21 ARALIK ve KIYAMETE DOLUDİZGİN
HÜSEYİN MÜMTAZ
Binmişiz doru bir kısrağın sırtına, dörtnala kıyamete koşturuyoruz..
Fonda büyük usta Musa Eroğlu’nun, “Atım Arap’tır benim” türküsü..
100 yıl süren düşünsel bir tatilin her akşamının her “vakt-i kerahat”ında oturup bıkmadan, usanmadan “Evkafın su meselesini” tartışıyoruz.
Ondan sıkılınca da “meleklerin cinsiyetini” konuşuyoruz Bizans batarken “aydınlarının” yaptığı gibi.
Kıbrıs batmış, dünya yanmış, Doğu Akdeniz, “karşı sahiller” alevler içindeymiş, kimin umurunda!
Uzay mekiğinin penceresinden bakan astronotlar çevredeki 50 parça donanma kalabalığından Kıbrıs’ı göremiyorlarmış, ne gam!
Mec-Sen grev, Kıb-Tek/El-Sen grev, KTÖS/KTAMS grev, doktorlar grev…
Meclis çalışanları grevde ey millet, Meclis çalışamıyor.
Ötesi var mı?
Buradan öte köy var mı?
Bu can pazarında, bu kıyamet ortamında “Türkiye’den gelen suyu kim işletecek?” açmazındayız..
Hepsi batık belediyeler beleş gelen suyu üç kuruşa alıp, üç liraya satmanın peşinde.
Hangi yolu, sokağı, caddeyi kimin asfaltlayacağı, çöpleri hangi mahalleden kimin toplayacağı, hangi elektrik lambasını kimin yakacağı, patlak ampulünü kimin değiştireceği belli değil.
İstanbul’dan “Girne”ye “uçakla” gönderilen “ücreti ödenmiş” paket 21 gün sonra ancak “Posta Dairesi”ne ulaşıyor, bir türlü bulunamıyor, “Gümrük Memurları”nın keyfi bekleniyor, “2.5 lira haraç” mukabilinde kendiniz gidip alıyorsunuz..
Mesai 3.5’ta mı bitiyor, saat 1’den itibaren sokaklar ana/baba günü..
Kasım’ın ortasından itibaren; askeri, memuru, “Ayşe”si ve şimdi de “su”yu istenmeyen Türkiye’nin “göndermeyebileceği” “13’üncü Maaş”ın hesabı yapılıyor.
Ama kimsenin aklına; Kuzey Iraklı Kürt kabile başkanı Barzani’nin de ekonomik çıkmaz içinde olduğu, peşmergelerine üç aydır maaş ödeyemediği, büyük bir ihtimalle aynı kaynaktan bir miktar harçlık isteyerek 13’üncü maaşa ortak olacağı gelmiyor.
Dünya; a) Türkiye/AB Görüşmeleri, b) düşürülen Rus uçağı, c) Suriye sınırından girip botlarla Yunanistan’a oradan yürüyerek Norveç’e ulaşan/ulaşamayıp yollarda/sahillerde ölen sığınmacılar ve d) Suriye dörtgeninde kafa patlatırken biz fal bakıyoruz, “Kıbrıs meselesinde çözüm, yakın çünkü yıldızlar sıralı” rüyasına yatıyoruz..
21 Aralık “Kanlı Noel”in 52’inci yıldönümüne az kaldı.
İşte bu vakitte, bu coğrafyada, bu ahval ve şeraitte “kıprıslıtürkler” aynen yukarıda sıraladığım “uğraşlar” içinde..
Cehennemin tam ortasındalar ama sanki uzaydan seyrediyorlar.
Anastasiadis Ruslara üs ve kolaylıklar teklif etmiş.
Umurlarında değil onların..
Onlar herşeye karşı..
Türkiye’den geldiği için bir bardak suya bile karşılar..
Her akşam “Haydi Abbas vakit tamam” masaları kuruluyor.
Çilingirlerin doğal müdavimi olduğu bu sofralarda “Ne olacak memleketin hâli?” muhabbetleri yapılıyor.
21 Aralık geliyor..
KKTC’nin nüfusu siz deyin 300.000..
Bunların rahat yarısı 63’ü yaşamıştır.
Ama 21 Aralık sabah saat 10’da Lefkoşa’daki; Elçilik, Meclis, eski Bayraktarlık kavşağındaki Şehitler Âbidesi’nde beş derneğe ait ancak 20 kişi toplanacak… Hadi 40 olsun..
(30 dernekten 1000 kişi toplanırsa fotoğraf çekin bana da yollayın arkadaşlar.)
Hele üst düzey “protokole dahil zevat”tan beş kişi gelirse çok mahcup olacağım..
“Hâfıza-i beşer”, bu kadar mı “nisyan ile malûl”dür?
Veya ne değişti?
Metin Münir “kıprıslıtürkler”in aforoz ettiği gazetecilerdendir.
Tam 40 yıl oluyor; Osman Örek, şoförü, Mustafa Metin, Çoronik, Kemal Rüstem ve onunla bir gece vakti Büyük Han’ın arkasındaki “Sabır”da oturmuş, memleketi kurtarmıştık.
Bu sabah T24’deki yazısını okuyunca o geceyi hatırladım..
“Kıbrıs sorunu hiçbir ilkbaharda çözülmeyecek” diyor…
Beratlı da “yes be annem”cilerin bu gidişle %15’de kalacağını söylemişti geçen gün.
Karamsarlığım dağılıyor, umutlanıyorum..
21 Aralık 1963’ün anısı önünde saygıyla eğiliyorum. 10 Aralık 2015
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın