Keğam Karabetyan: Türkiye’de olmaktan gurur duyuyor

Ermeni asıllı Avukat Keğam Karabetyan, Türkiye’deki yaşantısından bahsetti…
Ermeni asıllı Avukat Keğam Karabetyan, doğup büyüdüğü Kastamonu’daki köyünde Türk ve Ermeni ailelerin kurduğu samimi komşuluk ilişkilerinin güzelliklerini hala yaşadığını belirterek, “Ben tahsil hayatımda bir gün bile ‘sen Ermenisin’ lafını duymadım” dedi.

Türklerin ve Ermenilerin birlikte yasadığı Kastamonu’nun merkeze bağlı Hacıbey köyünde Ermeni asıllı bir ailenin çocuğu olarak 1942’de dünyaya gelen Karabetyan, başarılı bir öğrenciliğin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Mezuniyetinin ardından vatani görevini önce Polatlı Topçu Okulu’nda, daha sonra ise Keşan Topçu Alayı’nda yedek subay olarak yapan Karabetyan, askerliği boyunca ay yıldızlı üniformayı gururla giydi.

Vatani görevinden sonra avukatlık mesleğini yapmaya başlayan Karabetyan, Kastamonu ile de bağlarını kopartmayarak İstanbul’da örgütlenen Kastamonulu Sanayici ve İş Adamları Derneğine üye olarak çeşitli görevlerde bulundu.

Karabetyan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğup büyüdüğü Hacıbey köyünde hoşgörü içinde büyüdüğünü, köyde Müslümanlar ile Hristiyanların dini bayramlarının birlikte neşe ile kutlandığını aktararak, şunları söyledi:

“Gerek yılbaşında, gerek paskalyada Müslüman köylülerimiz bize misafirliğe gelirlerdi. Eğer hava müsaitse kapı önlerinde sofra kurardık. Misafirlerimizle aynı sofrada dostluğun, komşuluğun güzelliklerini yaşardık. Ramazan ve Kurban bayramı olur biz de onların bayramını kutlamaya giderdik. Çocukluğumda ben bunların hepsini gördüm yaşadım. Bir günden bir güne ne bir kimse gelip ‘siz Ermenisiniz’ dedi, ne de arada bir münakaşa ya da kavga oldu. Biz bu güzellikler içinde büyüdük.”

Ay-yıldızlı bayrağın altında din, dil, ırk ayrımı yapılmadan yaşamanın mutluluğunu yaşadığını dile getiren Karabetyan, “Bu ülke hepimizin. Kökeni değişik olan insanlar var ama bu ülkede yaşamak onur ve mutluluk vericidir. Ben de Türkiye Ermenisi olmaktan gurur duyuyorum. Ulu önder Atatürk’ün bizlere bıraktığı bu güzel topraklarda Türk milletinin birlik ve beraberliğini yürekten savunan bir Türk vatandaşıyım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üyesi ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ denmesinin ayrıma neden olduğunu söylüyor, ama ben ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ demekte ısrarlıyım” dedi.

RAHMİ KOÇ’TAN ÖVGÜ

Karabetyan, bir süre önce bir internet sitesinde hayatının anlatıldığı bir yazıyı iş adamı Rahmi Koç’un da okuduğunu, yazılanlardan etkilenen iş adamının kendisine yazdığı mektupta, şu ifadelere yer verdiğini aktardı:

“Samimi bir şekilde ifade etmiş olduğun Kastamonu’daki günlük yaşantını yaşam felsefen ve resimlerle süslü makaleyi çok beğendim. Hakikaten bizim zamanımızda kolejde okurken bizler ne Ermeni ne de Yahudi ayrımı nedir bilmezdik. Sadece arkadaşlık mevzu bahisti. Keşke senin bu candan röportajın çok tirajlı bir gazetede iki gün üst üste yayınlanabilse ne kadar iyi olurdu.

Bu asil hislerin için seni tebrik ederim, yazında ceket ve pantolon dikmeyi de bildiğini yazmışsın. Bize de bir takım elbise dikersin artık. Bu vesile ile sevgilerimi iletir, gözlerinden öperim.”

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

  1. Mustafa Ersoy avatarı
    Mustafa Ersoy

    “Milliyetçilik” sözcüğ yerine “Millicilik”sözcüğünü kullanmayı daha uygun buluyorum. “Milliyetçilik” ırkı -etnisiteyi, kavmi, vs – çağrıştırıyor.
    Millicilik için dinin, ırkın önemi yok. Tasada ve sevinçte ortak duyguları yaşamak, aynı ülküyü paylaşmak yeterlidir. Bu ortak duygular Milliyetleri – ırkları- MİLLET yapar. Milleti, Milliyetlere ayrıştırmak Emperyalizmin değirmenine su taşımaktır. Siz Arnavut Mehmet Akif Ersoy’dan Kürt Ziya Gökalp’ten Ermeni Agop Martanyan Dilaçar’dan Daha büyük Kaç Türk Millicisi tanıyorsunuz. “Ne Mutlu Türküm deyene!” olana değil. Millet olmak, birlik olmak. ( Büyük lokma) Millyetlere ayrışma, (küçük lokma.)
    kk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir