Site icon Turkish Forum

VAY KAHRAMAN BAŞKAN

 
Öğrenci ve İşçi örgütlerinin emperyalizm ve sömürüye karşı 6.Filo'yu protesto için Beyazıt Meydanı'nda düzenlediği mitingde ben de vardım.
69 Şubat'ıydı ve birkaç günden beri İslamcı basın, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve Komünizmle Mücadele Derneği kışkırtıcı yayınlar, toplantılar yapıyordu.
 
*
Bilhassa Mehmet Şevki Eygi "Bilmiş olunuz ki, büyük fırtına patlamak üzeredir. Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekun savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. Derhal silahlan. İslam'da askerlik ve cihad ihtiyari değildir, mecburidir. Allah ve ona kulluk borcunun içinde cihad farizasının da bulunduğunu bir an bile unutma. İnşallah kızıl kafirlerin, Deccal uşağı dinsizlerin tepelerine birer intihar uçağı gibi ineceğiz" yollu yazıları,
Komünizmle Mücadele Derneği Başkanı İlhan Darendelioğlu'nun kışkırtmalarıyla karşı gösteri için düğmeye basılmış, Müslümanlar sola karşı ayaklanmaya çağırılmıştı...
 
*
Taksim'e doğru yürüyüşe geçmek üzere Beyazıt'ta toplanılırken, sağ görüşlü militanlar bizden önce Taksim'deydi.
Dolmabahçe'ye geldiğimizde, cihad namazı kılmış ve kollarına mavi kurdela bağlı kişiler üzerimize taşlar ve sopalarla saldırdı, iki kişi öldü ve yüzlerce kişi yaralandı.
"Kanlı Pazar" yaşandı.
MTTB memleketin kurtarılması için solculara gereken dersin verilmesinin kararında başarı sağlamıştı. *
Bugün TBMM Başkanı olan İsmail Kahraman, o gün MTTB'nin tepe yöneticisiydi. 
İ.Kahraman aynı zamanda amacı "üniversite ve üniversite dışında İslamcı öğrencilerin güvenliğinin sağlanması ve eylemlerin daha etkinleştirilmesi " olan Kırklar Komitesi'nin de yöneticisiydi.
Kırklar Komitesi, solculara ve komünistlere karşı eylemler uyguluyor, sonra bunların tümünü bir güzel MHP'lilerin üstüne yıkıyordu...
 
*
Oooo, kimler yoktu ki?
AKP'nin çekirdeğini oluşturan Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Kadir Topbaş, Beşir Atalay, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Hüseyin Çelik,Taner Yıldız, Abdurahman Dilipak, Necati Çetinkaya hepsi  MTTB'liydi ki; bugün Türkiye'yi yönetiyorlar...
 
*
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan, 70'li yıllarda Müslüman Kardeşler'in Dünya Müslüman Gençlik Teşkilatı (WAMY) üyesiydi.
İslamcı hareketlere soyunan herkes önce WAMY'nin  ince bir ayarından geçiyordu.
Suudi Arabistan finansmanı kullanılıyor ve değişik ülkelerde islamcı hareketlerin liderliğine soyunacak isimler birbirlerine tanıştırılıyor ve kaynaştırılıyordu...
 
*
Bu noktada Amerikan Council of Foreign Relations -Dış İlişkiler Komitesi (CFR) ve Bilderberg gibi örgütlerin İslam Birliği'nin global askeri, politik, ekonomik ve kültürel planlamalarını yaptığı,
Sonuçta bu kanaldan  Müslüman toplumları her noktasından yalama ederek İsrail'in itikadi hedeflerine yol açtığı hizmetleri de anmak gerekiyor.  
Bu merkezlerin stratejilerinden yükselen İslam Birliği'nin yapısını ise Suudi sermayesinin en büyük örgütü olan ve Vahhabi cemaat ve tarikat holdinglerinden oluşan İslam Dünya Birliği-RABITA "Rabitat-ül Alem-ül İslam" oluşturuyor ki;
Amacı Müslüman ülke rejimlerinin "İslâmcı" kurallara göre olmasını sağlamak, çeşitli ülkelerden yetiştirilen  İslâmcı misyonerleri ile İslam Birliğini kurmak ve korumaktır.
 
*
Vahhabilik Suudi Arabistan'ın, İran'ın Şii hilaliyle yayılma stratejisine karşı kullandığı önleyici  doktrindir.
Şiiliğin bulunduğu her yerde Vahhabiliğin geliştirerek hem etki alanını arttırmayı, hem de Şiiliğin yayılmasına karşı kalkan oluşturmayı hedefliyor.
 
*
Avrupa'daki sosyal sermaye ise Avrupa İslami Örgütler Federasyonu, Europe Trust, Hikmet Bilim Dostluk ve Yardımlaşma Derneği,  Filistin Dayanışma Derneği, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ve Türkiye Gönüllü Teşekkülleri Vakfı vasıtasıyla sağlanıyor.
Bu noktalardan bir çağrı Almanya'da, Fransa, Belçika ve her yerde onbinlerce kişinin toplanmasına ya da kimilerin kendilerine verilen muhtelif görevleri yerine getirmesine yetiyor...
 
*
Rabıta; Türkiye'ye MTBB, Komünizm ile Mücadele Dernekleri, Din Adamı Yetiştirme Dernekleri, İlim Yayma Cemiyetleri ile girmiştir.
12 Eylül 1980 askeri darbesi, Suudi Arabistan ve ABD finansmanı kullanan Rabıta kuruluşuna muazzam bir özgürlük vermiş,
Giderek manevi değerlerin piyasalaşmasıyla, amacı üyelerinin toplumsal ve ekonomik gelişmelerini şeriata  göre geliştirmek  olan İslami Kalkınma Bankası önderliği ve desteğinde İslamcılığa devşirilenlerin hizmeti,
Ve Müslüman Kardeşler Örgütü vasıtasıyla Necmeddin Erbakan'ın Milli Nizam Partisi'nin kuruluşundan başlayarak AKP'de siyasal örgütlülük sağlanmıştır...
 
*
ABD'nin küresel serbest piyasalar adına önce Türkiye'de, sonra Arap Baharıyla Tunus, Libya, Mısır'da ve diğer İslam ülkelerinde milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumda halkların tepkisini yönlendirmede işbu kadrolar ile iş çevirmiştir.
 
*
Hepsi, yüzyıllık köhne yargıları ve iktidar olmak hırslarından yakalanan ve kendi sivil toplum örgütleri, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla islamcı burjuvazi ve sermaye birikimi oluşturmak,
Bu suretle,küresel pazar ekonomisine entegre olabilmek karşılığında bölgenin her türlü güvenliğinin sağlanması eşitliği üzerinden bulundukları devlet rejimlerinin yeniden yapılandırılmasına hizmet etmiştir. 
 
*
ABD'nin Türkiye ve Arap ülkelerinde elinden tuttuğu bu siyasi ve sivil toplum kuruluşlarının felsefesi ve öğretisi hep aynıdır.
Hepsi, "Allah İslam'ı tüm beşeriyete vahiy eylemiş, beşeriyet bu sayede insanın insana kulluğundan kurtulma imkanı bulmuştur.
Çağdaş sosyopolitik etmenlerle beslenen İslam tarihinin ışığında müminler, kendi sorunlarını ancak devrimci İslami diriliş, yani şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle kendi sorunlarını çözebileceklerdir" esasına dayanıyor, ilerici ve ulusalcı güçlere karşı duruyorlar.
 
*
Bu çerçevede küresel İslamın savaşan örgütlü gücünü, sponsorluğunu Katar'da El-Hayriye örgütünün yaptığı Vahhabi/ El Kaide örgütü oluşturuyor ki, yıllardır AKP desteği ile Türkiye'de faaliyettedir, Suriye'nin altını üstüne getiriyorlar.
Önce Afganistan, Pakistan, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde ideolojik-dini eğitim alan gençlerin dini inançları  İslamcı Cihad olgusuyla istismar ediliyor.
Sonra Vahhabi örgütler tarafından El Kaide bünyesinde savaştırılmak üzere Pakistan'ın Kuzey Veziristan eyaletine gönderiliyor,burada 45 günlük askeri eğitime tabi tutulduktan sonra Vahhabi politik hareketin birer militanı olarak ülkelerine dönüyorlar.
Türkiye'de Konya, Kayseri, Adana, Antalya,İzmir, İstanbul, Ankara, Mersin, Hatay, Manisa, Bursa, Kocaeli, Trabzon'da,Urfa,Gaziantep'te yoğun olarak örgütlenilmiş ve ciddi bir toplumsal güç haline gelmişlerdir.
Talep edildiğinde El Kaide,Taliban,Müslüman Kardeşler, El Nusra, IŞİD gibi adlarla Türkiye,Suriye, Tunus, Libya, Suudi Arabistan, Cezayir, Mısır, Ürdün, Çeçenistan'da, ABD ve Avrupa'da İslamcılık adına savaşıyorlar...
 
*
13 Nisan 1994'te Necmeddin Erbakan Refah Partisi Meclis Grubunda yaptığı konuşmada "Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım. Refah Partisi adil düzen getirecek.Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kesin şart. Altmış milyon buna karar verecek"diyordu.
 
*
Bugün dünya, İslamcılığa devşirilenlerin elinde kana bulanmıştır.
Ama Gazi TBMM'nin Başkanı İsmail Kahraman'dır...
 
24.11.2015 - israil turkiye
 
Öğrenci ve İşçi örgütlerinin emperyalizm ve sömürüye karşı 6.Filo’yu protesto için Beyazıt Meydanı’nda düzenlediği mitingde ben de vardım.
69 Şubat’ıydı ve birkaç günden beri İslamcı basın, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve Komünizmle Mücadele Derneği kışkırtıcı yayınlar, toplantılar yapıyordu.
 
*
Bilhassa Mehmet Şevki Eygi “Bilmiş olunuz ki, büyük fırtına patlamak üzeredir. Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekun savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. Derhal silahlan. İslam’da askerlik ve cihad ihtiyari değildir, mecburidir. Allah ve ona kulluk borcunun içinde cihad farizasının da bulunduğunu bir an bile unutma. İnşallah kızıl kafirlerin, Deccal uşağı dinsizlerin tepelerine birer intihar uçağı gibi ineceğiz” yollu yazıları,
Komünizmle Mücadele Derneği Başkanı İlhan Darendelioğlu’nun kışkırtmalarıyla karşı gösteri için düğmeye basılmış, Müslümanlar sola karşı ayaklanmaya çağırılmıştı…
 
*
Taksim’e doğru yürüyüşe geçmek üzere Beyazıt’ta toplanılırken, sağ görüşlü militanlar bizden önce Taksim’deydi.
Dolmabahçe’ye geldiğimizde, cihad namazı kılmış ve kollarına mavi kurdela bağlı kişiler üzerimize taşlar ve sopalarla saldırdı, iki kişi öldü ve yüzlerce kişi yaralandı.
“Kanlı Pazar” yaşandı.
MTTB memleketin kurtarılması için solculara gereken dersin verilmesinin kararında başarı sağlamıştı.
*
Bugün TBMM Başkanı olan İsmail Kahraman, o gün MTTB’nin tepe yöneticisiydi. 
İ.Kahraman aynı zamanda amacı “üniversite ve üniversite dışında İslamcı öğrencilerin güvenliğinin sağlanması ve eylemlerin daha etkinleştirilmesi ” olan Kırklar Komitesi’nin de yöneticisiydi.
Kırklar Komitesi, solculara ve komünistlere karşı eylemler uyguluyor, sonra bunların tümünü bir güzel MHP’lilerin üstüne yıkıyordu…
 
*
Oooo, kimler yoktu ki?
AKP’nin çekirdeğini oluşturan Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Kadir Topbaş, Beşir Atalay, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Hüseyin Çelik,Taner Yıldız, Abdurahman Dilipak, Necati Çetinkaya hepsi  MTTB’liydi ki; bugün Türkiye’yi yönetiyorlar…
 
*
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan, 70’li yıllarda Müslüman Kardeşler’in Dünya Müslüman Gençlik Teşkilatı (WAMY) üyesiydi.
İslamcı hareketlere soyunan herkes önce WAMY’nin  ince bir ayarından geçiyordu.
Suudi Arabistan finansmanı kullanılıyor ve değişik ülkelerde islamcı hareketlerin liderliğine soyunacak isimler birbirlerine tanıştırılıyor ve kaynaştırılıyordu…
 
*
Bu noktada Amerikan Council of Foreign Relations -Dış İlişkiler Komitesi (CFR) ve Bilderberg gibi örgütlerin İslam Birliği’nin global askeri, politik, ekonomik ve kültürel planlamalarını yaptığı,
Sonuçta bu kanaldan  Müslüman toplumları her noktasından yalama ederek İsrail’in itikadi hedeflerine yol açtığı hizmetleri de anmak gerekiyor.  
Bu merkezlerin stratejilerinden yükselen İslam Birliği’nin yapısını ise Suudi sermayesinin en büyük örgütü olan ve Vahhabi cemaat ve tarikat holdinglerinden oluşan İslam Dünya Birliği-RABITA “Rabitat-ül Alem-ül İslam” oluşturuyor ki;
Amacı Müslüman ülke rejimlerinin “İslâmcı” kurallara göre olmasını sağlamak, çeşitli ülkelerden yetiştirilen  İslâmcı misyonerleri ile İslam Birliğini kurmak ve korumaktır.
 
*
Vahhabilik Suudi Arabistan’ın, İran’ın Şii hilaliyle yayılma stratejisine karşı kullandığı önleyici  doktrindir.
Şiiliğin bulunduğu her yerde Vahhabiliğin geliştirerek hem etki alanını arttırmayı, hem de Şiiliğin yayılmasına karşı kalkan oluşturmayı hedefliyor.
 
*
Avrupa’daki sosyal sermaye ise Avrupa İslami Örgütler Federasyonu, Europe Trust, Hikmet Bilim Dostluk ve Yardımlaşma Derneği,  Filistin Dayanışma Derneği, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ve Türkiye Gönüllü Teşekkülleri Vakfı vasıtasıyla sağlanıyor.
Bu noktalardan bir çağrı Almanya’da, Fransa, Belçika ve her yerde onbinlerce kişinin toplanmasına ya da kimilerin kendilerine verilen muhtelif görevleri yerine getirmesine yetiyor…
 
*
Rabıta; Türkiye’ye MTBB, Komünizm ile Mücadele Dernekleri, Din Adamı Yetiştirme Dernekleri, İlim Yayma Cemiyetleri ile girmiştir.
12 Eylül 1980 askeri darbesi, Suudi Arabistan ve ABD finansmanı kullanan Rabıta kuruluşuna muazzam bir özgürlük vermiş,
Giderek manevi değerlerin piyasalaşmasıyla, amacı üyelerinin toplumsal ve ekonomik gelişmelerini şeriata  göre geliştirmek  olan İslami Kalkınma Bankası önderliği ve desteğinde İslamcılığa devşirilenlerin hizmeti,
Ve Müslüman Kardeşler Örgütü vasıtasıyla Necmeddin Erbakan’ın Milli Nizam Partisi’nin kuruluşundan başlayarak AKP’de siyasal örgütlülük sağlanmıştır…
 
*
ABD’nin küresel serbest piyasalar adına önce Türkiye’de, sonra Arap Baharıyla Tunus, Libya, Mısır’da ve diğer İslam ülkelerinde milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumda halkların tepkisini yönlendirmede işbu kadrolar ile iş çevirmiştir.
 
*
Hepsi, yüzyıllık köhne yargıları ve iktidar olmak hırslarından yakalanan ve kendi sivil toplum örgütleri, sendikaları,medyası ve anında harekete geçebilecek kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla islamcı burjuvazi ve sermaye birikimi oluşturmak,
Bu suretle,küresel pazar ekonomisine entegre olabilmek karşılığında bölgenin her türlü güvenliğinin sağlanması eşitliği üzerinden bulundukları devlet rejimlerinin yeniden yapılandırılmasına hizmet etmiştir. 
 
*
ABD’nin Türkiye ve Arap ülkelerinde elinden tuttuğu bu siyasi ve sivil toplum kuruluşlarının felsefesi ve öğretisi hep aynıdır.
Hepsi, “Allah İslam’ı tüm beşeriyete vahiy eylemiş, beşeriyet bu sayede insanın insana kulluğundan kurtulma imkanı bulmuştur.
Çağdaş sosyopolitik etmenlerle beslenen İslam tarihinin ışığında müminler, kendi sorunlarını ancak devrimci İslami diriliş, yani şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle kendi sorunlarını çözebileceklerdir” esasına dayanıyor, ilerici ve ulusalcı güçlere karşı duruyorlar.
 
*
Bu çerçevede küresel İslamın savaşan örgütlü gücünü, sponsorluğunu Katar’da El-Hayriye örgütünün yaptığı Vahhabi/ El Kaide örgütü oluşturuyor ki, yıllardır AKP desteği ile Türkiye’de faaliyettedir, Suriye’nin altını üstüne getiriyorlar.
Önce Afganistan, Pakistan, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde ideolojik-dini eğitim alan gençlerin dini inançları  İslamcı Cihad olgusuyla istismar ediliyor.
Sonra Vahhabi örgütler tarafından El Kaide bünyesinde savaştırılmak üzere Pakistan’ın Kuzey Veziristan eyaletine gönderiliyor,burada 45 günlük askeri eğitime tabi tutulduktan sonra Vahhabi politik hareketin birer militanı olarak ülkelerine dönüyorlar.
Türkiye’de Konya, Kayseri, Adana, Antalya,İzmir, İstanbul, Ankara, Mersin, Hatay, Manisa, Bursa, Kocaeli, Trabzon’da,Urfa,Gaziantep’te yoğun olarak örgütlenilmiş ve ciddi bir toplumsal güç haline gelmişlerdir.
Talep edildiğinde El Kaide,Taliban,Müslüman Kardeşler, El Nusra, IŞİD gibi adlarla Türkiye,Suriye, Tunus, Libya, Suudi Arabistan, Cezayir, Mısır, Ürdün, Çeçenistan’da, ABD ve Avrupa’da İslamcılık adına savaşıyorlar…
 
*
13 Nisan 1994’te Necmeddin Erbakan Refah Partisi Meclis Grubunda yaptığı konuşmada “Türkiye’nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım. Refah Partisi adil düzen getirecek.Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kesin şart. Altmış milyon buna karar verecek”diyordu.
 
*
Bugün dünya, İslamcılığa devşirilenlerin elinde kana bulanmıştır.
Ama Gazi TBMM’nin Başkanı İsmail Kahraman’dır…
 
24.11.2015
Exit mobile version