İstifa etmeyi düşünür oldum

CHP’nin 2016 Ocak ayında yapılacak olan büyük kurultayı hiç kimseye heyecan vermiyor.

20-25 sene önceki kurultaylar aklıma geliyor.

Heyecan, coşku, rekabet hatta bazen iskemlelerin havada uçuşan kavgaları ile bile sonuçta şölen havasında geçerdi.

Şimdi ise sonucu belli bir seçimi üzülerek içimiz buruk izleyeceğiz.

Kılıçdaroğlu’nun ilk gelişi dışında hep böyle oldu.

Onun yönetimi öylesine baskın çıktı ki sanırım şimdiye dek böyle bir yönetim

Önder Sav zamanını bile aratır oldu.

Yine Türkiye’nin bütün il ve ilçeleri bir dantel gibi örülerek kurultaya hazırlanıldı.

Delege seçimleri yapıldı yönetime muhalefet eden çok az üye delege çıkabildi.

Ben yine kendi mahallemden delege çıkartılmadım.

Nice emektar arkadaşlarım üzerimiz çizildiği ve fişlendiğimiz için dışlandık.

Öyle oyunlar döndü ki mesela benim mahallemde oturmayanlar, adresi değişenler ve de tanımadığımız vasıfsız kişiler delege yazıldılar.

Tanıdığım birkaç kişi var, Bostancı’ya taşınmış adam muhtarlıktan işini halletmiş bir dükkânda yatar kalkar görünüyor. Üstelik mahalle sorumlusu olarak liste çıkartıyor.

Bu konuda söyleyecek çok sözüm var bunları diğer yazılarımda anlatacağım.

Türkiye geneline baktığımızda aşağı yukarı büyük kentlerde hep böyle…

Genel Merkez baskısı her yerde uygulandı.

Mesela İzmir’de olanlar

“İzmir Azizdir, Azizi kalacak” gibi.

Tuncay Özkan’ın üzerine yürünmesi gibi…

Belediyeler genel merkeze çalışıyorlar ve örgüt üzerinde büyük bir baskı kuruyorlar.

Mahalleler belirli kişilere teslim edildi ve belirlenmiş kişiler delege yapıldı.

Eeee, böyle bir kurultaydan ne beklenebilir ki?

Aynı tas aynı hamam olacak…

Açıkçası mücadele etmekten çok yoruldum artık.

Öyle bir noktaya geldim ki, uğruna gençliğimi, sanat yaşamımı maddi manevi her şeyimi verdiğim, partimi iktidar yapmaktan başka hiçbir çıkar gütmeyen ben, artık istifa etmeyi düşünür oldum.

YCHP benim eski CHP ’em değil ne yazık ki…

Genel başkan hata üzerine hata yapmaktadır.

Düşünebiliyor musunuz, sağ kolları denilen yardımcılarına bakın bir kere.

Bir yanında asla CHP li olmayan eski PKK avukatı Sezgin Tanrıkulu, diğer yanında bu ülkenin kurucusu büyük önderimiz Atatürk’ e kefere diyen Mehmet Bekaroğlu denilen zat…

***

Birkaç gün önce Kılıçdaroğlu Ankara’da gazete yöneticileri ile kahvaltıda buluştu.

Gazetecilerden teki bir soru sordu.

‘Fethullah Gülen’le ilgili ne düşünüyorsunuz?’

Yanıtı şöyle oldu.

‘Gülen Hareketi’ni en çok eleştiren biziz. Ama eğer siz benim gibi düşünmüyor diye onu yok edeceğim derseniz, biz mazlumun yanında oluruz. Mazlumu savunmayacağız da kimi savunacağız?

Cevaba bakın!

Bunu söyleyen Cumhuriyeti kuran partinin genel başkanı.

İnanılır gibi değil…

Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkarak, şeriat esaslarına dayalı bir rejim kurmak için yıllardır sinsice elinden geleni yapan bir adam nasıl mazlum olabilir?

Kılıçdaroğlu bilmiyor mu acaba?

Yıllardan beri devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığında ve Emniyet Teşkilatında kadrolaşmış, ABD ve İsrail ile işbirliği içinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini çökertmeye kalkan, Ermeni veya Yahudi kökenli olduğu iddia edilen bir vatan hain nasıl mazlum sayılır?

