Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
Recep Tayyip Erdoğan, hem dış politikasında hem Türkiye’deki icraatlarinda
üzerine atılı pek çok fiilden ulusal ve uluslararası hukuk tarafından
yargılanmanın geri sayımındadır.
Para ve şatafata düşkünlüğü ile kendi evinin içini yönetemeyen, önyargıları
üzerinden reel politika üretemeyen,
İktidarında devletin rejiminde ve işleyişinde getirmek istediği
sistematikle vatandaşlık yerine din, eşitlikler yerine din birliği, adalet
yerine insan olmayı öngören,
Bu yüzden dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesine olanak tanımayan ve
İslami Cihad’ı tetikleyen tükenmiş bir ideolojinin lideri profilini taşıyor.
Müslümanlığın yaşandığı tüm alanlara nizam vermeye yeltenince, Oppps,
Batı’da ve Doğu’da da patlatılası bir çıbanbaşı oldu.
*
Rusya ise ABD’nin hegemonya siyasetine dayalı dünya güvenlik anlayışı
yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı
sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışını talep etmektedir.
Bu talebinin “Suriye İç Savaşı’na Siyasi Çözüm” den çıkarılabileceğini
öngörüyor.
Şu günlerde Viyana’da alınan kararlar doğrultusunda “iki aşamada” birleşik,
laik, federatif Suriye başlığında siyasi çözümün alt yapısını oluşturuyor.
*
Birinci aşama; BM denetiminde ateşkesin ilan edileceği 1 Ocak’tan geçiş
hükümetinin kurulacağı ilk 6 aylık süreçtir.
Rusya bir yanda terörizmi darbelerken, öte yandan diğer ülkelerin de
terörizmi vurması için eşgüdümü sağlamaya çalışıyor.
Teröristlerin çeşitli ülkelere girerken kullandıkları yöntemler
araştırılıyor ve gelir kalemlerinin kurutulması hedefleniyor.
*
Nitekim IŞİD terör örgütünün petrol ticaretine ait görüntülerine ilişkin
açıklamada,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’ın konunun içinde
olduğunu ileri sürülüyor.
Doğrusu, dünya pazarlarına yasa dışı malların taşınmasında “Baron” kabul
edilen Bilal Erdoğan’a ait BMZ Grup Denizcilik ve İnşaat AŞ’nin Suriye/
Deyrezzor üzerinden Batman’a getirdiği petrolü buradan İskenderun Limanı’na
taşıdığı ve bu gruba ait tankerler aracılığıyla dünya pazarlarına
naklettiği uzunca bir süredir biliniyor.
*
Şimdi Rusya’nın sunduğu kanıtlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresinin
bağımsız bir mahkeme tarafından suçlu bulunmasının yolu açılmıştır.
Çünkü, Rusya savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesindeki öneminden
hareketle Suriye’de işlenen suçların esaslı bir biçimde kategorize
edilmesini, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesini,
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu esastan
çıkarılmasını,
Bu sistematik hukukla BM’de yeni bir dünya statüsünün oluşturulabileceğini
öngörüyor.
*
Bu sırada Irak; IŞİD terör örgütünün Irak petrolünü yasadışı yollarla
ürettiği ve ihraç ettiği iddialarına yönelik olarak BM Güvenlik Konseyi’den
soruşturma komiteleri kurulması konusunda talepte bulunacağını açıklıyor.
Amacın daha önce kaçakçılık konusunda kabul edilen kararları etkinleştirmek
olduğu, bu kararlar uyarınca adı kaçakçılığa karışan kişiler, şirketler ve
ülkelerin suçlu sayılacağı bildiriliyor…
*
Irak; “Suriye İç Savaşı’nın Siyasi Çözümü”nde,
Suriye’den Golan Tepeleri, Ürdün’den Batı Şeria ve Doğu Kudüs de devam
ettirdiği işgalle anılan,
İşgal altında tuttuğu su kaynaklarına ve tarım topraklarına erişimin
olmaması halinde Bağımsız Filistin’in varlığını sürdüremeyeceği,
Filistinlilere ve Araplara karşı merhametsiz tavrı, yayılmacı politikası,
Şimdilerde Yahudi Devleti kimliği statüsü ve Başkent Küdüs ısrarı
çerçevesinde oluşan Arap-Yahudi geriliminde komşu ülkelerle ilişkilerinin
barışa nasıl evrileceği konusunun halledileceği “İkinci Aşama” için
önemlidir.
