Site icon Turkish Forum

KUYU

2-20150917104051

 

KUYU

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Dipsiz kuyu, kör kuyu, gayya kuyusu…

Ortadoğu bunların hepsidir.

Çünkü dünyaya 100 yıl yetecek petrol ve gaz vardır.

Barzani kullanırsa Barzani zengin olur, IŞİD kullanırsa IŞİD zengin olur.

Barzani ve IŞİD’i kim kullanırsa o zengin olur.

Zengin olmakla kalmaz, petrol ve gaz öyle bir silahtır ki, kimin elindeyse dünyaya hâkim olur.

İşin içine Araplar, Kürtler, Yahudiler girer; çevirin Müslümanlar, Hristiyanlar girer, çevirin Ortodokslar, Katolikler, Protestanlar girer, çevirin Şiiler-Sünniler girer.

Meseleyi basitleştirmek için sayısal çokluğa indirgersek Araplar, Kürtler; Şiiler ve Sünniler girer.

Türk’ün adı yoktur.

Türkler/Türkmenler Sykes-Picot’dan beri bu denklemin içinde yoktur, sokulmazlar. Çünkü tarih, sosyoloji ve coğrafya itibariyle o denklemin içinde yer bulmaları istenmez “muktedir ülkeler” tarafından.

Çünkü “muktedirler”, Türk/Türkmen/Türkiye Cumhuriyeti olarak sahip olunan özgül ağırlığın farkındadırlar. Onun için meseleyi Şii-Sünni boyutuna çekerler ki Türkler dışarıda kalsın, işin içine İran ve Suudiler de dâhil olsun, “mesele” içinden çıkılmaz hâl alsın.

İşte işin bu “mezhep” boyutunda olmak yahut olmamak ancak feraset ehlinin işidir.

Muktedirler galerisindeki “geçmiş zaman mimozaları” İngiltere ve Fransa’dır, “modern zamanların mimozası” ise Amerika.

Rusya’nın o galerideki fotoğrafı; brüt olarak Kruşcev/Brejnev döneminden, net olarak da Komünizm’in “kendi iç çelişkilerinden ötürü” çöktüğü 1991-92’den beri kaldırılmıştır. “Yeni Çar” Putin şimdi o görkemli “Sovyetler Birliği” zamanının kaybedilen mevzilerini tekrar geri kazanmaya çalışmaktadır.

Konuya Fransa’dan girelim, son Paris saldırısı nedeniyle.

Fransa’nın, De Gaulle ile başlayıp, Mitterand ile biten son devrin yükselme döneminden sonra saman altından su yürütmesine bakmayın..

Fransızca’nın ikinci veya üçüncü dil olarak kullanıldığı Avrupa ve Amerika’daki İsviçre, Belçika, Monako ve Andorra, İtalya, Lüksemburg, Kanada, Haiti, Birleşik Devletler’i bir kenara bırakın..

Afrika’daki Benin, Burkina Faso, Burundi, Cibuti, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Fildişi Kıyısı, Gabon, Gine, Kamerun, Komorlar, Kongo (Brazzaville), Madagaskar, Mali, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ruanda, Senegal, Seyşel Adaları ve Togo’da Fransızca “resmi dil”dir.

Cezayir, Fas, Moritanya, Tunus’da ise resmi dil olmayıp, “idari dil”de yaygın olarak kullanılır.

Saydığım coğrafyayı bir gözünüzün önüne getirin.

Zaman zaman da gece haberlerinde kıyıda köşede yer alan “Karışıklık olan filan Afrika ülkesinde Fransız askerleri…” başlıklarını hatırlayın..

Alın size son Paris saldırısının “esbâbı-ı mucibesi”ni..

Tarihi doğru okumak gerekir.

DERS BİR; Boyunuza bosunuza bakmadan bulaşırsanız, size de bulaşırlar.

Osmanlı bile o kuyuda boğulmamış mıydı?

Peki Türkiye?

Frankofon Ülkeler’i gördük, İngiliz Uluslar Topluluğu’nu da biliyoruz; peki bu denklemin neresindedir Türkiye?

Türkçe konuşan ülkeler var mı?

Sadece “Türkçe konuşan” değil, Türk Ülkeleri, Devletleri var..

“Türkî” lâfı doğru değil, sevmiyorum; sanki aslında Türk değil ama “Türkümsü/Türkümtrak, Türk’ü çağrıştıran” anlamları ağır basıyor gibime geliyor.

Resmen Türk Devletleri vardır dünyada..

Türkçe konuşan, tarihi, kültürü, coğrafyası, sosyolojisi Türk olan Türk devletler ve henüz devlet olamamış “Türk Toplulukları”..

Türkiye sizce ve yukarıdaki örnekleri gördükten sonra ufkunu; Türk oldukları için doğal olarak Türkçe konuşan Türk Devlet ve Topluluklarına doğru mu yöneltmelidir yoksa bir gayya kuyusu olan, Arapça-Kürtçe-Yahudice konuş(ul)an Ortadoğu istikametine mi?

“Ama Ortadoğu konusunda Fransızlarla (Amerika-İngilizlerle) farkımız var, onların hem dili, hem dini farklı; bizim dilimiz farklı olsa bile ayni dine sahibiz” mi diyorsunuz?

DERS 2; Kabul. Fakat o zaman da “müşterek” dini farklılaştırmayacağız, mezhep ayrışmasına hiç gitmeyeceğiz.

Hem birinci dünya savaşı ve sonrasında “Ortadoğu halkları-Araplar” kültürü, dili ve dini farklı İngiliz-Fransızlarla mı işbirliği yapmışlardı Türk’e karşı, yoksa aynı dine mensup oldukları Türklerin yanında mı yer almışlardı Sykes-Picot’a karşı?

Rice/Ralph Peters’e karşı?

Bu “kısa” ve zorunlu “girizgâh”tan sonra geliyoruz fotoğrafın güncel bütünlüğüne..

DERS 3; Bu yaz bütün Avrupa’yı meşgul eden mülteci-göçmen-sığınmacı krizinin farkındasınız..

Nasıl olmazsınız ki; 2 milyonu kayıtlı 4 milyonu Türkiye’de; bunun da 500.000’i İstanbul’da yaşıyor. İstanbul şimdiye kadar en büyük Kürt şehri idi, korkarım şimdi en büyük Suriyeli Arap şehri olacak da konu o değil;

Bu mülteci-göçmen-sığınmacılar Türkiye’den, denizi-telörgüsünü-hendekleri aşarak önce Yunanistan-Bulgaristan’a oradan da Balkanlar-Orta Avrupa yoluyla Baltık ülkelerine gidiyorlar bin bir horlanma-eziyet-aşağılanma ile.

Neden din-dil-ırk-tarih-kültür ve coğrafya/iklim birliği içinde oldukları, hemen yakınlarındaki Suudi Arabistan, Katar, Umman, Yemen, BAE’ne gitmiyorlar da onca eziyeti göze alarak farklı din, farklı dil, farklı kültür, farklı iklim içindeki “yabancı” ülkelere gidiyorlar?

Artı 50 dereceden, 6 ay kış olan kuzey ülkelerine neden gidiyorlar?

Suudi Arabistan, Katar, Umman, BAE, Yemen neden tek sığınmacı, göçmen-mülteci-muhacir almıyor?

DERS 4; Modern çağın muktedirleri, Obama ve Putin geçtiğimiz günlerde iki çift lâf ettiler, farkında mısınız?

“Obama’dan flaş İncirlik Üssü talimatı! Obama İncirlik Üssü’ne A-10S ve F-15S tipi uçaklar konuşlandırılması talimatını verdi”.

                Ve;

Putin, (Şarm el-Şeyh-St. Petersburg seferini yapan 9268 sefer sayılı uçak 31 Ekim’de, havalandıktan kısa süre sonra 17’si çocuk 217 yolcu ve 7 kişilik mürettebatıyla Mısır’ın Sina Yarımadası’nın kuzeyinde düşmüştü) Rusya’nın ‘bu türlü barbarca terörist saldırılarla’ ilk kez karşılaşmadığını belirterek, ‘Bu saldırının faillerini bulup cezalandıracağız, onları dünyanın neresinde olursa olsunlar bulup cezalandıracağız’ ifadelerini kullandı”.

                (Putin G-20’lerin gözlerinin içine bakarak “İçinizde IŞİD’e yardım edenler var” da demişti).

İncirlik, Colorado veya bilmem hangi Amerikan eyaletinin bir bölümündeki bir hava üssü mü? Obama’nın yetki ve etki alanında mı İncirlik ki “flaş İncirlik talimatı” verebiliyor?

İncirlik babasının malı mı Obama’nın? Yahut iki ülke arasında böyle bir anlaşma varsa biz neden bizim yetkili ve ilgililerden öğrenemiyoruz böyle durumları da hep (Kıbrıs’ta her sefer olduğu gibi) “karşı taraftan” duyuyoruz?

Madem her şey bu kadar kolaydı, Baba Bush zamanındaki Körfez tezkeresini neden reddetmiştik de Chuwall’ları başımıza geçirtmiştik?

Obama bu perdeden ve bu üslûpla söyleyince Kerry’nin çok önemli şu lâfı solda sıfır kalıyor veya önemini yitiriyor;

“ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ‘Suriye’nin kuzey sınırının yüzde 75’i kapanmış durumda. Türklerle geri kalan 98 kilometreyi kapatmak için operasyona giriyoruz’…”

Yâni “sayın seyirciler”, kendi sınırımızı kapatmak için Amerika ile “ortak operasyona” gireceğimizi de Amerika’nın Dışişleri Bakanı’ndan öğrenmiş oluyoruz..

Putin’in lâfı güme gitmesin.

“Bu saldırının faillerini dünyanın neresinde olursa olsunlar bulup cezalandıracağız”.

Obama “flaş İncirlik talimatı” veriyor, Putin havada patlayan uçak için “dünyanın neresine saklanırlarsa saklansınlar” diyor.

İşte Ortadoğu böyle bir yer..

Şapkayı koyup düşünelim..

“Hawaii için flaş talimat” veremiyorsak yahut Almanya’da kundaklanan evde yakılan Türk ailenin failleri için “dünyanın neresine saklanırlarsa saklansınlar” diyemiyorsak Ortadoğu denkleminde “meseleye tesir eden faktör” olarak yer alabilir miyiz, alamaz mıyız?

Karar senin ey “muhterem seyirci”..21 Kasım 2015       

 

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

Exit mobile version