Recep Tayyip Erdoğan, hem dış politikasında hem Türkiye’deki icraatlarinda üzerine atılı pek çok fiilden ulusal ve uluslararası hukuk tarafından yargılanmanın geri sayımındadır.
Para ve şatafata düşkünlüğü ile kendi evinin içini yönetemeyen, önyargıları üzerinden reel politika üretemeyen,
İktidarında devletin rejiminde ve işleyişinde getirmek istediği sistematikle vatandaşlık yerine din, eşitlikler yerine din birliği, adalet yerine insan olmayı öngören,
Bu yüzden dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesine olanak tanımayan ve İslami Cihad’ı tetikleyen tükenmiş bir ideolojinin lideri profilini taşıyor.
Müslümanlığın yaşandığı tüm alanlara nizam vermeye yeltenince, Oppps, Batı’da ve Doğu’da da patlatılası bir çıbanbaşı oldu.
*
Rusya ise ABD’nin hegemonya siyasetine dayalı dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışını talep etmektedir.
Bu talebinin “Suriye İç Savaşı’na Siyasi Çözüm” den çıkarılabileceğini öngörüyor.
Şu günlerde Viyana’da alınan kararlar doğrultusunda “iki aşamada” birleşik, laik, federatif Suriye başlığında siyasi çözümün alt yapısını oluşturuyor.
*
Birinci aşama; BM denetiminde ateşkesin ilan edileceği 1 Ocak’tan geçiş hükümetinin kurulacağı ilk 6 aylık süreçtir.
Rusya bir yanda terörizmi darbelerken, öte yandan diğer ülkelerin de terörizmi vurması için eşgüdümü sağlamaya çalışıyor.
Teröristlerin çeşitli ülkelere girerken kullandıkları yöntemler araştırılıyor ve gelir kalemlerinin kurutulması hedefleniyor.
*
Nitekim IŞİD terör örgütünün petrol ticaretine ait görüntülerine ilişkin açıklamada,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’ın konunun içinde olduğunu ileri sürülüyor.
Doğrusu, dünya pazarlarına yasa dışı malların taşınmasında “Baron” kabul edilen Bilal Erdoğan’a ait BMZ Grup Denizcilik ve İnşaat AŞ’nin Suriye/ Deyrezzor üzerinden Batman’a getirdiği petrolü buradan İskenderun Limanı’na taşıdığı ve bu gruba ait tankerler aracılığıyla dünya pazarlarına naklettiği uzunca bir süredir biliniyor.
*
Şimdi Rusya’nın sunduğu kanıtlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresinin bağımsız bir mahkeme tarafından suçlu bulunmasının yolu açılmıştır.
Çünkü, Rusya savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesindeki öneminden hareketle Suriye’de işlenen suçların esaslı bir biçimde kategorize edilmesini, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesini,
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu esastan çıkarılmasını,
Bu sistematik hukukla BM’de yeni bir dünya statüsünün oluşturulabileceğini öngörüyor.
*
Bu sırada Irak; IŞİD terör örgütünün Irak petrolünü yasadışı yollarla ürettiği ve ihraç ettiği iddialarına yönelik olarak BM Güvenlik Konseyi’den soruşturma komiteleri kurulması konusunda talepte bulunacağını açıklıyor.
Amacın daha önce kaçakçılık konusunda kabul edilen kararları etkinleştirmek olduğu, bu kararlar uyarınca adı kaçakçılığa karışan kişiler, şirketler ve ülkelerin suçlu sayılacağı bildiriliyor…
*
Irak; “Suriye İç Savaşı’nın Siyasi Çözümü”nde,
Suriye’den Golan Tepeleri, Ürdün’den Batı Şeria ve Doğu Kudüs de devam ettirdiği işgalle anılan,
İşgal altında tuttuğu su kaynaklarına ve tarım topraklarına erişimin olmaması halinde Bağımsız Filistin’in varlığını sürdüremeyeceği,
Filistinlilere ve Araplara karşı merhametsiz tavrı, yayılmacı politikası,
Şimdilerde Yahudi Devleti kimliği statüsü ve Başkent Küdüs ısrarı çerçevesinde oluşan Arap-Yahudi geriliminde komşu ülkelerle ilişkilerinin barışa nasıl evrileceği konusunun halledileceği “İkinci Aşama” için önemlidir.
*
Zaten Devlet Başkanı B.Esad’ın “Bağımsızlık, işgal durumunda Arap direnişlerinin desteklenmesi ve Filistin’in temel mesele olarak kabul edilmesi” ilkesine dayanan Suriye Dış Politikasına verdiği güçlü kararlılık, Siyasi Çözüm’ün aranacağı ikinci aşamanın en zorlu konularından biriyken,Irak’ın durumu;
*
İsrail’e göre Ortadoğu’da Sykes-Picot anlaşmasıyla çizilen yapay sınırların, Suriye ve Irak’ta kan akıtılarak yeniden çizilmeye yazdığı,
Gelişmelerin zorunlu taksimin sonsuza dek sürmeyeceğini gösterdiği, Suriye ve Irak’ın yapısının değişmeye zorlandığı bir süreçten geçilirken,
Rusya ve İran’ın ise İsrail’in yayılmacılığını engelleyen “Birleşik, Laik, Federatif Suriye” başlığında siyasi çözümün alt yapısını oluşturması bileşkesinde en önemli bir diğer konuyu oluşturuyor…
*
Suriye’de siyasi çözüm öncesinde, İsrail’in yayılmacı politikasıyla Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP),
M.Barzani ve KDP’nin ise Türkiye’de AKP iktidarı ile yakın ilişkileri üzerinden ” Kürdistan Bağımsız Devlet”i olmak arayışı sürüyor.
*
Barzani, IŞİD’in Irak’ı fiilen parçalayan saldırılarını fırsata dönüştürmüş, tartışmalı bölgeleri ilhak etmeye yönelik adımlarını pekiştirmiştir.
Petrol lobilerinin maddi gücüyle seçimlerde iktidar olan Barzani’nin,
Kerkük petrolleriyle birlikte ekonomisi kendine yeten bağımsız Kürdistan düşüncesi ise Irak, İran, Rusya, Çin gibi muhalifleri endişelendiriyor…
*
Bu ülkelerin endişelerinden sıyrılabilmesi için,
Birincisi; Barzani’nin bir yanda merkezi hükümetle, diğer yanda Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki güç mücadelesini kendi çıkarları yönünde körüklemeleri gerekiyor.
İkincisi;Erbil ile Bağdat hükümetlerinin aralarındaki anlaşmaya rağmen,
Başbakan N.Barzani’nin desteği ile içinde IŞİD’ın petrolü olmak üzere günlük 800 bin varil petrol çıkarılıp Ceyhan’a gönderilmesinin,
Ama çift kayıt sistemi ile bu miktarın sürekli 300 bin varil olarak gösterilmesinin,
Kaçak olarak satılan günlük 500 bin varilin parasının ise Halkbank’ta tutulduğunun,
Paranın bir miktarının bu sevkiyattan haberi olan terör örgütleri tarafından el konulduğunun,
IŞİD terör örgütünün ihtiyaçlarını karşılaması için TOR (The Onion Routing- Kullanıcılarına anonim iletişim imkânı sağlayan bir ağ ve yazılım projesi) ağı üzerinden yapılan para transferinin Bitcoin hesapları üzerinden yapıldığının,
Petrolü Türkiye’ye taşıyan PowerTrans şirketinin CEO’sunun Tayyip Erdoğan’ın damadı B.Albayrak olduğuna ilişkin kanıtların ya da benzerlerinin de açıklanacağı öngörülüyor.
*
Rusya Devlet Başkanı V.Putin,”Türkiye’de, teröristlerin Suriye’den çaldığı petrol sayesinde kimlerin ceplerini doldurduğunu biliyoruz. Teröristler de bu sayede kazandıkları parayla militan topluyor, silah satın alıyor ve insanlık dışı terör saldırıları düzenliyorlar.
Türk milleti iyidir, çalışkandır ve yeteneklidir. Bilmeliler ki biz onları, Suriye’e görev yapan Rus askerlerinin ölümünden doğrudan sorumlu olan Türk yönetimiyle aynı kefeye koymuyoruz” diyor.
*
Erdoğan ise “yakalayın hırsızı diyen hırsız gibi ” bildik tiradını atıyor.
Onun değil ama Türk Milleti’nin yüzü kızarıyor…
4.12.2015
Yazıları posta kutunda oku