*
Zaten Devlet Başkanı B.Esad’ın “Bağımsızlık, işgal durumunda Arap
direnişlerinin desteklenmesi ve Filistin’in temel mesele olarak kabul
edilmesi” ilkesine dayanan Suriye Dış Politikasına verdiği güçlü
kararlılık, Siyasi Çözüm’ün aranacağı ikinci aşamanın en zorlu konularından
biriyken,Irak’ın durumu;
*
İsrail’e göre Ortadoğu’da Sykes-Picot anlaşmasıyla çizilen yapay
sınırların, Suriye ve Irak’ta kan akıtılarak yeniden çizilmeye yazdığı,
Gelişmelerin zorunlu taksimin sonsuza dek sürmeyeceğini gösterdiği, Suriye
ve Irak’ın yapısının değişmeye zorlandığı bir süreçten geçilirken,
Rusya ve İran’ın ise İsrail’in yayılmacılığını engelleyen “Birleşik, Laik,
Federatif Suriye” başlığında siyasi çözümün alt yapısını oluşturması
bileşkesinde en önemli bir diğer konuyu oluşturuyor…
*
Suriye’de siyasi çözüm öncesinde, İsrail’in yayılmacı politikasıyla Irak’ta
Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani ve Kürdistan Demokrat Partisi
(KDP),
M.Barzani ve KDP’nin ise Türkiye’de AKP iktidarı ile yakın ilişkileri
üzerinden ” Kürdistan Bağımsız Devlet”i olmak arayışı sürüyor.
*
Barzani, IŞİD’in Irak’ı fiilen parçalayan saldırılarını fırsata
dönüştürmüş, tartışmalı bölgeleri ilhak etmeye yönelik adımlarını
pekiştirmiştir.
Petrol lobilerinin maddi gücüyle seçimlerde iktidar olan Barzani’nin,
Kerkük petrolleriyle birlikte ekonomisi kendine yeten bağımsız Kürdistan
düşüncesi ise Irak, İran, Rusya, Çin gibi muhalifleri endişelendiriyor…
*
Bu ülkelerin endişelerinden sıyrılabilmesi için,
Birincisi; Barzani’nin bir yanda merkezi hükümetle, diğer yanda
Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki güç
mücadelesini kendi çıkarları yönünde körüklemeleri gerekiyor.
İkincisi;Erbil ile Bağdat hükümetlerinin aralarındaki anlaşmaya rağmen,
Başbakan N.Barzani’nin desteği ile içinde IŞİD’ın petrolü olmak üzere
günlük 800 bin varil petrol çıkarılıp Ceyhan’a gönderilmesinin,
Ama çift kayıt sistemi ile bu miktarın sürekli 300 bin varil olarak
gösterilmesinin,
Kaçak olarak satılan günlük 500 bin varilin parasının ise Halkbank’ta
tutulduğunun,
Paranın bir miktarının bu sevkiyattan haberi olan terör örgütleri
tarafından el konulduğunun,
IŞİD terör örgütünün ihtiyaçlarını karşılaması için TOR (The Onion Routing-
Kullanıcılarına anonim iletişim imkânı sağlayan bir ağ ve yazılım projesi)
ağı üzerinden yapılan para transferinin Bitcoin hesapları üzerinden
yapıldığının,
Petrolü Türkiye’ye taşıyan PowerTrans şirketinin CEO’sunun Tayyip
Erdoğan’ın damadı B.Albayrak olduğuna ilişkin kanıtların ya da
benzerlerinin de açıklanacağı öngörülüyor.
*
Rusya Devlet Başkanı V.Putin,”Türkiye’de, teröristlerin Suriye’den çaldığı
petrol sayesinde kimlerin ceplerini doldurduğunu biliyoruz. Teröristler de
bu sayede kazandıkları parayla militan topluyor, silah satın alıyor ve
insanlık dışı terör saldırıları düzenliyorlar.
Türk milleti iyidir, çalışkandır ve yeteneklidir. Bilmeliler ki biz
onları, Suriye’e görev yapan Rus askerlerinin ölümünden doğrudan sorumlu
olan Türk yönetimiyle aynı kefeye koymuyoruz” diyor.
*
Erdoğan ise “yakalayın hırsızı diyen hırsız gibi ” bildik tiradını atıyor.
Onun değil ama Türk Milleti’nin yüzü kızarıyor…
4.12.2015
Bir yanıt yazın