Türkiye, Suriye sınırında bir Rus jetini düşürdü.
Türk yetkililer, “Rus uçağı sınırlarımızı ihlal etti. Onu 10 kez uyardık… Ama yine ihlal etmeye devam edince biz de vurduk…” dedi.
Rusya Duma Dışişleri Komitesi Başkan Yardımcısı Aleksandr Romanoviç ise, “Uçağın Suriye hava sahasında vurulduğunu ve Suriye topraklarına düştüğünü, buna yönelik hiçbir şüphelerinin olmadığını” belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Putin de, “Savaş uçağı vurulduğunda Türk sınırına 4 kilometre uzaklıkta olduğunu ve 6 bin metre yükseklikte uçtuğunu, uçağın düşürülmesinin Türk-Rus ilişkilerinde ciddi sonuçlar doğuracağını” vurguladı…
Biz de burada yeri gelmişken hemen şunu belirtelim: Jet, ister Türkiye topraklarında düşürülsün, ister Suriye topraklarında, uzmanlar, “6 bin metre yükseklikte uçan bir uçağın herhangi bir ülke için tehdit oluşturmayacağını” söylüyorlar.
Peki, Türkiye Rus uçağını neden vurdu o zaman? Derdi neydi?
Çok açık söyleyelim: Rus uçağının sınır ihlali gerekçesiyle Türkiye tarafından düşürülmesi “uluslararası provokasyon”dur… Özellikle işin içinde Amerikan parmağı olduğu kesin…
Türkiye bir provokasyonun aleti olmuştur…
YANİ AKP İKTİDARI ATEŞLE OYNAMAKTADIR…
Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası Komite üyesi Sergey Tsekov’un anlatımıyla “Yıllardır inşa edilen Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler tek bir füze ile yok edilmiştir… ‘Güvensizlik ve düşmanlık’ geri dönmüştür. Türkiye yönetiminin bu önemli hatası özellikle de Türkiye halkına karşı işlenmiş bir suçtur. Suriye’de gerçekleştirdiği bombardımanlarla Türkiye’yi de koruyan Rus uçaklarının mücadele ettiği teröristler bu hatadan yararlanma fırsatını kaçırmayacaktır…” (Dış Basın).
Bu açıklamalardan sonra sorumuzu bir kez daha yineleyelim:
Peki, Türkiye Rus uçağını neden vurdu o zaman? Derdi neydi?
Rusya’nın Suriye’de hava harekâtına girişip, bölgeye hâkim olması, Batı ülkelerinde ve özellikle ABD’de büyük bir telaş yarattı ve yeryüzünde Amerika’nın “Tek süper güç” olmadığını kanıtladı. Obama ve BOP projesi yara almıştı. Kürt koridoru planı suya düşmüştü…
RTE’nin yıkmak istediği Esat güç kazanmıştı… IŞİD ve benzeri radikal İslamcı terör örgütleri kentlerden ve stratejik önemi olan bölgelerden sürülüp atılıyordu…
Geçmişten geleceğe AKP’nin desteklediği, silah, para, lojistik yardımı yaptığı radikal İslamcı terör örgütleri köşeye sıkışmıştı…
IŞİD’e ait işletmelerde üretilen petrol ürünlerinin sevkiyatını yapıp, yüklü paralar kazanan bazı Türk yetkililerinin bu süreçten elde ettiği kârlar darbe yemeye başlamıştı…
En önemlisi de ABD – AB emperyalizmi açısından yoz, ilkel, şeriatçı Arap ülkelerine demokratik uygulamaları ile KÖTÜ ÖRNEK (!) olan Esat rejimi cezalandırılmalı, güçlenmesine engel olunmalıydı…
Bir şeyler yapılmalıydı…
Türkmenler gündeme getirildi hemen… Ruslar ve Suriye ordusu tarafından Türkmenlerin vurulduğu yalanı ortaya atıldı. Özellikle Bayırbucak Türkmenleri ön plana çıkarıldı. Herkes birden bire “Türkmen Sevdalısı” olup çıktı…
Oysa ABD bölgeye hâkimken ve Türkmenler IŞİD ve öteki terör örgütleri tarafından katledilirken kimse onların feryadını duymuyordu… Sınırlarımıza gelen Türkmenler içeri alınmıyor, geldikleri yerlere geri gönderiliyordu…
Telafer bölgesinde yaşayan Türkmenler, Amerikan ve terör saldırıları altında can verirken, Osmanlıdan kalma tapular bölgedeki peşmergeler tarafından yakılıp, yırtılırken o taraflara kimse dönüp bakmıyordu bile…
Daha da önemlisi, yapılan saldırılar ve katliamlar karşısında Bayırbucak Türkmenleri çok önceden yerleşim yerlerini boşaltmış, başka diyarlara göç etmişti… Bölgede Suriye ordusuna karşı savaşan güçler Çeçen ve Uygur teröristleri idi. Rus uçakları, dağları ele geçirmeye çalışan bu grupları, El Kaide, El Nusra gibi terör örgütlerini vuruyordu…
BBP Genel Başkan Yardımcısının Türkmen Dağında poz verip, boy boy resimler çektirdiği ve “Mücahit diye adlandırdığı kişiler, işte bu kişilerdi…
Bugün AKP iktidarı ve BOP Eş Başkanı bu uçak düşürme olayı ile tüm dünyada daha da yalnızlaşmış, tecrit edilmiştir.
IŞİD’in azılı, vahşi bir terör örgütü olduğu konusunda birleşen Batı dünyası karşısında, Radikal İslam terör örgütlerinin koruyucusu, destekleyicisi konumuna düşmüştür.
Üstelik onun çok güvendiği, uğruna savaşı bile göze aldığı ABD yönetimi ve NATO da onu yalnız bırakmıştır…
Uluslararası haber ajansı Reuters’a açıklama yapan ABD’li yetkili, “Rus savaş uçağının Türkler tarafından düşürülmesi olayına ABD güçleri dâhil olmamıştır” diye demeç vermiş, ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü, Pentagon’dan yaptığı açıklamada ise “Bu Türkiye ile Rusya arasında bir olay” diyerek Türkiye’ye arka çıkmamıştır…
Bu “Uçak Düşürme” eylemi ile Türkiye, Rusya ile arasında gelişen, önemli ve yararlı boyutlara ulaşan ekonomik, kültürel alanlarda, bundan sonra büyük zararlar görecektir. Turizm için büyük bir finans kaynağı olan Rus turist akımı duracaktır… Hepsinden önemlisi gündemden düşen ve ABD’nin istediği Kürt Koridoru inşası yeniden hareketlenecektir…
Rus yöneticiler şimdiden MİSİLLEME çalışmalarına başladılar bile…
“Sırtımızdan bıçaklandık” diyen Putin şunları söyledi: “Rus uçağı ve pilotları, Türkiye için hiçbir şekilde tehdit teşkil etmedi. Bu çok açık. Suriye’de düşürülen Rus uçağı, IŞİD’le savaş görevini yerine getiriyordu. Teröristlere önleyici vuruşlar gerçekleştiriyordu.
Uçağın düşürülmesinin Türk-Rus ilişkilerine ciddi sonuçları olacaktır…”
Rusya Federasyon Konseyi Dışişleri Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev ise, “Türkiye’yle tüm ilişkilerin dondurulmasını” teklif etti.
Özetin özeti, Türkiye yönetimi ve AKP günümüzde ateşle oynamaktadır… Yangının sonucunu ise gelecekte yaşayarak daha net ve açık bir biçimde göreceğiz…
(alieralp37@gmail.com)
Bir yanıt yazın