütmektir. Yaz akşamları Beşiktaş Tepe’ye tırmanıp, Ankara’yı görebilmek umuduyla batıda, en batıda güneşi batırmaktır.

 Süha (Gölcük) ile silah arkadaşlığıdır Çıldır”.

 https://www.turkishnews.com/tr/content/2014/09/02/yat-borusu/

Hafta sonları Süha ile at sırtında, sırtımıza çapraz asılmış tüfeklerimizle uçsuz bucaksız karlı dağlarda tilki peşinde koşmaktır. Kenarbel’i, Aktaş Hudut Karakolunu ziyaret edip geceledikten sonra ertesi gün bütün lojmanlar görsün diye atın terkisinde sallandırdığımız tilki postlarıyla geri dönmektir.

Kerzemit Deresinde balık avlamaktır.

Türkiye’ye her sabah güneşin ilk doğduğu Gündoğdu, Sabaholdu, Horozöttü köyleridir.

Cep telefonu, tablet, dizüstü bilgisayarın olmadığı o yıllarda görev dönüşü gecenin bir vakti aracınız arızalanınca kapısını çalacağınız herhangi bir köy evinde güleryüzle karşılanmanız, kapıyı kilitlemeden gönül rahatlığı ile geceleyebilmeniz demektir.

41 yıl sonra, 2015 senesinde Çıldır gölü, her yıl olduğu gibi yine donmuş ama bu sefer…

…41 yıl sonra 2015 senesinde Kars’ın kırsal kesimi bombalanmış.

41 yılda ne değişmiş, neler olmuş?

Demem o ki 1972 Çıldır’ı, KARS’ı yüreğimde bir ince sızıdır.

“Kars’ın bombalanması”ndan iki buçuk ay sonra ekranlara şu haber düştü;

“Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, Genelkurmay Başkanlığına bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığına ziyarette bulundu.

 Alınan bilgiye göre, Barzani, Ankara temasları kapsamında, Özel Kuvvetler Komutanlığının Gölbaşı yerleşkesini ziyaret etti.

 Barzani Ankara’daki ilk görüşmesini salı günü Milli İstihbarat Teşkilatına yapmıştı”.

Kalbimde bir tel daha koptu..

90’lı yıllar..

Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ın kuzeyine sabah, akşam; günde üç-beş-on vakit istediği gibi giriyor, istediği zaman çıkıyor.

Büyükanıt zamanındaki gibi büyük kuvvetlerle günlerce öncesinden ilan edilerek yapılan haberli ve medyatik girişler, “dost ve müttefik” Amerika’nın baskısıyla üç günde sonlandırılmıyor.

Ve o yıllardaki gazete kupürlerinde;  o yıllarda sadece bir “kabile reisi” olan Barzani’nin, Irak’ın kuzeyinde herhangi bir yerde konuşlu herhangi bir Türk özel Timi’nin en kıdemsiz ferdi ile görüşebildiği hakkında en ufak bir bilgi notu, haber yer almıyor.

25 yıl sonra o Barzani, o Özel Kuvvetler’in Gölbaşı yerleşkesini “ziyaret ediyor”.

Demem o ki 90’lı yılların Irak’ı da yüreğimde ince bir sızıdır..

70’li, 90’lı yıllardan bahsettik..

Soğuk savaş dönemidir o yıllar. 17’inci Yüzyılın “Vestfalya Barışı” yürürlüktedir.

Nato/Varşova Paktı ve nükleer silah dengesi vardır, sınırlar bellidir. Kimse kimsenin tavuğuna kışt demez.

Sarp Sınır Kapısı kapalıdır; Gürcistan ve Ermenistan yoktur. Çıldır’ın, Kars’ın karşısında külliyen “Sovyet” askerleri vardır.

Sadece kuzey sınırımızda vardır Sovyet askerleri..

İran’da Humeyni, Irak’ta Saddam, Suriye’de Hafız Esat, Libya’da Kaddafi vardır.

Kıbrıs’ta da DENKTAŞ.

Arap Baharı; BOP/GOP piyasada değildir. Rice/Ralph Peters haritaları henüz çizilmemiştir.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının mı Soğuk Savaşı sonlandırdığı yoksa Soğuk Savaş döneminin bitmesinin mi Sovyetleri yıktığı konusunda kararsızım.

Ama komünizmi kimsenin çökertmediği, komünizmin tamamen insan yapısına ters olan kendi iç çelişkileri yüzünden yok olduğu konusunda ısrarlıyım.

Neyse.. Peki şimdi durum nicedir?

Tunus, Libya, Yemen, Mısır, Irak ve Suriye allak bullaktır..

Rusya, güneyde Suriye’den sonra doğuda Ermenistan’da da hava savunma füzeleriyle “komşumuz” haline gelmiştir.

Bir diğer güney komşumuz adı her gün “duruma göre” değiş(tiril)en IŞID, ISIL, ISIS, DAEŞ’tir.

Türkiye Süleyman Şah Türbesi’nden sonra Musul’da da “yeniden tanzim”e mecbur bırakılmıştır.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nden sonra Kuzey Suriye’de de Cizire, Efrin ve Kobani kantonlarının “Rojava” adı altında yarı-özerk bir Kürt bölgesi şeklinde örgütlenmesi tamamlanmak üzeredir.

Böylece Kürtler (PKK) ; PYD, KYP kılığında Akdeniz’e ulaşmış olacaklardır.

Bu Kürt kuşağı, Doğu Akdeniz’deki Rus hava ve deniz üslerinin de Türkiye ile arasında tampon olma görevini yerine getirecektir.

Hâl böyleyken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “Türk hükümeti ile PKK arasında politik bir süreç başlatılması” çağrısında bulunmaktadır.

Türkiye’nin Irak-Suriye sınırının güneyinde durum böyledir de kuzeyinde nasıldır?

Bir kere 4 senedir memleketin en uzak köşelerindeki trafik lambalı kavşaklar dahil, 4 milyon Suriyeli mevcuttur.

Sınırın kuzeyinde sayıları her gün değişen, 11-16 bazen 20 ilçede sokağa çıkma yasakları ile temizlik harekâtı yapılmakta, kantonların kuzeye sirayeti önlenmeye çalışılmaktadır.

Kars kırsalı dahil bombalanmakta, sağlık elemanları haftalık nöbete çıkmakta, öğretmenler sms ile bölgeyi terk ederek memleketlerinde “hizmet içi eğitime” alınmaktadır.

Diyarbakır’da HDP, DBP, HDK ve DTK kılığında toplanan Kürt Kongresinde Demirtaş; “Gelecek yüzyılda Kürdistan statüsü olacak. Belki federal devletleri, belki bağımsız devletleri olacak” demektedir.

Peki, PKK bu kadar silah ve cephaneyi yığarken, stoklarken, mevzilenir-konuşlanırken devlet neredeydi? Güvenlik güçleri ne yapıyordu?

Devlet derken, yanlış anlamayın, katiyyen Bahçeli’den bahsetmiyorum, bundan sonra da bahsetmiyeceğim… Kendileri raf ömrünü doldurmuş olup algı sorunu yaşamaktadır..

Ya dışarısı?

Musul “yeniden tanzimi” üç gün içinde büyük müttefik Obama’nın isteği ile gerçekleşmiştir.

Suudi Arabistan’da “Teröre Karşı İslâm İttifakı” kurulmakta; Türkiye’nin de dahil olduğu Müslüman ittifakta Irak-Suriye-İran yer almamakta, Pakistan habersiz dahil edildiğini söylemektedir.

Hemen arkasından Kahire’de toplanan Arap Birliği, Türkiye’nin Musul’daki asker takviyesini, “Irak’ın egemenliğe bir saldırı ve Arap ulusal güvenliğine tehdit” olarak tanımlamaktadır.

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev, yaptığı açıklamalarda, “Türkiye’nin bu tür radikal önleme gitmemesi gerektiğini en başta söylemiştik. Bu trajik bir hataydı, bu hem Türk hem de Rus halkı için bir sorun. Türkiye düşürülen Rus uçağı için özür dilemelidir” demektedir.

70’li, 90’lı yıllar; ülkelerin sınırlarının belli olduğu, Kars’ın bombalanmadığı, Barzani’nin sadece kendi kabilesiyle meşgul olduğu o yıllar yüreğimde bir ince sızıdır.

Türküdeki gibi; “Kaynayan kazan”ın taşıp taşmayacağı, hangi derecede taşacağı bellidir.

Bellidir de belli olmayan Türkiye’nin, bu kazanın içine kim tarafından, nasıl ve neden atıldığıdır. 27 Aralık 2015

57’İNCİ ALAY HER YERDE/HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

KARS KÖYLERİ BOMBALANMIŞ - 7593

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir