MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisini de, bahçesini de kuruttuğu halde,
“imza toplansa da hukuki hakkımı kullanıp, partide olağanüstü kongreyi toplamayacağım” diyor.
Vay canına! Bu ne koltuk hırsı ya?
Yasal hakkı var mıdır, yok mudur tüzükleri ne diyor bilemem.
Zaten tüzük dediğiniz nedir ki?
Yap bir kurultay, arada değiştir birkaç maddeyi olsun bitsin değil mi?
Nasılsa delegeleri genelde genel merkezdeki zatlar belirlerler, kendilerinden olmayanların üstleri çizilir, il ve ilçe başkanlarına ayrıca talimatlar verilir.
Arada birkaç muhalif ses çıksa da sinek vızıltısı gibi kalır.
Mesela 2012 den önce CHP de bildiğim kadarıyla delege tam sayısının en az “beşte biri” imza yeter sayısı toplanınca kurultaya gidiliyordu.
Sonra 2012 de yapılan tüzük değişikliğinde bu sayı iki buçuk katına çıkarıldı.
Yani genel başkanın ve takımının her kim olursa olsun başarılı olamasalar da gidişleri bir şekilde zora konuldu.
Buna demokrasi denilebilir mi?
İşte anladığımız gibi tüzük müzük havagazı…
MHP de de böyle bir şey mi vardır bilemiyorum.
Bahçeliye dönersek bildiğim kadarıyla 20 senedir partinin başında, bırakın iktidar olmasını ana muhalefet bile olamamış ama AKP’nin her sıkıştığında stepnesi olmayı başarmıştır.
Neyse bunu MHP liler düşünsün.
Bahçeli gitmemek için diretiyor, CHP de de genel merkez…
CHP ‘nin bir türlü iktidar olamaması, 6 Oku terk etmesi, Amblemini değiştirmeye çalışması hatta kendi sitesinden Atatürk’ün resmini kaldıracak kadar ileri gitmesi ona gönül vermiş herkesi çok üzdü haliyle.
YARSAV Kurucu Genel Başkanı CHP’li Ömer Faruk Eminağaoğlu bir süre önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe ile kurultay süresini aştığı gerekçesiyle CHP’ye “tedbir istemli ihtar” verilmesini istedi.
Uzun uzadıya yazmaya gerek yok sanırım ilgili arkadaşlar takip etmişlerdir.
CHP MYK sı Yargıtay Cumhuriyet Savcılığına seçimlerin yaklaşmasından hareketle, kongrelerin 7 Haziran 2015 sonrasında yapılacağı yanıtını vermişti.
Buna göre Kurultay için zorunlu olan en geç üç yıllık sürenin dolduğu 17 Temmuz 2015 tarihinde yani 7 Hazirandan yaklaşık 45 gün sonra kurultay yapılmalıydı.
Araya 1 Kasım yeniden seçim girince 17 Temmuz kurultayı da yatmış oldu böylece.
1 Kasımdan sonra partide değişim sesleri yükseldi ve birkaç genel başkan adayı çıktı.
Adaylar olağan üstü kurultay istediler ve bunun için imzalar toplamaya başladılar.
Olağanüstü Kurultay istemelerinin nedeni önceki delegelerin oyları içindi.
Genel Merkez ise yeni seçtikleri ve seçecekleri kurultay delegeleri yapmayı tercih etmişti.
300 imza oldu, beş yüz imza oldu, altı yüzü geçtik…
Sonuçta kendilerini mi kandırdılar bizleri mi kandırmaya çalıştılar anlaşılmadı.
Yahu insanların gözlerine baka baka nasıl yalan söylerler hayret!
Politika dedikleri böyle bir şey işte…
Bizler yalan söyleyemediğimiz, birisinin peşine takılıp gitmediğimiz için boşa kürek çekmişiz…
Politikada dürüstlük, çalışkanlık, verimlilik yaramıyor demek ki.
Elbet bir gün birisi çıkacak doğruları söyleyecek ve siyasetteki bu kirliliği yok edecektir.
Ben umutluyum.
Muharrem İnce imza veren delegelerin listesini genel merkeze vermemiş.
Kim bilir bu da bir taktik olabilir belki.
Artık neye inanıp neye inanmayacağımızı da şaşırdık.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, bugün (25 Kasım 2015) Parti Meclisinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağan kurultay için önerdiği 16-17 Ocak 2016 tarihlerinin oy birliği ile kabul edilerek kesinleştiğini söyledi.
Bu tarihi Pazar günü CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’den duyduğumuz için yeni bir haber olmadı bizler için.
Burada Genel Sekreter Gürsel Tekin’in 3 gün önce bu tarihi açıklaması Parti Meclisinin toplanmasına gerek var mıydı sorusunu getiriyor akıllara…