1968 yılında İzmir Merkez Vaizi, İzmir İmam Hatip ve İlahiyatta Öğrenci Yetiştirme Derneği Kestanepazarı Kuran Kursu öğreticiliğinden başlayarak daha sonra bilinen IŞIK evleri ile gençleri birer rejim ve Atatürk düşmanı olarak yetiştiren bir kişi nasıl mazlum olabilir ey Kılıçdaroğlu?

Yasa dışı bir işlem varsa gereğini yapın. Mücadelenizi hukuk içinde yürütün ”diyorsun.

Bunu nasıl söyleyebilirsin?

Ergenekon, Balyoz gibi düzmece davalarla onlarca aydınımız, askerimiz zindanlara onun yüzünde kapatılmadılar mı?

Hendek kazıp, bombalı tuzaklar kuran, onlarca sivil halkın, polis ve askerin ölümlerine sebep olan teröristlere “Arkadaşlar” diye nasıl seslenebilirsin?

Kanlı teröristler nasıl arkadaşın olur?

Hayret!…

Ümit Kocasakal diyor ki;

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel dünya görüşü, ideolojisi kuruluş bildirgesinde, programında, zengin ve onurlu tarihinde açık ve belirgindir. Bu ilkelere aykırı davranmak, buna aykırı söylem, eylem ve politikalar  geliştirmek düşünülemez ve kabul edilemez.  Bu tam anlamıyla “aklını yitirmek” olur.

***

Siyasi parti, her düşüncenin yer alacağı bir düşünce kuruluşu veya münazara platformu değildir.

Bir deney ve yap-boz alanı da değildir. Kişilerin siyasi hırslarını, ikballerini temin ve tatmin yeri hiç değildir. Aynı şekilde kitle partisi olmak demek, birbiriyle uyuşması mümkün olmayan tüm görüşlerin temsil edilmesi anlamına gelmez. Bunun yeri parlamentodur.

Atatürk’ün kurduğu ve kuruluş değerleri “altı ok” ta somutlaşan Cumhuriyet Halk Partisi’nde, Cumhuriyetle ve Atatürk’le, altı okla sorunu olanların yer alması ahlaken de ciddi bir sorgulamayı gerektirmektedir.

Atatürk Cumhuriyetinin yıkılmasına ortak olmak yahut sessiz kalmak, Cumhuriyeti yıkma, devrimleri tahrip etme konusunda suç ortaklığı yapanlardan, kumpaslarla ve komplolarla Cumhuriyete suikast düzenleyenlerden herhangi birisine destek vermek, kısaca karşıdevrim saflarında yer almak halka hiç bir şekilde anlatılamaz ve bağışlanamaz.

Evet, Ümit Kocasakal’ın tarihe geçecek sözlerinden alıntılar yaptım.

                                                              ***

Şu anda Bostancı Gösteri Merkezi’nde CHP İstanbul İl başkanlığı için kongre yapılıyor.

Genel Başkan Adaylarından İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın konuşma yapmasına izin verilmemiş.

Bırakın genel Başkan adaylığını, bir milletvekilinin konuşması engelleniyor.

Parti içi özgürlük, demokrasi nerede?

Hepsi boş laflar.

Kocasakal: Takdir ve karar, tarihi bir değerlendirme ile karşı karşıya olan, ülkenin geleceği açısından ağır bir sorumluluk altında olan  örgütün ve delegelerindir” demiş sözlerinin bitiminde.

Hangi delegelerin Sayın Kocasakal ?

Mevcut YCHP yönetiminin belirlediği delegelerle mi?

64 imzayı toplayan sadece iki kişi var.

Onlarda genel merkezin destekledikleri kişiler.

O zaman yukarıda dediğim gibi heyecansız, sonucu belli bir büyük kurultay olacaktır 15-16 Ocakta.

Ne değişecek?

Olsa da olur olmasa da…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CHP’nin 2016 Ocak ayında yapılacak olan büyük kurultayı hiç kimseye heyecan vermiyor. - tunay suer turker erturk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir