ABD küresel serbest piyasalar adına Türkiye’de AKP kurucularını, yüzyıllık köhne yargıları ve iktidar olmak hırslarından yakaladı.
Bu zümrenin kendi sivil toplum örgütleri, sendikaları, medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla islamcı burjuvazi ve sermaye birikimi oluşturmasını destekledi…
*
Sonra bu iktidarı Arap Baharında Tunus, Libya, Mısır’da ve diğer İslam ülkelerinde milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumda halkların tepkisini çekip çevirmeye memur etti.
İslam coğrafyasının küresel pazar ekonomisine entegre olabilmesi karşılığında, kendi türlü istikrarlarının ve güvenliklerinin sağlanması eşitliği üzerinden devlet rejimlerinin yeniden yapılandırılmasına yükümledi.
*
ABD’nin AKP iktidarı ve ona ilişikli Arap ülkelerinde elinden tuttuğu işbu siyasi zümreler ve sivil toplum kuruluşlarının felsefesi ve öğretisi hep aynıydı.
Hepsi, “Allah İslam’ı tüm beşeriyete vahiy eylemiş, beşeriyet bu sayede insanın insana kulluğundan kurtulma imkanı bulmuştur.
Çağdaş sosyopolitik etmenlerle beslenen İslam tarihinin ışığında müminler, kendi sorunlarını ancak devrimci İslami diriliş aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle kendi sorunlarını çözebileceklerdir” esasına dayandı.
Mütemadiyen özel ve kirli mücadele politikalarıyla ilerici ve ulusalcı güçlere karşı durdular.
*
İktidarları ve kurdukları Yeni Türkiyeı, Rusya’nın ABD’nin Asya’daki hegemonya siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı talep etmesi,
Bunu desteklemek üzere Ortadoğu’da aşırılık ideolojisi, mezhepsel-etnik ayrılıkların yükseldiği şu sırada Suriye iç savaşına aktif bir şekilde müdahale etmesiyle sarsıldı.
*
Rusya Suriye’de aşırıcı terör örgütlerinin tasfiye edilmesi,
Ardından “Suriye İç Savaşı’nın Siyasi Çözümü” üzerinden bu ülkede işlenen suçların,
Savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesindeki öneminden hareketle esaslı bir biçimde kategorize edilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması,
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın buradan çıkarılırken,
Bu sistematik hukukun BM’de yeni bir dünya statüsü oluşturmasını istiyor.
En azından şu dakikada, BM statüsünün değişmemesini isteyenler “Esad’sız”, statünün değişmesini isteyenler “Esad’lı” siyasi çözüm istiyor…
*
Süreç, Viyana Suriye Zirvesi’nde Şam ile muhalefet arasında görüşmelerin BM denetiminde ateşkes ilan edileceği 1 Ocak’ta başlayacağı, 6 ay içinde geçiş hükümeti kurulacağı, 18 ay içerisinde de seçim yapılacağı mutabakatı,
G20 Antalya Zirvesi’nde ülkelerin terörizme darbe indirmek için eşgüdümü güçlendirecekleri,
Teröristlerin çeşitli ülkelere girerken kullandıkları yöntemlerin araştırılacağı,
Gelir kalemlerinin kurutulacağı taahhüdünde bulunduğu sonuç bildirgesi çerçevesinde ilerliyor.
Elbette Rusya’nın ilgili tarihlerde BM’ye sunmak üzere suç dosyalarını hazırlaması gerekiyor.
*
Nitekim Rusya’nın Suriye savaşına aktif müdahalesiyle bölgesel güç dengeleri ciddi oranda değişmeye başlamıştır.
Türkiye’nin kaybettiği bir savaşın peşine düşmesi, bir Rus savaş uçağını düşürmesi giderek bütün kırmızı çizgilerinin yok olmasına ve stratejik bir yenilgi almasını hızlandırmaktan öteye gitmeyeceğe benziyor…
*
İşte,Suriye Kürtlerinin Halk Koruma Birlikleri (PYD),
Halep ve Azez kentlerinde El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi, Ahrar’u Şam örgütü, Nurettin Zengin Tugayları, Sultan Murat Tugayları ve Şam Cephesi’nin de içinde yer aldığı cihatçı örgütler ile Özgür Suriye Ordusu ile şiddetli çatışmalardadır.
Rus savaş uçakları da bölgede El Nusra Cephesi, Ahrar’u Şam örgütü ve Özgür Suriye Ordusu’nun mevzilerini bombalıyor.
*
Halbuki Erdoğan’ın aklı, halâ ABD desteği ve İslamcı vizyonuyla Sünni ile Şii dünyası arasındaki karşılıklı bağımlılığı zayıflatmayı öngören stratejisindedir.
Hani şu, kendi hesabına sonuçta “bölgeyi kazanan petrolü ve Misak’ı Milli topraklarını da kazanır” düşüncesini sürüklediği, ekonomik ilişkiler yoluyla Suriye Kuzey’ini ve Irak Kürdistan Bölgesi’ni petrolüyle birlikte Misak’ı Milli topraklarına katmayı öngören strateji…
*
Bu uğurda Erdoğan “Esad rejimini devireceğim” öngörüsünde kapıldığı Suriye politikasında, “Suriye muhalefeti” adı altında kurulan bütün örgütleri hükümetinin kanatları altında eğitmiş, barındırmış,silahlandırmış ve Türk askeri teşkilatının bir bölümü haline getirmiş,
Sonra IŞİD ve Nusra gibi terör örgütleri teşkilatlandırdığı,
Kürtlerin Suriye’nin Kuzeyi’nde tesis edilmesi öngörülen güvenli bölgeden çıkarılması, Kürt militanlarının bölge içine girmesine olanak sağlanmaması için İŞİD terör örgütüyle mutabakat yaptığı söylenmişti.
*
Ne ki, IŞİD’in yarattığı tehlikeler karşısında Irak Kürt Yönetimi silahlı birimi Peşmerge güçlerinin,
Türkiye’den PKK’nın silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri’nin,
Suriye’de Demokratik Birlik Partisi’nin Halkçı Koruma Birliklerinin ortak silahlı kuvveti olan “Kürt Savunma Güçleri”,
Kobane ve Gre Spe’den sonra Şengal’i ve Haseki’nin güneyini IŞİD terör örgütünden temizleyince,
Kürtler Türkiye’nin en uzun sınır hattını elinde tutan komşusu haline geldi.
*
Keşke hepsi bu kadar olsa;
Birincisi;Kürtler bu başarıları ile Türkiye’ye rağmen bölgenin ilgili devletleri nezdinde Ortadoğu’nun denge unsurlarından biri olarak kabul ediliyorlar.
İkincisi; Uluslararası tanınmışlık artarken, o oranda karar mekanizmalarının bir ucunda yer almaya hazırlanıyorlar.
Üçüncüsü; Bu avantajla Uluslararası Hukuk gereğince, hem Kuzey Irak Kürt Bölgesinde “Fırat’ın Batı’sı”, hem Rojava’da “Fırat’ın Batı’sı”nda, mesela Türkiye gibi bir ülkenin, başka ülkenin topraklarında yapacağı saldırılarından korunmuş oluyorlar.
Dördüncüsü; Kendi aleyhlerine geliştiği iddia ettikleri, Türkiye’nin mesela 1924-1940 arasında uyguladığı politikaları dava konusu yapma durumuna geliyorlar.
Beşincisi; Lozan Antlaşması uluslararası tartışmaya açmaya yürüyorlar.
*
Bir süre önce Ortadoğu’da İran’a karşı Suudi Arabistan liderliğinde NATO’nun bölgedeki oluşumu benzeri ordulaşmayı sağlayan,
Hürmüz Boğazı’nda İran’ı caydırmak ve körfez ülkelerini korumak için füze kalkanı sistemlerinde tek tetik oluşturan ve sistemi Rusya’ya yönlendirilerek daha güvenilir ve işlevsel hale getiren ABD ve İsrail müttefikleri itikadları ve çıkarları doğrultusunda,
Tam da Suriye’yi Nasturiler,Sünniler, Dürziler ve Kürtler arasında dört parçaya,
Irak’ı Sünniler, Şiiler ve Kürtler arasında üç parçaya bölmeyi öngörürken,
Rusya’nın şimdi Suri’ye’de Siyasi Çözümü zorlamasından en az Türkiye kadar sarsılmışlardır.
*
O yüzden pek yakında Suriye İç Savaşının Siyasi Çözüm aşamasında,
ABD, İsrail ve müttefiklerinin Kürt Sorunu konusunda Türkiye’ye rağmen Rusya ile pazarlık yapacağı kesindir.
28.11.2015
Bir yanıt yazın