Adil Hacıömeroğlu
02 Aralık 2015, 12:02
Tahir Elçi… Diyarbakır Barosu Başkanı… Son yılların etkin kişilerinden biri… Terörün kol gezdiği topraklarda kendince çözümler arayan sorumluluk sahibi yurttaş… Medyatik bir hukukçu… Söyledikleri çoğu zaman birçok kişiyi rahatsız eden bir avukat… Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilen bir yürek…
28 Kasım 2015’te Diyarbakır’da bir tarihsel yapıtı savunurken yaşamdan koparıldı. Onca insanın arasında tek kurşunla toprağa düştü. Herkes kendince bir şeyler söyledi. PKK ve bağdaşıkları, devleti; AKP hükümeti, PKK’yı suçladı Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili olarak.
Elçi’nin vurulmasının üzerinden beş gün geçti. Daha olay yeri incelemesi doğru düzgün yapılmadı (Adalet Bakanı yaptık dese de…). Bu ne demek oluyor? Olay yerindeki kanıtlar sıcağı sıcağına toplanamadı. Neden mi? Savcılar, polisler olay yerine gittiğinde PKK’lı teröristler yaylım ateş açmaktalar. “Niye?” diye sormayın sakın! “Niye?”si yok bu işin… PKK’nın yaptığı iş, delil karartma… Elçi’yi vuran mermi çekirdeği bulunursa cinayeti işleyen belli olur. Delil karatmak isteyenler, katilin bulunmasını engellemeye çalışmaktalar. Bu çok açık…
Tahir Elçi’yi vuran silah kimin elinde olursa olsun suçlular PKK ve AKP… Neden mi? AKP, açılım politikasıyla dağdaki eşkıyayı kentlere yerleştirmiş. Birçok kent, PKK’nın kontrolüne girmiş. Bölücü teröristler, Koskoca Diyarbakır’da caddelerde, alanlarda elde silah rahatça dolaşmaktalar. İstedikleri an, saldırlar yapabilmekteler. Dört Ayaklı Minare çevresini adeta kuşatmış durumdalar.
Tahir Elçi’ye sıkılan kurşun, Türkiye’nin birliğin vurdu. Delilleri karartanlar ve delilleri toplayamayanlar… İşte, Elçi’yi vuran bu aymazlık… Şimdi, yetmemiş gibi kalkmışlar, yeniden açılım masallarıyla koca bir ulusu uyutmaya çalışmaktalar. Neden mi? Yeni cinayetlerin işlenmesi için…
Adil Hacıömeroğlu
ulusalkanal.com.tr
Yazıları posta kutunda oku