Arslan BULUT
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
09.12.2015
İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye 56 ülke, Ekim ayında yapılan toplantıda İstanbul’u “İslâm Dünyası Gençlik Başkenti” seçti.
Konuyla ilgili hazırlanan programın tanıtımı ise İslâm İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Dr. İyad Medeni‘nin Cidde’deki resmi konutunda yapıldı.
Bir yıl sürecek program birçok gençlik faaliyetini kapsıyor.İİT Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Salih Mutlu Şen, çalışmanın İİT ülkeleri arasında geliştirilecek gençlik değişim programlarıyla desteklenmesi gerektiğini söyledi.
***
Cidde denilince benim aklıma, Tayyip Erdoğan‘ın, 2004 yılında, bu şehirde “İslâm Ortak Pazarı doğru değildir” diye konuşması geliyor.
Bugün Doğu Akdeniz’deki küresel güç gösterisinden anlaşılıyor ki dünyadaki büyük savaş, Türk ve İslâm Dünyası’nın elindeki enerji kaynakları üzerinde sürmektedir.
Büyük Orta Doğu Projesi adlandırması, İngiltere’nin 100 yıl önce geliştirdiği, MOSSAD’ın güncellediği ve Bernard Lewis‘in yeni bir şekil verdiği “Büyük İsrail Projesi”nin “örtü ve gizleme”sidir.
Projeyle hedeflenen, bu coğrafyadaki Türk, Arap ve Fars gibi milli kimliklerin çözülerek, bütün halkların Orta Doğu kimliğinde birleştirilmesi ve Talabani’nin de 1996 yılında ifade ettiği gibi İstanbul’dan yönetilen bir Orta Doğu Birleşik Devletleri kurulmasıdır.
AKP iktidarı, ABD’nin Büyük Orta Doğu projesinin eş başkanlığını kabul ederek Türk-İslâm dünyasında bir Truva atı rolünü üslenmiştir.
Erbakan’ın “AKP’ye oy vermek siyonizme oy vermektir” sözlerinin arkasında bu tespit vardı!
Tayyip Erdoğan, 2004 yılında Suudi Arabistan’dan döndükten sonra kimsenin dikkatini çekmeyen bir cümle daha kullanmış, bundan sonra ortaya koyacakları görüşlerin, bölgesel ve küresel etkileri olacağını söylemişti!
Gerçekten de öyle oldu. Libya ve Suriye AKP iktidarı sayesinde paramparça edildi. Fakat Rusya Suriye’ye yerleşince, Türkiye ile Rusya karşı karşıya geldi. Bunun plânlanan bir süreç olduğu belli. Planlamanın ABD ve Rusya tarafından yapıldığına dair şüpheler de var.
***
The Economist dergisinin 24 Ocak 2004 tarihli sayısında, “Türkiye, üslerini ve hava sahasını açarak Amerikan işgaline yardımcı oluyor, karşılığında bir şeyler almayı hak ediyor” denildikten sonra aynen şu ifadeler kullanılıyordu:
“Sorun, 11 Eylül’den bu yana ABD’nin çıkarlarının değişmiş olması. Soğuk Savaş sırasında, Türkiye’nin rolü Sovyetler Birliği’ni kontrol altında tutmaktı. Bugün ise, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman’a göre ‘İslâm dünyasında reform ABD’nin en önemli stratejik girişimidir’ ve Türkiye’nin başarısı da bunda büyük rol oynayabilir.”
İslam dünyasında reformun uygulayıcıları kim?
Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanları değil mi?
***
AKP iktidarının beyin takımı için İslamcı deniliyor. Keşke İslâmcı olsalardı. İslâm devleti kuracak olsalar, “Mesih gelecek” şeklindeki Hıristiyan uydurmasının Müslüman Türk toplumuna kabul ettirilmek istenmesine ve “Hz. İsa’nın etrafında birleşelim” propagandasına seyirci kalmazlardı.
Türk Anayasası’ndan Türklüğü kaldırmaya çalışan bu kadronun savaşı, sadece Türklük ile değil aynı zamanda İslâm iledir!
Saldırının özü, milli devlet yapılarının çözülmesine dayalıdır ve bunu 1966 yılında BM sözleşmesi haline getirdiler. Bütün halkların tendi kaderini tayinini istiyorlar ki millet dediğimiz büyük yapılanmalar çözülsün, dağılsın ve güçsüz hale getirilsin ve kontrol edilmeleri, güdülmeleri kolaylaşsın.
Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin dışında bir ülkenin yaklaşımı, bölgede karşı tepki alacaktır. Bu, ABD için değerlendirmeye değer bir zenginliktir” diyordu.
İşte ABD yıllardır o zenginliği kullanıyor. Bölgeyi karıştıracaklardı ki Türkiye’yi de dönüştürebilsinler! Gençlere duyurulur!
Yeniçağ
Bir yanıt yazın